1) “Kehanet” geçmiş, bugün ve geleceği buluşturan filmlerden birisi. Şifrelere dayalı aksiyon filmlerini sevenlerin bir süredir merakla beklediği filmin yönetmeni ise Alex Proyas. Proyas’ı “Dark City, The Crow” ve “I. Robot” gibi filmlerden hatırlamak mümkün. Çekmiş olduğu filmlerle kendi tavrını ortaya koyan ve özellikle birkaçıyla sinemaseverlerin ve eleştirmenlerin de beğenisini kazanan yönetmen bu filmle filmografisinde yeni bir sayfa açıyor. Senaryosunun son halini alması 8 yıl süren filmin başrolünde ise Nicolas Cage var.
2) Film 1959 senesinde bir okulda başlıyor. Öğrencilerden geleceği hayallerindeki gibi resmetmeleri isteniyor ve sonra bu resimler 50 yıl sonra açılmak üzere bir zaman kapsülüne konuyor. Her öğrenci üç aşağı beş yukarı benzer şeyler çiziyor ama birisi sadece rakamlardan oluşan bir kâğıt veriyor. Bunların birileri tarafından kulağına fısıldandığını söyler. 50 yıl sonra kapsül açıldığında bu tuhaf kağıt profesör John’un (Nicolas Cage) oğlu Caleb’in eline geçer. John bunun bir kod olduğunu çözer ve anlar ki sıralanan tarihler şimdiye kadar dünya üstünde gerçekleşen felaketlerin tarihleri ve ölü sayıları. Gerçekleşmeyen üç kehanet vardır ve bunların izini sürmeye başlar.
3) Filmin yıldızı elbette Nicolas Cage. “Elveda Las Vegas, The Rock” ve “Face/Off” gibi filmlerle yıldızı parlayan Cage’nin son dönemine bakıldığında aynı parıltıdan bahsetmek güç. Birbirine benzer rollerde karşımıza çıkarken hep aynı adamı izlemeye başlar olduk. Filmde canlandırdığı karakterleri değil hep Nicolas Cage’yi izledik. Cage bir role girmiyor da filmler onun üstüne inşa ediliyor gibi. Kehanet’te de bu durum bozulmuyor. Senaryo ve yönetmenden kaynaklanan sorunlarla beraber yapay bir oyunculuk izliyoruz. Kötü, sıradan diyaloglar ve “her sorunu tek başıma korkusuzca çözerim” tarzında bir kahraman olarak her şeye atlaması filmden uzaklaştıran etkenler. Ayrıca oğlunu canlandıran çocuk oyuncu da replikleri nedeniyle samimiyetsiz duruyor. Çokbilmiş bir çocuk olabilir ama bir yerden sonra “hadi canım“ dedirtiyor.
4) “Kehanet” belki senaryo ve oyunculuk olarak sınıfta kalıyor ancak görsellik ve efektler konusunda oldukça başarılı. Belki de tek iddiası budur. Özellikle metro sahnesi tam bir şölen. Teknik olarak ne kadar ileri gidildiğinin bir göstergesi. Aynı durum bir şehrin parça parça yok olduğu sahne için de geçerli. Hele ki sinema perdesinde ve iyi bir ses sistemiyle izlerseniz etkisi daha da büyük.
5) Film, dahil olduğu türe herhangi bir yenilik getirmiyor. Olayların gelişme sırasını az çok tahmin ediyorsunuz ve şaşırmıyorsunuz. Zira bu kurguda bir sürü film izlemiş olma ihtimaliniz büyük. Aynı şeyleri izlemek size sıkıcı gelmiyorsa ve “Nicolas Cage nerede oynasa izlerimci”lerdenseniz filmden beğeni ile ayrılacaksınız demektir.
Ayrıntıları http://sinemalar.com takip edebilirsiniz !