Rus doktorların kol üzerinde silikon tüpler aracılığıyla büyüttükleri penisi `dünyada bir ilk` olarak kamuoyuna tanıtması, Türk bilim adamlarını isyan ettirdi. Türkiye`de bu konudaki çalışmalarıyla ismini duyuran Doç. Dr. Mehmet Mutaf, `Onların yaptığı yeni bir şey değil. Bu konunun asıl uzmanı biziz` dedi.
Rusya Ulusal Cerrahi Merkezi`nden Prof. Mihail Sokolşçik, geçen günlerde ereksiyon halindeyken 5 santimetre olan bir penisi kesip hastanın kolunda büyütmeyi başardığını açıkladı. Sokolşçik, dünya basınında geniş yer verilen çalışmada hastanın küçük olan penisini komple alarak sol koluna nakletti. Böylece hücrelerin canlı kalması sağlandı. Bu sırada koldan alınan deri, esneyebilen silikon tüp etrafına dikildi. Ardından her ikisi birleştirildi. Son aşamada koldan eklenen deri ve dokularla uzatılan organ, yerine geri dikildi. Sokolşçik, bu yöntemin dünyada ilk kez denendiğini ifade etti.
Yöntem yeni değil ki!
Rus ekibinin yaptığı operasyonu, bu konuda yıllardır çok ciddi çalışmalar yapan Türk doktorları değerlendirdi. Gaziantep Üniversitesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Mutaf, yöntemin yeni bir tarafı olmadığını öne sürdü. Türkiye`de bu tür operasyonların çok daha ileri ve karmaşık aşamasını yaptıklarını anlatan Mehmet Mutaf, tepkisini şöyle dile getirdi: Hastanın kolunda büyütme değil, kolundan parça alınarak yapılan bir büyütme var. Penise ek yapılmış. Bu olayda yeni olan hiçbir şey yok. Kısacası tıpta devrim sayılabilecek bir şey değil. Biz hiç organı olmayan insanlara penis yapıyoruz. Sertleştirme fonksiyonunu hastanın kendi kemiğiyle bile sağladık. Onlar silikon çubuk (mutluluk çubuğu) kullanmışlar.`
Kesmek son derece riskli
Kartal Devlet Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü`nden Tayfun Aköz de Rusya`da yapılan operasyondaki tek yeniliğin penisi kökünden kesmek olduğunu anlattı. Bunun bazı riskler taşıdığını ifade eden Aköz, şunları söyledi: Rus doktorlar, kısa segmenti alıp, koldan alınan parçanın ucuna eklemişler. Ameliyattaki tek yenilik, yeteri kadar uzun olmayan penisi yerinden kesilip ön kolda oluşturulan yeni penisin ucuna yerleştirilmesi. 3-5 santimlik organa 10 santim daha ilave edilmiş, ereksiyon olmayacağı için mutluluk çubuğu denilen silikon takılmış. Burada hasta büyük bir risk kabul etmiş. Eğer başarısız olunsaydı, hasta organın tamamını kaybedecekti.` Mehmet BONCUK/GAZİANTEP
YEDİ YÖNTEMDEN 5`İNİ TÜRKLER BULDU
Plastik cerrahi konusunda dünyaca başarıya sahip olan Türk cerrahlar, penis kalınlaştırma6uzatma ameliyatlarını rahatlıkla yapıyor. Hatta dünyada bilinen 7 penis ameliyatı yönteminin beşinin Türk doktorlar tarafından keşfedildiği biliniyor. Türkiye`de bu operasyonları yapan 15 civarında hekim bulunuyor. Bu hekimler arasında en tanınanı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi`nden Mehmet Mutaf. Kamuoyunda `İstanbul Penisi` olarak bilinen yöntemi uygulayan Mutaf, ayaktan alınan deri ve kemikle penis yapıyor. Mutaf, mikro cerrahisiz ön kol yönteminde ise mikro cerrahi kullanılmadan önkoldan deri ve kemik alarak bu işlemi gerçekleştiriliyor. Kartal Devlet Hastanesi`nden Tayfun Aköz ise şeker hastalığı nedeniyle ereksiyon yeteneğini kaybeden hastaların imdadına yetişiyor. Kalça kemiği damarıyla ereksiyon sağlama tekniğini geliştiren Aköz`ün çalışmaları sürüyor. GATA Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şengezer de ayaktaki fibula kemiğinden parça alarak penis yapıyor.
İSTANBUL PENİSİ MUTAF`IN TEKNİĞİ
Doç. Dr. Mehmet Mutaf, dünya çapındaki ününü plastik ve estetik cerrahi alanındaki buluşlarına borçlu. Renkli kişiliğiyle tanınan Mutaf, aynı zamanda sanatçı. 1996 yılında `Ayşa-Sevmeden Hayır` 1998`de ise `Ya sana, ya bana` adlı albümü çıkardı. Erciyes Tıp Fakültesi`nden mezun olduktan sonra Ankara Numune Hastanesi`nde ve Japonya`nın Nagazaki Üniversitesi`nde ihtisas yaptı. Mehmet Mutaf`ın geliştirdiği bazı teknikler, tıp literatüründe onun adıyla anılıyor. Doç. Dr. Mehmet Mutaf, 1996`da kol ve bacaktan aldığı parçalarla penis yapmış ve gerçekleştirdiği bu yönteme `İstanbul Penisi` adını koymuştu. Mutaf`ın yöntemi `Plastic and Reconstructive Surgery` adlı dergide yayınlanıp, tıp literatürüne geçmişti. Bu yöntemde penis yapılırken gövde ve baş kısmını oluşturan deri adaya Asya, idrar yolu oluşturmak için üst koldan alınan kılsız deri bölgesine `Avrupa` adı verilmişti. İki deri adasını birbirine bağlayan damarsal köprüye de `Bosphorus` yani `İstanbul Boğazı` denilmişti.
