aile evine bir süreliğine misafir olarak gelmişim, ben yetmezmişim gibi yeni gün teyzeleriyle doluştu ev. inanın, uyanmamla mutfağa gitmem ve ardından bir çay koyayım onlar gelene kadar derken o gerilimli kapı zil sesinin kulaklarımda çınlamasıyla, annemin kapıya koşuşu benimse hurrraaa "bekle oda ya geçeyim kapıyı öyle aç!" bağrışlarımla birlikte zar zor odaya attım kendimi. çay da yalan oldu. odamda sigara var, çakmak yok. yaş olmuş 30, buna rağmen çoğu konu komşu ve akraba beni en son 9 yaşındaki halimle hatırlarlar. işte buna sebebiyet veren durumdur eve misafir gelince odaya saklanmak. hatta bazı akrabalar için hiç doğmamış sayıldığımın da farkına vardıran durumdur bu lanet şey.
üzerime afiyet, aile çevresi ve akrabalar tarafından evin en tanınmayan üyesiyimdir. benden büyük bir kardeş daha var ama o daha hayırlı evlat. o tanınır, bilinir hatta selam bile söylenilir ona. bense ilk ne zaman ve nasıl böyle oldum pek anlamıyorum ama durumumdan da rahatsız olduğumu söyleyemem. akrabaların içinde değer verdiklerim ve güncel halimi bilip tanıyanlar bir elin 5 parmağını geçmez. aynı şekil komşu erbabı için de durum geçerli. onun haricinde kendime ait bir çevrem var ve o bana yeterli geliyor. ne olursa olsun; samimi diyaloglar kurmayı seven insanlar oluyor bence odalara saklanan bu tipler. üstüne üstlük gayet de sevilesi, hatta yanaklarından makas dahi alınasıdırlar...
aslında o odadan çok çıkmışlardır ama çaktırmadan yaptıkları için aynı mahallede bile tanınmayan insan haline gelmişlerdir. ben mi acayipim, anne baba çevresi mi acayip? diye düşünürler fakat büyük olasılıkla bir cevap dahi bulamamışlardır.