ilk defa gidecekseniz kesinlikle ilk entry'ye kulak verin.
ben tamamen kendi ilgilerime, zevklerime dayanarak bir şeyler yazmak istiyorum.
öncelikle, beş günden az zaman ayırıp da şehri yarım yamalak gezmeyin. turla falan gidip öteki dandik şehirleri de görelim diye barselona'yı harcamayın. madrid'in yeri ayrı, endülüs'ün yeri ayrı, ancak zaragoza idi valencia idi çok da gerek yok.
barselona'yı turist otobüsü ile gezecekseniz, günde üç ana duraktan fazlasına enerjiniz ve zamanınızın kalmayacağını düşünüyorum, o yüzden ilk gün mavi rotada, başka duraklarda zaman kaybetmeden la sagrada familia, park güell ve camp nou gezilebilir. bunların her birine ikişer saat, birinden diğerine ulaşım için yarım saat, ve aralarda olabilecek ufak tefek aksamaları da hesaba katarak online biletlerinizi alın.
ikinci gün ise kırmızı rotada katalan tarih müzesi, poble espanyol, mnac gezilirse belli başlı yerler bitmiş olur. ama unutmayın bu yorucu olacak, arada yemek yemeniz dinlenmeniz gerekecek. ve sabah 9:30 gibi başlarsanız akşam 7 gibi ancak bitirmiş olacaksınız. kalabalıktan yaşanacak gecikmeleri hiç bilemiyorum, yaz vakti bu hesapların hepsi toz duman olabilir.
yeşil rotayı ise yürüyerek gezmeniz, port olimpic'de gönlünüzce takılmanız, barceloneta'da kopmanız mantıklı, otobüse gerek yok.
montjuic, tibidabo, montserrat gibi yerler bana göre vakit kaybı tamamen. teleferikmiş tramvaymış manastırmış eğlence parkıymış, ilginizi çekiyorsa buraları da ihmal etmeyin. ayrıca barselona'da bir çok müze var, picasso müzesi, çikolata müzesi, erotik müze gibi hayli fazla seçenekten ilginizi çekenleri kalan günlerinizde ziyaret edebilirsiniz. barri gotic ise görmeden gelmemeniz gereken bir bölge. sokaklarına bırakın kendinizi.
ilk iki gündüzünüzü bu rotalarda geçirdikten sonra gidip otelde biraz dinlenip tazelenin. otel için aman temiz olsun aman rahat olsun diye uzaklarda, ulaşım aracı gerektiren yerlerde oyalanmadan, la rambla etrafındaki ucuz hostellerden faydalanın, tek kişilik, çift kişilik, tuvaletli banyolu odalar da var, ille on kişiyle kalmak zorunda değilsiniz. bu sayede her yer yürüme mesafesinde olduğu için çok rahat eder, gerektiğinde otele geri dönüp duş alabilir, üzerinizi değiştirebilir, eşyalarınızı bırakabilirsiniz.
akşam 9'dan önce yemeğe gitmek pek alışıldık değil. iyi yemek istiyorsanız tavsiye edeceğim iki kaliteli restoran var, biri los caracoles, diğeri de 7 portes. bunlar dışında da bir sürü güzel mekan var ama ben portesin paellasını hiçbir yerinkine değişmem. caracoles ise kendine has atmosferi için gidilesi bir yer. her iki mekan da oldukça köklü bir tarihe sahip ve fiyatları da ünleri ile denk.
buralarda balık, paella, gazpacho gibi belli başlı yerel lezzetler tatmak, kaliteli şarap içmek iyi olur. crema catalana ise hiç sevmediğim ama en meşhur tatlı.
her yer tapas bar dolu. en beğendiğinize gidin oturun, sevmezseniz başka yere gidin. oturacak yer bulmak zor olur, her zaman çok kalabalık bu mekanlar, ancak güzelliği de burdan geliyor. herkesle içiçe sıcak bir atmosfer var, ispanyolca katalunca filan biliyorsanız veya kazara turistler dışında ingilizce bilen birileriyle tanışırsanız çok eğlenceli zaman geçirirsiniz.
yemek için tapas bar seçerseniz çeşit çok, fiyat da daha uygun. ben her seferinde ne olduğunu bilmediğim şeyler sipariş edip denemeyi seviyorum, ama garsonlar da elinden geldiğince tarif eder, ne istediğinizi anlayıp ona göre bir şeyler önerir. el xampanyet ve çevresindeki sokaklar alternatiflerle dolu.
gece kulübü eğlencelerinden zevk alanlar için bir dolu seçenek var opium ve razzmatazz benim bildiklerim. özellikle lgbt kardeşlerime tavsiye ediyorum, barselona'da gece hayatını tatmadan ölmeyin.
pek çok yerde flamenko izleyebilirsiniz ama ben atmosferinden ötürü palau dalmasesi beğeniyorum.
zaten bu saydığım bütün bar, restoran gibi mekanlar ile picasso müzesi aynı yerdeler, bir gününüzü bu bölgede planlayabilirsiniz.
aklıma ilk gelenler bunlar, keyifli barselonalar...