Margaret Atwood Cadı Tohumu
Margaret Atwood’un yeni romanı olan Cadı Tohumu’nu anlayabilmek için kitabı okumadan önce biraz William Shakespeare’in Fırtına (The Tempest) eserini bilmek gerekiyor.
Fırtına, Shakespeare’in fantastik eserlerinden bir tanesidir ve çoğu tarihçi için kesin yazım tarihi bilinmemesine rağmen kendisinin son eseri sayılmaktadır. Hikayenin trajedi-komik bir konusu vardır. Oyunun ana karakteri olan sihirbaz Prospero, taht kavgası sonrası 3 yaşındaki kızı Miranda ile birlikte bir sürgün edilir ve kendisini ıssız bir adada bulur. Burada, Ariel adında bir peri ve adanın tek sakini olan Kaliban ile yaşamak zorunda kalır.
Prospero, kardeşi Antonio ve Napoli Kralı Alonso yüzünden kızı ile birlikte bu sihirli adada yaşamak zorunda kalır ve bu yüzden içinde bir intikam ateşi besler. İntikam için eline şans tam 12 yıl sonra geçer ve Antonio ile Alonso deniz yolculuğunda iken Ariel’in yardımı ile bir fırtına çıkartır. Böylece ikilinin de adaya gelmesini sağlar ve adada bir intikam oyunu oynanır.
Oyunun devamını anlatmak Cadı Tohumu kitabının da devamını anlatmak olacağı için pek uygun değil. Çünkü kitabın hikayesi oyun ile paralel bir şekilde ilerliyor ve zaten kitabı da güzel yapan bu.
Cadı Tohumu kitabını ana karakteri olan Felix ünlü bir tiyatro yönetmenidir. Fakat hayat ona kötü oyunlar oynamış ve ilk olarak eşini daha sonra da tam üç yaşında iken kızı Miranda’yı kaybetmiştir. Bu yüzden Felix kızını Shakespeare’in ünlü oyunu Fırtına’daki Miranda ile özdeşleştirmektedir. Oyundaki Miranda ile babası 3 yaşında iken sürgün edilirken Felix de 3 yaşında kızını kaybetmiş ve hayat onun için sürgün gibi olmuştur. Fakat Felix gerçek sürgün hayatını yardımcısı Tony’nin ihaneti ile yaşamaya başlar. Kızının anısına Fırtına oyununu sergilemeye hazırlanırken Tony’nin kumpası ile Felix işten kovulur ve oyunu da iptal edilir. Bunun üzerine Felix tamamen ortadan kaybolur ve intikam planları yapmaya başlar.
Felix hayattan tamamen kopar ve bir anlamda kendi başına yaşar. Fakat kendisi aslında yalnız değildir. 3 yaşında iken kaybettiği kızının hayali de onunla yaşamaktadır. Felix kızının gerçek olmadığını bildiği halde onu görmek hoşuna gider fakat durumunun da kötüleştiğinin farkındadır. Bunun üzerine sosyalleşmek umudu ile iş aramaya başlar. Karşısına da fırsat olarak bir cezaevinde uygulanan “Edebiyat Yoluyla Okuryazarlık” programı için gerekli öğretmenlik işi çıkar. Felix, kimliğini gizlemek ister ve farklı bir isim ile işe başvurur. Fakat görüşmeyi yapan kişi kendisini tanır ve aralarında anlaşma yaparlar. Felix artık sahte bir isim ile cezaevindeki suçlulardan oluşan yeni bir tiyatro kurar ve oyunlarını sadece cezaevinde sergilemeye başlar.
Felix’in içindeki intikam ateşi hiç sönmez ve sürekli Tony ve arkadaşlarını internet üzerinden takip ederek intikam için fırsat kollar. Yıllar geçer fakat intikam fırsatı bir türlü karşısına çıkmaz. Fakat diğer taraftan da cezaevindeki işinden de oldukça memnundur.
Aradan tam 12 yıl geçer. Tıpkı Fırtına oyununda olduğu gibi. Kızı Miranda hayali de olsa artık 15 yaşında genç bir kızdır. Tıpkı oyundaki gibi de Felix’in eline intikam için mükemmel bir fırsat çıkar.
Tony bu zaman içinde kariyerinde hızla yükselmiştir ve Adalet Bakanı ile yakın ilişkiler içindedir. Tony’nin de içinde bulunduğu ekip Fletcher Cezaevi’ndeki tiyatro oyunlarının başarısını duymuş ve bunun üzerine de cezaevine bir ziyarette bulunmaya karar vermişlerdir. Tony ve arkadaşları Felix’in sihirli adasına gelmektedir ve 12 yıl önce kızı Miranda için sergilemeye karar verdiği Shakespeare’in Fırtına oyununu sergilemeye karar verir. Tabi ki gerçek bir intikam planı ile birlikte...
Cadı Tohumu kitabı bir taraftan Shakespeare’nin efsane oyunu Fırtına’yı mükemmel bir şekilde ele alıyor ve diğer taraftan oyun ile kendi hayatını özdeşleştiren Felix’in oyundaki gibi intikam hikayesini anlatıyor.
Özellikle tiyatroyu sevenlerin ya da ilgisi olanların tiyatro konusunda da çok fazla şey öğrenebilecekleri bir eser. Fırtına oyununun detaylarının ele alınışı insanın da bakış açısını değiştiriyor. Bunu için örnek vermek gerekirse oyunda yer alan Ariel aslında bir peri ve suçlulardan oluşan ekipte kimse fazla kadınsı olduğu için bir periyi canlandırmak istemiyor. Felix yönetmenlik yeteneğini kullanarak Ariel’e çok farklı bir bakış açısı getiriyor ve tabi sonunda herkes Ariel olmak için başvuruda bulunuyor. Diğer taraftan da Fırtına için sunulan alternatif sonlar da oldukça etkileyici ve Shakespeare’in oyunlarının aslında ne kadar derin anlamlar içerdiğinin de bir kanıtı olarak sunuluyor.
Tabi kitabının en merak edilen kısmı Felix’in intikamı. Fırtına oyununda olduğu gibi Felix de Prospero gibi oyun içinde oyun oynuyor. Oyunda olduğu gibi dokuzuncu hapishaneye kendisini hapsediyor. Ve oyunda olduğu gibi son sözü “beni özgür bırak” oluyor...