Aybars - Tarihi Roman

Ramazanatesfecr
04-01-2016, 23:20   |  #1  
Ramazanatesfecr avatarı
OP Yeni Üye
Teşekkür Sayısı: 0
22 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2013

MOĞOLLARI YENİLGİYE UĞRATAN BÜYÜK KOMUTAN AYBARS:



ROMANDAN KISA BİR ALINTI:


Hiçbir söz vaki olmayınca artık Aybars’ın önünde hiçbir engel kalmamıştı. Sade gidilecek yollar…

     Aybars Şam, Halep ve dolaylarında iktidarını kurup, otoritesini arttırınca Suriye’de sırtını sağlama aldı. Ve hükümranlığı için Kahire yollarını tuttu.

     Günler geçmek bilmiyordu, yol tükenmek. Ve öyle ki her azmin bir muradı vardı. Nihayet Nil’in kucakladığı Kahire’nin devasa silueti belirdi.

      Bir Cuma sabahı şehre girdiği vakit, daha evvelden süpürülmüş sokaklar ve temizlenmiş yol boyunca halkın coşkun tezahüratları arasında şehre girdi.

      Kenarları işlemeli zırhları ve görkemli elbiseleriyle Eyyubi ardılları olan emirleri Aybars’ın önünden gidiyorlardı. Bahir Emirleri ise beyaz ve sırmalar içinde dimdik duran Sultan’ın takip ediyorlardı.

     Sokaktaki halk önlerinden geçen Sultan Aybars’ı bir lahza görebilmek için çağırıyorlardı. Yanına nadide çiçekler atılıyor, beyaz küheylanı Akça’nın nallarını bastığı yerlerden toprak alabilmek için yerlere diz çöküyorlardı. Sürekli Sultan’ın adını tekrarlayıp İslam’ın koruyucusu anlamına gelen “El – Melik el- Zahir Rukneddin” sıfatını da ilave etmeyi unutmuyorlardı. Ama o sadece bunca şaşaya ve coşkunluğa karşın bir çift göz aramaktaydı. Yeşile çalan hafif çekik, bir çift göz…

      Atını mahmuzlayarak iç kalenin koruduğu sarayın avlusuna doğru hızlandı. Avluda beliren kalabalık şehrin yöneticiler, naipleri, emirler ve harem ağaları dizilmiş, cariyeler pencerelerden sarkıyorlardı. Kısa bir selamlama ve muhabbet ile onları geçiştirdi. Dinlenmek istediğini söyleyerek sarayın iç avlusundan hareme doğru yöneldi. Kapılar harem nöbetçileri olan siyahi dev cüsseli hadımlar tarafından birbiri ardınca açılıp, birbiri ardına kapanıyordu. En sonunda genişçe bir bahçeye açıldı.

      Kutuz’un eşleri, hizmetlilerin arasında oturmuş sefa yapıyor, çocukları neşeyle koşturup duruyordu. Aybars’ı gördüklerinde annelerin şefkatli gözlerine bir korku pıhtısı düştü. Onların korkularının üzerinde durmayarak gül ve lalelerle donamış enfes bahçelere yöneldi. Cariyeler onu gördüklerinde saklanıyor, kıkırdamaları, gülüşleri yankılanıyordu. Aybars bir tek onu arayarak dolanıyordu.  Ağacın gölgesinde bir gonca gülü gözlerinden tanır gibi oldu. Kız saklanarak ağacın arkasına geçti, utandı. Beyaz elleri ağacın gövdesine sarılıydı.

      Usulca yaklaştı. Çiçeklerden bir gül goncası kopardı. Hafifçe içine çekti. “Aysima” dedi. Yüreği kıpır kıpırdı. Kurduğu sevginin hayalini bulabilecek miydi… İsmini zikredildiğini duyan Aysima hafif ürperdi, heyecanlandı. Sakince ağacın arkasından çıktı. Önce o güzle gözleri göründü.

       Aybars dudaklarında bir tebessümle bir hayale bakıyordu. Eskisinden daha güzeldi. Nazenin yapraklarından hafif damlalar sarkıyordu. Birbirlerine kenetlenmişti gözleri. Elindeki gül goncasını ona uzattı. Narin elleri, ellerine değdi.

       “Aybars…” diyebildi. O hazin yılları anarcasına.

        Aybars’a hem çöl vaat edilmişti hem de çöl gülü.

         Pekâlâ, her azmin bir muradı vardı.

         Allah demiyor mu?

        “Ve insana çalıştığı dışında hiçbir şey verilmeyecektir.”

                                                                                               Necm-39


ULAŞMAK İÇİN: http://www.iskenderiyekitap.com/?newUrun=1&;Id=1510455&CatId=bs607206&Fstate=&/AYBARS

RAMAZAN ATEŞ

Son Düzenleme: Ramazanatesfecr ~ 04 Ocak 2016 23:26 Neden: