Bismillahirrahmanirrahim
"Kadir Gecesi, Kur’an Medeniyeti’nin dünyaya doğmasıdır" diyen Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu:
Kadir Gecesi mîlâddır
Kadir Gecesi sadece Kur’an’ın inmesi demek değildir. Kardeşliğin, vahdetin, sevginin, merhametin, zulme tahammülsüzlüğün, diri diri toprağa gömülen kızların kurtarılması, kadın haklarının tecellisidir. Yani O miladdır.
İnsanlık tarihinin dönüm noktası; Kadir Gecesi
Kadir Gecesi denildiğinde, sizin ruh aleminizde inkişaf eden manevi hatıra nedir? Kur’an-ı Azümişşan’la özdeşleşmenin zirvesi olan bu geceyi nasıl idrak etmek gerekir?
Kadir Gecesi’nin kadrini bilmek lazım. Kadir Gecesi insanlık tarihinin de dönüm noktasıdır. Hz. Peygamber hayatında değil sadece. Çünkü Hz. Peygamber daha Peygamber olmadan önce Kadir Gecesi tespit ediliyor. Ve Kur’an’la özdeş hale getiriliyor. Kadir Gecesi, bir anlamda Müslümanların ufkunda bir hatıradır. Nebevî bir dönemin ve Cebrail Aleyhisselam’ın yeniden inişinin tecellisidir dikkat ederseniz. Kadir Sûresi’nde "Tenezzelül melaiketüh verruhu fiha bi iznih Rabbihim". O gece melekler ve ruh iner. Ruhtan maksat Cebrail Aleyhisselam’dır. Hiçbir gece değil o gece iniyor. Çünkü Hz. Muhammed(s.a.v.)’e o gece indi. O ilk hatıra sürekli tazeleniyor. Yani Kur’an hiç eskimiyor. Kur’an ilk gece Hira’da indiği gibi şu anda.
Kadir Gecesi, Kur’an Medeniyeti’nin dünyaya doğması demektir. Sadece Kur’an’ın inmesi demek değildir. Kardeşliğin, vahdetin, sevginin, merhametin, zulme tahammülsüzlüğün, diri diri toprağa gömülen kızların kurtarılması, kadın haklarının tecellisinin hepsinin başlangıcı, yani miladıdır O. Aksi durumda Kadir Gecesi’ni anlamamış oluruz.
Bu geceyi Hz. Peygamberin değerlendirdiği gibi değerlendirmek lazım. Hz. Peygamber, Kadir Gecesi’nde çok dua ederdi. Yani sabaha kadar, fecir vaktine kadar bu fırsatı, fırsat bilmek lazım. Yani fırsatçılık yapmak lazım.
Zaman ve mekanlar; kendilerinde meydana gelen önemli olaylarla değer kazanırlar. Kadir Gecesini bu derece değerli kılan en önemli sebep de Kur’ân-ı Kerîm’in bu gece indirilmeye başlanmış olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in nüzulü ve Peygamberimizin insanlığa son peygamber olarak gönderilmesi, dünya tarihinin en önemli hadisesidir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu gece hakkında şöyle buyurulmaktadır: "Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."[1]
Kadir Gecesini gereği gibi anlayıp hakkıyla değerlendirmenin yolu, Kur’ân-ı Kerîm’in eşsiz mesajlarını anlamaktan geçer. Bu itibarla, Kadir Gecesi; Kur’ân-ı öğrenme ve Rasûlüllah’ı tanıma, onların öngördüğü fazilet ilkeleri doğrultusunda yaşama ve her türlü kötülüğü terketme vesilesi kabul edilmelidir. Zira, insanlara dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamayı hedefleyen ve manevi varlığımızı karartan her türlü olumsuzluktan arındırarak, bizi üstün ahlâkî değerlere yönelten Kur’ân’dır. O’nun getirdiği ilke ve prensiplerin özünde aydınlık, hoşgörü, dostluk ve kardeşlik vardır. O, insanlar arasında sevgi, uzlaşma, yardımlaşma, kardeşlik ve istikrarı sağlayacak; fert ve toplum planında pek çok ahlâkî ve sosyal problemin hak ve adalet çerçevesinde çözülmesine ışık tutacak ve insanlara gelişme yollarını göstererek onları geleceğe hazırlayacak ilâhî ölçüleri içeren bir kitaptır. Kur’ân’ın bu özelliği, "Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler"[2], "Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz...."[3] ayetleriyle dile getirilmektedir.
Sayısız manevî güzelliğin yaşandığı ve mükafatların sınırsız olarak verildiği bu gecede;özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı, kendimizle hesaplaşmalı, iyi ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlardan uzaklaşarak kalbimizdeki manevî kirleri temizlemeye çalışmalıyız.
Bu gece; Yüce Allah’ın bizlere bilgi, anlayış ve ihlâs vermesini, doğruyu bulduktan sonra kalplerimizi saptırmaması ve bizi affetmesi için dua edelim. Acı ve sıkıntı içindeki yüzlerin gülmesi ve göz yaşı dökerek yaşamak zorunda kalan insanların kurtuluşu için neler yapabileceğimizi düşünelim. Sevgili Peygamberimiz, faziletine inanarak ve sevabını da yalnız Allah’tan bekleyerek bu geceyi ihya edenlerin, geçmiş günahlarının bağışlanacağı müjdesini vermiştir.[4]
Peygamber Efendimizin Hz. Aişe annemize bu gecede yapılmasını tavsiye ettiği duâ ile bitirelim. "Allahümme inneke afüvvün tühıbbül afve fa'fu annî.", yani "Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet"[5]
[1] Kadr, 97/1-5.
[2] İsrâ, 17/9.
[3] İsrâ, 17/82.
[4] Buhârî, "Fadl-u Leyleti’l-Kadr", 1.
[5] Tirmizî, "Deavât", 84.