İşi diyalektik tartışmaya çevirmeden yanıt vermek istiyorum.
Bilen bilir, Cem Şancı en sevdiğim Chip editörüdür. Düşüncelerini belirtmiş ancak yazdıkları tamamen farklı manalar içeriyor. Düzeltme yazısı düşüncelerini doğru şekilde ifade edebilmesi için gerekli iken, özür dilemesi ise yazdıklarının muhtevasındaki itham için idi. Yoksa elbet elimde tekzip yayınlamasını zorunlu kılacak bir mahkeme kararı yok.
Uzun lafın kısası sevdiğim birinden ummadığım sözler işittim. Şimdi bir özür beklemek hakkım olsa gerek.
---
İkinci hususa geleyim yalnız aşağıda müslümanlar tabirini kıyaslama amacıyla belli bir kitle için kullanacağım. Başörtülüler müslüman da biz değil miyiz demeyin?
Din ve Vicdan hürriyeti şu an yalnız müslümanların sahip olmadığı bir hak. Üniversitelere boynunda haç ile girebilirsin (ki giriyorlar da), başında kippa ile girebilirsin (rektör beyanatı ile sabit). Bunlar Hristiyan ve Yahudi dinlerince giyilmesi zorunlu giysiler de değildir hem. Bunları geç, hiçbir dini referansı olmayan saf bir siyasi sembol olan Che Guevara T-Shirtleri ile bile girebilirsin. Satan yıldızı, hexagram ne olursa... Hatta düpedüz PKK'lı tipler üniversitelere kayıt yaptırabiliyor! Erdoğan Teziç PKK'lı olduğu bilinen birinin rektörlük yaptığını ifşa etti geçenlerde. Olay da bu yüzden koptu zaten.
Dinini yaşamak isteyenlerin zenci muamelesi görmesi yalnız bununla sınırlı değil zaten. 28 Şubat darbesine kadar üniversiteler de başörtüsü serbest idi. İmam-Hatip mezunları kapasiteleri varsa tıpa bile gidebiliyordu. Sonra bir anda bu kişiler rejim düşmanı oldu. Nasıl büyük bir tehdit imiş ki bunlar hemen yasalar hiçe sayılarak* üniversitelere kayıt olmalarını engellendi. Katsayı yasası çıktığında normal liselere geçiş yapıldı haliyle. Heyhat! Rejim düşmanları kayıtlarda arandı, bulundu, yine puanı kesildi! Normal liselere giderek kimliklerini gizleyen rejim düşmanları da başörtülerinden teşhis edilerek üniversitelere alınmadı. Yine yasalar çiğnenerek**
Yukarıda yazdıklarıma bakıyorum da sanırım Cem Şancı doğru söylemiş. Hakikaten başörtülü çocuklarımız neden eğitim haklarının ellerinden alındığını ve dört duvar arasına mahkum edildiklerini anlamaya çalışıyorlar.
%1 meselesine gelelim. Kendisini anayasadaki manada laik olarak tanımlayan bir devlet azınlık olsun çoğunluk olsun her vatandaşına dinini yaşayabileceği bir ortam sunmak zorundadır. Anayasanın sosyal devlet ilkesi de her vatandaşına eğitim hakkı sunmayı taahhüt eder.
Öte yandan AİHM'nin güzel bir yorumu var. Diyor ki: "BilmemNe durumu çoğunluk için bir haktır, azınlık için toleranstır." Bu ülkenin ezici çoğunluğu müslüman. O zaman başını kapatmak müslümanlar için HAKtır. Bir miktar Sih olsun ülkemizde. Azınlık için onlara başörtüsü TOLERANStır. Hukuken (Erensel Hukuk tabi, Türkiye'deki değil!) durum bu.
---
Tuncab'cığım. Biz boşuna tartışıyoruz azizim. Bugün bunları tartışmamıza sebep olanların bir kısmı bugün Ergenekon'da yargılanıyor. Bak herkes orada: Rektörü, avukatı, siyasetçisi, akademisyeni, gazetecisi... Emekli paşalar da var mı bilmiyorum ama çıkarsa şaşırmam! Diğer kısmı da "davayı niye uzatıyorlar!" diye dava kendilerine uzanmadan bitirilmesini istiyor.
Güneş gören plazalarda ikamet eden bir takım medya yakın tarihe kadar az günah çıkarmadı, Evet, yalan haberlerle toplumu yönlendirdik diye. Güvenilirliklerini tamamen yitirdiklerini anlayınca "Basın/Yayın ilkelerini yayınlıyoruz, uyacağımıza söz veriyoruz" şeklinde az reklam yapmadı. Ne değişti? Hiçbir şey! Aynı takım medya aynı lafları yine ediyor. Neden? Çünkü işi bu!
Kimin ne olduğunu, amaçlarını herkes biliyor ama bu bir güç meselesi. Hukuk falan işin kılıfı. Gücü olan kırıyor döküyor, biz de Kalimero gibi "Ama bu haksızlık, öyle değil mi?" diyip boynumuzu büküyoruz.
İçimdeki canavar uyanıyor gibi, konuyu saptıracağım sanırım. Daha fazla mesaj yazmayacağımı bildirir Cem abiye seslenirim: "Sen de mi Cem abi!"
Dipnot:
* Liselere yasadan evvel kayıt yapanlardan da puan kestiler. "Kazanılmış Hak" ihlali
** Hizmet veren, Hizmet alan ayrımı gözetilmedi.