Yazar A.Hakan Ekizer
Yeni TCK'da Bilişim Suçları
Avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde hazırlanan, suçlara ve cezalara yeni düzenlemeler getiren 5237 sayılı yeni TCK, 1 Haziran 2005 tarihi itibari ile yürürlüğe girmişti. 79 yıldır yürürlükte bulunan ve 06.Haziran.1991 yılında ilk olarak bilişim suçları olgusunun metine girdiği 765 sayılı (eski TCK) Türk Ceza Kanunu’na ek olarak bir çok düzenlenme yapılmış bilişim alanında işlenen suçlarda oldukça genişletilmeye çalışılmıştır.
Yeni TCK ile birlikte; Bilişim Suçları, onuncu bölüm altında “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altına alınmış ve eski TCK ya ek olarak Banka ve Kredi Kartlarına karşı işlenen suçlara ve Tüzel Kişilerin bilişim suçları işlemesine yönelik maddeler eklenmiştir.
Yeni Türk Ceza Kanunundaki bu düzenlemelerin yanında, bilişim sistemleri ile işlenebilecek ancak tek başlarına tamamen bilişim suçu olarak adlandırılamayacak suç tipleriyle ilgilide düzenlemeler yapılmıştır.
Eski TCK da bilişim suçları madde 525/a/b/c/d altında çok kısa ve yetersiz olarak bahsedilirken, 5237 sayılı yeni TCK da 243–244–245–246 ‘ıncı maddeler ile bir çok farklı başlık altındaki maddelerde bilişim suçlarına da yönelik düzenlemelerde bulunulmuştur. Örneğin; yeni TCK’nın ikinci kısmı olan kişilere karşı suçların, dokuzuncu bölümünde, “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında; madde 135 ile “kişisel verilerin kaydedilmesi” suçu, madde 136 ile “kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme” suçu, madde 138 ile “verileri yok etme” suçu konularında düzenlemeler ve eklemeler yapılmıştır.
Yine, yeni TCK’nın ikinci kısmı olan kişilere karşı suçların onuncu bölümünde, “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında madde 142 ile hırsızlık suçun nitelikli hırsızlık olarak bilişim sistemlerinin kullanılması ve madde 158 de ki dolandırıcılık suçunun nitelikli dolandırıcılık olarak bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi halinde cezanın ağırlaştırıcı sebebi olacağı vurgulanmıştır.
Yine TCK’nın ikinci kısmındaki yedinci bölümü olan “hürriyete karşı olan suçlar” altında madde 124 teki “haberleşmenin engellenmesi” suçu, aynı kısmın sekizinci bölümü olan “şerefe karşı suçlar” başlığı altında madde 125 deki “hakaret” suçu, aynı kısmın, dokuzuncu bölümünde, “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında madde 132 deki “haberleşmenin gizliliğinin ihlali” ile madde 133 deki “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi - kaydedilmesi” suçu ve topluma karşı işlenen suçlar kısmının yedinci bölümünde ise “Genel ahlaka karşı işlenen suçlar” adı altına madde 226 daki “müstehcenlik suçu” da direkt olarak bilişim suçu olarak adlandırılmasalar da bilişim vasıtası olarak işlenebilecek suçlardandır.
Şimdi isterseniz yeni TCK’nun bilişim alanında işlenen suçlardaki düzenleyici kanun maddelerine içerikleriyle birlikte detaylı olarak bakalım.
ÜÇÜNCÜ KISIM / Topluma Karşı İşlenen Suçlar
ONUNCU BÖLÜM / Bilişim Alanında Suçlar
Bilişim sistemine girme
MADDE 243. - (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
Maddenin bu fıkrası ile birlikte hukukumuz bilişim sisteminin her alanına yetkisiz olarak her ne suretle olursa olsun girmeyi ve girdikten sonra orada kalmayı suç olarak saymakla birlikte, bilişim sisteminde her hangi bir zarar verilmese bile yahut bilişim sistemi üzerindeki veriler silinip, değiştirilmese veya yetkisiz olarak girişi yapılan bilişim sistemininin çalışması engellenip, bozulmasa bile suç saymıştır.
Böylelikle hukukumuz Avrupa Siber Suç Sözleşmesinin ikinci maddesinde belirtilmiş olan “hukuka aykırı erişimi” hususunu bünyesine katmış, eski TCK’ da ki bir eksikliği gidermiş olmuştur. Eski TCK da bilişim sistemine salt olarak giriş ve orda kalınması suç olarak tamamen sayılmamakla birlikte verilerin ele geçirilmesi yok edilmesi veya değiştirilmesi durumuda suç gerçekleşmiş olmaktaydı. Bu fıkra ile birlikte hukukumuz isabetle sadece bilişim sistemlerinin güvenliğinin ihlalini bile suç saymakla diğer ülkelerdeki gibi bir olgu içerisine girmiş ve büyük bir isabette bulunmuştur.
(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
Burada suç açısından hafifletici bir neden bulunmaktadır. Ancak fıkrada belirtilen bedeli karşılığı yararlanılan sistemlerden kastın ne olduğu tam olarak açıklanamamıştır. Umarız ki bu konuda oluşabilecek yargıtay içtihatları veya hukukcularımızın yorumları bizlere ileriki aşamada konunun anlaşılması bakımından yardımcı olabilecektir.
( Araştırılıp güncellenecektir.)
(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yukarıdaki 3. fıkra ile bilişim sistemine girme eyleminin ağırlaştırıcı sebebi belirtimiştir. Burada bilişim sistemine yetkisiz olarak giriş yapan şahsın kastı; zarar vermek, verilerin yok edilmesi yahut değiştirilmesi olmadığı halde kastı aşan hareketi sonucu bir zarar meydana gelmiş ise suçun ağırlaştırıcı sebebi ortaya çıkmaktadır. Eski TCK ya bakıldığında gerek sadece sisteme girme eyleminin suç sayılmaması gerekse sisteme girdikten sonra kastı aşan bir zararın meydana gelmesinin ağırlaştırıcı sebep sayılması hukukumuz bakımında büyük bir eksikliğin giderilmesine katkı sağlamıştır.
Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme
MADDE 244. - (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu maddenin 1’nci fıkrası ile birlikte; yukarıdaki madde 243’ün 1’nci fıkrasındaki bilişim sistemine girme eylemi gerçekleştikten sonra bilişim sisteminin işleyişinin engellenmesi veya bozulması durumunda kanun koyucu cezalandırmada bulunmuştur. 2’nci fıkrası ile birlikte ise; bilişim sistemindeki verilerin bozulmasını, silinmesini, değiştirilmesini, kullanılamaz hale gelmesini, yeni ve farklı verilerin yerleştirilmesini yahut mevcut verilerin başka bir yere aktarılması eylemini de cezalandırmaktadır.
Yeni TCK ile birlikte Avrupa Siber Suç Sözleşmesinin de yer alan 4’üncü ve 5’inci maddeler ile uyumluluk sağlanmıştır. ASS’ de 4 madde ile bilişim sistemi üzerindeki verilere etki etme, 5’inci madde ile de sistem etki etme hususları düzenlenmiştir.
Yeni TCK ile birlikte yasa koyucu sadece bilişim suçunda suça konu yazılım ve verileri koruma altına almamış, bilişim sisteminin donanımına karşı yapılabilecek ızrar eylemini de bozmak, yok etmek, erişilmez kılmak ibareleriyle suç saymıştır. Bu suç tanımlaması ile yasa koyucu salt olarak bilişim sisteminin tümünü ve bilişim sisteminin içerdiği yazılımları verileri korumayı hedeflememiş, aynı zamanda bu bilişim sistemini eğitimden ticarete, devlet işlerinden bilimsel çalışmalara kadar sayılabilecek daha birçok alandaki kullanıcılarını da korumayı hedeflemiştir. Burada herkes suçun mağduru olabilir. Bura dikkat edilmesi gereken şey mağdur olarak illaki zarar gören bilişim sisteminin sahibi olunması gerekmemektedir. Örneğin bir internet sunucusu yurt içi yahut yurt dışı kaynaklı bir firmaya ait olabilir ancak o web sunucusu üzerinde yayın yapmakta olan web sayfası hukukumuzca korunması gereken tüzel kişi, özel kişi veya kamu kurumu olabilir. Burada fail internet ortamının verdiği bağlantılılık sebebiyle yine yurt dışındaki bir şahıs veya tüzel kişi olabilir, fail ve mağdur bakımından yerellik esas değildir. Böyle bir durumda adli istinabe yoluyla diğer ülkelerle temasa geçilmesi gerekmektedir.
(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yasa koyucunun özellikle korumak istediği bilişim sistemlerine bakıldığında; banka ve kredi kartları ya da kamu kurum ve kuruluşlarına karşı yapılan bir eylem burada suçun ağırlaştırıcı sebebi olduğu görülmekte burada devlet ve finans sektörünün daha büyük zararlara maruz kalabileceği düşüncesi ile uluslar arası standartlarda isabetli bir yaptırım uygulanmıştır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Burada şahsi veya bir başkası hesabına fıkra 1 ve 2 deki eylemlerin gerçekleştirilerek haksız bir çıkar sağlamanın başka bir suç oluşturması durumu düzenlenmiş bulunmaktadır. Burada haksız kazancın başka bir suçu oluşturması halinde TCK ‘nın ilgili maddeleri ile işlem yapılacağı, başka bir suçu oluşturmaması halinde ise bu fıkra gereğince cezalandırmanın yapılacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Yani burada mevcut suç hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suistimal suçlarını içerdiği takdirde bu fıkra hükümlerince uygulama yapılmayacaktır.
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
MADDE 245. - (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yeni Tck’da ki önemli bir gelişme olan Banka ve Kredi kartlarına yönelik işlenebilecek bilişim suçlarının cezalandırılması söz konusudur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken kredi kartları suçlarının sadece bilişim sistemi yoluyla işlenmemesidir. Çalıntı bir kredi kartının başka bir pos cihazında kullanılmasında her hangi bir bilişim suçu söz konusu olmamaktadır. Bu bağlamda bilişim suçu olarak kredi kartı suçlarını değerlendirirken bakılması gereken suçun ne tür bir aktivite ve araç ile işlendiğidir. Suç bilişim sistemleri kullanılarak kartın oluşturulması, kart bilgilerinin bilişim sistemleri kullanılarak ele geçirilmesi veya elde edilmiş kartın bilişim sistemleri aracılığı ile menfaat temini amacıyla kullanılması durumunda bilişim suçları başlığı altında yer almalıdır görüşleri daha şimdiden yukarıda ki fıkraya muhalefet eder biçimde ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda uygulamada birçok hata ile karşılaşılmaktadır. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması bazı durumlarda hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suistimal suçlarını da oluşturabilmektedir. Sahte kimlik bilgileri ile kredi kartı başvuruları ya da yan kesicilik sonucu elde edilmiş kredi kartı ile menfaat temini çoğu zaman nitelikli dolandırıcılık suçu ile karıştırılarak bilişim suçları olarak daha şimdiden değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Yasa koyucunun bu madde üzerinde daha açıklayıcı ve bilgilendirici şekilde düzenlemelerde bulunmasının elzem olduğu görüşü oldukça yaygındır.
(2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada; bir önceki maddenin fıkrasında belirtildiği gibi suçun daha ağır bir cezayı gerektiren başka bir suç oluşturması durumunda bu madde hükümlerince işlem yapılmayacağı hususu belirtilmektedir.
Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
MADDE 246. - (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur
Yukarıdaki madde ise tüzel kişilerin kendilerine özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.
İKİNCİ KISIM / Kişilere Karşı Suçlar
YEDİNCİ BÖLÜM / Hürriyete Karşı Suçlar
haberleşmenin engellenmesi
MADDE 124. - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur.
Yukarıdaki madde 124’e bakıldığında direkt olarak bilişim suçu olgusunun var olduğunu anlamak biraz zor gibi gözükmekle birlikte aslında haberleşmenin engellenmesi bilişim sistemlerine karşı veya bilişim sistemleri vasıtası ile cereyan edebilmektedir. Örneğin bir e-posta sunucusunun çalışmasının engellenmesi yahut fıkra ikide belirtildiği gibi basın ve yayın organının internet üzerinden yahut özel bilişim tabanlı vericileri üzerinden yayınının engellenmesi kanun koyucu tarafından suç olarak sayılabilmektedir. Bu durumda otaya TCK madde 223- 244 arasındaki hükümlerde belirtildiği gibi suçlarda ortaya çıkabilmektedir. Bu konunun bilişim suçlarına göre mi değerlendirileceği, yoksa sadece haberleşmenin engellenmesi suçuna göre mi değerlendirileceği yahut iki suçun birleştirilerek mi cezalandırılma yapılacağı ortaya çıkacak Yargıtay içtihatları ile belli olacaktır.
İKİNCİ KISIM / Kişilere Karşı Suçlar
SEKİZİNCİ BÖLÜM / Şerefe Karşı Suçlar
Hakaret
MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
…………
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
………………..
(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
………………
Yukarıdaki madde de hakaret suçu tanımlanmış ve şartları açıklanmış bulunmaktadır. Burada hatırlanmalıdır ki; 2 ci fıkradaki sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle suçun işlenmesi halinde ibaresi ile yasa koyucu internet veya bilişim ağları üzerinden işlenebilecek hakaret fiilini de kast etmektedir. İnternet veya bilişim ağları üzerinden e-posta vasıtası ile, chat (sohbet) ortamlarında yazılı veya sesli konuşma sırasında ve görüntülü görüşmeler sırasında bahse konu suç günümüzde artık kolayca işlenebilmektedir. Maddenin 4 ncü fıkrasında ise suçun alenen işlenmesi ki; herkese açık sohbet odaları vasıtası ile veya basın yoluyla işlenmesi ki; internet de bir basın aracıdır, cezanın ağırlaştırıcı sebebi tanımlanmıştır.
İKİNCİ KISIM / Kişilere Karşı Suçlar
DOKUZUNCU BÖLÜM / Özel Hayata ve Hayatın Gizli alanına Karşı Suçlar
haberleşmenin gizliliğini ihlâl
MADDE 132. - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlâli haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yukarıdaki maddenin birinci fıkrasında da görüldüğü üzere kişiler arsındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlali suç olarak sayılmıştır. Bu ihlal günümüzde internet ve bilişim ağları üzerinden de rahatlıkla gerçekleşebilmektedir.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
Yukarıdaki fıkralarda ise suçun ne tür şartlarda ve ne oranda cezalandırılacağı bildirilmiştir. Buradaki ihlal ve ifşa yine bilişim sistemleri vasıtası ile olabilmektedir.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
MADDE 133. - (1) Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte, kişiler arasında konuşmalar bilindiği gibi sadece telefon konuşmaları veya karşılıklı yüz yüze konuşmalardan ibaret değildir. Bu bağlamda bilişim sistemleri ile yapılan konuşmalarda, konuşma verilerinin aktarıldığı hat üzerinden teknik cihaz, ekipman, yazılım ve teknik bilgi birikiminin kullanılması suretiyle dinleme ve görüşmelerin kayda alınması mümkündür. Burada bir alet ile kast edilen bilişim sisteminin unsuru olan bilgisayarlar veya donanımları olabilmektedir. Aşağıdaki fıkra ile de suçun başka bir boyutu değerlendirilmektedir.
(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur.
Kişisel verilerin kaydedilmesi
MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
MADDE 138. - (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte kişisel haklara bir saldırı niteliğini taşıyan bu eylem türünde şahısların şahsa muhasır bilgilerin hukuka aykırı olarak izin alınmadan rıza bulunmadan kaydedilmesi halinde suç meydana gelmektedir. Özellikle günümüzde bilişim sistemleri ile otomasyon ortamında hastanelerde, finans kurumlarında, devlet kademelerinde, yahut tüzel veya özel kişiler tarafından kişilerin özel bilgileri kaydedilebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken kaydedilen bilgilerin hukuka uygunluğu ve bilgi sahibinin rızanın bulunması durumudur. Ortada rıza ve hukuka uygunluk söz konusu değilse fiil suç olarak sayılmıştır. Aynı şekilde bahse konu kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmiş olan yahut başkasına vermiş olanlar hakkında da 136 cı madde dahilinde işlem yapılır. Aynı şekilde kanunlarda belirtildiği süre zarfı bittiği halde kişisel verileri bilişim sistemi üzerinde saklama devam edenler hakkında da kanun koyucumuz yaptırımlarda bulunmuştur.
İKİNCİ KISIM / Kişilere Karşı Suçlar
ONUNCU BÖLÜM / Mal Varlığına Karşı Suçlar
Nitelikli hırsızlık
MADDE 142. - (1) Hırsızlık suçunun;
…….
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
…………..
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
Nitelikli dolandırıcılık
MADDE 158. - (1) Dolandırıcılık suçunun;
……………….
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
……………..
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Görüldüğü gibi bilişim sistemlerinin kullanılması sureti ile işlenmesi nitelikli hırsızlık suçunu oluşturmakta ve cezanın ağırlaştırıcı sebebi olarak sayılmaktadır. Aynı şekilde dolandırıcılık suçunun da bilişim sistemlerini vasıtası ile işlenmesi suçun ağırlaştırıcı sebeplerinden olmaktadır. Dolandırıcılık suçlarında aynı zamanda basın yayın araçları olarak internetin sağladığı kolaylık sayesinde suçun işlenmesi ağırlaştırıcı sebep alabilmektedir. Burada örnek olarak bankalardan geliyormuş gibi şahıslara gelen sahte e-postalar vasıtası ile kişileri kandırarak kişisel bilgilerinin temin edilmesi suretiyle yapılan dolandırıcılıklar bir çok dolandırıcılık çeşidi arasından örnek gösterilebilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM /Topluma Karşı Suçlar
YEDİNCİ BÖLÜM /Genel Ahlâka Karşı Suçlar
Aşağıda ki madde ile birlikte de son olarak Yeni Türk Ceza Kanunumuz müstehcenlik suçu başlığı altında batılı ülkelerde oldukça yaygın olan ve genel tabiri itibari ile ismi çocuk pornografisi olan suç çeşidini suç saymış bulunmaktadır. Ülkemizde nadir de olsa bu suç tipinin mağdurları ve failleri bulunabilmektedir.
Müstehcenlik
MADDE 226. - (1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yeni Türk Ceza kanunumuzun bilişim sistemlerine karşı ve bilişim sistemleri vasıtası ile işlenebilecek suçlar konusundaki yaptırımları bu yazıda, kanun maddelerine atıfta bulunularak açıklanmaya çalışılmıştır. Umarız ki teknolojinin gelişimi ile birlikte yeni yeni suç tiplerinin ortaya çıkması sonrasında Türk hukukumuz günceliğini koruyabilir ve mevcut eksikliklerini giderme konusunda yasa koyucumuz duyarlılığını sürdürmeye devam eder.