Göbek bağı bireyin özgürlüğünün simgesi olması yanı sıra annesinden tam kopamayışının, her gün görülse de farkında olunmayan, dokunulmayan tam iyileşmemiş, izi kalmış yaraların simgesidir.
Bebeğin anne ile arasındaki yaşam bağı 'göbek bağını' koparmak doğumun bitmesi, yeni bir canlının dünyaya 'ilk' merhaba demesinin başlangıcıdır. Bebek böylece ilk kez kendi başına kalır, ilk kez hava solur, nefes alır, bağımsızlığa doğru ilk adımı atar. Ancak görselde koparılan göbek bağı hayatta gerçekten koparılabiliyor mu?
Göbek Bağına Dokunmak Bağımsızlaşmaktır!
Aile ve toplumun 0- 7 yaş arasında kadının bilinçaltına yüklediği beklentiler olumlu olabileceği gibi zarar verici de olabilir. Ciddi baskı, sınırlandırma, tıkanıklık ve bağımlılık oluşturan unsurlar da içerebilir. Göbek bağına dokunmak değişmek, büyümek, kendi sezgisel gelişim, anneden ve babadan bağlarını kopararak bağımsızlaşmaktır. Göbek bağını koparmak, anne-baba enerjisinin canlanması ve erişkin olmak için sihirli bir dokunuştur. Aynı zamanda toplumsal sınırlamalardan da özgürleşmenin anahtarıdır. Bir annenin yavrusuna verebileceği en kutsal şey, onun kendi sezgisinin doğruluğuna güvenmesidir. Yani onun içindeki bilge kadının sezgilerine, içgüdülerine, algılarına, yaratıcılığına güven duymasını sağlamasıdır.
Kadının Korkuları!
Kadın, bazen kendisi olduğunda, "bağlarından-bağımlılıklarından- kopup özgürleştiğinde, çevresindekileri kendisinden uzaklaştıracağını hissedebilir. Ancak kadın, ruhunu-doğal kadın ve dişi özelliklerini ortaya çıkarmak, değişmek, büyümek, olgunlaşmak için bu gerilime ve sonrasında "kopuşa" ihtiyaç duyabilir. Düğümler, bağlar aslında kadına aittir. İtiraz etmeden, yakınmadan kabullenmek ve öyle bir hayat sürmek kahramanlık gibi görünebilir. Aşırı uyumlu olmak duygu ve çabası, bazen çatışmaları artırır ve "migren ağrısı" gibi yapışıp kalabilir. Ta ki, o duygudan özgürleşene, bağlarını koparıp; kendi değerini fark edene ve "değerli" olduğunu kabul edinceye kadar.
Bir şeyi enine boyuna, her açıdan görmek ve doğru değerlendirmek için "bilgelik ve sezgi" gerekir. Doğuştan gelen sezgi, ancak özgür-bağımsız-bağsız-olmakla tekamül eder. Bilgelik ise aynı zamanda gördüklerine ve kararlarına dayanma gücü ve farkındalık gerektirir.
Doğal özelliklerinin, yeteneklerinin, becerilerinin, yaratıcılığının kabullenilmediği ailelerde ve sosyokültürel çevrede büyüyen kadınlardan çoğu zaman hem de tekrar tekrar parlak başarılara imza atmaları beklenir. Bu kadınlar da, bunların neden kendilerinden istendiğini bilmeden "ne kadar değerli" olduklarını kanıtlamaya çalışır. Master üstüne master, doktora üstüne doktora yapar; bir erkek kadar güçlü ve başarılı-tehlikeli-girişimlerin, finansal süreçlerin içine girerler. Buna kendilerini zorunlu hissederler.
Anne Olmadan Önce Niçin "Göbek Bağı"Nı Koparmak Gerekir?
*Ailesi ve toplum tarafından sürekli sınırlandırılan, dizginlenen, sımsıkı gemlenen kadının, kendini rahatça ifade etmek
*Rahmin canlanıp, büyümesi ve doğurganlığını kazanması
*İçinde filizlenen özgürlüğün dışarı çıkmasına izin vermesi
*Kadınsı özelliklerinin her zerresini güvenle ifade edebilmesi
*İçindeki derin kadının bilgeliğine, sezgilerine, doğal döngüsüne, kadınsı geleneğine uygun ve bu döngüsel yaratıcılıkla mutlu ve tatmin olmak için
*Bağımlılıklarından ve bağlarından kurtularak, kendi sınırsız potansiyelini, yaratıcılığını, verimli doğurgan özelliklerini göstermek ve "içindeki doğal kendi=kadın gibi kadın" olması
*Büyümeyi, gelişmeyi, olgunlaşmayı bağımsız olmayı isteyen bilincine rağmen, göbek bağına sıkıca tutunmaya çalışan, bağımsızlık pahasına anne-babadan "koruma ve övgü" bekleyen bilinçaltı ile çatışmadan kurtulmak kadının anne olmadan önce göbek bağından kurtulması gerekir.