Souls-Like oyunları ile aram fena değildir. Hemen hemen her çıkan Souls-Like oyununu oynadım diyebilirim. Souls-Like oyunlarına, Dark Souls 1 ile başladığım günler daha dün gibi aklımdadır. Kendi kendime ilerleyip, bu ne oğlum!!! ölüp ölüp duruyorum diyordum. Oyunda yönlendirme yok, harita yok, düşman ile ilgili bilgi yok, aslında hiç bir şey yok. Dark Souls resmen, beni oynama diyordu. Doğal olarak, bende oynamayı bıraktım. Ama ilk defa bir oyundan güzel olmadığı için değil de çok zor olduğu için kopmuştum. Daha sonra oyun hakkında biraz araştırma yapmaya karar verdim (aradan bir kaç ay geçtikten sonra). İnternette araştırdıkça, yok artık demeye başladım. O kadar basit gözüken ama anlamadığım bir şekilde zor olan oyun, meğerse derya denizmiş… Dark Soulsu, bir aksiyon Rol Yapma Oyunu diye almıştım. Ama internetteki yazıları okuduktan sonra bildiğin strateji oyunu olduğunu anladım (oyunda strateji yapmadan ilerlemek ?? kolay değil de) Neyse daha sonra rehberler, tartışmalar, videolar derken, Dark Soulsu en ufak detaylarına kadar bitirdim. Sonra hızımı alamadım, Dark Souls 2' ye daldım. Sonra Bloodborne çıktı, hemen bitirdim derken Fromsoftware abone oldum. Tabi Souls-Like türünde denemeler yapan, diğer firmalarında oyunlarını denedim. Ama Fromsoftware gibi derli toplu, eğlencelisini bulamadım desem yalan olmaz. Bu durum, PS5 almamla birlikte değişti diyebilirim. Nasıl mı ? artık Demon’s Souls anlatma vakti gelmiştir.
Bilmeyenler için hemen söyleyeyim, Demon’s Souls bir PS5 özel ve çıkış oyunudur. Orijinali 2009 yıllında, Fromsoftware tarafından PS3' de yayınlanmıştır (Fromsoftware, bununla birlikte Souls-Like türünün yaratıcısı olmuştur. Resmen, Demon’s Souls ile bir devir açtılar). 2020 yıllında ise PS5 e özel olarak tekrardan geliştirilmiştir. Temelinde, orjinal oyuna bağlı kalmakla birlikte, Bluepoint’ in çok iyi bir iş çıkardığını söylemem gerekiyor. Demon’ s Souls, benim için Fromsoftware tarafından üretilmeyen ve hayranlık duyduğum ilk Souls-Like oyunudur. Şimdi kendimi yalanlayarak, Demon’s Souls aslında bir Fromsoftware oyunudur. Kafanız karıştı di mi ? ?? Oyun temelde Fromsoftware’ ın orjinal oyununa çok bağlı kalmış. Ama Bluepoint, oyunu o kadar güzel yapmış ki kesinlikle bir remake, remastered havası vermiyor. Özetle, Bluepoint’ in kendi başına Souls-Like oyunu yapmasının zamanı gelmiştir. Bence, çokta başarılı iş çıkarırlar. Merakla beklediğimi, buradan yetkililere duyururum.
Oyunun içeriği hakkında ne söylesem taraflı olacakmış gibi hissediyorum. Ama bir şeyler söyleyeceğim tabiki…. Öncelikle oyunun atmosferi, tek kelime ile harika… Müzikler içinde aynı övgüyü yapabilirim. Zaten kendisi, Souls-Like türünün çıkış noktasıdır. Hikayesi, çok güzel ve sizi meraklar içinde, yaşamaya itiyor. Burada hemen bir şeyi belirtmem gerekiyor ki oyun temelde Souls-Like olmasına rağmen, konun anlatımında epeyi cömert davranıyor. Bu durum benim hoşuma gitti. Normal de Dark Soul oyunlarında, konuyu anlayacağım diye kafayı yerdim. Bir NPC bulup, ağzından çıkan 2 cümleyi anlamlandırmaya çalışırdım (Doğal olarak anlamazdım). Derken oyunu 10 defa bitirdikten, internet üzerinden bol bol okuyup, tartışmalara katıldıktan sonra heeeeeee! demiştim. Ama Demon’s Souls da ilk oyunu bitirdiğimde konuyu anladım; sade, anlaşılır, akıcı, heyecanlı, bence süper… Tabi ki dünyayı araştırdıkça, Demon’s Souls hakkında yeni ve çarpıcı bilgiler ortaya çıkıyor. Sonuçta bir Souls-Like oyunu kendileri, olacak o kadar. Grafikler, ben yeni nesilim diye bağırıyor. Oyun dinamikleri, süper! Hele vuruş hissiyatı! anlatamam. İlk defa savuşturma saldırısı (parry) yaptığımda, ne oluyor dedim, ağzım açık kaldı. Oyunu ilk seferde 20 saatte bitirdim. İkinci seferde 12 saate bitirdim. 3. seferden sonra oyun süresi, 8 9 saat bandına kadar düştü. Çünkü artık, ne yapacağımı, ne istediğimi ve neyi nerede bulabileceğimi çok iyi biliyordum. Zaten Souls-Like oyunlarında strateji belirlemek ve buna göre ilerlemek, oyunu ciddi anlamda kolaylaştırıyor. Temel Souls-Like dinamiklerini de biliyorsanız, oyun bir süre sonra zor olmaktan bile çıkıyor diyebilirim. Ama yeni başlayan biri için Souls-Like türünün, kullanıcı dostu olduğunu söylemek mümkün değil. Bir kere, oyuna daha başladığınız anda golü yiyorsunuz. Oyun sizden, bütün dinamiklerini bilmenizi ve buna göre oynamanızı bekliyor. Ama buna karşılık hiç bir bilgiyi de vermiyor. Zorla sizin, oyundan bunları almanız gerekiyor. Ama bunun için oyunu bitirmeniz gerekiyor. Buda sizin, 2. 3. defa oyunu bitirmenize neden oluyor. Ama dediğim gibi Demon’s Souls, diğer Souls-Like oyunlarına göre bu konuda, biraz daha insaflı davranıyor. Oyunu oynarken bir dakika bile sıkılmadım. Oyun bittiğinde, oyunla işim bitti gözüyle bakmadım. Aynı saniye, yeni oyuna başladım. Bu döngü bir süre devam etti. Oyunu oynamadığım zamanlarda ise vaktimi, oyun hakkında araştırma yaparak ve oyun için stratejiler kurarak geçirdim. Bunu yaparsam bu olur, şunu yaparsam şu olur diye, rüyalar bile gördüm. Özetle, Demon’s Soulsa başlayıp, zorluğundan bıkmadıysanız, oyunun etinden, sütünden sonuna kadar, oynarken ve oynamazken faydalanıyorsunuz diyebilirim.
Son olarak, Demon’s Souls benim için bir başyapıttır. Zaten bir devri, başlatan oyundur. Türü seven ve sevmeyen, herkesin keyif alacağına inanıyorum diyemiyorum. Oyunu, oynayıp bu ne lan! ölmekten başka bir şey yapmıyoruz, diyip bırakan çok oluyor. Ama bir eşik noktası var, orayı geçmeyi başarabilirseniz. Çok uzun süre, Demon’s Soulsun etkisi altında kalacağınıza eminim. eee daha ne olsun, bir oyunu tekrar tekrar bitirip, farklı farklı keyifler alıyorsanız. O oyunu, tartışmaya gerek yoktur. Bence de Demon’s Soulsun, tartışmaya hiç ihtiyacı yok.
İyi eğlenceler