chp milletvekili ceyhun irgil tarafından açıklanan istatistik.
şöyle demiş:
“devlet hastanelerindeki ölüm oranı yüzde 40 arttı. devlet hastanelerinde 2010 yılında 83 bin kişi hayatını kaybederken, 2014 yılında 114 bin kişi hayatını kaybetti. çünkü… durumu kritik hastaların çoğuna özel hastanelerde bakılmıyor, zordaki hastalar özel’den devlete sevkediliyor, devlet hastanelerinde yeterli bakım sağlanamıyor, bu ağır istatistikler oluşuyor.”
“hekime başvuru rakamlarına bakalım… akp iktidara geldiğinde 2002 yılında 209 milyon insan hastaneye gitti. 2014 yılında bu rakam ne oldu? 644 milyon oldu! ülke nüfusunun neredeyse dokuz misli.”
“2002 yılında 769 milyon kutu ilaç satıldı. 2014 yılında 1 milyar 970 milyon kutu ilaç satıldı.”
“acil servise başvuran vatandaş sayısı kaç biliyor musunuz? 100 milyon! ülkenin nüfusu 70 milyon… dünya rekorudur bu. dünyada nüfusundan daha fazla acile başvuran tek ülke, biziz.”
“çünkü… acil servise gidince fark ödemiyorsun. insanlarımız iki lira üç lira farkı bile ödeyemeyecek durumda olduğu için, acil servislere yığılıyor. kadının çocuğu ateşleniyor, farkı ödeyebilecek durumda olmadığı için mecburen akşamı bekliyor, acil servise götürüyor.”
“2002 yılında bu ülkede 2 milyon kişi ameliyat olmuştu. 2014 yılında kaç kişi ameliyat olmuş? 14 milyon kişi! bunun nedeni ne? halka hizmet mi? hayır. bunun adı, performans… hükümet, performans adı altında, doktorlara hastanelere ameliyat karşılığı para ödüyor, bu yüzden habire ameliyata yükleniliyor.”
“bıçak parası kaldırıldı deniyor. halbuki, bıçak parası resmileştirildi. özel hastanelere giden vatandaşlar yüzde 200 fark ödüyor. bu farkın adı ne allah aşkına? bıçak parası işte o… açıktan alınan bıçak parası, resmi bıçak parası haline geldi.“
“bu performans sistemi nedeniyle, bu gidişle, memlekette neşter değmeyen insan kalmayacak!”
“milleti kandırmayalım. madem sağlık sisteminde her şey yolunda… o halde neden insanlarımız hastanede yer bulabilmek için, ameliyat olabilmek için habire bizi, milletvekillerini arıyor?”
“akp sadece parası olanların sağlıklı hizmet alabildiği bir sistem yarattı. katkı payı, katılım payı, reçete parası gibi çeşitli yollarla fark ücreti alarak, hasta vatandaşları müşteri konumuna getirdi.”
“piyasacı sağlık hizmetiyle anne ve bebek ölüm hızları arttı. anne ve bebek ölümlerini bile küçük göstermeye çalışıyorlar, tüik rakamlarını bile küçük göstermeye çalışıyorlar.”
“şimdi ne yapıyorlar? şehir hastaneleri yapıyorlar. şehir hastaneleri, özelleştirmenin truva atıdır. adama arsayı buluyorlar, adam o arsaya bina yapıyor, o binayı o adama 49 yıllığına kiralıyorlar, yüzde 70 doluluk garantisi veriyorlar, doktoru hemşireyi devlet veriyor, doktorun hemşirenin maaşını devlet veriyor, hastanenin gelirini o adam alıyor, binadaki kafeterya, kuaför gibi işletmeler bile o adama ait oluyor. böyle bir şey dünyada nerede var?”
“şehir hastaneleri, kamu-özel ortaklığı kisvesi altında, kamu adını kullanarak, küresel sermayeye kaynak yaratıyor. halkın sağlığı, yandaş işadamlarına pazarlanıyor.”
“sağlık çalışanlarının özlük hakları verilmiyor. fazla mesaiye zorlanıyor. itiraz edenler sürülüyor, taciz ediliyor.”
“altı bin doktor istifa etti. şu anda devlet hastanelerinde kritik ameliyatları yapacak adam yok. bursa devlet hastanesinde mesela, neredeyse beyin ameliyatı yapılmıyor, tümör ameliyatı yapılmıyor.”
“sağlık personeli mutsuz, bıkkın…
nasıl sağlık hizmeti verecekler?”
“her dört sağlık çalışanından biri taşeron… taşeron kafayla sağlık hizmeti olur mu?”
“eğer sağlığı bu taşeron kafayla yürütmeye devam ederseniz, bunun acı sonuçlarını gün gelir, herkes sevdikleriyle öder. sağlık denilen kavram, ne ekonomiye benzer, ne siyasete benzer. unutulmasın… dünyada sağlıktan, hastalıktan daha demokratik bir şey yoktur. bu meclis bile hastalıktan daha demokratik değildir.”