"Önce vitesin boşta olup olmadığını kontrol et… Tamam… Şimdi kontağı çevir, motor çalışınca bırak… Güzel… Debriyaja sonuna kadar bas, birinci vitese tak… Ayağını debriyajdan yavaş yavaş çekerken……. Yo yo hayır böyle olmayacak, sen geçsene bi şuraya!!!"
Gazla!!!…
Şöyle yaklaşık bir 10 yıl öncesine gittiğimizde, CD teknolojisi yeni yeni PC'lerimize gelirken Electronic Arts'ın "Need For Speed" isimli bir oyun çıkaracağı haberinin dolaştığını belki hatırlarsınız. Oyunu CD olarak gördüğümde daha elimde CD-Rom sürücü bile yoktu. Grafikleri sadece ekran görüntüsü şeklinde görüp "offf oyuna bak" dediğimizi hatırlıyorum :) Hatta 2-3 arkadaş önce Yazıcıoğlu'ndan CD'yi, peşinden gidip CD-Rom sürücü almıştık :) Hemen eve gelip bilgisayara yüklenen oyun, "ooooof, oooolum süperrr" şeklinde nidalarla karşılanmış ve saatler boyunca oynanmıştır.
Otomobil ve hız tutkunu birçok arkadaşımızın yaşadıkları sanırım az çok benzerdir. NFS serisine ilk olarak böyle başlayan EA büyük sükse yapmış, ardından ikinci oyunla yine bizleri vurmuş, doymayıp Hot Pursuit'i çıkarmış, 3, 4, High Stakes, efsane Porsche Unleashed vs. gibi versiyonları çıkardıktan sonra geçtiğimiz yıllarda Fast & Furious filmi ile başlayan modifiye çılgınlığının da etkisiyle Underground'u çıkararak yine kasasını doldurmuştur. Oyunun ikincisi daha da büyük başarı kazanmış, gelişen grafikler, yanlama (drift) vs. gibi seçenekler, uzun süre oynanmasını sağlamıştır.
Most Wanted ile de başarılarının üzerine yenilerini hiç durmadan ekleyen EA, nasıl becerdiyse işte bundan sonra düşmeye başladı. Carbon ile Underground'un neredeyse aynı olduğu, çok parlak grafikler haricinde pek bir getirisinin olmadığı söylendi. Yani hedef kitle oyunu çok beğenmemişti. EA "peki" dedi… Hatta "Bu sefer çok güzel olacak, o kadar iyi çalışacağız ki, demo bile çıkarmakla vakit kaybetmeyeceğiz" diye açıklama yaptı. Peki dedik, beklemeye koyulduk. Ortaya grafiksel yönden iyi ama oynanış yönünden beklentileri karşılayamayan bir oyun çıktı: Pro Street. Birçok kişi "ee bu muydu yani?" dedi. Bir grup bu oyunu çok beğendi ama eski toprak NFS'cileri doyurmadı. EA yine "tamam geliyoruz" dedi ve yine çalışmaya başladılar. Artık bundan sonrasında ben dahil birçok kişi inancını kaybetti. Yeni gelen oyun da iyi olmayacaktı. "Şu videolara bak!?!?, oynanış bu mu? grafikler bu mu? yok yok olmayacak, NFS bitmiştir… Ha ama şu video fena değil gibi, aaa, allah allah, dur bi bakalım"… Uzunca girişten sonra, "hadi bi bakalım" :)
Açıkçası oyunu yükleyene kadar inancım çok azdı. Çok önyargılıydım. Bunda ne kadar haksız veya haklı olduğumu inceleyeceğiz biraz da bu inceleme ile :) İlk ekranda Undercover yazısı ile birlikte polis lambaları efekti verilmiş bir ekran geliyor, burada tepede "Options, Menu" vs. gibi birşeyler görünüyor ama eliniz mouse'a boşuna gitmesin, işaretçi falan göremediğiniz gibi, bu menü oradan kaybolup "Press Enter" yazısı ile karşılaşıyorsunuz. Peki, Enter'a bastık. Bizden yeni bir profil oluşturmamız isteniyor ve giriş sinematiğine başlıyoruz. Bir Nissan 350Z'i kovalayan polisler görünürken, kamera Nissan'a arkadan yaklaşıp, çözünürlük değişince, anlıyorum ki kontrolü bize verecek, ve evet kontrol bizde… İlerideki polis barikatına kadar aracı biz kullanıyoruz ve onlara vurunca ara videomuz bitmiş oluyor.
Burada daha önceki tanıtım videolarında da dikkat ettiğiniz üzere, gerçek videolar kullanılmış ve başroldeki kızımız ile diğer polis, oyunun aslında konusu olan durumu tartışıyorlar. (Oyun en yüksek fps'lerini bu videolarda alıyor, sol üste dikkat :D)
Fakat sağolsunlar ne bir altyazı, ne başka açıklayıcı birşey sunmadan güzel kızımız bize bakarak "bu arkadaş gizli görevde, çalınmış bazı araçlar var, o da kimliği ortaya çıkmadan bu işi halledecek" benzeri cümlelerle birşeyler söyleyerek biraz da oyunun hikayesi hakkında kırıntılar veriyor, diğer memur buna karşı çıkmaya çalışsa da "konu kapanmıştır" diye kızımız karşı çıkıyor ve oyuna geçiyoruz. Gerçi gazla git işte, hikaye kimin umurunda değil mi :) Sonuçta Arcade bir yarış oyunu, çok da bir şey beklememek lazım ama oyunun piyasaya sürülmesinden önce "görev tabanlı oynanış olacak, yok senaryo olacak, şu olacak bu olacak" deyince, şahsen beklentilerim daha sağlam bir kurgu üzerineydi…
Gizli Görev…
Başlangıç olarak Nissan 240 SX'imiz oluyor. Tabi araç standart halde. Bu arada oyunu ilk açtığınızda detaylar ve çözünürlük saçma sapan seviyelerde olabilir. Yapılacak ilk iş, ana menü göremediğiniz için, oyun başladığında ESC'ye basıp, çıkan menüden grafik ayarlarınızı yapmanız. Zaten önyargılıyım, elime iyice koz veriyorlar :D Grafikler konusuna 400m. sonra değineceğim…
Oyun hemen Tab tuşu ile ilk yarışa başlayabileceğinizi belirtiyor. Bir de siz etrafı dolaşırken ara ara "şuna basarsan bu olur, buna basarsan bu çıkar" şeklinde bilgi veriliyor. G tuşuna basarsak GPS ve harita ortaya çıkıyor. GPS dediğime bakmayın, GPS'i hiçbir şekilde kullanmıyorsunuz. Zaten şehiriçinde ne diye boş boş dolanıyoruz o da belli değil. Bari sağa sola aracı sürerek gidebilseydik… G ile haritayı açtıktan sonra istediğiniz yarış türüne gelip bastığınız anda yarışa başlıyorsunuz. Aynı şekilde garaja da bu yolla gidiyorsunuz. Yani "şu kadar yol, şu kadar gezilebilir harita" dedikleri de fos çıkmış oluyor, salak salak gezerseniz ne ala, ama iki dakika sonra sıkılıyorsunuz haliyle.
Yapımcılar haritaya bile bakmanızı angarya olarak görmüş olacaklar ki, Tab tuşunu kısayol olarak hizmetinize sunmuş. Şehrin neresinde olursanız olun, Tab sizi yarış alanına ışınlıyor ;) Önce biraz boş boş dolaşıp sürüş özelliklerine bakmak istedim. Fena değil, en azından arkadan itişli bir Nissan 240sx ile 360 derece olduğumuz yerde dönebiliyoruz. Fizik tepkileri ne çok iyi ne çok kötü, aslında bir Arcade oyununa göre kararı iyi tutturulmuş. "Handling" denilen araçların kontrol özelliği marka-modele göre değişiyor.
Most Wanted havası mı?
Forumlarda veya çeşitli sitelerde tartışılan en büyük konu, oyunun ikinci bir Most Wanted mı olduğuydu. Oyunun gündüz saatlerinde geçiyor olması bu görüşü desteklemiş vaziyette. EA bir türlü karar verememiş gibi, bir oyunda gece, ikisinde gündüz, bir gece, bir gündüz şeklinde gidiyor. Ama gece-gündüz döngüsünü koymamakta inat ediyorlar. Ayrıca şehirde hala insanlar yok, sadece gezen başka araçlar var. Modifiye bölümü de pek bir gelişme göstermemiş. Vnyl, çeşitli boyalar, performans sistemleri, motor modifiyeleri vs. hep aynı. Bu konuda bence Midnight Club: Los Angeles'a özenebilirlermiş. Önceki NFS'lerdeki gibi tabi her parça açık değil, yarış kazandıkça kilitleri açılıyor ve öyle kullanmaya başlayabiliyorsunuz.
Bir de kazandığınız bir yarış sonunda araç veya sürücü özelliklerinin artması şeklinde bir değişiklik düşünülmüş ama nereden geliyor belli değil. RPG'lerdeki tecrübe puanı gibi düşünelim hadi… Ama istediğimiz gibi dağıtamıyoruz bunu. Yarışın sonunda "Şanzıman puanı kazandın, abicim şanzımana +5 yaz" diyor. Bir sonraki yarışta "yaz abi motora +20"… Neye göre, kime göre belli değil… Bir de önceki NFS'lerde çok sevilen Drift, yani yanlama modu, Undercover'da yokolmuş. Gizli görevdeki polisin yanlamasına gerek yok demek ki…
Grafikler
Oyunu ilk açtığınızda berbat grafiklerle karşılaşıyorsunuz. Yukarıda bahsettiğim şekilde menüye dönüp ayarları yaptığınızda bir nebze daha adama dönebiliyorlar. Duman efektini iyi beceren EA, niyeyse Undercover'da bir de "yerden çıkan iğneler" modellemesini eklemek istemiş. Araca patinaj yaptırarak olduğunuz yerde dönerken rahatça görebileceksiniz bunu. Hatta yukarıda grafiklerden bahsedeceğimi söylediğim paragrafın üzerindeki resme dikkatli baktığınızda ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Günümüz grafiklerine yakışmayan bir modelleme olmuş.
Ayrıca yine birçok kişinin şikayeti, oyunda tüm detaylar açık, Anti-Aliasing açık şekilde olmasına rağmen, tatmin edici grafiklerin olmayışı idi. Önce bunu o ana menü probleminden sandım, hemen ayarları değiştirdim. Tüm detayları en yükseğe getirip, 4xAA ve 1680×1050 çözünürlüğü seçtim. Tamam görüntü iyileşti ama özellikle gölgelerdeki ve etraftaki kırılmalar can sıkıcıydı.
Bunların dışında diğer bir hayal kırıklığı ise, bu anlamda çok başarılı olamayan grafiklerin, E8400 3.0ghz işlemci, GTX 260 ekran kartı ve 4gb ram'li sistemde, 40fps ortalama ile çalışması oldu. Most Wanted'ın motoru bile bundan daha iyiydi diyebilirim. Yine birçok oyun sitesinde, fps'lerde ani düşmelerin yaşanabildiği, duraklamaların görüldüğü belirtilmişti. Ekran kartının GTX260 olmasından olsa gerek, öyle feci bir duraklama yaşamadım ama anlamsız yere aşağıdaki gibi 29fps'ye kadar düşen sahneler oldu. Daha bu sahnede 3'ten geri sayıyor, ortaya hareket eden hiçbir şey yok. Ayrıca 18 Wheels of Steel'deki sürücü bile dışarıdan görüntüde odunsal da olsa kollarını sağa sola çevirebilirken, Undercover'da sürücümüz tahtadan oyulmuşçasına yerinde sabit vaziyette oturuyor. Hayır madem bu adama herhangi bir animasyon yapmayacaktınız, niye koydunuz, siyah camlı olsaydı araçlar? Bu da NFS'ye kesinlikle yakışmamış.
Grafik konusunda bir ekleme daha yapayım, bu kart ile yukarıdaki karede göreceğiniz üzere min.29 fps gördüm. Yalnız akıcılık enteresan şekilde 45-50fps'nin altında düşmeye başlıyor. Bunu gözünüzle çok rahat seçebiliyorsunuz. Oyun boyunca Fraps açıktı ve 45-50'nin altına düştüğü anda görüntü garipleşiyordu, 25'lere falan mı iniyor diye baktım ama 40'larda dolaştı, 35'lere indi, geri çıktı… Fakat niye inip çıktığı belli değil, 2 metre sonra 60-70 fps'ye çıktığı da oldu. Oyun motoru gerçekten saçmalamış vaziyette. Demek ki biraz daha güçsüz bir kartla oynamaya kalksak bittik… Bununla ilgili acilen bir yama yayımlanması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla şu an itibariyle ortada böyle bir şey yok.
Sesler…
Sanıyorum ki sesler, EA'nın NFS serilerinde başından beri en güzel becerdiği kısım. Araçların kendine özgü eksoz sesleri, devir kesicideki patlama sesleri, gazdan elinizi çektiğinizde eksozdan gelen patlama çatlama sesleri gerçekten çok çok güzel yapılmış. Bunun yanında müzikler de yine önceki NFS'lerden alışkın olduğumuz şekilde güzel.
Sonuç ve Genel Değerlendirme…
Sonuç olarak o bir NFS. Fakat artık sadece ortalamanın biraz üzerinde bir tablo çizebiliyor. Yaş grubu olarak baktığımızda, daha genç arkadaşlar "yahu oyunu niye beğenmiyorsunuz, ne var bunda" diyebiliyorlar ama aynı kitle Pro Street'i de çok beğendiğinden, ben pek bu yorumları dikkate almıyorum. Acaba yaşımızla beraber beklentilerimiz de mi değişiyor, artık gözümüz doymuyor mu diye düşünüyorum ama böyle değil. Şurada Undercover'dan ne kadar önce çıkmış olan GRID duruyor ki, grafiksel anlamda ve optimizasyon anlamında Undercover'a nal toplatır. Sırf grafik olarak da değil, GRID her ne kadar simülasyon ve arcade'i harmanlamış olsa da, oynanış olarak arcade yönünden de açık ara önde.
Bunların yanında, Quick Race, Time Trial, Drift vs. gibi bir çok modun kaldırılmış olması, sadece çok fazla ipucu verilmeyen bir senaryoya bağlı oynanışın bulunduğu (hoş, oynarken sadece yarışıyorsunuz, senaryo ile ilgili pek birşey göremiyoruz), eksiklerle dolu ve bu yüzden aceleye gelmiş bir oyun izlenimi vermekten öteye gidemedi. Örneğin oyun çıkmadan önce "görev tabanlı ilerleme olacak" vs. gibi bir oynanışı bile göremedim. Senaryo bu tarz şeylerle bile çok güzel bir şekilde güçlendirilebilirdi. Şahsen görüyorum ki önyargılarım beni yanıltmamış. Eksilerin, artıları 3 yanlışın 1 doğruyu götürmesi gibi götürdüğünü rahat rahat görüyoruz.
Kesinlikle aceleye gelmiş bir NFS olmuş ve özellikle son birkaç oyundur bu yapımlar EA'ya ve NFS ismine gerçekten yakışmıyor. Gamespot sitesine geçen gün baktım ve bu oyuna 10 üzerinden 7 verdiklerini gördüm. Bana sorarsanız anca 5 veya 6'yı hak ediyor… Umarım bana katılıyorsunuzdur :) Hepinize iyi oyunlar, iyi eğlenceler diyerek ekran görüntülerinden bir demeti aşağıda sunuyorum.