ahmeyt05
Türkler sadece Müslüman mı? Başka dine mensup Türk yok mu? Milletle din birbiriyle bağımsızdır.
Türkler elbette sadece Müslüman değiller, Hristiyan, Yahudi, Şamanist Türkler de var. Millet ve din bu anlamda birbirinden bağımsız, ama işin içine kimlik kavramı girince her şey değişiyor ve zorlaşıyor. Kimliği oluşturan ana unsurlar içinde ırk, dil, din, tarih ve tarih şuurunun bulunduğu çok karmaşık bir yapıdır. Bunlardan birini çekip alırsanız o kimliğin önemli bir unsurunu yok etmiş olursunuz, çoğu durumda ortada kimlik de kalmaz. Mesela Macarlar ve Bulgarlar Türk’tür. Ama biz bugün onlarla akraba ırk olduğumuzu bile hatırlamayız, hissetmeyiz. Çünkü kimliği oluşturan iki unsur kaybolmuştur; dil ve din. Mesela Sırp, Hırvat ve Boşnaklar aynı ırktan olmalarına, dillerinin çok yakın olmasına rağmen dinleri farklı olduğu için neredeyse kimlikleri bile ayrışma noktasına gelmiştir. Bu yönü itibarıyla kimlik, kültür, medeniyet kavramları üzerine binlerce çalışma yapıldığı halde sosyal bilimcilerin anlaşamadığı meselelerdendir. Sosyal bilim derken; sosyal bilimler, matematik vesaire… Bunlar bilim değildir, disiplindir. Çünkü bilimin konusu tekrar edilerek gözlemlenebilen, laboratuar ortamında test edilebilen,
yanlışlamaya (burası önemli) açık bilgilerdir. Sosyal bilimler tabiatı icabı buna imkan vermez. Dolayısıyla insanların elinde vesikalar, belgeler ve anlatımlar bulunduğu için, onlardan yola çıkarak herkes yorumunu yapar, ideolojisine göre bakış açısını ortaya koyar bir nevi, ki burada da dananın kuyruğunun koptuğu, tartışmanın bitmek tükenmek bilmeyeceği bir alana girmiş oluruz; felsefe. Yani sosyal bilimlerde objektif, herkese göre doğru, biricik bilgi yoktur. Vakıa, izafiyet ve kuantum teorilerinden beri bilimde de objektif ve elle tutulur bir bilgi kalmadı, her şey göreceli bir hale geldi. Ama buralara da girersek yine çıkamayız.
Osmanlı'da Fransız Devrimi'nin yankılarından önce Türk'e sorduğunuzda "Elhamdülillah Müslümanım" dermiş. Jön Türkler'den sonra aydın kesim "Osmanlıyım" demeye başlamış. (Fransız Devrimi'nin milliyetçi görüşünün imparatorluk zihniyetine uygulanmış şekli). Arda arda yenilgiler, toprak kayıplarıyla çoğunluk Türk olan topraklara kadar sınırlarımız daraldığında(Misak-ı Milli sınırları) artık Türkler "Ben Türküm" demeye başlamıştır. Türklüğün dini yoktur.
Mesela bugün de birçok Türk’e sorduğunuzda “Elhamdülillah Müslümanım” der. Yani çok değişen bir şey yok. Fakat milletini sorarsanız “Türküm” diyecektir, Türk olanlar tabi ki, Türk olmayanı da zorla Türk yapmaya kalkmak ayrı bir garabet… Fakat Osmanlı zamanında milletini sorsaydınız ona da “Müslüman” derdi. Mesela bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde tanımlanan azınlık kavramının temelinin hala din olduğunu biliyor muydunuz? Zaten Avrupa Birliği ile temel anlaşmazlık noktalarından biri de buradan kaynaklanıyor, herkes kendine göre alıyor kavramı; çıkar kavgası. Çünkü millet/etnisite kavramı bir kimlik unsuru olarak Fransız İhtilali’nden sonra ortaya çıkar. Ondan önce bizde olmadığı gibi dünyanın diğer yerlerinde de yoktur. Diğerleri de Hristiyan milletindendir, ortak dilleri Latince’dir. Ve elbette Osmanlı Türk olduğunu, soyunu çok iyi bilirdi; Osmanlı hanedanı Oğuzların Açinoğulları sülalesindendir ve bu sülale hanedan çıkaran sülalelerden biridir. Bu sülale dışında kimse hanedan olamaz Osmanlı’da. Çok kat’i bir kuraldır. Bu eski dünyadaki kurallardan biridir aynı zamanda. Mesela Timur hanedan sülalesinden olmadığı için hükümdar olamamıştır, başta kukla bir hükümdar vardır. Kendini hükümdar ilan etmeye kalksa kimse tanımazdı çünkü. İktidarın tanınmak, kabul edilmek gibi bir özelliği olmak zorundadır; iktidarınızı kimse tanımıyorsa iktidarınız da yoktur aslında. Bu Avrupa’da da böyledir, Habsburglar vardır orada da. Osmanlı, yeni fethettiği yerleri devlete entegre etmek için uyguladığı iskan siyasetinde, Türk olmayan hiçbir aileyi buralara yerleştirmez. Müslüman olması yetmez, Müslüman ve Türk olacak; ki mesela Kıbrıs alındığında Kıbrıs'ta iskan edilecek ailelerden biri olabilsin. Mimar Sinan'ın Kanuni'ye bizzat yazdığı mektup vardır, kardeşini Kıbrıs'a yerleştirmemesi için. Mimar Sinan Ermeni'dir diyen bazı zerzevata duyrulur. Her neyse, bu laf çok uzar daha. Yalnızca modern, Fransız İhtilali sonrası dünya ile eski dünyanın (sizin de iyi bildiğiniz dille) kodları aynı değildir. Format değişmiştir yani:) Fransız İhtilali eski dünyanın ölüm fermanıdır; sadece Osmanlı değil, bütün imparatorlukların da sonu olmuştur. Hasılı; “Müslümanlık”, “Osmanlılık”, “Türklük” apayrı tanımların ve anlayışların, kavramların ve zamanların ürünüdür. Biri ötekini kimlik olarak dışlamaz. Osmanlıca ise sadece bir isimlendirmeden ibarettir, Osmanlıca dediğimiz şey Türkçe’dir, muhteşem bir dildir.
Din, imparatorluklarda farklı milletleri aynı şemsiye altında toplamak için kullanılan bir araç olmuştur fakat Fransız Devrimi'yle yükselişe geçen Ulusçuluk akımıyla artık daha fazla etkisinin kalmadığı, işe yaramadığı Arapların 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'ya ihanetleriyle açıkça görülmüştür.
Din imparatorlukların aynı şemsiye altında toplanacağı bir araç olamaz. Bu ne Roma’da, ne Bizans’ta, ne Osmanlı’da ne de diğerlerinde (kimileri bu üçü dışında imparatorluk kabul etmez, kriterlere uymadığı gerekçesiyle) böyledir. İmparatorlukların çatısı altında birçok dil, ırk ve din bulunur. Ortak bir unsur değildir, Osmanlı siyasi çatısında da sadece Müslümanlar yoktu; öyle değil mi? Araplar Birinci Dünya Savaşında bizi arkadan vurmamıştır; bu bir palavradan ibarettir. Araplar da yekpare değildir, içlerinde Hristiyanı vardır, Kıptisi vardır vesaire. İhanet eden belli bir gruptur ve savaşta ihanet olur, bazen öz kardeş bile ihanet edebilir. Yine de Arapların büyük çoğunluğu Osmanlı cephesinde mücadele etmiştir. Mesela Bangladeş’ten Çanakkale’ye getirilen askerlere İngilizlerin “Kafirlere karşı savaşacaksınız” dediğini, onların Müslüman Türkleri görünce şok geçirdiğini biliyor muydunuz?
Türklerin tarihi 700 yılla kalmaz. Türkler 3000 yıldan daha eski bir millettir. Herkes milletine, devletine ve atalarına saygılı olsun lütfen. Osmanlı zamanında tarih olarak Osmanlı'dan başka bir şey anlatılmaz, bilinmezmiş. Eski Türk Tarihi, Cumhuriyet Döneminde Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasıyla araştırılmaya başlanmıştır.
Tabi ki 700 yıl değildir; bunu da çok iyi bilirdi Osmanlı. Geçmişini reddetmiş de değildir. Tarih anlatıcılığı ya da yazıcılığına gelince; maalesef tarih boyunca biz bu konuda çok kötü olmuşuzdur. Hala da öyleyizdir. Ortada öyle tarih araştırması falan da yoktur. Eski Türk devletleriyle ilgili kaynaklar Çin kaynaklarıdır, Osmanlı tarihi yazarı Hammer, Atatürk hayatı yazarı Andrew Mango, Lugat yazarı Şemsettin Sami (Arnavut'tur) vs. (Tabi hiç yoktur gibi anlaşılıp da şunlar var ama demeyin; meselenin genel görünümü budur).
Son söz: Hiçbir şey tek boyutlu olmadığı gibi kavramlar da tek boyutlu değildir, özellikle sosyal bilimlerde kişiden kişiye bile değişkenlik gösterebilir. Ama her şeyde olduğu gibi bu konularda da öncelikle kavramları yerli yerinde öğrenerek onlar üzerinden konuşmak gerekir. Bir konuda bilgi, fikir sahibi olabilmek için önce onun “dilini” bilmek lazım (hepiniz bilgisayar dilinden az-çok anladığınız için ne demek istediğimi kıyas edebilirsiniz). Okumak, temel kavramlar üzerinde fikir sahibi olmak lazım. Bizde ne yazık ki, okumamak tembelliğinin de etkisiyle, fikir/düşünce önce ideoloji sonra slogan derekesine düştü. Son olarak gençlere ben bir Cemil Meriç’in “Bu Ülke” adlı kitabını okumalarını şiddetle tavsiye ederim.
Son Düzenleme: Süleyman. ~ 13 Nisan 2009 03:58