Hikâye bu ya... “Padişah, methini çok duyduğu “çingenenin kızı”nı istemeye gider... Ama çingene, kızını vermeye yanaşmaz... Padişah, kızı istemesi için “sadrazam”lardan birini gönderir, çingene yine vermez kızını... “Vezir”lerini gönderir, yine gönlünü edemez “çingene”nin... Araya kimi koyduysa, nafile... Dil dökerler, yalvarırlar ama çingenenin kararını değiştiremezler... Padişah, ne yapacağını şaşırmış vaziyetteyken, “Yeniçeri Ağası” gelir huzura... “Padişahım” der, “İznin olursa, bir de ben gideyim şu kızı istemeye!”
Ümitsizdir ama, yine de “Olur” der padişah... “Sadrazam”ın ve “vezirler”in beceremediği işi, Yeniçeri Ağası nasıl becerecek ki?!?..
Yeniçeri Ağası, yanına “on adamı”nı alır ve dayanır çingenenin kapısına... Bağırır, çağırır ve iki tokat atıp, yapışır yakasına; “Niye vermiyon lan kızı?”
Çingene, zangır zangır titremeye başlar...
“Aman ağam” der; “Böyle adam gibi isteyen olmadı ki, kızı vereyim!..
Alın kızı!..Verdim gitti!”
önsöz:[Herkesin anladığı bir dil vardır]
Çingenenin kızı
Son Düzenleme: viking20 ~ 04 Şubat 2009 08:22