bence bu oyunlar zararlı

Bu başlık kilitlidir. Yeni mesajlar gönderilemez veya mevcut mesajlar düzenlenemez.
Banned
20-02-2006, 19:13   |  #1  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005

bana katılırmısınız bilmem ama bu oyunlar artık insanlara zarar vermeye başladı.bilgisayarda 5 oyun olsa herbirine yarım saat vakit ayırsak minumum tabi 2,5 saat yapar.
önemli bir zaman dilimini dijital alemin sanal eğlencesine veriyoruz.
saatlerini oyun başında geçirenlerde var.

biz mi oyunları kontrol ediyoruz onlarmı bizi kontrol ediyor.
internet kafelerde küçük çocukları oyun oynarken gördükçe kaygılanmıyor değilim.çoğu ders kitabı haricinde eline başka bir kitap alıp okumamıştır.

bizim zamanımızda saklambaçlar vardı ,mahalle arası maçlar vardı. artık çocuklar oyunda ama dijital oyunda.
geçenlerde bir akrabanın çocuğuna mahallede en çok hangi oyunu oynuyorsunuz? diye sordum.
ben aramızda maç yapıyoruz gibi bir cevap beklerken counter strike cevabını alınca şaşırmadım desem yalan olur.

ama onlarda haklı top oynamak isteseler yer yok .belediyeler bu konuda benim gözümde sınıfta kalmıştır.

oyunlara geri dönecek olursak bunların çoğu silahlı oyunlar son derece şiddet içeriyorlar benim çocukluğumdaki ağaçtan yaptığımız silah masumiyetinde değiller.
amerikan kaynaklı birçok oyunda siyasi içerik bulunduğuda gerçek yani oyun içinde oyun var!

oyundaki kahramanı kontrol edip sağa sola ateş edip binaları havaya uçururken hangi duygumuzu tatmin ediyoruz?

kısacası herkes ekran kartını terfi ederken ben eldeki mevcut ekran kartımı kaldırıp sokağa atmayı düşünüyorum.

theironman
20-02-2006, 19:22   |  #2  
theironman avatarı
Genel Denetmen
Teşekkür Sayısı: 63
8,347 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Oca 2004
ganzolist
bana katılırmısınız bilmem ama bu oyunlar artık insanlara zarar vermeye başladı.bilgisayarda 5 oyun olsa herbirine yarım saat vakit ayırsak minumum tabi 2,5 saat yapar.
önemli bir zaman dilimini dijital alemin sanal eğlencesine veriyoruz.
saatlerini oyun başında geçirenlerde var.

biz mi oyunları kontrol ediyoruz onlarmı bizi kontrol ediyor.
internet kafelerde küçük çocukları oyun oynarken gördükçe kaygılanmıyor değilim.çoğu ders kitabı haricinde eline başka bir kitap alıp okumamıştır.

bizim zamanımızda saklambaçlar vardı ,mahalle arası maçlar vardı. artık çocuklar oyunda ama dijital oyunda.
geçenlerde bir akrabanın çocuğuna mahallede en çok hangi oyunu oynuyorsunuz? diye sordum.
ben aramızda maç yapıyoruz gibi bir cevap beklerken counter strike cevabını alınca şaşırmadım desem yalan olur.

ama onlarda haklı top oynamak isteseler yer yok .belediyeler bu konuda benim gözümde sınıfta kalmıştır.

oyunlara geri dönecek olursak bunların çoğu silahlı oyunlar son derece şiddet içeriyorlar benim çocukluğumdaki ağaçtan yaptığımız silah masumiyetinde değiller.
amerikan kaynaklı birçok oyunda siyasi içerik bulunduğuda gerçek yani oyun içinde oyun var!

oyundaki kahramanı kontrol edip sağa sola ateş edip binaları havaya uçururken hangi duygumuzu tatmin ediyoruz?

kısacası herkes ekran kartını terfi ederken ben eldeki mevcut ekran kartımı kaldırıp sokağa atmayı düşünüyorum.

zaman değişti, artık çocuklara ne oynuyordun diye sorarsan büyük ihtimal teknolojik bir cevap alırsın zaten. Bunda şaşılacak bir şey yok aslında, zamanın insanlara yansıması. Bu Türkiye'de de böyle, tüm dünyada da. Oyunların zaman öldürdüğü muhakkak, daha faydalı şeyler elbette ki yapılabilir ancak bu konuda yapılacak fazla bir şey de yok, iş biraz ebevynlere ve biraz da bireyin kendisine düşüyor. Ben şahsen eskiden aşırı derecede oyun tutkunuydum, saatlerimi başında harcardım, bundan pişman değilim tabii ki, çünkü hevesimi aldığıma inanıyorum o zamanlar. Şimdi çıkan oyunları oynamak pek istemiyorum, istesem de makinem buna pek müsade etmiyor (labtop). Şimdi oyunlardan ziyade daha başka türlü vakit öldüren şeyler var: Chat gibi. MSN bu alanda en bilinen ve yaygın olan program olma ünvanını sürdürüyor. Bill Gates dahi Türkiye'deki potansiyelin farkında ve MSN'e burada çok ilgi gösterildiğini bir konuşmasında dile getirmişti. Oyun oynamanın dışında bu da bir vakit öldürücü o zaman. Ama işte direkt bu sfatı yapıştırıp işin içinden çıkmamız mümkün olmuyor, dediğmi gibi zamanın şartlarını göz önünde bulundurmamız lazım, artık dünya değişti, tabii biz de...

make-believe
20-02-2006, 19:52   |  #3  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 1
1,836 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Oca 2006

Ganzolist'e sonuna kadar hak versem de bir erişkin olarak '90'lardan beri bir oyun tutkunu olarak bundan vazgeçemiyorum. Özellikle oyunlardaki üç boyutlu sihirli atmosferler insanı adeta büyülüyor, hipnotize ediyor. Muhteşem görselllik, grafikler vs...

Bu aralar FEAR'ı oynuyorum.İnsanı içine çeken bir oyun.

Tabi bunun bir de maliyeti var. Sizi sonu gelmez bir terfi kısır döngüsüne sokması.Harcanan bir o kadar para. Ülkemiz yavaş yavaş bir bilgisayar çöplüğüne de dönmekte malesef.

mkkilinc
21-02-2006, 08:33   |  #4  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
14 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2004

Artık heryer iletişim araçları ile dolu,
fakat iletişimin kendisi yok.

Teknoloji çok iyi bir yardımcı,
çok kötü bir efendidir.

mkkilinc
21-02-2006, 08:41   |  #5  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
14 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2004

KAVANOZ  
Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı konusunda, zaman zaman kurslar düzenleniyormuş.
İşte bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmanı öğretmen, çoğu hızlı mesleklerde çalışan öğrencilerine:
“Hadi, küçük bir sınav yapalım” demiş. Ve masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş.
Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş.
Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş:
“Kavanoz doldu mu” Sınıftaki herkes,
“Evet, doldu” yanıtını vermiş.
“Demek doldu ha” demiş hoca. Hemen eğilip bir torba küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş,
kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler. Yeniden sormuş öğrencilerine:
“Kavanoz doldu mu?” İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler,
“Hayır, tam  da dolmuş sayılmaz” demişler.
“Aferin” demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir torba dolusu kum çıkartmış.
Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden:
“Kavanoz doldu mu?”
“Hayır dolmadı!” diye bağırmış öğrenciler. Yine “Aferin” demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Sormuş:
“Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?” Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış:
“Şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz.”
“Hayır” demiş öğretmen. “Çıkartılması gereken asıl ders şu:
"Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız."
Ve tabii, herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş:

“Hayatınızdaki büyük taş parçaları neler? Onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz?
Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?”

Ya biz? Kaya parçalarına öncelik veriyor muyuz?

LiL_CaT
21-02-2006, 16:29   |  #6  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
385 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2005

bende çok küçük yaşta amiga 500 ile başlamıştım.sonra bilgisayar ile devam ettim ama bağımlılık oldu haftada 5 saati geçmiyeceğim artık.

Banned
22-02-2006, 18:53   |  #7  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005

mkkilinc kavanoz yazın çokgüzel.galiba ben bazı kaya parçalarını kavonoza koymada geç kalanlardanım.
ayrıca iletişim çağında iletişimsizlik var damişsin sonuna kadar katılıyorum.

mkkilinc
23-02-2006, 08:06   |  #8  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
14 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2004

Eski İstanbul’da bir şair kayığa bindiğinde kayıkçıya “Farisi -Farsça- bilir misin?” diye sormuş.
Kayıkçı bilmediğini söyleyince de “Eyvah!” demiş şair “Gitti ömrünün yarısı .”
Biraz açılmışlar dalgalar kayığı sert biçimde sallamaya başlamış.
Kayıkçı :
“Beyim yüzme bilir misin?” diye sorunca şair ,
“Hayır.” diye cevap vermiş.
Bunun üzerine kayıkçı,
“Eyvah beyim,gitti ömrünün tamamı” demiş.

“Yaşamda bazı bilgilerin önceliği bulunabilir. Bazı konulardaki bilgiler hayatımızı doğrudan etkiler.”

VAROLMAK GELİŞMEK UZLAŞMAK- Üstün DÖKMEN

yas
23-02-2006, 14:42   |  #9  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
592 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2004

Uzmanların da belirttiği gibi Oyunların ve de filmlerin çekici atmosferinin aslında gerçek dünyada olamayacaklarının hemen oyunun ve filmin akabinde çocuklara anlatılması ve anlamalarının sağlanması gerekiyor. Çünkü çocuklar, soyut ile somutu tam manası ile ayırt edemiyorlar. Çocuk sahiplerine duyurulur.

Zaman kaybı noktasında ise 5 oyun için 2,5 saat çok iyimser bir örnek. Biz şuna bir oyun için 2,3 saat diyelim. Oyunlara bu kadar zaman harcayan birinin ya yapacak işi yoktur ya da oyun oynamak öncelikleri arasında kitap okuma vs. aktivitelerden daha öndedir. Yetişkinlerin kendi kendilerine çeki düzen vermesi gerekir ancak çocuklar yine ebeveyn kontrolünde olmalı.

Zaman kaybettiren tek şeyde bilgisayar oyunları değil hani. Saatlerce yapılan geyik muhabbetleri, futbol, siyaset yorumları... İnsana ne katıyor? Hiçbir şey. Faydacı yaklaşımla baktığımızda tamamen zaman kaybı. Ancak insan psikolojisinin değişmez bir gerçeği var. Eğlence. İnsanlar bunları neden yapıyorlar? Eğlendikleri için. Günümüz seküler dünyasında da eğlencenin araçtan amaca dönüştüğü, yaşam felsefisi halini aldığını da hesaba katarsak.... :) Vur patlasın! Çal oynasın!

mkkilinc
24-02-2006, 09:36   |  #10  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
14 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2004
yas
Zaman kaybettiren tek şeyde bilgisayar oyunları değil hani. Saatlerce yapılan geyik muhabbetleri, futbol, siyaset yorumları... İnsana ne katıyor? Hiçbir şey. Faydacı yaklaşımla baktığımızda tamamen zaman kaybı. Ancak insan psikolojisinin değişmez bir gerçeği var. Eğlence. İnsanlar bunları neden yapıyorlar? Eğlendikleri için. Günümüz seküler dünyasında da eğlencenin araçtan amaca dönüştüğü, yaşam felsefisi halini aldığını da hesaba katarsak....
Bence hesaba katılması gereken bir nokta daha var. Eğlencenin araçtan amaca dönüşüp, yaşam felsefesi halini alması sürecinin nasıl geliştiği. Sadece sonuca bakmamak aynı zamanda sonucun nasıl oluştuğuna bakmak gerekir.
Ancak bu şekilde, eğlenmek uğruna , eğlence olmayacağımızı düşünüyorum.  Tabi hayatımızda eğlence olacak, herkes eğlenmeli ve herkes kendi eğlence tarzını kendisi seçecek. Fakat günümüzde insanlar nasıl eğleneceklerine ve yaşam felsefelerinin nasıl olacağına kendileri karar verebiliyorlar mı? Yoksa insanlara, önlerine konan ve eğlence budur şeklinde belli eğlence tarzları arasından seçip yapmaları mı sağlanıyor. Ben buna seçme değil dayatma derim.  Özellikle çocuklar bu dayatma ve saldırılara mağruz kalıyorlar, tüm hayatları bundan etkileniyor ve bundan çok fazla zarar görüyorlar. Bu saldırılara yetişkinler de mağruz kalıyorlar ve kendilerini kaptırabiliyorlar.  
Şunu gözden kaçırmayalım. Gördüğümüz, seyrettiğimiz hiç bir şey boş değildir ve insana bir şey öğretmiyor vermiyor değildir. İnsanlar herşeyden bir şeyler çıkarırlar ve alırlar. Bunlarda insanların yaşam felsefelerini, yaşamdaki araçları, amaçları ve değer yargılarını belirler. Acaba insanlar bunların ne kadar farkına varabiliyorlar? Tüm bunlar iyice değerlendirmedirilmediğinde, karar verme kabullenmeye dönüşüyor. Yapacak bir şey yok demek ve kabullenmek tek çıkar yolmuş gibi geliyor insana.
Bir ekran kartını dahi alırken, ince eleyip sık dokuyan, kılı kırk yaran bizler acaba hayatımıza yön veren şeyleri ne kadar ve ne şekilde inceleyip değerlendiriyoruz? Yoksa bilgisayarımızın performansı bizim hayattaki yaşam performansımızdan daha mı önemli.

Son Düzenleme: mkkilinc ~ 24 Şubat 2006 09:40
Raziel
24-02-2006, 11:17   |  #11  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
936 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2004

günümüz şartları teknolojiyle fazla samimi olmamızı zorunlu kılıyor. Oyunlar, chatleşmeler ve dahası kullanıcının kendi zevkine kalmış birşey. İnterneti kullanması bilen kişi bu ortamdan inanılmaz derecede şeyler öğrenebilir, hayatını kolaylaştırır, zenginleştirir. Oyunlar ve muhabbetlerse arada soluk almamız için ideal.

CU_GS7
24-02-2006, 15:27   |  #12  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
6,371 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Şub 2006

Aslında bir diğer açıdan oyunlar insan hayatı için yararlı denilebilir.

Oyunlar insana bazı değerler de kazandırıyor.Özellikle çocuk yaşta oynanan bazı oyunlar çocuklarda karar alma,uygulama,strateji geliştirme,risk alma,sonuçları görme gibi olumlu değerlerinin gelişmesine katkıda bulunuyor.Bazı yetişkinler için de bence bu durum geçerli..

Ancak tabii ki çocuklara şiddet içeren oyunlarda müdahale edilmesi ve gerçek ile sanal arasındaki farkın açıkça anlatılması şartıyla..

Banned
24-02-2006, 16:20   |  #13  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005
yas
Uzmanların da belirttiği gibi Oyunların ve de filmlerin çekici atmosferinin aslında gerçek dünyada olamayacaklarının hemen oyunun ve filmin akabinde çocuklara anlatılması ve anlamalarının sağlanması gerekiyor. Çünkü çocuklar, soyut ile somutu tam manası ile ayırt edemiyorlar. Çocuk sahiplerine duyurulur.

Zaman kaybı noktasında ise 5 oyun için 2,5 saat çok iyimser bir örnek. Biz şuna bir oyun için 2,3 saat diyelim. Oyunlara bu kadar zaman harcayan birinin ya yapacak işi yoktur ya da oyun oynamak öncelikleri arasında kitap okuma vs. aktivitelerden daha öndedir. Yetişkinlerin kendi kendilerine çeki düzen vermesi gerekir ancak çocuklar yine ebeveyn kontrolünde olmalı.

Zaman kaybettiren tek şeyde bilgisayar oyunları değil hani. Saatlerce yapılan geyik muhabbetleri, futbol, siyaset yorumları... İnsana ne katıyor? Hiçbir şey. Faydacı yaklaşımla baktığımızda tamamen zaman kaybı. Ancak insan psikolojisinin değişmez bir gerçeği var. Eğlence. İnsanlar bunları neden yapıyorlar? Eğlendikleri için. Günümüz seküler dünyasında da eğlencenin araçtan amaca dönüştüğü, yaşam felsefisi halini aldığını da hesaba katarsak.... :) Vur patlasın! Çal oynasın!

Banned
24-02-2006, 16:37   |  #14  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005

alıntı yaptık yorum yapamadan hata ile mesajı gönderdik.neyse şunu söyleyecektim.
yas arkadaşımız son paragrafta çok önemli bir konuya değinmiş.Bu televizyon insan hayatına ciddi manada müdahele ediyor.Edirnede üniversitede öğrenci iken televizyonun yüzüne bakmaz arkadaş sohbetleri çok daha eğlenceli olurdu.istanbula geldiğimde televizyonun yüzüne bakmazdım.fakat okul bitip istanbula dönünce akşamları ister istemez televizyon seyrediyorsun daha sonra bazı programların dizilerin bağımlısı oluyorsun.bununönüne geçmekte pek mümkün olmuyor.

kısacası televizyon,bilgisayar oyunları vs. eğlence araçlarına yaklaşırsan bağımlısı oluyorsun uzak durursan aramıyorsun sigara alkol gibi bir şey bunlar.

yas
26-02-2006, 23:24   |  #15  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
592 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2004
mkkilinc
Fakat günümüzde insanlar nasıl eğleneceklerine ve yaşam felsefelerinin nasıl olacağına kendileri karar verebiliyorlar mı? Yoksa insanlara, önlerine konan ve eğlence budur şeklinde belli eğlence tarzları arasından seçip yapmaları mı sağlanıyor. Ben buna seçme değil dayatma derim.[/alıntı
İnsanın fıtratı zaten toplumun yönlendirmesi üzerine kurulu. İnsan sosyal bir varlık. Haliyle kendi istek ve arzularına toplumun istek ve arzuları doğrultusunda rötuş atması gerekiyor(Aslında aynı şey hayvanlar içinde geçerli.). Yani Toplumun değer yargıları ki biz bunlara örf ve adetler diyoruz, kişisel tercihlerin Avrupa İnsan Hakları mahkemesi oluyor. Aynı durum kaçınılmaz olarak Eğlence alanında etkili. Bunu ikiye ayırabiliriz.

Eğer benim eğlence anlayışım toplumun örf ve adetleriyle çatışıyorsa ben bu şekilde eğlenemem. Mesela eşcinsel ilişkiler bizim toplumumuzda hoşgörülmez, haliyle bu kişiler toplum tarafından eğlence biçimlerini değiştirmeye zorlanırlar.

İkincisi ki senin bahsettiğin, toplum tarafından yönlendirilme. Buna da Popüler kültür örnek verilebilir.

Bunları hor görmemek lazım, ne de olsa hayatın değişmezleri. Bunları sorgulamak neyin kime göre doğru olduğuna kadar gider. Öte yandan amaç eğlenmek olunca bunlar bir mana ifade etmiyor. Yani beni eğlendirdikten sonra önüme konana uymam ile kendi tarzımı yaratmamın bir manası yok. Zaten "Özgün Eğlenme" diye bir kavram da yok :)

mkkilinc
27-02-2006, 09:39   |  #16  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
14 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2004

Sayın yas
Ben yazımda toplumların çok kısıtlı olan şeylere yönlendirildiğini anlatmak istemiştim. Siz toplumun kişileri yönlendirmesinden bahsediyorsunuz. Sizin bahsettiğinizin öncesinde toplumlar yaşam tarzları bakımından, belli kesimlerin çıkarları doğrultusunda yönlendirilirler. Bu günümüzdede en çok eğlence hayatı üzerinden yapılıyor. Çünkü bu şekilde daha çok insana ulaşılıyor, daha az maliyetli oluyor ve insanlar daha çok bedel ödüyorlar.
Bu arada herhengi bir şeyi hor gördüğümden bahsetmedim. Hiçbir şekilde kimsenin eğlenme şeklini değiştirmeye çalışmıyorum. Bu konuda haddimi bilirim. İnsanlara nasıl eğleneceklerini öğretmek gibi bir düşüncem ve uğraşım yok.
Eğer insanlara "kendi tarzınızı" yaratın diyecek olsaydım ve "özgün eğlence" diye bir kavrama inansaydım bunları açıkça yazardım. Yazımdan böyle bir anlam çıkarmış olmanıza üzüldüm.
Ben sadece insanın ne ile ve nasıl eğleneceğine karar verirken bazı şeyleride göz önünde bulundurması gerektiği ile ilgili düşüncelerimi belirttim. Daha öncede yazdığım gibi tabiki karar vermek ve nasıl karar vereceğide insanların kendilerine kalır. Tabi bu yazdıklarım kendi yaşamlarını kendileri belirlemek isteyenler için geçerli. Yoksa ben eğlenirim gerisi beni ilgilendirmez diyenlere söyleyecek bir şeyim yok.

Ganzolist'in dediği gibi;
"kısacası televizyon,bilgisayar oyunları vs. eğlence araçlarına yaklaşırsan bağımlısı oluyorsun uzak durursan aramıyorsun".

İşte bu; eğleniyormuyuz  yoksa bağımlı mı oluyoruz? Bu bağımlılık bize ne veriyor ne alıyor. Sağlığımız, sosyal yaşantımız vb. yönlerdende bir değerlendirme yapılması taraftarıyım. Bilgisayar ve televizyon karşısında uzun süreler oturmanın "kalıcı" yani ömür boyu geçmeyecek bazı rahatsızlıklara yol açtığını ve bunun gibi bazı rahatsızlıkların oluştuğunu hepimiz biliyoruz herhalde değil mi? Bunun yanında sosyal yaşantıdan uzun vadede nasıl uzaklaşıldığını.

cursed
27-02-2006, 23:10   |  #17  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,123 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Oca 2005
Raziel
günümüz şartları teknolojiyle fazla samimi olmamızı zorunlu kılıyor. Oyunlar, chatleşmeler ve dahası kullanıcının kendi zevkine kalmış birşey. İnterneti kullanması bilen kişi bu ortamdan inanılmaz derecede şeyler öğrenebilir, hayatını kolaylaştırır, zenginleştirir. Oyunlar ve muhabbetlerse arada soluk almamız için ideal.
Ben buna sonuna kadar katılıyorum... Gerçekten de gerçeklikte yapamayacağım bir çok şeyi.. bana sunuyor.. arada soluk almaktan bile fazlasını sunuyor... İşte bu fazlası tehlikeli yoksa iş tamemen irade kontrolüne bağlı bi eşy olayı tutku aşamsına getirirseniz kötü oluyor o akdar ..

Banned
28-02-2006, 14:01   |  #18  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005
Raziel
günümüz şartları teknolojiyle fazla samimi olmamızı zorunlu kılıyor. Oyunlar, chatleşmeler ve dahası kullanıcının kendi zevkine kalmış birşey. İnterneti kullanması bilen kişi bu ortamdan inanılmaz derecede şeyler öğrenebilir, hayatını kolaylaştırır, zenginleştirir. Oyunlar ve muhabbetlerse arada soluk almamız için ideal.
bu şekilde olsa diyecek bir şey yok ama tam tersi bir durum olduğundan bu konu açılmıştır.

Banned
28-02-2006, 14:03   |  #19  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005
LiL_CaT
bende çok küçük yaşta amiga 500 ile başlamıştım.sonra bilgisayar ile devam ettim ama bağımlılık oldu haftada 5 saati geçmiyeceğim artık.
Raziel işte böyle oluyor ve coğu LiL cat gibi kendisini sınırlayacak bir iradeye sahip değil.

Banned
28-02-2006, 14:10   |  #20  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005
CU_GS7
Aslında bir diğer açıdan oyunlar insan hayatı için yararlı denilebilir.

Oyunlar insana bazı değerler de kazandırıyor.Özellikle çocuk yaşta oynanan bazı oyunlar çocuklarda karar alma,uygulama,strateji geliştirme,risk alma,sonuçları görme gibi olumlu değerlerinin gelişmesine katkıda bulunuyor.Bazı yetişkinler için de bence bu durum geçerli..

Ancak tabii ki çocuklara şiddet içeren oyunlarda müdahale edilmesi ve gerçek ile sanal arasındaki farkın açıkça anlatılması şartıyla..

tamamen sanal alemde cereyan eden bir kurgunun somut hayata hiçbir etkisinin olmadığını bilen çocuk bunu sadece eğlence için yapıyor.yukarıda bahsettiğin artı değerler çocuğun kendi hayatında birebir sonuçlarını yaşaması ile ancak olabilir.

Banned
28-02-2006, 14:18   |  #21  
OP Banlandı
Teşekkür Sayısı: 0
621 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2005
mkkilinc
İşte bu; eğleniyormuyuz  yoksa bağımlı mı oluyoruz? Bu bağımlılık bize ne veriyor ne alıyor. Sağlığımız, sosyal yaşantımız vb. yönlerdende bir değerlendirme yapılması taraftarıyım. Bilgisayar ve televizyon karşısında uzun süreler oturmanın "kalıcı" yani ömür boyu geçmeyecek bazı rahatsızlıklara yol açtığını ve bunun gibi bazı rahatsızlıkların oluştuğunu hepimiz biliyoruz herhalde değil mi? Bunun yanında sosyal yaşantıdan uzun vadede nasıl uzaklaşıldığını.
mesele biraz pc olayından uzaklaştı ama şunu söylemeden geçemem.akşam aile toplanıyor herkes tv başına geçip uykuya kadar tv seyrediyor.ne çocuk anne babasına derdini anlatabiliyor ne bir konuşma ne muhabbet hiçbirşey .istisna olabilir tabii. ama şunu söylemek istiyorum bu batı toplumlarınında problemi bir şekilde bu problemlerimizi aşmamız gerekiyor.

yas
28-02-2006, 14:37   |  #22  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
592 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Haz 2004

Oyunlar zararlı, evet! Tıpkı çoğu film, tv programı, futbol - siyaset fanatizmi gibi. Keşke insancıl değerler işleyen şeyler bizim eğlence kültürümüzü oluştursaydı ancak gelinen nokta temennilerimizden çok uzak. Bu şartlar altında yapabileceklerimiz bence şöyle olabilir.

1) Oyunların şiddeti körüklediğine katılmıyorum. Her oyunun hitap ettiği bir kesim var. Çocukların kendi yaş guruplarına hitap etmeyen oyunları oynamaları tıpkı çocuğun elektrik prizlerine tel sokması gibi birşey. Böyle bir durumda elektrik kötüdür, ölümlere yol açıyor denemez. Ebeveynlerin yaşamın her anında olduğu gibi burada da devreye girmesi gerekiyor. Gerekli yerlerde müdahale etmeli veya oyunlardan uzak tutmalı. Tabi internet kafe sahiplerinin de bu bilince sahip olmaları gerek! Yaşı ilerlemişler olarak bizlerde de iş iradeye kalmış.

2) Oyunları kendisi bizzat zararlı değil, ancak olanları da var. Teknoloji televizyonunda bir eleman bahsedince çok ilgimi çekti. Oynadığımız çoğu oyunda dünyayı cani yaratıklardan kurtarırız, teröristleri engelleriz, ülke güvenliğimiz için verilen görvleri yaparız, polis olarak mafyaları, çeteleri çökertiriz. Genel manada şiddet içerikli de olsa "İYİ ADAMI" oynarız. En dandik senaryolu oyunlarda bile bizi öldürmeye çalışanları öldürürüz, yani nefsi müdafaa. Ancak "Grand Theft Auto" oyunları böyle değil. Oyunda hiçbir ahlakımız yok. Adam öldürme, hırsızlık, gasp, darp, haneye tecavüz...(Bir sonraki versiyonlarda ırza tecavüz de olursa şaşırmam.) Hepsi de zengin olabilmek, mafya patronu v.s olabilmek için. İyi adam değil, hırsız, katil, tetikçi v.s. oluyoruz. Tam manasıyla bir suç similasyonu. İşte bu oyun çocuklar hatta yaşı kemale ermemişler için zararlı. Çocuklar hayal dünyası ile gerçek dünyayı ayırt edemez halleriyle diğer oyunları oynasalar dahi iyi adam oluyorlar. Bu oyunda değil. İki çocuğun GTA'daki gibi macera yaşamak için araba çalması da buna örnek verilebilir.

Son söz: "Oyunlar zararlıdır" kampanyası bence tüm oyunlara karşı değil, bazı oyunlara karşı yürütülmeli.