en son bu teori çökertildi diye biliyorum ama önceki gün arkadaşlarla bir başladık kapışmaya az daha çatışma çıkıyordu ben tabi inanmıyorum arkadaşlar inanıyor elinde sağlam kanıtları olan varsa bu konuya bir el atsın çökertildi değil mi?
Evrim Teorisi
en buyuk kaniti ilahi dinlerdir. Evrim Kurami gercektir. bu cesitli fosillerle kanitlanmistir. ancak Darwin denen bilim adami insanlari kandirmaya calismistir. yanlis hatirlamiyorsam kendisi de sonunda bunun yalan oldugunu kabul etmisti. yani evrim tabiki var ancak maymundan geldigimiz yanlis ve yalandir.
buyrun size sayfalar dolusu itiraf ve kanit:
sayfa sonundan diger sayfalara erisim saglayabilirsiniz.
Peki Darwin'in insanları kandırmaya çalışmasında ki amaç nedir
Yüce bir yaratıcının varlığının olmadığına insanları ikna
etmek mi.....
darwinizm artık tamamen ders kitaplarında kaldı bence bir geçerliliği de kalmadı madde veya insan tesadüf eseri değil tevafuk eseridir
darwin in teorileri kanitlanmis olsaydi tarihe gececekti. paraya para demezdi o donemde bile. genelde her bilim adami buluslariyla, gorusleriyle, yaptiklari islerle tarihe gecmek, gelecekte anilmak isterler.
şu bilim adamları itarfları saçma bence
tabiki bir bilim adamanın teorisini bir başka bilim adamı çürütecek.kendi teorisi daha mantıklıysa.
bilim adamlarına saygı göstermek lazım
darwin denen bilim adamı demek biraz yanlış bence
sonuçta einstein in teorisini çürüten bilim adamları var.einstein da bunu onaylamiş.
şimdi bizim einstein a,einstein denen adam mı dememiz gerekiyo.
"Evrim Teorisi" tüm canlıların ortak bir atadan geldiğini iddia ediyordu. Çevresel şartların canlıları değiştirdiğini böylelikle canlılarda çeşitlenmeler olduğunu söylüyordu. Örn: Zürafalar'ın zamanında keçi gibi birşey olduklarını, yüksekteki yapraklara ulaşmak için boyunlarını uzata uzata bugünkü hale geldiklerinı, çam ağaçlarının zamanında maydanoz gibi bir ot olduklarını iddia ediyordu. Şartlara uyum sağlayamayan yok olumaya mahkum idi. Bunun adı: "Doğal Seleksiyon". Yani ben kutuplarda yaşıyorsam beni sıcak tutacak ve buzların renginde kamuflaj sağlayarak beni düşmanlarımdan koruyacak bir kürkümün oluşması lazım, yoksa halim nanay!..
Ancak zamanla ilerleyen bilim, kromozom ve DNA diye kavramları ortaya çıkardı ki, her canlının ayrı nesebi olduğu, kendi türü haricinde başka bir canlı ile çiftleşerek yeni tür ortaya çıkamayacağı keşfedildi. Öte yandan çevresel şartların yeni bir canlı olacak şekilde etki etmeyeceği, sonraki nesillerde değişim için DNA'nın değişmesi gerektiği, bunun da soğukla, sıcakla, suda olmayla, karada yaşamayla olmayacağı kanıtlandı.
Bu noktada Darwin'in "Evrim Teorisi" çürütüldü. Ancak Neo-Darwinist'ler denen bir takım insan "Evrim Teorisini" yaşatmaya çalıştılar. (Bundan sonrası "Neo-Evrim Teorisi") DNA'nın yalnızca radyasyon tarafından değiştirilebileceğini bildikleri için "Evrim Teorisi" nin dümenini doğal seleksiyon'dan mutasyon'a kırdılar. Ancak onlar da biliyorlardı ki mutasyon yapıcı değil yıkıcı bir değişime yol açıyordu. Radyasyon, yeni bir canlı oluşturmak yerine olan canlıları yok ediyor ya da onlara zarar veriyordu. (Bugün evrimciler mutasyon'a olumlu örnek olarak laboratuar ortamında radyasyona maruz bırakılarak göz rengi kırmızıya dönüştürülmüş meyve sineklerini verirler ancak onlar da bilirler ki bu sineğe yeni bir yetenek katmamış, yeni canlı oluşturmamıştır.)
Öte yandan canlılardaki bir takım özelliklerin, oraganlardaki parça parça gelişmeler ile değil, tüm organların aynı anda ve tam koordineli olarak ortaya çıkmalarıyla oluşabileceği anlaşıldı. Bunun da bilimsel adı: "İndirgenemez Komplekslik".
"Evrim Teorisi"nin en tuhaf yanı "yaradılışı" reddetmesiydi. İlk çıkışı olarak da aslen "Yaradılış" a alternatif olarak sunulmuştur. İlahi Dinler'de herşey Tanrı'ya dayandırılırken, evrim varlığı dayandıracak bir dayanak bulamadığı için Darwin şu sözlerle olayı kapatmıştır: "Olmuş Olmuştur, Karıştırmayın gerisini". Neo-Darwinist'ler ise kainatın oluşumu ile "Sonsuz Durağanlık" iddiasında bulunmuşlardı. Buna göre maddenin başı sonu yoktu, başından beri madde hep vardı ve hep var olacaktı. Fazla sürmedi "Big Bang" kainatın varlığının büyük bir patlama ile oluştuğunu kanıtladı. Öte yandan Termo-Dinamik kanunları da maddenin sonradan oluştuğunu kanıtladılar.
Evrim başından beri gerçeklerden çok inanılmak istenen oldu. Neden yaratılışa alternatif'e ihtiyaç vardı?
Bir görüşe şöyle; Darwin bir İngiliz idi ve İngiltere dünyanın en büyük sömürgeci gücüydü. İngiltere'nin sömürgeci anlayışını oturtacağı bir ahlak anlayışına ihtiyaç vardı ve bu İlahi dinlerle uyuşmuyordu. Evrim ise ilaç gibi geldi çünkü evrime göre hayat tesadüfle oluşmuştu, Tanrı yoktu! Bu da hayatı düzenleyen kuralların olmaması, insanların yapıp ettiklerinden yüce bir güce karşı hesap vermek zorunda olmamaları serbestiyeti manasına geliyordu. Öte yandan "Doğal Seleksiyon" gereği güçlü ırklar zayıfları ezerlerdi ve bu yaşamın gereği idi. Bu da İngiltere'yi yaptıklarından aklıyordu. Hatta Darwin'in doğrudan sömürgeciliği teşvik eden beyanları da vardır ve bunlardan birinde Türkler için hakaretler ederek, batının gelişmiş ırkları tarafından yokedileceği müjdesini vermişti. (İlginçtir o zamanlar, doğu uygarlıklarındaki insanlar için yarı evrimleşmiş, hala kuyrukları olan insanvari yaratılaklardan oluştuğu sanılıyordu.)
Sömürgecilikle ilgili iddiayı diğer sömürgeci ve diktatör liderlerin de yaptıkları vahşetlere evrimi gerekçe göstermeleri destek verir.
Öte yandan "Evrim Teorisi"nin yaradılışı reddetmesiyle ilgili bir tespit de şöyle; Önceden Tanrı vardı, varlığını peygamberler ile bildirirdi. Herşeyi O yarattığı için herşey onun mülkü idi. Kural koyma, hesap sorma, ödüllendirme ve cezalandırma hakkı ve gücü vardı. Evrim ile Tanrı gitti, varoluş(yaratılış değil) evrime verildi, evrimin dellalığını bilim Kilisesi(Bilim değil dikkat!) yaptı, mülkiyet, kural koyma, hesap sorma, ödüllendirme ve cezalandırma ise güç sahibi olan insanın eline bırakıldı. (Yüzüklerin Efendisi'nde orman perisinin dediği gibi: Herşeyden çok Güç sahibi olmak isteyen zavallı ölümlüler!). Tanrı insanların iki dünyada da huzuru için kural koyarken, bunlar kendi çıkarları için zayıfları katlettiler ve kendilerinden hesap soran olmayacağını sandılar. Ancak güneşi görmemek için gözlerini kapatmaları, güneşi yoketmiyordu!
Bir ara da ilk canlının uzaylı bir canlıdan geldiği iddia ediliyordu. Kısaca tesadüf, doğal seleksiyon, mutasyon hepsi hikaye. İnsanlar günah işleme özgürlüğü istiyorlardı ve bunu vaad eden herşey kabul idi. Tanrı çıkıp "Tamam, orada istediğinizi yapmanıza izin veriyorum" dese evrimi savunan bir kişi kalmaz dünyada.
Bugün halen evrim teorisi "Bilim! Adamı" sıfatını taşıyanlarca savunulur. Hatta geçerliliğinin tartışmasız şekilde kanıtlandığını varsayarak daha ileri aşamalarda araştırmalar! yapmaktadırlar.
Bir gerçek var ki o da Tanrının gönderdiği peygamberlerdir. Tamamen farklı zamanlarda hatta çağlarda, farklı coğrafyalarda ortaya çıkan bu insanlar, sanki aynı yerden gelmişçesine ağız birliği ederek bir Yaratıcı'dan Düzen Koyucu'dan bahsetmişlerdir.
Buna delil olarak Bir Hz. Musa gelmiş Kızıldeniz'i ikiye bölmüş, Bir Hz. İsa gelmiş ölüleri diriltmiş, Efendimiz gelmiş parmak işaretiyle ay ikiye yarılmış sonra yine parmak işaretiyle ay birleşmiş. Ağaçlara "gel" demiş, ağaç yeri yararak yanına gelmiş, "Selam sana ey Allah'ın elçisi" demiş ve yerine dönmüş. Geçtiği yerlerde dağlar taşlar herkesin işiteceği şekilde selam vermiş, parmaklarından sular fışkırtmış... ve hakeza.
İşte en ilginci de bu zaten. Hiçbir evrimci çıkıp da; "Böyle insanlar yaşamadı kardeşim, bunların hepsi hikaye, koca karı masalı!" diyememiş. Dahası bu peygamberlerin gösterdikleri mucizeleri açıklamaya çalışarak bunların varlığını kabul etmişlerdir.
link verseydin daha iyi olurdu. cok yer kapliyor alinti cevaplar.
yas"Evrim Teorisi" tüm canlıların ortak bir atadan geldiğini iddia ediyordu. Çevresel şartların canlıları değiştirdiğini böylelikle canlılarda çeşitlenmeler olduğunu söylüyordu. Örn: Zürafalar'ın zamanında keçi gibi birşey olduklarını, yüksekteki yapraklara ulaşmak için boyunlarını uzata uzata bugünkü hale geldiklerinı, çam ağaçlarının zamanında maydanoz gibi bir ot olduklarını iddia ediyordu. Şartlara uyum sağlayamayan yok olumaya mahkum idi. Bunun adı: "Doğal Seleksiyon". Yani ben kutuplarda yaşıyorsam beni sıcak tutacak ve buzların renginde kamuflaj sağlayarak beni düşmanlarımdan koruyacak bir kürkümün oluşması lazım, yoksa halim nanay!..Saolasın...Ancak zamanla ilerleyen bilim, kromozom ve DNA diye kavramları ortaya çıkardı ki, her canlının ayrı nesebi olduğu, kendi türü haricinde başka bir canlı ile çiftleşerek yeni tür ortaya çıkamayacağı keşfedildi. Öte yandan çevresel şartların yeni bir canlı olacak şekilde etki etmeyeceği, sonraki nesillerde değişim için DNA'nın değişmesi gerektiği, bunun da soğukla, sıcakla, suda olmayla, karada yaşamayla olmayacağı kanıtlandı.
Bu noktada Darwin'in "Evrim Teorisi" çürütüldü. Ancak Neo-Darwinist'ler denen bir takım insan "Evrim Teorisini" yaşatmaya çalıştılar. (Bundan sonrası "Neo-Evrim Teorisi") DNA'nın yalnızca radyasyon tarafından değiştirilebileceğini bildikleri için "Evrim Teorisi" nin dümenini doğal seleksiyon'dan mutasyon'a kırdılar. Ancak onlar da biliyorlardı ki mutasyon yapıcı değil yıkıcı bir değişime yol açıyordu. Radyasyon, yeni bir canlı oluşturmak yerine olan canlıları yok ediyor ya da onlara zarar veriyordu. (Bugün evrimciler mutasyon'a olumlu örnek olarak laboratuar ortamında radyasyona maruz bırakılarak göz rengi kırmızıya dönüştürülmüş meyve sineklerini verirler ancak onlar da bilirler ki bu sineğe yeni bir yetenek katmamış, yeni canlı oluşturmamıştır.)
Öte yandan canlılardaki bir takım özelliklerin, oraganlardaki parça parça gelişmeler ile değil, tüm organların aynı anda ve tam koordineli olarak ortaya çıkmalarıyla oluşabileceği anlaşıldı. Bunun da bilimsel adı: "İndirgenemez Komplekslik".
"Evrim Teorisi"nin en tuhaf yanı "yaradılışı" reddetmesiydi. İlk çıkışı olarak da aslen "Yaradılış" a alternatif olarak sunulmuştur. İlahi Dinler'de herşey Tanrı'ya dayandırılırken, evrim varlığı dayandıracak bir dayanak bulamadığı için Darwin şu sözlerle olayı kapatmıştır: "Olmuş Olmuştur, Karıştırmayın gerisini". Neo-Darwinist'ler ise kainatın oluşumu ile "Sonsuz Durağanlık" iddiasında bulunmuşlardı. Buna göre maddenin başı sonu yoktu, başından beri madde hep vardı ve hep var olacaktı. Fazla sürmedi "Big Bang" kainatın varlığının büyük bir patlama ile oluştuğunu kanıtladı. Öte yandan Termo-Dinamik kanunları da maddenin sonradan oluştuğunu kanıtladılar.
Evrim başından beri gerçeklerden çok inanılmak istenen oldu. Neden yaratılışa alternatif'e ihtiyaç vardı?
Bir görüşe şöyle; Darwin bir İngiliz idi ve İngiltere dünyanın en büyük sömürgeci gücüydü. İngiltere'nin sömürgeci anlayışını oturtacağı bir ahlak anlayışına ihtiyaç vardı ve bu İlahi dinlerle uyuşmuyordu. Evrim ise ilaç gibi geldi çünkü evrime göre hayat tesadüfle oluşmuştu, Tanrı yoktu! Bu da hayatı düzenleyen kuralların olmaması, insanların yapıp ettiklerinden yüce bir güce karşı hesap vermek zorunda olmamaları serbestiyeti manasına geliyordu. Öte yandan "Doğal Seleksiyon" gereği güçlü ırklar zayıfları ezerlerdi ve bu yaşamın gereği idi. Bu da İngiltere'yi yaptıklarından aklıyordu. Hatta Darwin'in doğrudan sömürgeciliği teşvik eden beyanları da vardır ve bunlardan birinde Türkler için hakaretler ederek, batının gelişmiş ırkları tarafından yokedileceği müjdesini vermişti. (İlginçtir o zamanlar, doğu uygarlıklarındaki insanlar için yarı evrimleşmiş, hala kuyrukları olan insanvari yaratılaklardan oluştuğu sanılıyordu.)Sömürgecilikle ilgili iddiayı diğer sömürgeci ve diktatör liderlerin de yaptıkları vahşetlere evrimi gerekçe göstermeleri destek verir.
Öte yandan "Evrim Teorisi"nin yaradılışı reddetmesiyle ilgili bir tespit de şöyle; Önceden Tanrı vardı, varlığını peygamberler ile bildirirdi. Herşeyi O yarattığı için herşey onun mülkü idi. Kural koyma, hesap sorma, ödüllendirme ve cezalandırma hakkı ve gücü vardı. Evrim ile Tanrı gitti, varoluş(yaratılış değil) evrime verildi, evrimin dellalığını bilim Kilisesi(Bilim değil dikkat!) yaptı, mülkiyet, kural koyma, hesap sorma, ödüllendirme ve cezalandırma ise güç sahibi olan insanın eline bırakıldı. (Yüzüklerin Efendisi'nde orman perisinin dediği gibi: Herşeyden çok Güç sahibi olmak isteyen zavallı ölümlüler!). Tanrı insanların iki dünyada da huzuru için kural koyarken, bunlar kendi çıkarları için zayıfları katlettiler ve kendilerinden hesap soran olmayacağını sandılar. Ancak güneşi görmemek için gözlerini kapatmaları, güneşi yoketmiyordu!
Bir ara da ilk canlının uzaylı bir canlıdan geldiği iddia ediliyordu. Kısaca tesadüf, doğal seleksiyon, mutasyon hepsi hikaye. İnsanlar günah işleme özgürlüğü istiyorlardı ve bunu vaad eden herşey kabul idi. Tanrı çıkıp "Tamam, orada istediğinizi yapmanıza izin veriyorum" dese evrimi savunan bir kişi kalmaz dünyada.
Bugün halen evrim teorisi "Bilim! Adamı" sıfatını taşıyanlarca savunulur. Hatta geçerliliğinin tartışmasız şekilde kanıtlandığını varsayarak daha ileri aşamalarda araştırmalar! yapmaktadırlar.
Bir gerçek var ki o da Tanrının gönderdiği peygamberlerdir. Tamamen farklı zamanlarda hatta çağlarda, farklı coğrafyalarda ortaya çıkan bu insanlar, sanki aynı yerden gelmişçesine ağız birliği ederek bir Yaratıcı'dan Düzen Koyucu'dan bahsetmişlerdir.
Buna delil olarak Bir Hz. Musa gelmiş Kızıldeniz'i ikiye bölmüş, Bir Hz. İsa gelmiş ölüleri diriltmiş, Efendimiz gelmiş parmak işaretiyle ay ikiye yarılmış sonra yine parmak işaretiyle ay birleşmiş. Ağaçlara "gel" demiş, ağaç yeri yararak yanına gelmiş, "Selam sana ey Allah'ın elçisi" demiş ve yerine dönmüş. Geçtiği yerlerde dağlar taşlar herkesin işiteceği şekilde selam vermiş, parmaklarından sular fışkırtmış... ve hakeza.
İşte en ilginci de bu zaten. Hiçbir evrimci çıkıp da; "Böyle insanlar yaşamadı kardeşim, bunların hepsi hikaye, koca karı masalı!" diyememiş. Dahası bu peygamberlerin gösterdikleri mucizeleri açıklamaya çalışarak bunların varlığını kabul etmişlerdir.
kara_kartallar,
forum konusunda acemisin galiba. neden bu kadar uzun cevabi alinti yapiyorsun??? bosu bosuna konu sayfalarca uzuyor. alinti yapana kadar benim gibi ismi ile cevap yaz.
resmi olmayan forum kurallari duzenleyecegim yakinda...
egemengigalink verseydin daha iyi olurdu. cok yer kapliyor alinti cevaplar.Zamanla öğrendiklerimden aklımda kalanları yazdım, o an derleme yapmadım
Masallah usenmeden yazmissin.
iyi iyi aradığım cevapları buldum davayı ben kazandım
elvis32bilim darwini bilir maalesef...arkadaşım bilim darwini bilirde darwin e inanmaz. ünide mikropaleontoloji dersinde yaşamın başlangıç varsayımları diye bir konu vardı orda geçiyordu bu sadece adı üstünde varsayım..
evrim yok demek yanlış olur ama şöyle bir durum var, ilk insan varken de maymun varmış ama günümüze kadar ilk insanda evrimleşmiş maymunda. yani evrim var ama türlerin kendi arasında var. buna inanabilirsiniz. bu dediğim olay zamanla canlıların kendi türlerinde oluşan çeşitlilikle oluşur yani nedir bunlar, çevresel etkenler (soğuk yerlerdeki insanlarla sıcak yerlerdeki insanların farklı olması gibi..) kaltsal etkenler (krosing over i bilirsiniz heralde..!) mutasyonlar (anlık dna bozulması)
yani evrim var diyende yok diyende aslında yanlış biliyor
peki bütün canlılar bu dünyadaki herşey nasıl oluşmuş derseniz, bunların kendi kendine oluşması imkansızdır. bi düşünün, sizin vücudunuzdaki o kadar karmaşık olay nasıl kendi kendine oluşur.. tabikide Allah c.c herşeyi yaratmış kusursuzca var etmiştir. yazık bunu anlayamayanlara..
jeomaniaelbette öyle, kendi kendine yaratılmış olmamız mümkün mü? Ama gel de bunu onlara anlat, onların da inanmadığını biliyorum, çünkü etraflarına, hatta kendilerine bir baksalar, düşüncelerinin ne saçma olduklarını rahatlıkla anlayabilirler aslında, ama bazı politikalar gereği böyle davranıyorlar belki kim bilir.elvis32bilim darwini bilir maalesef...arkadaşım bilim darwini bilirde darwin e inanmaz. ünide mikropaleontoloji dersinde yaşamın başlangıç varsayımları diye bir konu vardı orda geçiyordu bu sadece adı üstünde varsayım..
evrim yok demek yanlış olur ama şöyle bir durum var, ilk insan varken de maymun varmış ama günümüze kadar ilk insanda evrimleşmiş maymunda. yani evrim var ama türlerin kendi arasında var. buna inanabilirsiniz. bu dediğim olay zamanla canlıların kendi türlerinde oluşan çeşitlilikle oluşur yani nedir bunlar, çevresel etkenler (soğuk yerlerdeki insanlarla sıcak yerlerdeki insanların farklı olması gibi..) kaltsal etkenler (krosing over i bilirsiniz heralde..!) mutasyonlar (anlık dna bozulması)
yani evrim var diyende yok diyende aslında yanlış biliyor
peki bütün canlılar bu dünyadaki herşey nasıl oluşmuş derseniz, bunların kendi kendine oluşması imkansızdır. bi düşünün, sizin vücudunuzdaki o kadar karmaşık olay nasıl kendi kendine oluşur.. tabikide Allah c.c herşeyi yaratmış kusursuzca var etmiştir. yazık bunu anlayamayanlara..
jeomaniayani evrim var ama türlerin kendi arasında var.Evrimin türlerin kendi içlerindeki küçük farklılaşmalarda geçerli olduğu doğru ancak Evrim deyince akla yaradılışı reddeden teori geldiği için o noktaya odaklandık biz.Bir de ben ona evrim yerine "Esneme payı" demeyi tercih ediyorum.