Türkçe Ezan

Bu başlık kilitlidir. Yeni mesajlar gönderilemez veya mevcut mesajlar düzenlenemez.
Erdi_-
13-09-2007, 20:05   |  #1  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2007

Türkçe Ezan

Elli yıl önce bu gün onca yıldan sonra tekrar Arapça okunmaya başlamıştı

Yaşlı bir kadın, Beşiktaş'taki Vişnezade camii önünde gözyaşlarına boğulmuş, gazetecilere anlatıyordu:

- Allah Gazi'mize dünya durdukça çok ömür versin. Bize Kur'anımızın manasını da öğretti. Aklımızın erdiği gündenberi namaz kılar, dua ederim. Fakat ne yaptığımı, neler söylediğimi ben kendim de bilmezdim.

1932 yılı Ramazan ayında yaşanan bu tablo, o günlerde İstanbul'un birçok camiinde tekrarlanıyordu. Hareketliliğin nedeni, Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle, Kuran'ın Türkçe okunmaya başlanmasıydı.

Türkçe Kuran'ı ilk okuyan Hafız Yaşar Bey'di. 22 Ocak günü Yerebatan camiinden yükselen bu ses, Cumhuriyet yönetiminin organizasyonu sayesinde hızla öbür camilere yayıldı. Giderek daha fazla camide Türkçe Kuran okunuyor, bu camiler, meraklı kalabalığıyla dolup taşıyordu. Asıl gösteri, 27 Ocak günü Süleymaniye camii, 29 Ocak günü de Sultanahmet camiinde gerçekleşti.

HALK İSTİYOR

Camilerdeki bu hareketliliğe, ‘‘Halk Türkçe Kur'an Dinlemek istiyor’’ başlığını taşıyan gazeteler de destek veriyordu:

‘‘Fatih vaızlarından Hüsamettin Efendi demiştir ki:

- Kur'an'ın türkçesini okumak da aynen Kur'an okumak gibidir. Elverir ki Türkçe Kur'an selahiyet sahibi zevat tarafından tercüme edilsin. Hafız Beylerin okudukları Kur'an tercümesi şayanı itimattır. Halkın bin senedenberi Allah'ının kelamını işittiği halde manasını anlamaması zaten şayanı hayret bir şey idi. Mes'ut Cumhuriyet devrinde bu cehaletten de kurtulmak ne mutlu bizlere...

Ayasofya'da Cebeci sokağında Halit Bey de şunları söylemiştir:

- Bilerek ibadet etmek kadar zevkli bir şey var mıdır? Bilmediğin lisanla ibadet sayılırsa da bilerek ibadet elbette daha başkadır.’’

DİN ADAMLARI SAVUNDU

İbadet dilinin Türkçeleşmesi kampanyasına karşı çıkanların sesi cılız kalıyor; birçok din adamı bile kampanyaya demeçleriyle destek veriyordu. Bursalı Hafız Rıfat Bey, Kuran'ı Türkçe okumanın yararını savunan din adamlarındandı:

‘‘Kur'an'ı Kerim'in Türkçe tercümesi herkes tarafından seve seve mütalaa edildiği gibi ibadet halinde Arapça yerine okunmasında hiç bir mahzur yoktur. Cenabı Hak bile kelamı ilahisinde ve ‘Sure-i Yusuf’’un başında diyor ki: ‘Ben size Kur'an'ı Arapça gönderdim ki halk kelamından anlatın.' Kezalik ‘Sure-i Mümin' de de ‘Biz Kur'an'ı kendi lisanlarında gönderdik ki anlaşılması kolay olsun. Ya Muhammet sen, onlara o suretle tebliğ et ki anlamış olsunlar...' diyor. Hatta Türkçe Kur'an ile namaz kıldırmak bile caizdir.’’

Atatürk'ün bazı din adamlarına Türkçe Kuran hediye etmesiyle de desteklenen kampanyada asıl yenilik, 30 Ocak'ta geldi. O gün ikindi ezanının Türkçe okunacağını duyanlar, Fatih camiine koştular. Büyük bir kalabalık Fatih camii önünde toplandı. Hafız Rifat Bey, ezanı önce Arapça, ardından Türkçe okudu:

‘‘Allah büyüktür

Tanrı'dan başka tapacak yoktur

Ben şahidim ki Tanrım büyüktür...’’

İlk kez Fatih camiinden halka duyurulan Türkçe ezan, ertesi gün öbür minarelerden de duyulmaya başlandı. Kampanya, Kadir gecesi Ayasofya camiinde zirveye ulaştı. 4 Şubat 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesine göre, o gece, Ayasofya'da 40 bin kişi teravih namazı kılmış, 30 bin kişi de cami dışında kalmıştı:

‘‘Dün gece Ayasofya'da toplanan kırk bine yakın kadın, erkek, Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrılarına kendi lisanlarile ibadet ettiler. Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve an'anelerile Tanrılarından mağfiret dilediler.

Ulu Tanrı'nın Ulu adını, semaları titreten vecd ve huşu ile dolu olarak tekbir ederken her ağızdan çıkan bir tek ses vardı. Bu ses Türk dünyasının Tanrı'sına kendi bilgisi ile taptığını anlatıyordu.’’

ARAPÇA EZAN YASAK

Diyanet İşleri Başkanlığı da birkaç gün sonra ‘‘fetva mahiyetinde’’ bir genelge yayınladı. Ramazan bayramında camilerde hutbenin Türkçe okunması sağlandı ve başkanlıktan vesika almayanların Türkçe Kuran okuyamayacağı duyuruldu.

Ramazan sonrasında kampanyanın ardı kesilmedi ve 18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı yeni bir genelge yayınlandı. Atatürk'e atfen yayınlanan bu genelgeyle, Arapça ezan okunması yasaklandı. O tarihten itibaren Türkiye'de tüm camilerde ezan Türkçe okundu; Arapça okumakta ısrar edenler yakalandı, haklarında soruşturma açıldı.

Türkçe ezan uygulaması, 1941 yılına kadar da Diyanet İşleri Başkanlığı genelgesine dayanarak sürdürüldü. 1938'de Atatürk'ün ölümünden sonra Arapça ezan yasağıyla ilgili sorunlar giderek artınca Arapça ezan okuyanların cezalandırılması için bir yasa çıkarılması gündeme geldi.

EZAN TARTIŞMALARINDA UNUTULANLAR

Bugün 16 Haziran. Arapça ezan yasağının kaldırılmasının 50. yıldönümü. Demokrat Parti iktidarının ilk icraatı niteliğini taşıyan bu karar, aradan 50 yıl geçmesine karşın hala tartışma konusu. Yasağın nasıl kaldırıldığı ve Türkçe ezana nasıl başlandığı konusunda farklı tezler öne sürülüyor. Doğal ki, her kesim, yaşananlara farklı cephelerden bakıyor. İşte bu nedenle, 31 Ocak 1932'de Atatürk'ün emriyle başlayan Türkçe ezan uygulamasının 16 Haziran 1950'de kaldırılmasına kadar uzanan tarihi süreçte yaşananları topladık. Amacımız, toplumsal belleğin tazelenmesine katkıda bulunmak; bugünkü tartışmalara TBMM tutanakları ve o günkü gazetelere dayanarak ışık tutmak.

Türkçe okumayanlar mı, Arapça okuyanlar mı cezalandırılsın tartışması

Refik Saydam hükümetinin TBMM'ye sevk ettiği Türk Ceza Yasası değişikliği, Arapça ezan okuyanlara üç aya kadar hafif hapis, on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezası öngörüyordu. Yasa değişikliği, 23 Mayıs 1941 günü Meclis'te görüşüldü. İlk sözü Bursa milletvekili Nevzad Ayas aldı. Türkçe ezan okunmasını milliyetçilik açısından doğru buluyordu:

- Ezan ve kametin (farz namazlara başlamadan önce müezzinlerce alçak sesle tekrarlanan ezan cümleleri) Türkçe veya Arapça okunması mevzuunda iki cephe vardır: Laiklik ve milliyetçilik. Laiklik prensibi noktasından bu mevzu dinidir, kanun mevzuu olmamak lazım gelir. Fakat milliyetçilik prensibi noktasından kendi dilimizi ileriye sürmek için böyle bir hükmün kanun mevzuu olması doğru olabilir.

Ancak Ayas, ‘‘Arapça ezan okuyanlar’’ın değil, ‘‘Türkçe ezan okumayanlar’’ın cezalandırılması gerektiği kanısındaydı. Metinde bu yönde değişiklik yapılmasını istedi.

Adliye Encümeni adına konuşan Kocaeli milletvekili Salah Yargı, Ayas'ın bu istemine karşı çıktı:

- Esas suç sayılacak ve cezalandırılacak şey, Arapça okunmasıdır. Binaenaleyh Türkçe okunmasını tavsiye etmek ve o tavsiyeyi ceza teyidi altında bulundurmak maksut değildir.

DUDAKLARI KIPIRDIYORDU

Antalya milletvekili Rasih Kaplan, ‘‘Ne demek, biraz tavzih edilsin’’ diyerek, ayağa fırladı:

- Ecnebi lisanla, mesela, Fransızca okumak günah olmaz da, Arapça okumak nasıl günah olur? Rumca okunur, Ermenice okunur...

Salah Yargı, sinirlendi. ‘‘Rica ederim’’ dedi, Kaplan'ın sorusunu sert bir üslupla yanıtladı:

- Ezanın ve kametin Türkçe okunması diye bir esas konmuş. Diyanet İşleri riyaseti diye bir teşekkül var. Bu teşekkül hatiplere, müezzinlere, imamlara bunu tamim etmiş. ‘‘Allahüekber’’ yerine ‘‘Tanrı uludur’’ diye Türkçesi kullanılırken bunun bir cezai müeyyide altına alınması lazımdı.

Nevzad Ayas, yine söz aldı. İlk görüşünde ısrar etti. Ezanın Türkçe okunmasının Anayasa'daki milliyetçilik ilkesine uygun olacağını vurguladı ve metinde ‘‘Arapça ezan okuyanlar’’ denilmesini bir kez daha eleştirdi.

Asıl itiraz, Rasip Kaplan'dan geldi. ‘‘Laiklik icabı olarak bu gibi işlere karışmayalım. Bu mevzuu ceza mevzuu değildir’’ dedi ve bir örnek verdi:

- Antalya'dayım. Savcının yanında müftüyü gördüm. Hayret ettim. Çünkü Milli mücadelede çok çalışmış, karakterli bir arkadaşımızdır. Gittikten sonra hayretle sordum. Savcı dedi ki, ‘‘Birisi imam olmak istemiş, polis kaydında, uyuşturucu madde kullandığı görülmüş. Müftü, (Sen imam olamazsın) demiş. İşte bu adam savcıya bir ihbarname veriyor; Dün öğle namazında camiye gittim, müftü camide idi, müezzin Türkçe kameti getirdikten sonra müftü namaza başlamadı, dikkat ettim dudakları kıpırdıyor, Arapça kamet getiriyordu.’’ Savcı, bunun üzerine takibata başlamış.

Yasa hükümetin istediği şekilde çıktı. Böylece Arapça ezan yasağı, hapis cezasıyla da desteklenmiş oldu.

Ezan, 1950'ye değin Türkçe okundu. İnsanlar, tam 18 yıl süreyle günlük yaşamda kullandıkları dille namaza çağrıldılar.

FALİH RIFKI ATAY

İbadet reformunun başlangıcıydı

Atatürk'ün amacı, Arapça'yı ibadet dili olmaktan çıkarıp, Türkçe'yi camiye hakim kılmaktı. Falih Rıfkı Atay'ın ‘‘Çankaya’’ adlı kitabından okuyalım:

‘‘Atatürk ibadet devrimine ezan ve namazı Türkçeleştirmekle başlamıştı. Gerçekte verdiği ilk emir ezan ve namazın Türkçeleşmesi idi. Muhafazakarların sözcülüğünü yapan İnönü, Atatürk'e yalvarmış, ‘‘Önce ezanı Türkçeleştirelim, sonra namaza sıra gelir’’ demişti. Arkadan dil ve Kuran metni meseleleri çıkıp namazın Türkçeleşmesi gecikti idi. Atatürk sağ kalsaydı ibadet reformu olacağında da şüphe yoktu.’’

Türkçe Ezan : http://rapidshare.com/files/55406198/Turkce_Ezan.mp3.html

Erdi_-
13-09-2007, 20:08   |  #2  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2007

Arkadaşlar seviyeli bir şekilde düşüncelerimizi birbirimizle paylaşalım,ben kesinlikle katılıyorum.Türkçe ezan diyorum.Alkış

KusTaH
13-09-2007, 20:10   |  #3  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
131 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2007

Allah büyüktür

Tanrı'dan başka tapacak yoktur

Ben şahidim ki Tanrım büyüktür...’’

islamda tanrı diye birşey yoktur . islamda yaratıcı Allah tır ve O na tanrı diye hitap edilmez. kuranın türkçe meallerinin yaygınlaşması yararlı birşey ama kuranın türkçe namaz surelerinin türkçe okunuşu dinde reform gibi birşeydir ve islam reformu reddeder çünkü islam kuranda da belirtildiği gibi tüm zamanlara hitap eder .

Erdi_-
13-09-2007, 20:23   |  #4  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2007

'Allah' ilah kelimesinin arapça çekimli halidir ve özel ad degildir.

Erdi_-
13-09-2007, 20:31   |  #5  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2007

Kuran'da namaz için bir çağrı yapıldığı görülmektedir. Fakat Kuran'da bu çağrının şekli açıklanmaz. Ezan dediğimiz namaz çağrısının nasıl yapılacağı bizlere bırakılmıştır. Hangi dilde yapılacağı da Kuran'da geçmez. Asıl olan namaza çağrının yapılmasıdır. Ezanın hangi dilde, hatta ne şekilde yapılacağı tamamen insanlara bırakılmıştır. Ezan gibi namazın da Kuran okumanın da Türkçe yapılmasında hiçbir engel yoktur.

Kuran'da tefekkür etmemiz geçer. (Tefekkür: düşünme, fikir üretme, kafayı çalıştırma demektir.) Kuran'da Kuran'ı derinlemesine kavramak, düşünüp taşınmak, inceliğini kavramamız gerektiği söylenir. Kuran'da akletmemiz, ince anlayış sahibi olmamız da söylenir. Hiç şüphe yok ki bunları en iyi şekilde ancak ana dilimizde Kuran okur, namaz kılarsak yapabiliriz. Kısacası her ibadeti ana dilde yapmak söylenenleri daha iyi anlayacağımız için isabetli olacaktır. Böylece Kuran'ı ince anlayış ve derin düşünce ile okuma emri daha iyi yerine getirilecektir.

KusTaH
13-09-2007, 21:19   |  #6  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
131 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2007

islamda temel iki kaynak vardır . biri kuran diğeri ise peygamberin sünnetidir . ben senin bu konuna karşıyım . çünkü islamda reform yapılamaz . kuran indirildiği günden bu güne aslı şekliyle güven altına alınmıştır Allah tarafından .

Erdi_-
13-09-2007, 21:22   |  #7  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2007

Tabiki farklı düşüncelerimiz olabilir,karşı olabilirsin,saygı duyarım ;)

Banned
13-09-2007, 22:13   |  #8  
Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
1,148 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2005

Arkadaşlar KuR'an Arapça indirilmiştir... Ve Kıyamete kadar öyle kalacaktır...
2- İnsanların Namaza nasıl Çağrılacağı şöyle belirlenmiştir...
Peygamber efendimiz Ashabına Sordu(arkadaşlarına) nasıl yapalım diye...
Kimi Çan çalalım dedi.. kimisi Davul çalalım önerisi getirdi...
O Gün Hz. Ebubekir, Hz. Bilal'i Habeşi,ve Hz. Osman R.a Rüyalarında şu şekilde Gördüklerini söylediler....
ALLAH'U EKBER ALLAH'U EKBER
ALLAH'U EKBER ALLAH'U EKBER
EŞHEDU ELLA İLAHE İLLALLAH
EŞHEDU ELLA İLAHE İLLALLAH
EŞHEDU ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH
EŞHEDU ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH
HAYYEALESSALAH
HAYYEALASSALAH
HAYYE'ALALFELAH
HAYYE'ALELFELAH
ALLAH'U EKBER ALLAH'U EKBER
LA İLAHE İLLALLAH....
Ezan bu şekilde belirlendi...
şimdi birileri çıkıp REsulullah'ın Bizzat Kabul ettiği Bir şeyi Kabul etmiyorsa... ben de bunu Kabul etmek zorunda değilim...
Ki Atatürk DİNİ BİR ÖNDER DEĞİL SİYASİ BİR ÖNDERDİR...
Yani DİNİ KONULARDA ATATÜRK BİR OTORİTE DEĞİLDİR...

Allah Özel isimdir Ve Sadece Yüce Yaratıya Aittir....
Tanrı Kelimesi Bizim Dinimizde yoktur...


M.Akif Ersoy'un Kur'an'ın Türkçe MEalini yazmaktan neden vazgeçtiğini biliyormusunuz...
Yada Ezandaki Diğer Yerler Çevrildiği halde "HAYYEALELFELAH" Cümlesnin neden doğru çevrilmediğini...
Haydin Felaha Diye çevirmişler peki Aslı nedir...
HAYDİN KURTULUŞA... Yani NAMAZ KURTULŞTUR...

Bir başka ilginç nokta...
Bu Meselenin neden Sadece Türkiye'de (1930-1950 Türkiyesi) tartışıldığıdır...
Mesela Japon bir müslüman Arapça Ezandan Gocunmuyor... yada Endonezyalı.... malezyalı...
Aynı Zamanda Arapça Olan Kur'an'dan da Gocunmuyorlar...
Amaç Anlamını Öğrenmek se Mealini Okuyabilirsiniz...

İslamda Fetva 4 Delile dayanarak verilir...
1- Kur'an
2-Sünnet
3-Kıyası Fukaha- Alimleri Kıyas yapması
4- İcmai Ümmet- Ümmetin Genel Görüşü

bunun aksi Fetvalar Geçersizdir...
Ki Onlara Mealciler ve Mezhebsizler Denir...
O zaman Şu Sorunun cevabını İsterim...
Hangi namazın Kaç Rekat olduğu... Yada Nasıl Kılınacağı... yada Namazda neler okunacağını Nereden Anlayacağız...


bjk_semih
13-09-2007, 22:18   |  #9  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,452 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Nis 2007

byzihh e katılmamak elde değil

Soul_Reaver
14-09-2007, 01:18   |  #10  
Yönetici
Teşekkür Sayısı: 0
254 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Mar 2006

Konu dini içerikli olup kapatılmıştır. İçerikte şimdilik tartışma çıkmamış olabilir, ama bu çıkmayacağı anlamına gelmez ve de kuralları hatırlatırım.