karşımızdakileri değiştiremeye çalışırken harcadığımız sürede kaybettiklerimizi gördükçe yoran, insan doğasının insana oynadığı küçük oyunlardan biri.
malumunuz insanların diğer canlılara göre en etkileyici özellikleri; düşünmek ve düşüncesini hayata geçirebilecek eylemlere dönüştürebilmesidir. insan, uyarıcıyı alır, onu işler(düşünür) ve daha sonra uygulamaya geçer. ilk çağlarda mızrak yapabilmemiz, doğayı kendi açımızdan değiştirebiliyor olmamız, grupça avlanmayı öğrenmemiz bizi hep diğer canlılardan üstün tuttu. daha sonra bu insan aklı neler başarmadı ki, evler, arabalar, fabrikalar, modern şehirler, teknolojik aletler vs. say say bitmez. ancak bir hata olmalıydı. insanoğlu bu kadar aklına güvenirken dünya üzerinde mutsuzluk sürekli olarak artmaktaydı. savaşlar, suç, intiharlar, kişisel hırslar vs. bunlar da say say bitmez. peki sorun neydi? akıl neye yenilmişti? aklın karşısındaki neydi? işte bu soruların cevabını hızla size verebilecek yetkinliğe sahip değilim ama şöyle küçücük bir parça yazı ile şu değiştirmek konusuna değinmek istiyorum.
yukarıda anlattığım gibi (nasıl bilimsel bir yazı okuyormuşsunuz hissini verebildim mi?) insanoğlu değiştirerek, şekil vererek doğru olduğuna inandı, çünkü sonuç alıyordu. bilim hep doğruyu söylemişti. demek ki değişim doğru bir şeydi. fakat yine o çok güvendiğimiz akıl, bırakın insanoğluna zarar vermeyi, tüm ekosistemi yok edecek kadar saçmalıklar yapmamıza sebep oldu. hem de göz göre göre, uzun bir zamanda, sanki bile isteye bozduk dünyamızın şartlarını. sadece ekosistem mi? hayır. toplumsal yaşam da mahvoldu. bittik, tükendik. şimdi gelelim bu geniş kapsamlı alıntıdan daha küçük boyuta. yani başkalarını değiştirmeye çalışmak meselesine. (nasıl da tümdengelim yaptım.. baya inandırıcı oluyor di mi lan? dinliyorsan devam ediyorum)
şimdi sizi bir de şöyle düşünmeye davet ediyorum. kendi düşündükleriniz üzerinden başkalarını değiştirmeye çalışıyorsunuz ancak bu düşüncelerinizi neye göre doğru olarak saptadınız? karşıdaki kişinin "yanlış" sizin "doğru" davrandığınıza dair kanı nasıl oluşuyor. yani burada yüzlerce yıllık bilgi felsefesi üzerine tartışmak istemiyorum (meraklısına: epistemoloji) ama şu insan aklına dair düşüncelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir. kendi doğrularının kibrine kapılan kişilerin karşıdakileri değiştirmeye çalışması üstelik bunda ısrar etmesi ve hatta hatta uzun süre uğraştığı halde sonuç alamamasının vermiş olduğu gerginlikle değiştirmeye çalıştırdıklarının kalbini kırmaya başlamasına kadar giden bir süreçtir bu. maalesef değiştirmeye çalıştığı hiçbir şey de tam olarak değişmeyecektir aslına bakarsanız karşı taraf bu bitmek bilmez değişim ısrarına kayıtsız kalamayacak ve bozulacaktır. dikkat edin değişmeyecektir bozulacaktır. siz bu bozulmaya farklı adlar verebilirsiniz. karşınızdaki doğa ise küresel ısınma, insan ise aşırı tepki veya vurdumduymazlık, hayvan ise korkup kaçmak ya da saldırmak. görüldüğü üzere istenilen değişim yerine ancak karmaşa gelecektir. ayrıca sizin değiştirmek istediğinizin kişiden almak istediğiniz sonuç olumlu dahi olsa bu olumlu sonucun aslında doğru ya da yanlış olduğunu asla bilemezsiniz.(neyse burası farklı konu)
mesela ben, kendimi asla değiştiremiyorum ciddi bir mesele üzerine konuşurken bile bir süre sonra şaka yapmaya başlıyorum. bu konuyu defalarca değiştirmeye çalıştım ama olmuyor. mesela elli kere dedim ki: bir daha entry yazarken parantez içinde espri yapmaya çalışmayacağım. lan hayır komik olmadığının da farkındayım ama dayanamıyorum amk. neyse idare etmezseniz de entry bitti zaten.