Aikido

viking20
24-06-2008, 11:50   |  #1  
viking20 avatarı
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 141
7,681 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: May 2006

Aikido
Terimler Sözlüğü.
Aikido japon kökenli bir savunma sporu olduğu için komutlar ve tekniklerin isimleride japonca’dır. Aşağıda yoğun olarak telaffuz edilen kelimeler ve bu kelimelerin anlamları yer almaktadır. AIKIDO: Aikido kelimesi Japonca 3 heceden oluşur Aİ-Harmoni(uyumlu hareket etme) Kİ-Ruh ,düşünce,akıl,evrensel enerji DO-yol. O halde aikido;evrensel enerji ile harmoninin yoludur.Ama AİKİ kelimesi durumlara uygunluk gösterme şeklinde de anlaşılabilir.Bu son açıklama standart değildir ama belli istenmeyen metafiziksel vaatlerden kaçınır ve aikidonun hem fiziksel hem de psikolojik yönlerini iyi bir şekilde ortaya koyar. AİDOKA: Aikido yapan kişi. AİKİKAİ: Aiki cemiyeti. Bu sözcük , kurucu tarafından aikidonun yaygınlaştırılması için oluş turulmuş organizasyon için kullanılır. Aİ HAMMİ: UKE ve NAGEnin aynı ayaklarının önde bulunduğu ortak duruş(sağa sağ sola sol)  ASHİ SABAKİ: Ayak çalışması. Güçlü denge sağlamak ve hareket kolaylığından yararlanmak için ayk çalışmaları aikidoda çok önemlidir. ATEMİ: (Vücuda vuruş)saldırganın dengesini bozmak ,onu şaşkınlığa uğratmak için yapılan vuruş. Atemi ,saldırganın aikido tekniklerine karşı göstericeği doğal tepkileri, refleksi bertaraf etmek (kısa devreye benzete biliriz)için son derece etkili ve önemlidir.Pek çok insanın, vücutlarının alışkın olmadıkları bir şekilde monipule edildiğini hissettiğinde yapacağı ilk şey ; kol , bacak gibi uzuvlarını geri çekmek , vücudunun ağırlık merkezini aşağıya çekip tekniği yapan kişiden uzaklaşmak olacaktır.Ateminin uygulanması ile hasmın doğal savun masında bir fırsat penceresi açılma olasılığı oluşturur.Bu da aikido tekniğinin uygulanmasına imkan verir.  BOKKEN ya da BOKU TO: Tahta kılıç. Bek çok aikido hareketi geleneksel japon eskisiminde çıkmıştır.İleri düzeylerde belli hareketlerin inceliklerini , silahlı ve silahsız teknikler arsındaki ilişkileri ve çeşitli silahlara karşı savunmayı öğrenmek için BOKKEN gibi çeşitli silahlardan faydalanınılır. CHUDAN: Orta pozisyon.CUDAN NO KAMAE:Ellerin ya da kılıcın vücuda göre merkezi pozisyonda olduğu duruş. DAN: Siyah kemer rütbesi IAF(uluslar arası aikido federasyonu)aikidosunda şu anda alınması muhtemel en yüksek dan, 9.dandır.şu anda 10.dana sahip aikidocular vardır. 10.dan onlara ,kurucunun ölümünden önce verilmiştir ve feshedilemez. DOŞHU: Yolun başı anlamında kullanılır aikidonun başında bulunan kişiye verilen ünvandır. Şu anda doşu MORİHEİ UESHİBAnın torunu olan MORİTERU UESHİBA dır. DO: Yol ,patika .Japon sözcüğü DO;Çincedeki TAO ‘ya karşılıktır(Taoizimdeki gibi )Aiki-do daki DO ;insanın karakterini aiki yoluyla aydınlatıp geliştirmesinisağlayan yol anlamına gelir. DOJO: Edebi olarak yolun ( DO )yeri , ” Bir dojo (idman yapılan yer ), bizim kendimizle korkularımızla , endişelerimizle ,alışkanlıklarımızla doğrudan bağlantıya geçtiğimiz küçük bir evrendir.Burası bizi sınırlayan engellerle savaştığımız bir arenadır. Bu arenada bizim karşımıza çıkan kişiler bizim hasımlarımız değil kendimizi anlamamıza yardımcı olan dostlarımızdır. DOMO ARİGATO GOZAİ MAŞİTA: Japoca teşekkür etmek .( Benimle çalışıp kendini ve beni ruhsal ve teknik açıdan geliştirdiğin için teşekkürler.)dojolarda derslerde teknik ve de ders sonlarında partnere ve eğitmene verilen selam. FUKHİŞHİDOİN: Eğitmenin asistanı anlamına gelen resmi bir ad. GEDAN: Alt pozisyon.(GEDAN NO KAMAE: ELLERİN ya da varsa silahın alt pozisyonda tutulduğu duruş. Gİ-DOGİ-KEİKO: Gİ: egitim elbisesi.isterse judo ister karate sitili olsun Gİ pekçok dojoda geçerlidir .Ancak beyaz ve de pamuklu olmalıdır.( siyah,saten,desenli olmamalıdır!) GYAKU HAMMİ: Karşıt duruş ( Eğer UKE’ nin sağ ayağı öndeyse , NAGE’nin sol ayağı önde olur .UKE’nin sol ayağı öndeyse NAGE’nin sağ ayağı önde olur. HANMİ: Üç gensel duruş .Birçok aikido tekniği UKE ve NAGEnin daha önceden belirlenmiş duruşlarıyla pratikedilir.Bu , teknikleri ve saldırılara karşı duruş presiplerini öğrenmek içindir. Daha yukarı seviyelerde belli HANMİ duruşları daha fazla önem kazanır. HANMİ HANDACHİ: Nage’ nin oturduğu ,Uke’nin ise aykta durduğu pozisyondur.Daha büyük ya da uzun boyulu rakipleri teknik uygulama pratiği için HANMİ HANDAÇİ WAZA oldukça iyi bir eğitim şeklidir. HENKA WAZA: Değişen ,çeşitlenen teknik. Özellikle bir teknikle başlayıp uygulamanın ortasında 2. bir tekniğe geçmek anlamındadır.İKKİYO ile başlayıp İRİMİ - NAGE ‘ye dönmek buna bir örnektir. HAMBU DOJO: Organizasyonun merkezi dojosunu belirten terimdir. Genellikle Aikido Dünya Karargahlarını belirtir.(AİKİKAİ.) HİDARİ: Sol HAKAMA: Genelde siyah kemerlece giyilen bölünmüş (parçalı )etek.Bazı dojolarda bayanlarca ,bazı yerlerde ise bütün aikidokalar tarafından giyil mektedir.(ülkemizde sadece siyah kemer sahibi olmuş öğrenciler giymektedir ve renk olarak siyah ve lacivertdir.) HARA: Göbeğin yaklaşık üç parmak aşağı bölümü ve vücudun ağırlık merkezi. Geleneksel olarak bu ruhun ,aklın ve ki’nin kaynağının yeri olarak düşünülüri Aikido teknikleri mümkün olduğunca insanın hara bölgesinde yapılmalıdır. HAPPO: 8 yön. HAPPO-UNDO ( 8 yön egzersizi) ve HAPPO-GIRI ( kılıç ile 8 yönde kesme.) Burada anlaşılan gerçekten her yönde hareket edebilmektir.Aikidoda insan her an için herhangi bir yöne dönmeye hazırlıklı olmaktır. İRİMİ: Gövdeye giriş hareketi. Pekçok aikidocu İRİMİ’nin ardındaki düşünce ;rakibinin saldırısına etkili bir şekilde devam edemeyeceği ve rakibinin dengesini kontrol edebileceği bir şekilde, konumunu karşındakine göre ayarlanmaktadır. JO: 45 inç uzunluğunda tahta alet . Bastondan çıkmıştır. Aikidonun içine nasıl girdigi tam anlaşılmış değildir.Pekçok JO hareketi geleneksel japon mızrak dövüşlerinden , bir kısmı ise JO - jutsudan gelir. Ancak anlaşılmalıdır ki birçoğu kurucu tarafından bulunmuştur.JO genelde ileri düzeylerde kullanılır. JODAN: Yukarı pozisyon. JODAN NO KAMAE ellerin yada varsa silahın yüksek pozisyonda tutulduğu bir duruştur. JİYUWAZA: Tekniklerin sebest sitilde çalışılması; Bu çalışma genelde birden fazla kişinin Nage’ye istenilen yönde saldırılması şeklindedir. KİHON: Temel olan şey. Aikido genel olarak aynı teknik çok farklı görülen bir çpk yoldan yapıla bilir.Tekniklerin yüzeysel özelliklerinin altında yatanı öğrenmek , temeli yani çekirdeği kavramak için KİHON’u iyi idrak etmek gerekir.KU: Boşluk.Bu boşluğun direkt farkedilmesi aydınlanmadır.Bu aikidoda bilinç açıklığının geliştirilmesi , değişen durumlara çabuk ve iç güdüsel cevap verebilmektir. KUY: Beyaz kemer düzeyi /rütbesi / ŞHODAN(1. DAN)’a kadar olan( 6) derece. KEİKO: Eğitim . Aikido da eğitimin tek sırrı. KEN: Kılıç KOKYU: Nefes alma .Aikidonun bir bölümü de KOKYU RYOKUYU yani nefes alma gücününün geliştirilmesidir. Bu nefes ile hareketin bir kor dinasyonudur.Örnek nasıl ki ağır bir cismi kaldırırken nefes vermek bize kolaylık sağlar. Nefesin kontrolü aynı zamanda daha fazla konsatre olabilmeyeve stresi yok etmeye de olanak verir . Pek çok geleneksel meditasyon şeklinde ;nefes üzerinde yoğunlaşmak da konsantrasyonu yükseltmenin ve zihinsel ılımanın geliştirilmesinde önemli bir metot olarak kullanılır.Aikidoda da durum böyledir . Aikidodaki pekçok teknik KOKYU HO yani nefes egzersizi olarak adlandırılır.Bu egzersizler kişinin KOKYU RYOKUYU yani nefes gücünü geliştirmesini sağlar. KUMİ JO: JO (bir alet) ile eşleşilerek yapılan egrersiz(eşli pratik.) KUMİ TACHİ: Kılıçlı egzersiz ( eşli pratik. ) MAE: Ön.Mae Ukemi öne düşüş , dairesel düşüş. MASAGATSU: Gerçek zafer. MAAİ: Rakibe göre olması gereken ,düzenli aralık ,uzaklaşmave zamanlama . Aikido teknikleri değişen durumlara göre farklı uygulana bildiğinden , başlangıç pozisyonunda rakibe olan uzaklığın zamanlamaya ve tekniğin uygulanmasına ne tür bir etki yapacağı önceden hesaplanmalıdır. MİGİ: Sağ. MUDANSHA: Siyah derecesi olmayan ögrenci. MOKKUSO & MEDİTASYON: Meditasyon .Çalışma genel olarak bir meditasyon periyodu içerisinde başlayıp ve biter . Meditasyonun amacı kişinin aklın temizlenmesi ve bilinçli temkinin geliştirilmesidir. Belki bundan da önemlisi , meditasyon yerleşik düşünce ve hareketlerini yenilemesini , değiştirmesini elimine etmesini yada anları daha etkili kullanmasını sağlar. İdeal olarak insanın meditasyon sırasında elde ettiği konsantireyi ve bilincini çalışmasına da taşıması gerekir. Böylelikle meditasyonda elde edilmiş bilinç,zeka ile normal bilinç , zeka arasındaki ayrılıkta çökmüş olur. NAGE: Nage atan ,fırlatan kişi. NAGARE: Akmak. Aikidonun amaçlarından biride fiziksel güce, fiziksel güçle karşılık vermemeyi öğrenmektir.Asıl olan , uygulanan gücü yönünde onu kendi avantajına olacak şekilde yeniden yönlendirerek akmaya (hareket etmeye ) çalışmaktır. OMOTE: Ön taraf .Aikidoda , Nage’nin Uke’nin ön tarafına girdiği haraketlerin sınıfına denir. OBİ: Bir kemer. ONEGAİŞİMASU: Benimle çalışırmısın (egzersize başlarken eşleşilen kişiye söylenir.) OSEA WAZA: İlişme, kıpırdıyamaz hale getirici teknikler. O-SENSEİ MORİHEİ UESHİBA: Hocaların hocası , büyük öğretmen ;Aikidonun kurucusu. RANDORİ: Serbest stilde eğitim.Bazen JIYU WAZA‘nın eşanlamlısı olarakta kullanılınır.Aikido genelde bir kişiyle çalışılmasına rağmen , birden fazla kişi tarafından saldırıya uğrama ihtimalinin akıldan çıkarmamasıda çok önemlidir.Aikidoda ki tüm vücut hareketleri ( TAİ SABAKİ ler ) birden fazla saldırıya karşı savunma yapabilmeye olanak verir. SHİKAKU: Ölü açı. Rakibin atağına devam etmesininçok zor olduğu ve sizinde rakibinizin hareket ve dengesini kolaylıkla kontrol edebildiğiniz pozisyon. Aikidonun ilk aşaması ŞHİKAKU’yu yerleştire bilmektir. ŞİKKO: Samuray ( dizüstü)yürüyüşü.Şikko ,güçlü bir Hara ( ağırlık mekezi ) bilincinin geliştirilmesi çok önemlidir.Aynı zamanda kalça ve ayakları güçlendirir. SUKİ: Bir saldırıya ya da tekniğin uygulan masına maruz kalaçak şekilde açılık , boşluk bırakmak ya da tekniğin yanlış uygulanması SUKİ fiziksel ya da pisikolojik olabilir.Eğitimin bir amacıda ,karşındakinin hareket ve pozisyonundaki SUKİ’yi belirlediğin( gördüğün ) kadar kendi hareket ve pozisyonuna karşı da duyarlı olmaktır. İdeal olarak usta bir aikido ka kendini SUKİ lerden ayıracak şekilde eğitir. SUTEMİ: Edebi olarak vücudu bir kenara atma , bırakma anlamına gelir. Bir kimsenin tekniğin uygulanması için kendini bırakması (JUDO da karşındakini atmak için kendi pozisyonunuzu ve dengenizi feda ettiğiniz teknikler sınıfı.) SUKASHİWAZA: Saldırganın sizi sarmasına ya da vuruşuna başlamasına imkan vermeden yapılan tekniklerdir.Aslında ideal olan;saldırı tamamen uygulanmadan onu nötralize edecek ( ekarte edecek ) şekilde saldırganın duruşuna ve hareketlerine karşı duyarlı yada saldırıya geçen taraf olmaktır. SUWARİ WAZA: Hem UKE hemde NAGE nin oturarak uygulandığı tekniklerdir.Bu tekniklerin tarihte var oluşu DAİMYO yani feodalların varlığında tüm samurayların bütün çalışmalarını oturarak ve dizleri üzerinde hareket ederek yapmak zorunda oluşlarından gelir.Teoride bu durumda DAİMYO’ya yapılacak bir saldırıyı daha zor kılardı.Fakat bu aynı zamanda misafirin karşılandığı bir pozisyondur. Çağda Aikidoda ise bu,kişinin kalçasını ayaklarını iyi kullanılmasını öğretir. SOTO: Dışarı ,dış taraf. Saldırganın özellikle kollarının dışından yapılan aikido hareketleridir. SEİZA: Dizler üzerine oturmak. Bu şekilde oturmak alışmayı gerektirir,fakat denge sağlar ve bağdaş oturuşa göre daha fazla hareket kolaylığı sağlar. SHİNDOİ: Öğretmen ,eğitme anlamına gelen resmi birad/unvan/başlık. ŞHİDAN: Hocaların hocası ( Usta eğitmen ) anlamına gelen resmi bir ad. SHODAN: Siyah kemerde ilk derece (1. dan) SHOMEN: Kafanın ön ya da üst tarafı .Aynı zamanda DOJO nun da ön tarafını belirtir. SUBURİ: Çarpma ya da vuruşlarda temel JO ve BOKKEN çalışması TACHİ: Bir çeşit japon kılıcı ( TACHİ- TORİ -Kılıç alma ) ( aynı zamanda aykta pozisyon) TACHİ WAZA: Ayakta teknikler. TAİJUTSU: Vücut sanatları ,silahsız çalışma. TAİ NO HENKO: Tai No Tenkan :180 derece dönmeyi kapsayan basit dönüşler.( Harman pratiği.) TAİ SABAKİ: Vücut hareketleri. TENKAN: Özellikle vücudun 180 derece döndüğü dönüş hareketi. TAKASUMU AİKİ: ” Aikinin ( ruh ,zeka ve evrensel enrjinin harmonisi) sonsuz ( bitmek bilmiyen ) üretken savaş sanatı” anlamına gelen kurucunun bir sloganıdır.Yani aikidonun bir eşanlamlısı. Aikidonun kapsamı ,bir kişinin düzenli olarak pratikte çalıştığı adı konulmuş olan ,standart tekniklerle sınırlı değildir. Aksine , bu standart teknikler daha temel prensiplerin KİHON’u içine sindirdiği zaman ,yeni koşullara uyacak şekilde sonsuz sayıda ve çeşitlilikte yeni AİKİDO TEKNİKLERİ YARATMAK MÜMKÜNDÜR. TANTO: Kama ,hançer ,bıçak . TEGE TANA: El kılıcı ya da elin kenarı .Pekçok aikido hareketi kişinin tegetanası ile aynı hizada oluşu ve uzantısını vurgular. Aynı zamanda aikido kılıç tekniğiyle tegetananın uygulanmasında önemli benzerlikle vardır. URA: Geri ,saldırganın arkasına dogrugeçilerek yapılan aikido teknikleri sınıfıdır.URA teknikleri bazen TENKAN ( dönüş )teknikleri olarakta isimlendirilir. UŞHİRO: Arkaya doğru ,geri . UŞHİRO UKEMİ yani geriye düşüş te olduğu gibi. UKE: Atılan yada tekniği alan kişi. Yüksek düzeylerde UKE ve NAGE arsındaki fark belirsizleşir. Bunun nedeni hem tekniği başlatanın açık olmaması hem de UKE ve NAGE nin tamamen birbirlerine bağlı ve uyumlu olmasıdır. UESHİBA: Aikidonun kurucusu (1883-1969) UESHİBA KISSHOMARU: Aikidonun kurucusunun oğlu UESHİBA MORİTERU: Aikidonun kurucusunun torunu şuan yolun başında olan kişi doşhu. UCHİ: İçeri ,iç taraf NAGE’nin özellikle saldırganın kollarının içine ve altına doğru hareket ettiği teknikler sınıfı. ( Aynı zamanda vuruş SHOMEN UCHİ. ) UCHİ DESİ: Dojo nun içinde yaşayan ve kendini eğitmene ,dojonun bakım ve temizliğine adamış öğrenci ( Kimi zaman , dojonun Sensei’sinin kişisel işlerine de yardım eder.) WAZA: Teknikler Aikidoda belli teknikler çalışmak durumunda olmamıza rağmen; aikido savunmada kendini belli edeceğinden ;önceden tarif edilmiş ,standart tekniklere benzemeyebilir. Bunun nedeni ;aikido tekniklerinin değişen durumlara göre hareket çeşitlerini ve stratejileri uygulamasıdır. TORİ: Uzaklaştırma ,uzağa alma ,elinde bıçağı alma ,elinden alma.YOKO: Yan.YOKO MEN: Kafanın yan tarafı.
Japonca Sayılar;
1 :ichi
2 : ni
3 : san
4 : shi/yon
5 : go
6 : roku
7 : shichi
8 : hachi
9 : ku
10 : ju
11 : ju-ich
12 : ju-ni
20 : ni-ju
21 : ni-ju-ich
30 : san-ju
31 : san-ju-ich
40 : yon-ju  
Aikido Tarihi
“Kurucu” Morihei Ueshiba”nın BUDO aşkı öyle güçlüydü ki gençlik günlerinde ülkede duyulmuş tüm budo sanatçılarını ziyaret etmiş ve onlardan muhakkkak birşeyler öğrenmişti. Bu öğrenme açlığının etkisinde hayatı değişik geleneklere ait farklı budo sanatları ile tanışmasını sağlayan bir “hac” seferi gibiydi. On yaşlarındayken ilk hocası “Kito Ryu Jujutsu” ustası Tokusaburo Tozawa idi. Bir sonraki hocası ise o sıralarda Sakai kentinde yaşamakta olan “Goto-Ha Yagyu Ryu Jujutsu” ustası Masakatsu Nakai olmuştur. Söylediğine göre Aikido”nun temel el ve ayak hareketlerinden bazılarını Nakai”nin yanında çalıştığı bu dönemde öğrendiklerine borçludur. 1903 de Japon ordusunun 61. Alayina katildiginda bir süre için budo çalismalarina ara verir. Rus-Japon harbinden sonra Mançurya”ya döner ve Hamadera”ya yerlesir. Bu arada bos zamanlarini incelemeleri ile degerlendirmek için tekrar Nokai”yi bulur. Ueshiba”nin 1908#8243;de bir sertifika aldigi Nakai, ananevi olarak kiliç kullanma konusunda ustaligi ile ünlü Yagyu ailesinden gelmekteydi ve boyu birbuçuk metre civarinda olmasina karsin son derece kuvvetli fizigi ile güçlü, savasçi bir ruh tasiyordu. 1916 da da “Daito-Ryu Jujutsu” ustasi Sokaku Takeda”dan bir sertifika almayi basarmistir. Daha sonra görülecegi gibi onun bu geçmisi Aikido ile yakindan ilgilidir. 1924 ve 1925 te Morihei Ueshiba”nin arastirmalarini kargi”da (firlatilamayan bir çesit mizrak) yogunlastirdigini ve ustalastigini görüyoruz. Bu dönemde labut, kargi, mizrak, jo gibi silahlarla uzun arastirmalar ve sayisiz vücut hareketi denemeleri yapmistir. IRIMI (GIRIS) teknigi üstatin bu dönemi ürünüdür. 1910 ile 1925 yillari arasinda özellikle yogun olarak eski Jujutsu”yu incelemistir. O bu geleneksel “ryu” lari (gelenekler) incelememis olsaydi Aikido hiçbir zaman dogmayacakti. Aikido tüm eski geleneksel budolarin dinamik bir ifadesi olarak çagdas dünyaya sunulmustur. Budo”nun bir çocuk zihninde uyandirdigi ilk kivilcim… “Kurucu” Morihei Ueshiba, Kasim 1883 de Japon ana adasinin merkezi-güneyinde, simdilerde Wakayama olarak bilinen Kii eyaletinin Tanabe sehrinde dogmustur. 14-15 yaslarina kadar oldukça kisa boylu ciliz olan bu çocuk güçlü inançlari ile digerlerinden kolayca ayrilabiliyor, daha 10 yaslarindayken bile için için budo”ya ilgi duyuyordu. 12 yaslarindayken babasi, yerel konsey üyesi Yoroku, köylerinin en belirgin sahsiyetiydi. “Sehrin zorbalari” diye adlandirilan, babasinin siyasi muhalifleri, sik sik tartismak için evlerine gelir; bazen de bu tartismalar oldukça kizisir çirkin hakaretlere, bagirislara dönüsürdü. O günlerde Küçük Morihei ruhunun bu tartismalarla daglandigini hissetmekte ve ne bahasina olursa olsun kuvvetlenip günün birinde bu saldirgan ruhlu insanlari evlerinden disari atacagina yemin etmektedir. Genç bir asker… 1901 de, 18 yasinda, bu yolda ilk adimlarini atmaya baslamisdi ve büyük bir tüccar olmak amaciyla Tokyo”ya gitti. Geceleri “Kito Ryu Jujutsu” dersleri alarak tüm gün boyunca toptancilar caddesinde çalisiyor, firsat buldukça politik konusmalari da izliyordu. Bununla beraber beri-beri hastaligina yakalanarak evine dönmek zorunda kaldi. Bu firsattan istifade günde dört kilometre yürüyerek vücudunu güçlendirme çalismalarina basladi. Bu onbes yirmi gün sürdü, aslida kosmaya, yavas yavas güçlenmeye de baslamisti. Eskiden bir balya pirinç kaldiramazken simdi tek koluyla iki balya kaldirabiliyordu. Yirmi yasina geldiginde görünüsü hayli degismisti. Boyu hala kisa olmasina ragmen siradan insanlara göre oldukça güçlüydü. Ancak bununla tatmin olmuyordu. Yagyu-Yru Jujutsu egitimi görmek üzere Sakai”ye gitti. B u sirada balikçilik ögrendi ve köyünün yillardir sürmekte olan bir sinir problemini halletti. Bu basarisi ile çevresinde taninmaya basladi. Artik babasi için basagrisina dönüsen isleri de o çözmeye baslamisti. Tam delikanliligini yasiyordu. Bükülmez bir ruhu, yorulmakbilmez bir çalisma gücü vardi Eger baskalari digerlerinin iki misli çalisiyorsa o dört mislini yapiyordu. Baskalari 40 kg. Tasiyorsa o 80 kg. Tasiyordu. Onun tezcanli huyu kendisini yerel bir “pirinç keki pisirme” yarismasinda gösterdi. Bu yarismada dev bir kepçe dolusu pismis pirinç tastan oyulmus yine dev bir çanagini çine koyuluyor, sonra tahtadan yapilmis çekiç benzeri uzun basli, iri bir balyozla dövülüyor; bir yardimci da bu arada çanakta dövülen pirinci karistiriyordu. Dövülen pirinç bir süre sonra lastik kivaminda bir maddeye dönüsüyor, disari alinarak düz bir kapta yenilmesi için sogutuluyordu. Balyozun garip, uzatilmis sekli, agirligi ve karisimin sogumadan istenilen kivama gelmesi için gerekli darbeyle dövülmesi geregi ortaya zorlu bir yarisma çikartiyordu. Yarismada on tane güçlü rakibi olmasina ragmen hepsini yendi, hatta sonunda tas çanak kirildi. Katildigi diger yarismalarda da ayni sonuca ulasinca artik halk yarismaya katilipta çanaklarini kirmasin diye ona seref misafirlerine uygulanan biçimde çay, kurabiye ikram edip yarisma sahalarindan uzak tutmaya çalisiyordu. Ülkesi ile Rusya arasinda durum gerginlesmeye basladiginda derhal askere yazildi ve Wakayama alayina katildi. Siradan bir piyadeyken dahi egitimde gösterdigi basarilar tüm komutanlarinin dikkatini çekmis, terhisinde gönüllü subay olarak askere devami için ve askeri akademiye alinmak üzere davet edilmistir. Sadece 157cm. Ilk boyuna karsin yapisi 81kg. Agirligi ile bir tank gibiydi. Askerlik egitiimi süresince kosu, atletizm, jimnastik gibi yarisma ve egitimlerde hiçbir zaman ikincilikle yetinmemistir. Savasta ise askerlik normal zamanin iki kati zordu. Pek çok asker bu agir egitimin altinda ezilir geri hizmete alinir, o ise daima bölügün en önünde yer alir iki hafta üç kisinin teçhizatini tasirdi. Mançurya muharebelerinde son derece büyük yararliliklar göstermis ve pek çok kez gösterdigi kahramanliklarla birligini tehlikelerden kurtardigi olmustur. Askeri akademiye katilmayi reddetmesine ragmen siradan bir hayata da dönmek istemiyordu. Siyasi faaliyetlere agirlik verdi ve köyünde bagli bulundugu Tanabe bölgesinin liderligine yükseldi. Bu arada o siralarda yeni yeni baslayan Judo sanati ustalarindan Kiyoichi Takagi onu ziyaret etmisti. Ueshiba ona sehrin gençlik kulübünde bir yer vermis, gençlerden kurulu bir ögrenci kadrosu kurmus ve ögretmenlik yapmasini saglamistir. Takagi daha sonralari 9.dan”a kadar yükselmis, bu arada Ueshiba”da Judo üzerine oldukça detayli ve derinlemesine arastirma yapma olanagi bulmustur. Fakat sonra belki de askerlik hayatinin yorgunlugundan bas agrisindan kivrandiran garip bir hastaliga yakalanarak yataga düsmüs ve alti ay kadar kalkamamistir.Daha sonra 1910 yili baharinda her nasilsa tamamen iyilesmis, yavas yavas eski haline dönmeye baslamistir. Bu tarihte o devirde geri kalmis, yari yabanil bir bölge olan Hokkaido”ya yerlesmek için basvurmus ve 1911 de bir öncü kafilesinin lideri olarak, ülkenin bu bölgesini kalkindirmak, tarima ve imara açmak için Kitami eyaletinin Mombetsu kenti, Shirataki böldesi civarina giderek oraya yerlesmistir. 30 lu yaşlarin enerjisi ile eski sagligina artik iyice kavusmus olarak yine eskisi gibi bu defa at sirtinda kis sartlarinda sik sik patlayan dondurucu firtinalara ragmen bütün gün is yerine, tarlalara, arastirma için daglara gidip gelmekteydi. Bu arada tecrübeleri içine asiri sogukla mücadele ve soguga direnç de katilmis oldu. 1911 de, bu mesakkatli yolda Shirataki”nin Kamiyubetsu bölgesinin bir numarali konsey üyesi seçildi. Yetlesen öncüleri desteklemesi amaci ile valilik bürosu ile sürekli irtibata geçerek belediye baskani Uratora Kanashige yi yüreklendirdi. Bölgeye demiryolu insaasi için bir dernek kurdu ve sonunda bunu da basardi. 1912 de 65km2 lik Shirataki bölgesinde halkin kendi istegi ve oyuyla “Shirataki”nin krali” ilan edildi. Yerlesenlerin gözetimi… Daito Ryu Jujutsu Sokaku Takeda Hokkaidoda”idi. Bölgenin gelistirilmesi faaliyeti yolunda gidiyordu ve Ueshiba büyük bir zevkle Takeda ile çalisabilecek zaman da buluyordu. 1915 de 32 yasindayken Engaru”da Hisata otelinde Sokaku Takeda ile tanisma imkani bulmus ve bir süre sonra Takeda “Son derece yeteneklisin seni ögrenci olarak seçtim” diyerek ona ders vermeye baslamistir. Daito Ryu Jujutsu”nun uzunbir tarihi vardir. Dokuzuncu yüzyilda Imparator Seiwa prenslerinden Sadazumi tarafindan baslatilmis, zamanla gelistirilmis ve zamanimiza kadar getirilmistir. Derinlemesine bir teorisi ve müthis tekniklere sahiptir ve Morihei”nin büyük saygi duydugu Sokaku bu konuda gerçek bir ustadir. Bu ziyaretinde Sokaku Takeda hiç umulmayacak sekilde otelde bir ay kalmis ve tüm vaktini Morihei”nin egitimine ayirmistir. Daha sonra, 1916 da onu evine davet etmis, uyarilarini nasihatlerini dinlemis ve ona büyük bir saygiyla hizmet etmis, ona yemek yapmis onu yikamis hatta ona yeni bir ev insa etmistir. Takeda son derece sert mizaçli bir adamdi ve ögrencilerinin en küçük hatasini bile affetmez onlara olmadik eziyet ederdi, ancak Morihei buna aldirmaz yemegi, yorgunlugu unutur tüm dikkatini derslere verirdi. Bu gerçegin bugünkü Aikido ile yakin iliskisi vardir. O zamanlarda budo dersi gören ögrenciler ögrendikleri her teknik için ögretmenlerine üç yüz ila bes yüz yen (bir yen yaklasik yarim dolar) civarinda bir ücret öderdi. Buna ek olarak o hocasina odun kesmekte, su tasimaktadir. Egitimin sonunda ailesinden ona kalan tüm sermayeyi bu egitime harcamis bitirmistir. Babasinin hastaligi… 1919 un bahari sonlarinda babasinin çok hasta olduguna dair bir telgraf alir ve bunun üzerine herseyini hocasi Takeda”ya hibe edip Hokkaido”dan ayrilir. Hokkaido onun önderliginde çok ilerleme göstermisti. Demiryolu yapilmis, okullar açilmis ve Morishei sosyal prestij ve mal, mülk sahibi olmustu ancak bunlar onun gözünde birsey ifade etmiyordu. Düsüncesinde “aciveren, meyva veren egzersizler, çalismalar” vardi. Hokkaido”dan gittigi gibi geri dönmekteydi, varliksiz ama dipdiri, canli bir ruhla. Ayabe”de çalismalar… Tren evine ulastiginda ilk duydugu sey Omotokyo adinda yeni bir dinin lideri oldugu söylenen Wanisaburo Deguchi”den bahsedildigiydi. Morihei babasi için yapilabilecek en iyi seyin Omotokyo dininin merkezi olan Ayabe”ye gidip, babasinin sagligi için rahiplere basvurmak oldugunu düsündü. Küçüklügünden beri ruhani olaylara, dinlere büüyk ilgi duyar, ailesi de onu desteklerdi. Yedi yasindayken Jizoji tapinaginda rahip Mitsujo Fujimoto”dan ders almis; on yasindayken de Akitsu köyündeki Homanji tapinaginda Zen Budizm üzerine egitim görmüstü. Yasi daha ilerledikçe ruhsal gida arayisi daha da artmis, karsilastigi her yerde egitimine devam etmis, rahiplere türlü seyler danisip nasihatlerini dinlemistir. Esas nedeni babasinin hastaligina çare bulmaktir ama rahip Deguchi”yi dinledikten sonra ruhunun derinliklerinde birseylerin sikistigini hisseder. Tekrar Tanabe”ye eve döndügünde babasi artik hayatta degildir. Ömründe en sevdigi insanin ölümünü karsilarken içinden de manevi kilitleri kirmaya, çalismalarini ilerletip budo”nun sirrina ulasacagina yemin etti. Bu olaydan sonra yasantisi tamamen degisti. Bazen beyaz bir giysiyle bir kayanin tepesinde oturuyor, bazen bir dagi tepesinde diz çöküp dua ediyor, sürekli Shinto dualarini okuyordu. Onu taniyanlar son derece endiseliydi ve delirdigine hükmediyordu. 1919 sonlarinda Deguchi”yi hatirladi ve ailesini de toplayarak Ayabe”ye tasindi. Kalbini aydinlatan isigi bulmustu. Ayabe”de dag eteginde bir eve yerlesti ve 1926 ya kadar bir taraftan Jujutsu teorisi üzerinde yogunlasirken bir taraftan Deguchi ile fiilen çalisti. Deguchi ile Mogolistan”a yolculuk… Deguchi”nin düsleri insan ve tanri askinin birliginden dogacak dini temeller üzerine kurulu bir ahlak dünyasi ve Mogolistan”da kurulacak tüm yeni dinlerden güç alacak, eski din ve uygarliklarin esiri olmayacak özgür bir krallik üzerineydi. Bu amaçla Deguchi Koreden Putlenchiao ve Çinden Taoyiian Hungwantzuhui dinleriyle irtibat kurdu. 1924 baharinda yanina Masumi Matsamura ve Ayabe”deki Shounkaku Mabedi”nin kurucusunu alarak Mogolistan”a bizzat gitmeye karar verdi. O siralarda Deguchi Omotokyo skandalina karismisti. (Imparatora saygi gösterilmemesi hakkinda), bu nedenle hareket gizlilikle yürütüldü ve 13 Subat 1924 te 3.28 treni ile hareket ettiler. Morihei de onlara Tsruoka”dan katildi ve Mançurya, Mogalistan seyahati baslamis oldu. Basarisizlik… Grubun hedefi önce Mukden”e gidip orada Chang Tso-Lin”in bir generali olan Chan-k”uei ile bulusmak ve onun yardimiyla Mogolistana sizmakti. Fakat o günlerde Çin”in içinde bulundugu sorunlar nedeni ile gurup kendini tamamen yardimdan uzak ve aranmakta olan suçlular durumunda buluverdi. Ne dogru dürüst yol ne de yiyecek birseyleri vardi. Yapabildikleri tek sey düsmandan kaçmaktan ibaretti. Tüm bu eziyet dolu bes aylik yolculuk sirasinda Morihei, Deguchi”ye eslik etti ve onun kaderini paylasti. Bir gün yerel kuvvetlerden olusan bir birligin eline tutsak düstüler ve iç çamasirlarina, ayakkabilarina varincaya dek herseylerine el kondu. Kaba kumastan bir çaput giydirilip zincire vurularak bir hapishaneye atildilar. Morihei”nin davranislari askerlere çok degisik gelmisti, o nedenle ona biraz farkli muamele ediliyordu. O ayagindaki prangaya ve piloriye (ortaçag”da kullanilan, ahsap bir cendere) bagli olmasina ragmen geldi. Morihei infaz alanina giden yolda korkusuzca, sanki günlük hayatindaymis gibi yürüyordu. Bu duygu digerlerine de geçti ve hepsi korkularini unutarak kaderlerine razi oldu. Ancak büyük bir sans eseri o gün Japon elçisi Chenkiatum devreye girerek onlari ölümün pençeleri arasindan çekip çikardi. Uzun çabalarin sonunda Japon hükümeti onlarin affedilmelerini ve ülkelerine iadelerini saglamisti. 25 Temmuz 1925#8243;te ülkelerine döndüklerinde muzaffer generaller gibi karsilandilar. Planlarinin suya düsmesine karsin Morihei kendine saygi, karakter ve disiplinini deneme imkani buldugundan mutluydu. Ayabe”ye döndüklerinde Morihei kendini önceki hayat düzenine ve özellikle budo”nun sirri üzerine derinlemesine çalismalara adadi. Ayabe dagi ona çalismalari için mükemmel bir ortam sunuyordu. Yedili sekizli gruplar halinde süngerleri agaçlara dairesel olarak asiyor bir kargiyla degisik vücut haraketleri üzerinde çalisarak hedefledigi süngerleri deliyordu. Bu vücut ustalikli hareketleri de o sirada yaninda bulunan birkaç ögrencinin hafizasina kazinircasina islenmekteydi. O siralarda Ayabe oldukça sakin bir köydü. Geceleri sansarlar, tilkiler siklikla köye gelir, pek çok is nüfusun azligindan dolayi imece usulü ile yapilirdi. Bu çalismalarda Morihei tanri vergisi gücünü köylülerden saklayamamistir. Bir keresinde 15-20 cm. Çapinda bir çam agacini elleriyle sökmüs, on kisinin yerinden kimildatamadigi bir kayanin yerini degistiri vermistir. O, çalismasina tanik olan pek çok kisiyi hayretler içerisinde birakir. “Insan vücudunun içinde olaganüstü ruhsal bir güç olduguna inaniyorum” derdi.
Aikido Temel Bilgileri
* Ai : Uyum, sevgi, uyumlu olma
* Ki : Enerji ( dünyayı ve evreni yaratan enerji )
* Do: Yol, disiplin, yöntem, ekol, öğreti.İnsan ruhunun uyum yolu, ruhsal uyum yolu, uyum öğretisi. Aikidonun Felsefi Temelleri Aikidonun temelinde Aiki Felsefesi yatar.Bu felsefeye göre insan kendisiyle ve evrenle uyumlu olmalı, uyumlu yaşamalıdır. Aikido insanları barışa ve sevgiye davet eder, karşıt düşünceleri birleştirir. Çevresiyle uyumsuz saldırgan insan tipleri evren deki bu uyum ve düzeni bozar. Bize saldıran birine bizde güç kullanarak cevap verirsek bizde bu uyumu bozarız. Aikidonun Diğer Uzak Doğu Savaş Sanatlarından Farkı Nedir ? Aikido teknikleri diğer Uzak Doğu savaş sanatları gibi güce karşı güçle karşı koyma prensibine dayanmaz. Rakibin gücünden yararlanma ve kuvvetin yönlendirilmesi prensibine dayanır. Bizim sahip olduğumuz güçle rakibin gücünü birleştirip daha büyük bir kuvvet elde etme prensibine dayanır. Aikido‘ yu diğer savunma sanatlarından ayıran en önemli fark budur. Aikido oldukça etkili bir savunma sanatıdır. Rakibin atak yapmasıyla teknik başlar iki ya da üç saniye içinde rakibin etkisiz hale gelmesiyle sonlanır.Aikido teknikleri bütün saldırı formlarına karşı yapılabilecek savunma şekillerinden oluşur. Aikido teknikleri vücut formumuza uygun ve dairesel hareketlerdir. Bu yüzden Aikido çalışırken kendimize ve arkadaşlarımıza zarar vermeyiz. Aikido‘ da turnuva ya da yarışma yoktur. Bunun iki önemli nedeni vardır. Birincisi yarışmanın olduğu yerde rekabet ve ego vardır. Rekabetin olduğu yerde ise huzur ve barış sağlanamaz. İkinci neden ise Aikido insanın en büyük rakibi kendisidir. Kendisini aşamayan rakiplerini aşamaz. Bu yüzden turnuvaya gerek yoktur. Turnuvası olan sporlara baktığımız zaman kazanma hırsının ön plana çıktığını yeni bir şeyler öğrenmeninse neredeyse unutulduğunu görürüz. Bu prensip sayesinde Aikido da gelişmenin ve öğrenmenin sonu yoktur. Aikido ömür boyu süren bir eğitimdir. Siyah kuşak eğitimin tamamlandığı bir nokta değil eğitimin yeni başladığı bir noktadır. Aikidonun Kökeni Nereye Dayanır, Tarihi Gelişimi Nasıl Olmuştur Aikido ‘ nun kökeni Aiki jujutsu’ ya dayanır. Aiki jujutsu 10. yüzyılda (900 lü yıllar)Japonya’ da ortaya çıkmıştır. Aikidonun kurucusu Morehei Ueshiba ( 1883-1969 ) uzun yıllar Aiki jujutsu çalıştıktan 1900 yılların başında günümüz Aikidosunu kurmuştur. Aikido’yu Yaşamımızın Diğer Alanlarında Nasıl Kullanabiliriz Aikido yaparken uyguladığımız teknikler rakipleri etkisiz hale getirmeyi değil yaşamımızdaki sorunları ve bizi etkisi altına almaya çalışan güçleri bir uyum içinde nasıl kontrol altına alacağımızı öğretir.Aikido bir savaş sanatı olması yanında , bize yaşamı tanıtan, yaşama karşı saygılı olmayı öğreten bir yoldur.Aikido bizden daha güçlü olanlar karşısında yenilmek ya da onların kontrolu altına girmek zorunda olmadığımızı açık bir biçimde gösterir.Aikido güçlü psikolojik yapı oluşturmamızı sağlar. Hayatta karşılaştığımız zorluklarla nasıl başa çıkabileceğimizi öğretir.Aikido egomuzu değil kendimize olan güvenimizi ve cesaretimizi ön plana çıkarmamızı sağlar. Aikido Kendimizi Korumak İçin Kullanılabilir mi ? Bir kareli defter sayfası düşünelim. Bu sayfadaki her kare bir insanın özel yaşamıdır. Ve dünyadaki her insanın bir karesi yani özel yaşamı vardır. Hiç kimse bizden izin almadan bu karenin içine giremez. Bizden izin alınmadan özel yaşamımıza girilirse biz zarar görürüz. Bu durumda Aikido‘ yu kendimizi korumak için kullanabiliriz.
Aikido Seviyeleri
Shodan (1. Dan):SHO başlangıçtır, başlayandır. Beden sonunda emirlere cevap vermeye, teknikler şekil kazanmaya başlamış olmalıdır. Aikido”nun ne olduğu hakkında fikir edinilmeye başlanılmıştır. O halde, aikido çalışmalarına, gerekli yavaşlıkta, özenle, kesinliğe dikkat ederek devam etmek, çabalamak, uğraşmak gerekir.
Nidan (2. Dan) : 1.Dan”da istenilenlere, yüksek seviyede bir zihinsel azimle beraber aynı anda gözlemlenebilecek hız ve güç eklenir. Bu, öğrencide sanki bir nevi ilerlemişlik, gelişmişlik hissiyle kendini belli eder. Sınav kurulu, bu gelişimi, tekniklerin şekilsel olarak kavranılmasını ve çalışmanın istikametini de dikkate alarak değerlendirmelidir.
Sandan (3. Dan) : Bu seviye, Kokyu – Ryoku kavr*****n anlaşılmasının başlangıç aşamasıdır. Aikido”nun ruhsal boyutuna giriş aşaması. İncelik, ustalık, hareketlerde netlik ve tekniklerde etkililik ortaya çıkmaya başlamıştır. Yeni başlayanlara öğretmenlik etmeye başlanabilecek seviyeye gelinmiştir.
Yondan (4. Dan): Teknik olarak ileri olan bu seviyede, teknikleri oluşturan unsurlar sezinlenmeye başlanmıştır. Usta”nın yerine arada sırada ders verilebilir.
Godan (5. Dan) :Tekniğin dış görüntüsüyle sınırlı kalmadan, teknik şekillerden sıyrılarak, -ama zihne ve ilkelere bağlı kalarak,- sanat kendini göstermeye başlar. Durumlara karşı, yeni teknik çözümler ortaya çıkar.
Rokudan (6. Dan):Teknik göz alıcı, hareketler akıcı ve güçlüdür. Seyredene gerçekliğini ispat eder. Güç ve fiziksel serbestlik, -tıpkı zihinsel durulukta olduğu gibi,- hareketin içinde birleşir ve aynı zamanda kendisini günlük hayatta da hissettirir.
Nanadan (7. Dan):Varlık, yanılsamalardan arınır ve gerçek doğası içinde yeniden doğar: gerçek Ben”i ortaya koyar. Her çeşit bağlılıklardan sıyrılıp, özgürce, burada ve şimdi yaşamanın zevkinin farkına varır.
Hacidan (8. Dan):Hayatın ve ölümün ötesinde zihin açıktır: Zıtlıkları uzlaştırabilme yetisine sahip, düşmansız, kendisiyle barışıktır. Rakipsiz, mücadelesiz, tek ve mutlak galiptir. Ayak bağı olmaksızın özgürdür, özgürlüğünün içinde serbesttir. Büyük Usta şöyle söylüyordu: “Düşmanın karşısında, fazladan hiçbir şey yapmaya gerek duymadan karşısında ayakta durmam yeter.” Hayat görüşü bütünle uyum içindedir. Ancak bu aşama yolun sonu değildir, zira en saf su bile bataklıkta bulanır; ilk adımını atan Başlangıç Zihini”ni hiçbir koşulda unutmamak gerekir.
(Alıntı)

Son Düzenleme: viking20 ~ 25 Haziran 2008 12:08
Reborn91
24-06-2008, 12:03   |  #2  
Reborn91 avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 2
3,307 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Nis 2008

destan of the forum :D:D:D ellerine sağlk ama ilgi alanım değil birazcık :)

viking20
24-06-2008, 12:40   |  #3  
viking20 avatarı
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 141
7,681 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: May 2006

her cinsten her yaştan kişi her vakit başlayabilir.

Son Düzenleme: viking20 ~ 24 Haziran 2008 12:52
bir dost
24-06-2008, 13:24   |  #4  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,174 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2007

sıcak biyandan okumaya üşendim açıkçası.

07BENER07
24-06-2008, 13:29   |  #5  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,699 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: May 2008

ilgi alanıma girmiyor ama teşekkürler :D:DD