Mitoloji sevmeyenler sadece altı çizili yerleri okuyabilirler. Çevirisi güzel yapılmış bu arada. Orijinalini okumadım(zaten okuyamam da)ama bir şiir çevirisine göre çok da yavan olmamış, şiirselliği kaybolmamış bence.
(Tanrılarla insanların iyi geçinemediği dönemlerde Prometheus insanların tarafını tutan cin fikirli bir ölümsüzdür. Prometheus’un zekasından korkan Zeus, onu zincire vurur. Her gün bir kartal gelip Prometheus’un ciğerini yer, ölümsüzün ciğeri geceleri tekrar büyür, bu böyle sürer gider. Ta ki güçlü Herakles onu kurtarana dek. Daha sonra Prometheus Zeus’a bir ödül sunar gibi görünüp, onu kurnazlığıyla oyuna getirir. Buna kızan Zeus, kayın ağaçlarının üzerine salmaz olur ateşi fakat İapetosoğlu yaman Prometheus ateşi bir kamışın içinde çalarak insanlara geri verir. Zeus insanları cezalandırmaya karar verir.)
Zeus’un Öcü: Pandora:
Ve hemen, kazandıkları ateşe karşılık,
Bir bela yarattı insanoğullarına
Ünlü topal Hephaistos Zeus’un buyruğuyla
Kızoğlan kız bir varlık yarattı.
Gök gözlü tanrıça Athena da urbalar giydirip
Bağladı belini ve alnından aşağı
Öylesine bir duvak düşürdü ki,
İşlemeleri bir şenlikti gözler için.
Palas Athene bir çelenk koydu başına
Çayırların taze çiçekleriyle bezenmiş.
Bir de altın taç koydu ki başına,
Ünlü topal kendi usta elleriyle yapmıştı onu,
Babası Zeus’a beğendirmek için kendini.
Bu taçta neler vardı görülesi, neler,
Toprağın, denizlerin beslediği bir sürü yaratıklar.
Binlercesini koymuştu içine Hephaistos,
Büyülü, pırıl pırıl bir gerdanlıktı bu
Canlanacak, konuşacak gibi nakışları.
Ve Zeus bir nimete karşılık
Böylesine güzel bir belayı yaratınca,
Götürdü onu tanrıların ve insanların önüne
Tanrı kızı gök gözlü Athene’nin bütün süsleriyle.
Ölümsüz tanrılar ve ölümlü insanlar
Şaşakaldılar görünce bu aldatıcı güzelliği,
İnsanları baştan çıkaracak olan
Bu derin, bu sonsuz büyü kaynağını.
Çünkü bu kaynaktan çıkmıştır aslında
O kadın dediklerimizin belalı soyu,
O ölümlü insanların baş belası.
Fıkaralığa bir türlü alışamaz kadınlar,
Hep bolluktur onların özledikleri.
Nasıl ki arı oğullarının sığındığı yerde
Hep beslerse verimli bal arıları
İşi gücü kötülük olan yaban arılarını,
Bal arıları her gün güneş batıncaya dek
Bembeyaz petekleri öre dururken
Ötekiler sığınıp kovanların içine
Başkalarının emeğiyle beslenirler.
İşte bunun gibi bulutlarda gümbürdeyen Zeus
Yarattı baş belası olarak
Kadınlar soyunu ölümlü insanlara,
O kadınlar ki kötülüktür işleri güçleri
İyiliğe karşı kötülük sağladı onlarla.
Her kim ki, sakınır evlenmekten
Kadın derdi sarmamak için başına,
Olmaz olası ihtiyarlık bir geldi mi
Desteksiz kalır yaşlı günlerinde;
Yaşadıkça ekmeksiz kalmaz gerçi,
Ama ölünce varını yoğunu yakınları bölüşür.
Buna karşılık bahtında evlenme olan da
Aklı başında iyi bir kadına düşse bile,
İyi şeyler kadar kötü şeyler de gelir başına;
Hele üstelik çılgının biriyse karısı
Ömrü boyunca kahır çekip canından bezer,
Devâsız dertlere düşmüş gibi olur.
Böylece, kolay değildir hiçbir zaman
Zeus’un isteğine yan çizmek, karşı koymak.
İapetosoğlu iyiliksever Prometheus bile
Belalı öfkesinden kurtulamadı onun,
Bütün bilgileri kıramadı korkunç zincirlerini.
Tanrıların Doğuşu (Theogonia) – Hesiodos – Türkçesi: Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat
--------------------------------------------------------------------
Pandora Efsanesi:
Tanrılar yer altına gizlemiş besinleri.
Yoksa insan bir gün çalışıp rızkını sağlar,
Sonra bir yıl sırtüstü yatardı,
Asar bırakırdı sapanını ocak başında,
Çözerdi çiftini çubuğunu, öküzlerini.
Zeus kızınca Prometheus’a
Kendisini aldatan o sivri akıllıya,
Sakladı varını yoğunu insanlardan,
O gün bugündür dertlere boğdu insanoğlunu,
Zeus gizledi ateşini insandan.
Ama İapetos’un güçlü oğlu Prometheus
Çaldı Zeus’un ateşini insanlar için,
Sakladı onu narthex kamışının içinde.
Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
“İapetosoğlu, sivri akıllı kişi,
Seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye,
Ama bil ki dert açtın kendi başına da:
Çaldığın ateşe karşılık bir bela,
Öyle bir bela salacağım ki insanlara,
Sevmeye, okşamaya doyamayacaklar bu belayı.”
Böyle dedi ve kah kah güldü insanların, tanrıların babası,
Namlı şanlı Hephaistos’u çağırıd hemen:
Bir parça topral al, suyla karıştır, dedi,
İçine insan sesi koy, insan gücü koy,
Bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin,
Bedeni güzelim genç kızlara.
Athena, sen de ona el işlerini öğret, dedi,
Renk renk kumaşlar dokumasını öğret.
Nur topu Aphrodite, sen de büyülerinle kuşat onu,
İstekler, arzularla tutuştur onu.
Yüz gözlü devi öldüren Hermeias, sen de
Bir köpe yüreği, bir tilki huyu koy içine.
Böyle dedi Zeus, onlar da yaptılar dediğini:
Koca Hephaistos, topal tanrı hemen
Bir kız biçimine soktu toprağı.
Gök gözlü Athena süslü kuşağını sarıverdi beline,
O canım Kharit’ler ve o güzelim Peitho
Altın gerdanlıklar taktılar boynuna
Hora’lar bahar çiçekleriyle donattılar saçlarını,
Hermeias doldurdu göğsüne yalan dolanı,
Uzaktan gürleyen Zeus’un oluyordu istediği,
Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu
ve Pandora adını taktı.
Pandora bütün tanrıların armağanı demekti,
Çünkü bütün Olymposlular insanların başına onu.
Tanrıların babası kurunca bu düzeni,
Epimetheus’a gönderdi Pandora’yı
Kılavız tanrı Hermeias’la.
Epimetheus unuttu Prometheus’un dediğini:
Zeus’tan armağan alma demişti ona Prometheus,
Alırsan, ölümlüleri derde sokarsın demişti.
Armağanı aldı ve alınca anladı
Başına bela aldığını.
Eskiden insanoğulları bu dünyada
Dertlerden, kaygılardan uzak yaşarlardı,
Bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları.
Pandora açınca kutunun kapağını,
Dağıttı insanlara acıları dertleri.
Bir tek Umut kaldı dışarı çıkmadık
Kapağı açılan dert kutusundan.
Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı,
Böyle istemişti bulutları devşiren Zeus.
O gün bugündür insanların başı dertte,
Toprak bela doludur, deniz bela dolu,
Geceler dert doludur, gündüzler dert dolu,
Salgınlar başıboş dolaşır sessizce
Ölümlülerin çevresinde,
Derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara
Sessizce gelişlerini dutmasın diye insanlar.
Görüyorsun ya Zeus’un dileğine karşı konmaz.
İşler ve Günler – Hesiodos – Türkçesi: Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat
Yorum: Bunu okurken gülümsüyordum. Kendi kendime merak ettim niye gülümsüyorum diye. Sebebi bu M.Ö. 8. yy'ın ikinci yarısında yaşadığı tahmin edilen Yunan şairininkine benzer görüşlere hala sahip olanların olması.