SUBLİMİNAL MESAJLAR
Şuuraltını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “subliminal” adı verilir. Genel olarak “şuuraltına yönelik gizli mesajlar olarak ifade edebiliriz. Kişinin şuuraltına ‘’subliminal’’ mesaj göndermenin birçok yolu bulunuyor.
Bunlardan en çok kullanılanları :
1. Dijital ses dosyalarına gizlenen işitsel yolları.
2. Gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ya da televizyon görüntüsü yoluyla şuur-altına itilen 25. kareler.
3. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar.
Bu yöntem; bir ürünün reklâmını yapmaktan, bir inancın ya da görüşün propagandasını yapmaya, psikolojik savaşa, uluslararası ilişkilere, yanıltıcı bilgilendirmeye kadar varan geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Görsel ve işitsel olarak (şuurlu) algılananlar değil; şuur-altı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur.
Bunlardan en çok kullanılanı dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği ve işlenilmesi ve yayılması daha kolay olduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.
sistem nasıl işliyor?
İnsan kulağı sadece belirli titreşim sıklığı aralıklarındaki sesleri duyabilir. Eğer siz bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsanız, bu sizin duyabileceğiniz titreşim aralığında olduğunu gösterir. İnsan beyninin algısı ise, bundan daha düşük ya da daha yüksek frekansları algılayabilecek kapasitededir. Dikkat ediniz: “duyabilecek” demiyoruz, algılayabilecek diyoruz. Yani, kulağımız ancak belirli bir titreşim aralığındaki sesleri duyabilir. Fakat beynimiz bu aralığın çok daha ötesindeki sesleri algılar, hisseder.
Şuuraltı ve şuuraltının özelliklerini anlattığımız zaman, ne demek istediğimizi çok daha iyi anlayacaksınız. Ancak, şimdi öncelikli olarak bu “subliminal mesajların” (şuur-altı telkinlerin) neler olduğunu ve nasıl işlendiğini sizlere göstermemiz gerekiyor.
8-12 hertz dalga boyundaki Subliminal mesaj içeren bir MP3'ü kulağınızla dinlersiniz, ancak içindeki gizli-mesajı beyniniz dinler. Bu esnada kulağınız hiçbir şey duymaz. İnternette ve paylaşım programlarında şuuraltı mesajları içeren MP3 dosyaları bulunmaktadır. Hatta bu gizli mesajları frekans aralıklarına göre analiz ederek ortaya çıkartan yazılımlar dahi vardır.
Mesela, en korkunç uygulamalardan sadece biri:“Bu Uygulamaya Amerika, Irak’ı işgal etmeden önce bir yıl boyunca (daha fazla da olabilir) devam etti. Irak radyolarında Kur’an yayınının altından, çok düşük bir titreşimde, kulakla duyulmayan, ancak dimağla algılanarak Iraklıların şuur-altına gönderilen: “Direnmeniz faydasız” gibi mesajlar verilmiş ve bir ülke işte bu şekilde şuuraltı mesajlar ile işgale hazır edilmiştir.
25inci KARE
Kişinin şuur-altına subliminal mesaj göndermenin birçok yolu olduğunu söylemiştik. İşte bunlardan bir diğeri de 25inci Kare tekniğidir. Peki, nedir bu 25inci Kare Gördüğümüz bir anlık görüntü: 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur.
Sinema şeridinde, saat, dakika, saniye olarak bir diziliş vardır. Her saniyeden sonra bir yabancı kare gelir ve bir saniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327.5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. İşte bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25inci kare oluşturulur ve bu son kare olan 25inci kare anlıktır. Yani görüntü saniyede 1/24 olacakken, bu 1/25'e çıkar. Kareler 25 olunca bir anda bir görüntü gelir ve anında kaybolur. Genellikle göz ve beyne görünmez, daha doğrusu görülür ama şuuraltında kalır.
25. karenin temel mantığı da mesajı şuur-altına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanayisinde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi/ film ya da bir belgeseli seyrederken aynı zamanda 25 karelerle şuur-altınıza gönderilen mesajlara/ telkinlere/ saldırılara maruz kalabiliyorsunuz.
Göz bunları görmüyor ama saniyenin 3 binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü şuur-altına ulaşıyor, orada depolanıyor. Bu gizli mesajlar sayesinde, o reklâmı, diziyi, filmi ya da herhangi bir resmi hazırlayan kişi/ yapımcı/ yönetmen kendi hedefine, niyetine ve ideolojisine göre vermek istediği mesajı “25inci Kare”lerle şuuraltına göndermiş oluyor.
PEKİ, GÖREMEDİĞİMİZ HALDE NASIL ETKİLENİYORUZ BU 25inci KARELERDEN?
Bu adamlar zaten açıktan açığa bu işi yapıyorlar. Filmlerle, reklamlarla her türlü mesajı veriyorlar. Buna rağmen niçin böyle gizli bir kare uyguluyorlar?
Cevabı çok basit: Çünkü gördüğümüz zaman bu kadar etkili olmuyor. Çünkü kişi, şuurlu bir tercih ile gördüklerini veya duyduklarını ya ret ediyor ya da kabul ediyor. Çünkü baştan önüne seçenek getirilmiş oluyor.
Fakat bu, öyle bir şey ki insan onu görmüyor, duymuyor ve hissedemiyor, yani bizlerin algı frekanslarımızı n tamamen altında veya üstünde yer alıyor. Böyle bir şeyi kabul yahut ret etme gibi bir imkânımız var mı? Elbette hayır.
İşte 25. karenin ve subliminal reklamların temel mantığı budur! Hedefteki kitlenin şuurlu tercih hakkını gasp ederek, onları gizlice zehirlemek!
ASIL HEDEF ÇOÇUKLAR
Şuur-altı teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocuklara sevgiyi kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğumuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve şahsiyetinin oluştuğu o en ciddî yaş dilimde (sıfır-yedi yaş arası) bu görüntüler içeride şuur-altında hapsoluyor. Artık siz siz olun her gördüğünüz ve duyduğunuza çok dikkat edin.
Özellikle Disney, yaptığı çizgi filmlerde cinsellik temasını yıllardır çocuklarımızın şuur-altına kazımıştır. “BU FİLMDE / DİZİDE SANAL REKLÂM UYGULANMAKTADIR” Sizler, televizyonlarınızın karşısında uyumaya devam eden ruhlar, koltuğunuza oturup en sevdiğiniz dizi ya da filmleriniz yayına başlarken: “ BU FİLMDE / DİZİDE SANAL REKLÂM UYGULANMAKTADIR” uyarısını görmediğinizi söyleyebilir misiniz?
Peki, ne demek “Sanal Reklam?”
Sanayi Bakanlığına göre sanal reklamın tarifi aşağıdaki gibi :
"Sanal reklam"; hukuken kullanımı meşru görüntülerin, canlı veya banttan bilgisayar marifeti ile manipülâsyonu ve söz konusu görüntülerde yer alan muhtelif unsurları reklam amacı ile hâlihazırda kullanılan veya ileride geliştirilecek teknolojiler vasıtasıyla oyun sahası ve çevresi üzerine düşürülen tüm görüntüleridir.” Televizyonda izlediğimiz pek çok dizide ya da filmde ya marka yerleştirme ya da sanal reklam uygulamaları ile karşılaşıyoruz. Bir dönem gişe rekorları kıran “Kurtlar Vadisi Irak” filmini hatırlayın. Film başlarken “Bu filmde sanal reklam uygulaması yapılmaktadır” uyarısı vardı. Ekranda bir ovada yol alan otomobili izlerken birden bir mimarlık firmasının reklam tabelası ve bir apartman beliriveriyor. Kerpiç evlerin üstüne getirilmek istenmiş ama başarılı olunamadığı için ortalık yerde duran uydu antenleri reklamları ve uyarı tabelalarının altında beliriveren markalar…
O halde en can alıcı soru şu: Niçin sanal reklam?
Çünkü şuur-altına telkin göndermenin en iyi yoludur da ondan.
25. Kare'nin uygulandığı bir film :
DÖĞÜŞ KULÜBÜ / The Fight Club Niçin bu film?
Bir kere adına bakarak bunun bir dövüş filmi olduğunu zannetmeyin. “Gün gelir sahip olduklarınız, size sahip olmaya başlar!” sloganı ile modern insanın tüketim merkezli hayat tarzını sorgulayan bir filmdir düğüş kulübü.
Edward Norton ve Brad Pitt’in başrollerini paylaştığı ve David Fincher’in yönettiği bu film, 2000 yılında Empire Ödülü (İngiltere)aldı. Ayrıca 2001’de En iyi DVD, en iyi DVD anlatımı, en iyi DVD özel içerikleri ödülünü almış ve 2005 yılında Total Film magazin ödüllerinde (UK) “Dünyanın bu güne kadar gelmiş geçmiş en iyi film ödülü” ne lâyık görülmüştür.
Gerçekten çok etkileyici bir filmdir. Moderniteye karşı çıkarak :
“Gün gelir sahip olduklarınız, size sahip olmaya başlar” “Her şeyi kontrol etmeyi bırak ve rahat ol…” “Nefret ettiğiniz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyorsunuz.” “Seyrettiğiniz reklâmlar yüzünden araba ve kıyafet değiştiriyorsunuz.” “Sizler paranız kadar iyisiniz.” “Siz işiniz değilsiniz…” “Bindiğiniz araba değilsiniz..” “Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz” diyordu.
Şimdi, “Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi film Ödülü”ne lâyık görülen bu filmdeki 25inci kareleri yakalayabilmek ve filmdeki her saniyeyi kare-kare izleyebilmek için önce:
1. Filmi bilgisayarınıza kaydedin.
2. Media player ile izlerken film sahnelerini 1/16 “Slow / yavaş” izleme modunda.
3. “klcodec” ile izlerken alttaki ok işaretlerinden “Decrease Speed”e üç kez tıklayıp filmi en yavaş haline getirmeniz gerekmektedir. Böylece her saniyeyi yaklaşık 5 saniyede izleyecek ve her kareyi tek-tek yakalayabileceksiniz.
SONUÇ:
1. Araştırmalarımızın sonucunda filmin yönetmeninin (sexomaniac) olduğunu bulduk.
2. Filmin (bizim yakalayabildiğimiz) 26 farklı yerinde 25inci kareler kullanılmış.
3. 25inci Kare tekniği ile elinde sigara olan Brat Pitt resmi filmin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.
4. Yönetmen filmin 2 farklı yerinde 25inci kare tekniği ile erkek cinsel organını yerleştirmiş.
5. Yine filmin 2 yerinde Çocuk Pornosu şuur-altına yerleştirilmiş.
6. Unutmayın 25. karelerin yer aldığı her film gibi bu filmde de normal seyrinde görülmesi gerekenlerin dışında hiçbir şey görülmüyor. Aslında çok şey görülüyor ancak hiç kimse ne gördüğünü bilmiyor.
7. Uyanmayanlar ve hâlâ 25. karenin varlığına ihtimal vermeyenler, denesin ve görsün diye filmdeki en can alıcı karelerin sadece bir kısmının dakika ve saniyelerini aşağıya sırasıyla yazıyoruz. İsteyen filmdeki tespit ettiğimiz bu dakika ve saniyelerde filmi durdurup kare-kare izleyebilir.
06:02= elinde sigara olan Brat Pitt resmi,
31:07 = cinsel öğeler erkek cinsel organı,
31:14 = cinsel öğeler,
46:41 =cinsel öğeler,
49:09 = cinsel öğeler,
50:42 ile 50:52 = çocuk pornosu mesajları…
02:10:39= Film bitiyor binalar yıkılıyor ve yine erkek cinsel organı filmin finali olarak 25. karede yer alıyor.
Filmin en tuhaf gelen bölümü ise Tayler’in işi sabun imalatçılığı olmasına rağmen, 30uncu dakikadan itibaren, Tayler’i anlatırken onun bir sinema yapımcısı olduğunu anlatmasıdır. (Filmin sadece bu 2 dakikalık bölümünde Tayler bir sinema yapımcısıdır)
Şu ifadeler 30uncu dakikadan sonra aynen filmde geçmektedir :
“Sinema filmleri tek bir makarada olmaz; birkaç makarada olur ve bir kare bittiğinde diğer makaraya geçerken birisinin düğmeye basması gerekir. O an geldiği zaman projektörleri değiştirir ve film devam ettiği için kimse bir şey anlamaz.
KİMSE GÖRDÜĞÜNÜ BİLMİYOR AMA GÖRÜYOR” der ve sorar: “ACABA KAÇINIZ ONU İŞ BAŞINDA YAKALAYA BİLİRSİNİZ?”
DİKKAT: Yaptıkları işi aynı filmde anlatıyorlar!
ŞUUR-ALTI VE GENEL ÖZELLİKLERİ
Günlük hayatımızda yaşadığımız bazı sorunların şuur-altımızdan kaynaklandığını hep söyleriz ama acaba kaçımız şuur-altımızın gücünün ve öneminin farkındayız?
Şuur-altı çoğumuzun bildiği ya da duyduğu bir kavramdır. Bu kavram şuurumuzun farkında olmadığı ama davranışlarımızın yönlendirilmesinde önemli rol oynayan bir yapıyı belirtiyor. Şuur-altı, alt-benlik, şuur-dışı olarak da adlandırılan şuur-altı kişiliğimizin farkında olmadığımız, denetimimiz dışındaki parçasını temsil etmektedir. Diğer bir deyişle bu, buzdağının görünmeyen kısmıdır.
Otomatik bir pilot gibi bütün tecrübelerimizi depolar. Bir hafıza deposudur. Tecrübelerinizi hatıralar şeklinde depolar. Şuur-altı heyecanlarımızı, sezgilerimizi, alışkanlıklarımızı ve güdülerimizi depoladığı gibi, bunların faaliyete dökülmesinden de sorumludur.
Şuuraltımız, zihin telkin yoluyla ikna olunmaya müsaittir.
Şuurlu zihnin aksine, sorgulamadan tekrarla gelen teklifleri kabul eder, pekiştirir.
Bütün otomatik davranışlarımız, alışkanlıklarımız ve heveslerimiz hafızada kayıtlı bilgiler arasındadır.
Şuur-altı zihin delillerle ne ikna edilebilir, ne de aldatılabilir. Fikirlere ve imajlara karşılık verir. Şuur-altının en mühim özelliği ise: şuurumuzun farkına varmadığı olayları, sesleri, resimleri kaydetmesidir. Siz 5 katlı bir binaya çıkarken merdivenleri saymıyorsunuz ama şuur-altınızda bu sayı biliniyor ve kaydediliyor. Aynı şekilde bebekliğimize dair hatıralar şuur-altı kayıtlarının arasında bulmak pekâlâ mümkündür.
Şuur ise aynı anda 3 ilâ 7 işi yapabilir. Daha fazla görev yüklendiğinde kilitlenir. Bu yüzden dikkatimizi yönlendirmediğimiz, bizi o anda ilgilendirmeyen birçok veri bu filtreden süzülür. Beş duyumuzun karşılaştığı çok sayıda duyum, algılanmadan şuur-altı hafıza deposuna aktarılır. Demek ki duyduğumuz, gördüğümüz ama kavrayış olarak algılayamadığımız her şey şuur-altına ileride tekrar kullanılmak üzere veri olarak depolanır ve gelecekteki hareketlerimize yön çizer.
İşte tam da bu aşamada şuura değil ama şuur-altına hitap eden bütün propaganda ve veriler, bizim davranışlarımıza yön çizen güdüler olarak karşımıza çıkar. Zira sıklık arz eden tekrarlar derin algılarımıza yöneliktir.
Mailden alıntı yaptım ,aslında yazı buradakinden daha uzun.
Titreşimle Şuuralti telkinleri ve 25.Kare
bu konuda öncedende bazı yazılar okumuştum, gerçekten çok kullanılan ve az-çok etkili bir yöntem. özelligle fight club sahneleri için filmi bikaç kez izlediğimi hatırlıyorum. boşuna değil o filmi izledikten sonra insanda bi asilik, kavga etme modu, özgürlük arayışı başlıyor...
baştan sona okudum mesajını çok güzel bilgiler vermişsin
arşiv mkv oldundan media player açmıyor bs player-gom fln açıo onlarda nasıl yavaşlatırız vede bazı filmlerin fps((galiba saniyedeki kare sayısı)23.97 oluo bunlarda o kareler olmuyor o zmn dime
bi arkadaş bunun ekran görüntüsünü alıp koyailirmi
brad pittin resmini((dierleri kurallara aykırı xd))
biriniz koyarsa çok makbule geçer bende var fight club ancak yavaşlatma nasıl olcak bi fikrim yok...
birincisi, fight club gelmiş geçmiş iyi filmlerden biri her açıdan! sırf o tarz sahneler için aşağılancak birşey değil ki onlarda milletle kafa bulmak için değil filmin asıl amacı yüzünden yerleştirilmiş kareler. bu film aksiyon veya başka standart türde birşey değil, 10 kere izlesen her izlemende yeni birşeyler yakalayabilirsin. felsefik bir yapısı var.
bunlar 25.kareler dime yani gözle görmediklerimiz
Vede dier sorum 23.97 olanlarda bu kareler bulunmuyor mu