ERTUĞRUL ÖZKÖK YAZDI.. KUSURA BAKMAYIN. İŞ BÖYLE OLUNCA DOST ACI SÖYLEYECEK
Diyorlar ki, çatışma 5-6 dakika sürdü.
O toy çocuklar orada göğüs göğüse savaşıyor, yardıma gelen bir Allah’ın ekibi yok.
Olay bitecek, ölen ölecek, kaçan kaçacak, 112’nin kahraman kızları olay yerine koşacak ve ekipler ancak ondan sonra "olay mahalli"ne gelecek.
Kusura bakmayın.
İş böyle olunca, dost da acı söyleyecek.
Nasıl Dağlıca’daki gaflete veryansın ettiysek, şehrin göbeğindeki bu sefalete de misliyle bağırıp çağıracağız.
Bağırıp çağıracağız, çünkü kapının önündeki o toy çocuğun yüzü hiç gözümüzün önünden gitmeyecek.
5-6 dakika...
Dağ başına, mayınlı yollara, gece karanlığına vurursan, şehrin 5-6 dakikası, onun 2-3 saati eder.
Onlar 5-6 dakika savaşacak, 112 ekibi gelecek ve bir Allah’ın kulunun müdahalesi olmayacak.
Yine de polisimize laf etmeyeceğiz.
Çünkü geçmişte çeteyi de o çökertti, mafyanın belini de o kırdı, oraklı, çekiçli, Kalaşnikof’lu caniyi de o pes ettirdi diyeceğiz.
Çünkü önümüzdeki o üç bedenin, teröriste nasıl kahramanca karşı koyarak hayatını kaybettiğini hiç unutmayacağız.
Kısa bir süre önce polis okulundan neşeli kahkahalarla mezun olan o delikanlıyı, iki arkadaşını rahmetle anacağız; anasına, babasına, kardeşine, sevgilisine başsağlığı dileyeceğiz.
Asker bizim askerimizdir, polis bizim polisimizdir.
YILMAZ ÖZDİL YAZDI.. ZAHMET OLACAK AMA ARA SIRA TERÖRİSTLERİ DE DİNLEYİN
Eşzamanlı baskınlar yapıldı."
Ergenekon operasyonunu böyle duyurmuştu devletin haber ajansı...
"150’şer kişilik, 40 ekip."
Evinde pijama-terlik oturan emekli generalleri yakalamak için "6 bin polis"i seferber edersen, bırak vatandaşları, polisi korumak için bile polis kalmıyor maalesef.
Hangi gazetecinin telefonda kiminle konuştuğunu, kiminle hatıra fotoğrafı çektirdiğini biliyorsun, dinliyorsun, izliyorsun... Adam elinde pompalı tüfekle burnunun dibine gelmiş, haberin yok.
Eminim, polislerimizi şehit edenleri, "Mustafa Balbay’ın tetikçileri" ilan edecektir yalaka gazeteler...
Biz gene de hatırlatalım:
Neve Şalom, Beth Israel.
Sadece 5 gün sonra...
HSBC, İngiliz Konsolosluğu.
Ya, Cumhuriyet Gazetesi?
6 günde 3 defa bombalandı.
Atıp, kaçtılar.
Atıp, kaçtılar.
Atıp, kaçtılar.
Kaçanlardan biri, gitti...
Danıştay’ı bastı.
Sonra, Hrant.
Şimdi, bu.
Vali, hep aynı vali.
Polis şefi, hep aynı polis şefi.
Türkiye’yi ve dünyayı ayağa kaldıran korkunç olaylar yaşanıyor bu şehirde... Belli ki, ağır istihbarat zafiyeti var, konsantrasyon bozukluğu var. Ama bakıyorsun... Havaalanında esas duruşta bakan karşılamaktan, gazetecileri dinlemekten, emekli generalleri o cezaevinden bu cezaevine taşımaktan, Sinan Aygün’ün eurolarını saymaktan, milletin gözüne biber gazı sıkıp, hastaneye gaz bombası atmaktan, tribüne kurulup maç seyretmekten, teröristleri takip etmeye vakitleri yok arkadaşların.
Balbay'ı takip ettiğiniz kadar bunları etseydiniz...
Bir saldırı ya da eylemi önceden haber almak ve engellemek mantığına dayalı bu istihbarat türü oldukça zor ve maliyetli bir iştir.
Ancak terörden söz ettiğimiz bir noktada katlanılabilir maliyet tanımlamasını da unutmamak gerekiyor.
Dün Amerikan Konsolosluğu'na saldırıdan yaklaşık 2 saat sonra Bodrum'dan bir telefon geldi.
"Telefondaki ses dünya medyasını izliyor musun?" diye sordu.
"Her tarafta bu haber var,bu yüzden tek tek kim ne diyor diye sayamam ama ilgi fazla" yanıtını verdim.
"Keşke bu kadar çok yerde haber olmasaydı,şimdi bir sürü rezervasyon iptali gelecek" dedi.
Bodrum'dan gelen telefonu kapattım ve konuyu unuttum.
Akşam saatlerinde önemli tur operatörlerinden birinin sahibi aradı.
"İsrail'den gelecek bir grup az önce bu saldırı yüzünden Türkiye'ye gelmekten vazgeçti" dedi.
Sonra da grubun çok kalabalık olmadığını ama israilliler'in bile gelmeye korkmasının hayra alamet olmadığını söyledi.
"O zaman Antalya yandı diyebilir miyim?" dedim.
"Hayır,Rus turistler bu işlere pek bakmaz ama bu iş başta İngilizler olmak üzere Avrupalı turistleri tedirgin eder" yanıtını aldım.
Hemen ardından saldırganlardan Raif Topçil'in geçmişte Afganistan'da yakalandığı ve Guantanamo Üssü'nde sorgulandığı bilgisi geldi.
İşte o an fena halde hayıflandım.
Mustafa Balbay'ın attığı her adımı takip eden mekanizma neden Afganistan'da yakalanıp Guantanamo'ya giden birini takip altında tutmaz?
Balbay'ı takipte gösterilen özenin bir kısmı bu adamlara gösterilseydi belki 3 şehit vermeyecek ve turizm kaybına uğramayacaktık.
Bu cümleyi kötü niyetliler açısından açmam gerekiyor.
Ben Balbay'ın soruşturulmasına karşı değilim.Sonuçta yargı ihtiyaç duyduğunda herkesi soruşturabilir.
İtirazım, geçmişine bakarak suç işleme potansiyeli Balbay'dan kat ve kat fazla olanların yok varsayılması.
O zaman insan: 'Balbay'ı takip ettiğiniz kadar bunları da takip etseydiniz' diyor.
Kaynak:www.haberturk.com