10 sene kadar önce yapacağım uluslararası yolculuk için her şey hazırdı. gideceğim yerde takriben üç sene yaşayacaktım. dolayısıyla valize koyacaklarım konusunda özenli davrandığım için verilen hakkı iki valiz için toplamda 20 kg kadar aştım. kilosu 17 euro'dan başka bir ülkeye bilet almaya yetecek bir tutar ödemem gerekti. duruma söylenmeye başlayınca kontuvardaki tatlı mı tatlı kadın "amirim burada olmasaydı sizi geçirirdim." dedi kısık sesle. o tutarı ödemek istemediğimi ısrarla söyleyince konuyu esas yetkiliyle konuşmak üzere başka bir kadına yönlendirildim. gittiğim kadın önce gayet soğuk ifadeyle yardımcı olamayacağını konuşma uzayınca 10 kilosunu görmezden geleceğini söyledi. tam bu esnada yanımdaki pek sevdiğim beni uğurlamaya gelen yakınım "ama çalışanınız amiri olmasaydı geçirebileceğini söyledi." dedi ve benim kafamdan aşağı kaynar suyu döktü. kadıncağız aslında inisiyatif bende olsaydı kullanırdım, sizinle empati kurabiliyorum demek istemişti. aynı zamanda resmi olmayan bir sistemden resmi olmayan bir şekilde bizi haberdar etmişti. neyse pek soğuk olan ve belli ki kontuvarda çalışanların üstü olan kadının gözleri söylenen şey üzerine fal taşı gibi açıldı. ardından da telefonu bir hışımla alıp numarayı çevirdi ve kazablanka yolcusunu kim gönderdi diye sordu. gönderen kişiyi telefona alıp öyle bir şey söyleyip söylemediğini sorduktan sonra "işlemler bittikten sonra yanıma geliyorsun." dedi oldukça sert bir ifadeyle. nasıl üzüldüğümü anlatamam. kaybettiğim onca vaktin sonrasında uçağın kalkmasına o kadar az bir zaman kaldı ki sarpa saran muhabbeti daha fazla uzatmadan 170 euro'yu ödeyip pasaport kontrolü yapılan alana gittim. kuyrukta beklerken ismim anons edilmeye başlandı. bineceğim kapı en uç noktalardan biri olunca da kan ter içinde uçağa binmeden önceki son kontrolün yapıldığı yere vardım. kadının amiriydi kontrolü yapan ve hiç yolcu kalmamıştı. adam biletime baktı ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:
amir: size bir şey sormak istiyorum, çalışanım size böyle böyle bir şey söyledi mi? (amir belli ki çalışanının arkalığını almak istiyor ama konu başka kişilere gidince kontrol onda değil.)
ben: evet söyledi ama çalışanınıza zarar gelsin istemiyorum; isterseniz yolcu uydurmuş diyebilirsiniz." (tabii bu verdiğim cevabın ne kadar mantıklı olduğu konusunda şüphelerim var.)
amir: sizi yüzleştirebilir miyim?
ben: eğer uçak beni almadan gitmeyecekse tabii!
bu noktada amir bir dakika deyip bir kapıdan içeri girdi. kadına benimle konuşmak isteyip istemediğini sordu. kadının ağlama sesini ve istemiyorum dediğini duydum. amir çıkıp "teşekkür ederim beklediğiniz için uçağa geçebilirsiniz." dedi.
sene 2005'ti olayın olduğu gün kahroldum hala aklıma geldikçe üzülürüm. bu satırları o kişinin okuma olasılığı ne kadardır bilmiyorum ama o ufak olasılık için ne kadar üzgün olduğumu söylemek istiyorum. bu olay kadının ya işten uzaklaştırılmasına ya da mimlenmesine neden oldu. başımıza gelen olayların hangisini iyi hangisini kötü olarak etiketleyebileceğimizi uzun vadedeki etkilerini görmeden bilemeyiz. o gün uğruna göz yaşı akıttığı olay belki büyük bir hayat dersi ve hayatının dönüm noktası olmuştur kim bilir! en azından ben öyle umuyorum.