felsefe gibi 'akıl var mantık var' uğraşısının nasıl olup da salt belagat ve coşkuya indirgendiğini; aramızda yaşasa 'çıkar üstündekileri ne dediğin anlaşılmıyor suser' denecek adamın nasıl okkalı filozof olabildiğini anlamadım.
kafamda deli boşluklar, descartes'tan bataille'e giden yolda nasıl 180 derece geri dönülmesi, nasıl olup da metodu hatta metotsuzluğu, söylemi bu kadar farklı grupların aynı disiplin çatısı altında anılabildiği?
hayatını anlamlandırma çabası içinde budist konseptlerden alıntı yaparak tavsiye verebilen her meczup filozoftan sayılır mı, aradaki çizgi nasıl bu kadar inceldi?
peki; antipsikotik basıp bakırköye sevk edilecek herifin, felsefe gibi akli yetilere ve düpedüz düşünme inceliklerine bağlı bir alanda başarılı sayılması hatta bunları aşmış kalıpları yıkmış çığır açan kişi ilan edilmesi, eli titreyen gözleri kör bir cerrahın kalıpları yıkmış başarılı kalp cerrahı olabilmesi ile eşdeğer değil mi?
yoksa artık filozof olabilmek için gerek ve yeter şart 'kadın düşmanlığı' mı?
absürd, evet, güzel kelime, yıka yıka yeniden kullan.