Türkiye'de yazılımcılığın (sadece bu değil tabi çoğu şeyin) gelişememesinin yegane sebebi dil eğitim vs.. değil tamamen paradır :) Yurtdışında doğduğunuz vakit (tabi üst gelirli ülkeleri sayıyorum yunanistan bulgaristan gibi 3. dünya ülkesi bile olamayacak üretimsizlikte olanları değil) zaten standart bir gelirle doğuyorsunuz. Bu yüzden yeteneğiniz varsa bir alanda, onu geliştirmeye harcayabilecek ve geçinmeyi hiç düşünmeyecek uzun seneleriniz olabiliyor. Ülkemizde ise öncelikle geçinmek zorundasınız. Gelişime, ilerlemeye, ona buna zerre vakit yok. Düşünün bir bilgisayar mühendisliği mezunu, bir firmanın bilgi işleminde teknik servis işleri yaparken mesaisinde, hangi arada adam gibi bir yazılım yazabilir? Yapılan saçma sapan birbirinin aynı basitliklerde günlük görevlerden, bunu yapacak hangi beyin yerinde kalır?
Sadece yazılımda değil bu. Herhangi bir üniversitenin herhangi bir bölümündeki "araştırma görevlisini" ele alalım. Birşey araştırabileceklerine inanıyormusunuz ülkemizde bu kimselerin? Örneğin tıpta. Bir asistan ne yapar? Ayda en az 10 nöbet tutar, sabahtan akşama dek hastadır servistir hocaya vizittir uğraşır durur. 4-5 artık kaç seneyse bitirdiğinde de araştırma görevliliğini, hiçbir araştırma yapmadığını farkeder, ama çok da farkedemesin diye anında zorunlu hizmeti için doğuya atanır. Yaş bu arada kemale erer, askerlik görevi çıkar, evlilik olur, çoluk çocuk derken araştırmanın a'sı bile anımsanamaz ;)
Yurtdışında ise biliyorsunuz zaten. Bakınız almanyaya oraya buraya giden gurbetçilerimize. Ülkeye döndüklerinde kurdukları cümleler hep yurtdışında şöyle harikaydı bu böyle güzeldi diye başlar. Altlarında da 7 sülaleleri bir araya gelse asla alamayacakları arabaları olur. Orada yaptıkları işlere bakarsanız ama yarısı temizlik görevlisiydim der (çöpçü, temizlikçi, mendilci), yarısı da nedendir bilinmez hep tekstil işi yapmıştır (son ütücü, makine başı çalışan işçi, terzi, mevsimlik amele). Bunu aşağılamak için söylemiyorum, sadece bu işlerin ülkemizde yapıldığında insanı süründürdüğünü, yurtdışında ise audi ile gezdirtip bir doktor mühendismiş havasına soktuğunu dile getirmek istiyorum. Yani bu işleri yaparsanız bile deli bir paraya sahip oluyorsunuz ve geleceğiniz tamamen garanti altında oluyor oralarda. Eh hal böyle olunca da haberlerde görürsünüz, yok 10 karavanı yanyana koyup üzerinden motorla parande atma denemeleri yapanlar, su altında en fazla kaç kişiden oluşan kilise düğününü en az boğulanla tamamlayabilme, vs.. vs.. gibi sizin benim hayatta aklımıza gelmeyecek moronluklarda boş işlere zaman kalabiliyor yarının sağlam olması endişesizliği ile yaşandığında.
Başka bir durum da yok değil tabi bizde. Özensizlik olayı. Senelerce her türden yazılım üreticimizle şirket patronu/yazılım başkanı bazında sürekli haşır neşir olmuşluğum var. Sanıyorum 1-2 sene öncesi haricinde çıkmış olan neredeyse tüm programları da en azından bir kez kurup denemişliğim mevcuttur yazılım editörlüğüm nedeniyle. Sigorta, tıp, mühendislik, mimarlık, bakkaliye gibi sayısız alanlarda programlar gördüm ülkemizde paket olarak yazılan ve satılan. Ortak özellikleri neydi biliyormusunuz? 1 - En ucuzunun 2000 liradan başlaması, 2 - En kalitelisinin excel 97 ayarını geçememesi. Hani görsellik kullanalım, aman sektörel olacak program conconlu olsun, aman güncelleme kolay yapılsın, aman köşedeki adam bile satın alabilsin diye fiyatı 50 lirayı geçirmeyelim, aman en aptal insan bile başına oturduğunda 1-2 günde çözebilsin kullanımını diye bir düşünce malesef ki söz konusu bile değildi hem de hemen hemen hiçbirinde.
Şimdi isterseniz siz söyleyin bana, bu upuzun deneyimli satırlardan sonra. Sorun sizce dilimizde mi? Sorun ekonomimizde mi? Sorun her taşın altında aradığımız Amerikada mı? Sorun genetik kodlarımızda yazılan genlerimizde mi? Ya da hiçbirimizin bilmediği başka şeyler mi var? Şahsen hepsinin bütünün parçaları olduğunu düşünmekteyim, bilmiyorum çok mu haksızım ;) Selamlar...