Konumuz Ermeni Soykırımı değil aslında. Kaldı ki böyle bir soykırım hiç olmadı; ama nedense hiçbir zaman bunu dünyaya kabul ettirmeyi başaramadık. Savaş mağduru Lübnan dahi bu soykırım yasasını kabul etmiş, inanabiliyor musunuz? Bu denli dış ilişkilerde güçsüz kalmamızı ne ile açıklarsınız? Aslında sorun yeni değil; çok gerilerden geliyor. Türk milleti olarak düşünemeyen, eleştiri nedir bilmeyen, bilginin hap gibi yutulup öğrenildiğini neredeyse bize gösteren bir eğitim sistemimiz var ve maalesef bu yıllardır hiç değişmedi. Eğitim seneler ilerledikçe modernleşeceğine, günümüze ayak uyduracağına daha da gerilere gitti.
Neden mi bunları söylüyorum? Aslında çevrenizde de tanık oluyorsunuzdur ama ben de dün yaşadığım bir şeyi sizlerle paylaşayım istedim: Üniversitede Tarih dersindeyiz; biliyorsunuz, hangi üniversite ve bölüm olursa olsun yıllardan beri Türk Dili ve Tarih öğrenim süresi boyunca 1 yıl süreyle okutulmak zorunda. Bu bağlamda ben de bu yıl Tarih almaktayım. Sınıfımdaki öğrenciler karışık; kimisi mühendislikten, kimisi Güzel Sanatlardan, kimisi benim gibi İşletmeden ve kimisi de Uluslararası İlişkilerden. Tarih hocamız deneyimli, iyi bir öğretim üyesi ve derse girmeden evvel günlük olaylardan, dünyada cereyan eden olaylardan konuşuruz. Bunda da amaç sıkıcı Tarih dersine olan dikkati azami derece yükseltmekten başka bir şey değil; ve de tabii ki öğrencilerin günlük olaylarla ilgili ne düşündüğünü de bu şekilde hocamız öğrenmiş bulunuyor. Ben de gazeteyi pek elimden düşürmediğimden o gün aldığım gazeteyi hoca sıramda gördü ve her zamanki gibi eline aldı dersin başında ve en çok dikkat çeken haber hakkında konuşmaya başladık. Ve hoca sormaya başladı: "Sizce neden Fransa bu tasarıyı meclise gönderdi ve kabul edildi akabinde?" İnanır mısınız sınıfın neredeyse %80'i hiçbir cevap veremedi; hatta bazıları "Kötü bir olay" ya da "arkadaşıma katılıyorum" demeye kadar işi savsakladı. İşte bizim düşünen beyinler sandığımız yükseköğretim öğrencilerinin hazin durumu budur. Bu gençlik mi bizi kurtaracak? Dünyayı sadece kendi etrafında döndüğünü sanan insanların bize ne faydası olabilir? Ama suçlu onlar değil; asıl suçlu eğitimi bu hale getirenlerdir. Hocamız ders esnasında bu olaydan duyduğu üzüntüyü şu şekilde dile getirdi: "Bir ülkeye zarar vermek istiyorsanız, onun eğitimini yozlaştırın, biraz da sabırla o ülkeye yapmadığınızı bırakmazsınız." Ne kadar doğru bir söz değil mi?
Türk milleti olarak, sorunumuz çok gerilerden başlıyor. Bunlar yeni şeyler değil. Dün oylanan yasa tasarısı şüphesiz bazılarının umrunda olmadı ancak gelecekteki dünyanın hızla şekillendiğini görüyoruz. Fransa ki, özgürlüğün ülkesi, Fransız İthilali'nin başladığı yer... İşte bu ülke bu saçma yasayı kabul etme gafletinde bulunuyor. Yıllar boyu Ermeni diasporasının bu denli nasıl dışarıda sözünü geçirdiğini, gerçek olmayan bir olayı nasıl gerçekmiş gibi uluslara yutturduğunu ibretle izliyoruz ve en hazinlisi biz bu durum karşısında pek de bir şey yapmıyoruz; Tarihi Tarihçilere bırakın demekten başka! Sahi, aslı astarı olmayan, hiçbir belgeyle ispatlanamamış böyle bir olayı nasıl olur da bir ülke bu şekilde dünyaya bunu kabul ettirebilir? Aslında bazı şeyleri çok iyi düşünmemiz ve yeni adımlar atmamız lazım. Ancak bu kafayla ben yakın gelecekte de bir ilerleme beklemiyorum doğrusu. Eğer dünkü benim sınıfımda olan olaylardan da gördüğünüz üzere, gençler bu şekilde hayatı takmamaya devam ederlerse bir 50 yıl sonra da pek bir şeyin değişmeyeceğini anlamamız zor olmaz herhalde. Ne dersiniz? Sizce de bir yerlerde yanlış yok mu? Balık baştan kokmaz mı?
(Tartışacaksak, siyasi konulara girmeden bunu yapalım lütfen)