DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ VE TÜRLERİ:
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşkürenin altında astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taş yuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.
İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemiştik.
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.
İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yeryüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.
Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedile bilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.
Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir.
DEPREM NEDİR?
Fayların hareket etmesine deprem deniliyor. Fay hareketleri bazen enine, bazende dikine oluyor.Hareket ettikçe kırılmalar, kırılma oldukça da dalga dalga yayılıyor
Deprem Nedir ve Nasıl Oluşur?
Depremler yeryüzünü şekillendiren jeolojik olaylardandır. Fay dediğimiz kırıklar boyunca yer kabuğunda meydana gelen hareketler depremleri oluşturur. Bunlardan bizim duyabileceğimiz kadar büyük şiddette olanlarına deprem denir. Depremler, önce hafif bir sarsıntı ve yer içerisinden top seslerini andıran gürültüler ile başlar, sarsıntı birden şiddetlenir en yüksek mertebeye çıkar ve en çok hasar yaptıktan sonra aniden yavaşlar, bir süre hafif sarsıntılar biçiminde devam eder ve sonunda duyulmaz olur. Büyük depremler sonucunda yüzlerce kilometre uzunluğunda faylar ve bunlara bağlı olarak yarıklar ve çatlaklar meydana gelir.
Dünyanın En Yoğun Deprem Kuşakları Hangileri?
1. Kuşak :
Pasifik Deprem Kuşağı denilen bu kuşakta yeryüzündeki depremlerin yüzde 81'i gerçekleşiyor. Bu bölge Şili'den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika ABD'nin batı kıyıları ve Alaska'nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda'yı içine alıyor.
2. Kuşak :
Alpine adlı bu kuşak yeryüzündeki depremlerin yüzde 17'sine sahne oluyor. Endonezya'dan başlayarak Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik Okyanusu'na ulaşıyor.
3. Kuşak :
Atlantik bölgesi denilen bu kuşak ise Atlantik Okyanus Sırtı boyunca uzanıyor.
Türkiye Neden Riskli?
Türkiye çok yakın jeolojik zamanlarda epirojenik hareketler sonucu toptan yükselmiş ve bu sırada faylarda yer yer parçalanmalar olmuştur.
Genç kabuk hareketlerinin yol açtığı bu basınç ve gerilemeler, günümüzde de devam ettiğinden ülkeyi kesen faylardan birçoğu diriliklerini koruyor ve zaman zaman yatay ve düşey doğrultuda oynuyor. Nitekim Türkiye'de 20. yy'da 6.0'dan büyük 50 kadar yıkıcı deprem olmuştur.
FAY NEDİR?
Yeryüzünü oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre yer değiştirmesidir.
Üç tür fay vardır : Normal fay, bindirme fayı ve yanal atımlı fay. Normal Fay, kırıklardan üstte olan bloğun aşağıya doğru hareket etmesidir. Etkiledikleri bölgenin uzamasına neden olur. Bindirme fayı ise, iki kırık bloktan birinin diğerinin üstüne bindirmesidir.
Sonucu ise etkilenen alanın daralması şeklindedir. Yanal atımlı fayda ise, blok yatay biçimde hareket eder. Türkiye’deki en büyük fay olan Kuzey Anadolu Fayı yanal atımlı bir faydır.Hareket sadece yatay olur. O bölgeyi daraltır veya uzatır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı Nedir?
Doğuda, Bingöl'ün Karlıova çöküntüsünden başlayıp batıda Bolu şehir merkezi civarında çatallanan ve önce iki, Geyve'nin batısında da üç ana kol boyunca Ege Denizi'nin kuzeyine kadar uzanan fay hattıdır. İzmit Depremimde bu fay hattında meydana gelmiştir. Bu fay hattı, 1948 yılında İhsan Ketin tarafından keşfedilmiştir.
TÜRKİYE DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI HAKKINDA AÇIKLAMALAR
Bu harita, mevcut bilgilerin ışığı altında hazırlanmış, Bakanlar Kurulu’nun 18.4.1996 tarih ve 96/8109 sayılı kararı ile yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Önceki haritalardan farklı olarak olasılık metodu hesaplarına göre çizilen eşivme kontur haritası esas alınarak deprem bölgeleri tesbit edilmiştir. Buna göre, normal bir yapı 50 yıllık ekonomik ömrü içinde %90 ihtimal ile bu ivme değerlerinden fazla bir yüklenmeye maruz kalmayacağı tahmin edilmektedir. Ekonomik ömrü daha uzun veya önemli yapılar için karşılaşabilecekleri en büyük ivme değerlerinin ayrıca hesaplanması gerekir.
- Deprem Bölgeleri Haritası ile Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik bir birini tamamlamaktadır. Bu yönetmeliğe göre deprem bölgelerinde kabul edilen hesap ivmeleri, 1.derece için 0.4g , 2.derece için 0.3g , 3.derece için 0.2g , 4.derece için 0.1g olarak alınmalıdır. 5.derece için deprem hesabı yapmak zorunlu değildir.
Türkiye Deprem Bölgeleri, ivme değerlerine göre aşağıdaki şekilde derecelendirilmiştir.
1. Derece deprem bölgesi: beklenen ivme değeri 0.40 g 'den büyük
2. Derece deprem bölgesi: beklenen ivme değeri 0.40 g ile 0.30 g arasında
3. Derece deprem bölgesi: beklenen ivme değeri 0.30 g ile 0.20 g arasında
4. Derece deprem bölgesi: beklenen ivme değeri 0.20 g ile 0.10 g arasında
5. Derece deprem bölgesi: beklenen ivme değeri 0.10 g 'den az
g: yer çekimi(981 cm/sxs).
- Yerleşim birimlerinin hangi deprem bölgesinde yer aldığı örneklerde açıklanmıştır. Haritada yer almayan yerleşim birimleri için, bağlı olduğu il veya ilçe merkezine ait deprem bölgesi esas alınacaktır.
Örnek 1. Adana merkezi 2. derece deprem bölgesindedir.
Örnek 2. Adana'nın, Ceyhan ilçesi merkez bucağı, Kösreli bucağı ve Sağkaya bucağı 2. derece deprem bölgesindedir. Ceyhan belediyesi de dahil olmak üzere adı yazılmayan Doruk, Kurtkulağı, Sarımazı, Mercimek, Kurtpınar, Hamdilli ve Mustafabeyli belediyeleri 2. derece deprem bölgesindedir.
Örnek 3. Adana'nın Düziçi ilçesi merkez bucağı 1. derece deprem bölgesindedir. Düziçi’ne bağlı Böcekli belediyesi 2. derece deprem bölgesi olup, adı yazılmayan Ellek belediyesi 1. derece deprem bölgesindedir.
Örnek 4. Adana'nın Osmaniye ilçesi merkez bucağı 1. derece deprem bölgesindedir. İlçeye bağlı Kaypak, Toprakkale ve Yarpuz bucakları 1. derece, Tecirli bucağı ise 2. derece deprem bölgesindedir.
Örnek 5. Adıyaman'nın merkez ilçesi merkez bucağı 2. derece deprem bölgesindedir. İlçeye bağlı Yaylakonak belediyesi 1. derece deprem bölgesindedir.
DEPREME KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Depremden önce yapılması gerekenler
• Yaşadığınız / Bulunduğunuz mekanı inceleyin. Korunma için bulunacağınız yeri ve muhtemel kaçış yolunu belirleyin.
• Eğer bulunduğunuz noktadan kendinizi 10-15 saniye içinde bina dışına çıkartacak ve güvenli bir açık alana ulaştıracak pozisyonunuz varsa, bu yolu saptayın. (Bu yöntem sadece giriş altı, giriş ve 1. katta olanlar için geçerlidir.)
Deprem sırasında ilk 10-15 saniye binayı terkedebilmek açısından çok önemlidir. Daha önce yaşanan depremlerden elde edilen istitastiki verilere göre, binalarda yıkıma yol açan unsur, hissettiğiniz ilk sarsıntı değil, binanın rezonansa girmesidir. Bu da size anılan süreyi kazandırmaktadır.
Bu süre içinde kaçma eylemini gerçekleştirebilecek bir yöntem bulduğunuz takdirde, tatbik ederek zamanı saptayın. Böylelikle hem kesin kaçış sürenizi öğrenebilir, hem bu süreyi daha da kısaltacak yöntemler geliştirebilirsiniz.
UNUTMAYIN
Kişisel kaçış zamanı ile, birilerine yardım ederek (eşiniz, çocuğunuz, iş arkadaşınız ya da bir sakat) kaybedeceğiniz zaman çok farklıdır. Farklı senaryolar geliştirmenizde ve süre tutarak denemenizde yarar vardır.
• Kapı veya cam kenarında ya da bulunduğunuz yeri 10-15 saniye içinde terkedebilecek bir mesafede iseniz, herhangi bir acil çıkış anında kullanacağınız güzergah üzerinde size engel olabilecek saksı, masa, sandalye, koltuk, sandık ve benzeri unsurları ortadan kaldırınız.
• Bazı durumlarda ani bir acil çıkış olanağı yaratabilirsiniz. (giriş katındaki camı kırarak dışarı çıkmak gibi). Bu cam kalın ya da sekurit (sağlamlaştırılmış) olabilir. Bunu kırmak için bir yangın söndürme tüpünü kaçış yolu üzerinde bulundurabilirsiniz. Unutmayın, vücudunuzda kesiklere ve yırtılmalara yol açmayı engellemek için önce camı kendinize zarar vermeden kırmalısınız.
• Binayı terkederken mutlaka başınızı yüksekten veya tavandan düşen nesnelerden (tuğla, kiremit, avize v.b.) korumalısınız. Bu aşamada yastık bir işe yaramayacak, aksine çevrenizi görmenize ve sesleri duymanıza engel olacaktır. Bir kask veya baret, bulamazsanız bir sandalye, bir tahta parçası, büyük ve kalın bir kitap işinize yarayabilir.
• Eğer binayı 10-15 saniye içinde terkedemiyorsanız, kesinlikle merdivenlerden, merdiven boşluklarından uzak durunuz. Asansör bir tuzaktır. Kullanmayınız. Yıkılan binalarda en yüksek oranda ölüm bu noktalarda meydana gelmektedir. Birinci kattan daha yüksekteyseniz, atlamayı denemeyiniz. Yaşanan depremlerde ölümle ve ciddi yaralanmalarla sonuçlanan olayların büyük bir bölümü yüksekten atlamayla ilişkilidir. Bunun yerine yüksek binalarda yapılması zorunlu olan harici yangın merdivenlerini kullanınız. Demir konstrüksyondan inşa edilen bu merdivenler, binadan bağımsız olduğu için yıkım darbesinden daha zor etkilenecek ve bağlı olduğu yerden kopması halinde, çeperlerindeki kuşaklar nedeniyle düşme anında bir koruma alanı oluşturacaktır. Dahili yangın merdivenleri koruyucu bir alan yaratmayacaktır.
• Eğer bulunduğunuz bina depreme dayanıklı ve bulunduğunuz mekandaki masa çelik veya kalın masif ahşap malzemeye sahipse başınıza düşebilecek eşyalardan sizi koruyabilir. Ama tavan çökmesi halinde hiçbir koruyucu özelliği olmayacaktır.
ÖRNEK: Japonya’da öğrencilerin sığındığı masa altları.
Bu masalar aslında boğazları birleştirilmiş birer çelik kafestir. Bu özelliği nedeniyle sıralar halinde masa birarada düşünüldüğünde çöken tavanı karşılayıcı ciddi bir direnç noktası oluşturmaktadır. Oysa Türkiyede kullanılan basit tahta veya zayıf sıraların böyle bir ağırlığı taşıyamayacağı kesindir.
• Bir “Yaşam Üçgeni Alanı” yaratın. Masa, yatak altı gibi yerler yerine, Ağırlık merkezi yere yakın çelik dolaplar (boyu uzunsa ve yapabiliyorsanız yana devirin), para kasaları, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi nesnelerin yanına yatın ve cenin pozisyonu alın.
UNUTMAYIN: Herhangi bir yıkılma anında bu nesneler belki ezilecek ama asla yok olmayacaklardır. Yanlarında yaratacağı alan sizin yaşam üçgeniniz olacaktır.
Mutfak iyi bir saklanma ve “Yaşam üçgeni” ayaratılabilecek uygun bir ortamdır. Tezgah altında ve yanında yer alan fırın, bulaşık makinası ve buzdolabı, bu bölümün ezilme oranını en aza indirger. Ancak, setüstü dolaplardan dökülecek tabak, çanak ve bardak gibi cisimlere karşı bir önlem alınması, rafların düşmesine engel olmak için de duvarla olan bağlantılarının sabitleştirilmesinde yarar vardır.
Yaşanan depremlerden elde edilen veriler, mutfak ve banyoların en uygun yerler olduğunu göstermektedir. Çünkü enkaz altında kalındığı takdirde, bu bölümlerde hem yaşam üçgeni yaratabileceğiniz unsurlar vardır, hem de patlayan borulardan sızan suyu içerek vücudunuzu crash sendromundan koruyabilme olanağı mevcuttur. Enkaz altında kalan kişileri bekleyen en cidi tehlike böbrek yetmezliği nedeniyle ortaya çıkan sendromlardır.
• Bulunmamanız gereken bir yer de kapı pervazlarıdır. Kapı pervazlarının taşıyıcı hiçbir özelliği yoktur. Çelik kapılara da güvenmeyin. Bunların da taşıyıcı özelliği olmadığı gibi, hem tehlike anında kırılması mümkün değildir, hem de üzerinize devrilme riski bulunmaktadır.
• Depreme uykuda yakalandığınız takdirde, kullanmanız gereken 10-15 saniyelik süre bir hayli azalacaktır. Bunun için yatağınızın iki yanına 1m3’lük tahta sandıklar yaptırmanız ve içlerini kitaplarla doldurduktan sonra, kalın bir iple çevresini sarmanız yararlı olabilir. Kitaplar da büyük bir ağırlık altında ezilmeyecek, sardığınız kalın ip ise sandığın patlamasına engel olacaktır. Böyle bir hazırlığınız yoksa, yatağın hemen kenarına ve yanına yan yatarak cenin pozisyonu alın.
Deprem Sırasında Yapılması Gerekenler
Bir depdem sırasında nasıl davranmanız gerektiğine ilişkin bilgiler edinerek ve bunları uygulayarak kendinizi sakinleştirebilir, kendinizi ve ailenizi korumak için daha hazırlıklı olabilir ve başkalarına yardımcı olabilirsiniz.
Öncelikle evinizin her bir odasındaki güvenli noktaları belirleyin. Güvenlikli noktaya yerleşme alıştırmalarıyla bu bilgiyi pekiştirin. Bu, özellikle çocuklar için önemli bir adımdır.
Deprem başladığında nerede olursanız olun, hemen kendinizi korumaya alın ve sarsıntı durana kadar orada kalın.
Eğer Bina İçindeyseniz;
• Orada kalın; dışarıya koşmayın.
• Sağlam bir masa, mobilya vb. eşya altında ya da yanında kendinizi korumaya alın ve ona tutunun.
Eğer koridordaysanız;
• Duvarın dibine sinin.
• Eşikte durmayın; kapı çarpacak ve yaralanmanıza neden olacaktır.
• Başınızı ve yüzünüzü koruyun.
• Pencereler, cam bölmeler, aynalar, ocaklar, kitaplıklar, yüksek mobilyalar ve gevşek yapı elemanlarından uzak durun.
Eğer Tekerlekli Sandalyede iseniz;
• Tekerlekleri kilitleyerek başınızı ve boynunuzu korumaya alın.
Eğer Oteldeyseniz;
• Otel odanızda sığınabileceğiniz en güvenli noktayı belirleyin.
• Otel güvenlik talimatını okuyun ve katta bulunan acil çıkış noktalarını öğrenin.
• Otelde kalırken, ayakkabılarınızı yatak altında, elbiselerinizi yakınınızda tutun.
• Seyahate çıkarken yanınıza küçük bir radyo ile el lambası almayı ihmal etmeyin.
• Asansör kullanmayın.
Deprem sırasında asansördeyseniz;
• Kat çıkış düğmelerine basarak katta durdurun ve en seri biçimde asansörü terkedin.
Eğer Açıkhavadaysanız;
• Olduğunuz yerde kalın.
• Pencerelerden, binalardan, elektrik tellerinden ve direklerden uzak, güvenli bir noktaya doğru gitmeye çalışın.
Eğer Araçtaysanız;
• Güvenli bir yere yanaştırmaya çalışın.
• Yolu kapatmamaya özen gösterin.
• Köprülerden, alt ve üstgeçitlerden ve binalardan olabildiğince uzağa park etmeye çalışın.
Eğer Kalabalık bir Topluluktaysanız;
• Ezilmeyeceğiniz bir noktaya sığınmaya çalışın.
• Yüksek yapıların bulunduğu yaya yolları özellikle tehlikelidir.
• Eğer içerdeyseniz, devrilen kolonlar vb. çarpacağı için dışarıya koşmayın.
• Alışveriş merkezlerinde, en yakın mağazaya sığının.
• Pencerelerden, vitrinlerden, projektörlerden, ağır eşyalarla dolu raflardan uzak durun.
Eğer Okuldaysanız;
• Bir sıra ya da masa altına sığının ve ona sıkıca tutunun.
• Yüzünüzü pencereden uzak tutun.
Eğer Otobüsteyseniz;
• Otobüs durana kadar koltuğunuzda kalın.
Her nerede olursanız olun, zeminin şiddetle hareket etmesi olasılığına hazır olun. Örtünün, kendinizi sağlam bir nesnenin korumasına alın. Bunu yapamıyorsanız, yere çökün, başınızı ve yüzünüzü koruyacak biçimde kapanın. İlk sarsıntıyı izleyecek diğer sarsıntılara da hazır olun.
-----
Real Time Seismicity
haritalı(görsel)
Last earthquakes worldwide for the last 48 hours
Earthquake 3D:Kurulumsuz
Edit:
Meydana gelen depremler harita üzerinde kırmızı işaretli olarak gösteriliyor.İşareti tıkladığınızda deprem hakkında şu bilgilere ulaşabiliyorsunuz;
Magnitude (Şiddeti)
Region (Bölge)
Date time (Depremin olma tarihi ve zamanı)
Location (Koordinatları)
Depth (Depremin yüzeyden derinliği)
Haritanın görüntüsünü büyüterek olduğu yerin ismini daha net olarak görebilirsiniz.Harita görüntüsünü harita, uydu, karma ve arazi olarak seçebilirsiniz.Harita olarak seçerseniz, depremin olduğu bölgenin ismini daha kolay öğrenebilirsiniz.
Son Depremler 1.0 ;519 Kb;Windows(Tümü)
Ücretsiz(Freeware);Türkçe;14-08-2008
download
buradan indirin
Adı kadar basit ve işlevsel Son Depremler programı Türkiye ve denizlerimizdeki 2.5 ve üzeri şiddetteki depremleri tarih, saat, derinlik, büyüklük ve yer bilgileriyle kaydediyor ve kullanıcılarına ücretsiz olarak sunuyor.
Kurulum gerektirmeyen programı her açtığınızda hiçbir işlem yapmanıza gerek kalmadan liste kendini otomatik olarak güncellemektedir.
------------------------
17 AĞUSTOS 1999
"Gök gürültüsüne benzeyen kulakları yırtarcasına bir ses ve ardından sanki topraktan fışkırmak istercesine dipten yukarı kuvvetli bir darbe. Ve takip eden korkunç bir sallantı ona eşlik eden ve bir o kadar dehşet verici gürültüyle birlikte. Panikle fırlıyorum yataktan ama ayakta durmak imkansız. ...Ve hayatımın en uzun 45 saniyesini yaşıyorum saniyeler saatmişçesine. Şükür nihayet sallantılar durdu. Anne ve babamla yıkılan eşyaların üzerinden atlayarak dışarı çıkmayı başarıyoruz. Toz duman ve bağırışan ağlayan insanlar... Panik hem de çok büyük bir panik ! Ve günün ilk ışıkları ile endişemiz korkumuz bir kat daha artıyor. Yıkılmış sanki bir akordiyon gibi üst üste geçmiş apartmanlar, alevler içinde kalmış enkazlar ve enkazların altından gelen kurtarın haykırışları. Yok, yok, yok, offf ne yapacağız ne yapabiliriz ki !
Sevdiklerimiz tonlarca ağırlığındaki betonların altında !
Ya diğerleri ?
kimsenin birbirinden haberi yok.... -
Yaşadıkça film karesi gibi beynime kazılmış bu görüntüleri unutamayacağım..."
Yukarıdaki satırlar 17 Ağustos 1999 gecesini yaşayan milyonlarca depremzededen birisine, Derince'den Mehmet Tosuner'e ait...
Tarih 17 Ağustos... Saat 03.02... Marmara Bölgesi yeraltından gelen derin bir uğultuyla uyandı. İnsanlar daha ne olduğunu anlayamadan, koca koca binalar başlarına yıkıldı. Gün ışıdığında felaketin boyutları ortaya çıkmaya başladı. Çok katlı binalar, karton kutular gibi çöktü ve binlerce insana mezar oldu. Yollar, köprüler kullanılamaz hale geldi, telekomünikasyon ve altyapı çöktü. Yaşanılan felaketin adı "Deprem" idi. İnsanları derin uykularından uyandıran 7.4'lük sarsıntı onbinlerce cana mal oldu.
deprem
Son Düzenleme: viking20 ~ 22 Ağustos 2008 12:50