öncelikle namusun kelime anlamına bakalım: namus ( el-ekber) dilimize arapçadan geçen bir kelime, "
özellikle türkçedeki anlamı, islam ile bağlantısı olan cinsellik kurallarına da değinir. türk dil kurumu'na göre; "bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık" ve "dürüstlük, doğruluk" olarak tanımlanmıştır. ayrıca tevrat'ın yunanca adı tora namus, "düzen" anlamına geldiği için namus kelimesinin kökü araplarda değil yunanlarda olduğu düşünülür.
ingilizce "honor" namus benzer şekilde farklılık gösteriyor.
4 yaygın kullanım honor i. şeref
5 yaygın kullanım honor i. onur
yani geçenlerde okuduğum bir yazıya uygun şekilde, namus sadece kadınları kapsayan bir kelime değil. bekaret/kızlık kavramına girmeyeceğim hiç, gerek bilimsel gerek ahlak değerleri ile örnekler verilerek, berkaretin kadın sağlığı için önemi gibi çok fazla yalan haber yapıldı. bu konudan artık midem bulandığı için, şeref haysiyet kavramına değinmek isteyeceğim.
hırsızlık yapan, haksız kazanç sağlayan insanlara cinsiyet ayrımı yapılmadan namussuz diye hitap edilir. günümüzde bu kavram evrilmiş ve tek başına kadına yontulmuş durumda. adeta erkekler için şerefsiz, kadınlar için iffetsiz-namussuz kelimeleri uygun görülmüş.
biz erkeklerin oluşturduğu biçimde, ailemin namusu, mahallenin namusu gibi çeşitlemeleriyle, özellikle erkekler arasında kışkırtıcı bir kavram olmuş.
iki yüzlülük şuradan geliyor. töre cinayetlerini, namus cinayetlerini kadınlar kadar eleştiren erkekler çoğunlukta. bu güzel bir şey ama aynı biçimde belli bir sadakatsizlik durumunda erkeğe yüklenen yine biz erkekleriz. ne gavat adam, ne rahat insan, bunlar hep entel takımı, biz o kadar geniş olamadık. en basit örneği futbolcu caner ve eski eşi asena konusunda pankartlar açıldı statta, başlıklar açıldı, caner'e, asena'ya denmeyen kalmadı. ben olsam vururdum, ben olsam döverdim. e hani sen dayağa, şiddete karşıydın? özgecan cinayetinde kınayanların en önünde gidiyordun.
bu iki yüzlülüğün nedenlerinden biri kadınlara şirin gözükmek, bir diğeri de linç edilme korkusu. kendi fikirlerini savunamıyor. spor başlıklarına bakın, kızlık zarına gönderme (japon bayrağı) bizim karımız x takım, kocanız biziz, ilkiniz biz olacağız şeklinde hakaretlere varan boyutta.
haberleri açıyoruz, durum farklı değil: daha geçen ay bir kızcağız gece yarısı tecavüze uğradı vay neymiş o saatte ne işi varmış, bunu benim çok sevdiğim arkadaşlarımdan da duydum misal, adamın ilk tepkisi bu oluyor.
kız mıydı kadın mıydı tabiri, orada ne işi varmış diye maksat aranması... tecavüze karşıyız ama karşı taraf buna çanak tutarsa haklılık payı da var, kafa bu. avrupa, batı diye duyar kasmayacağım hiç, orada şöyle orada böyle diye, her türlü sapkın düşüncede insan dünyanın her yerinde vardır ama bizdeki gibi çoğunlukta değildir.
otoriteden, küçük burjuvaya, entelektüel camialardan köylere kadar bu namus kavramı hep erkekler arasında tartışılan, kadının yeri konusunda ahkam kesen tebalara indirgenmiş durumda. kadın edilgen. düşünsenize, ukranya'ya maç izleme bahanesiyle giden, voleybol maçlarını kızların bacaklarını izleyeyim diye takip eden, evlendirme programını bir açık yakalarım kafasıyla izleyen insanlar var. misal yabancı ülkelerde daha çok seyirci gelsin diye kadın voleybolcuların mayolarının daraltıldığı kafa yapısı da yok değil. femen'i iki göğüs göreyim diye takip edenler var.
sosyal medya ayağına gelecek olursak, kadın hakları, namus cinayetlerine karşı kadınlara destek vs konularda kaba tabirle "belki kız düşürürüm" kafasıyla takılanlar çoğunlukta. bir platformda kızın biri milleyetçi söylemlerde bulunmuş, ben de eleştirdim. çocuğun teki çıkmış kızı savunuyor. sen kendi fikrini söyle onun savunulmaya ihtiyacı mı var dediğimde ne alakası var biz onla sosyal platformlardan tanışıyoruz, onu savunmam da ne var gibilerinden bir şeyler saçmalamıştı. ben de tartışmada gördüğümü ama bu tür ortamlarda ne dediğine bakmaksızın bir randevu şansım olur mu diye medet uman tipler var.
zaten izinsiz gösteri, onedio veya evrim ağacına bakın en çok beğeni alan yorumlar kimlerin ve bunlara en çok yorum yapanlar kimler.
ben bunu yeşilçamda da gördüm, namusu için intihar eden tipler, evliliğin imkansız hale gelmesi. filiz akın ve cüneyt arkın'ın filminde vardı bu, bekaret sorununu halledemeyip arabada donarak intihar ediyorlardı. ya da kışkırtıcı bir biçimde emrah filmlerinde tolstoyvari iyi-kötünün ayrıldığı filmleri çok izlemişizdir. salt kötü namussuz bir karakter, yoldan çıkan namussuz* olan kadın; aynı şekilde cem karaca'nın safinaz şarkısında kandırılma, yoldan çıkma vardır. fakir ama umutları olan, varlıklı kızlarla takılan, ailesini yok sayan, sinemaya, tiyatroya giden eksikli insan olarak resmedilirler. mutlak biçimde namusunu* bekaretini kaybeden kadın, kötü yola düşer. buna neden olan bir erkek karakter vardır. kadın karakteri savunmasız, saf, korumasızdır. özgürlük, bağımsızlık, tek başına güçlü olma şansı yoktur. bekçisi bir erkektir. onu uyarır, korur ama bir yerde kadının fazla iyi niyetinden başına olmadık işler gelir. kadının sonu cinayet ya da intiharla son bulur. ender olarak tövbe ederler ama mahalle baskısı yine onu ötekileştirir, içine almaz. mahalleli faydalanmaya kalkar ama namusludur da. bu iki yüzlülük yönetmenlerin örtük biçimde fikirlerini de bize genel olarak sunar.