telif hakları

ztalu
05-10-2007, 13:33   |  #1  
OP Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
4 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2007

arkadaşlar, telif haklarıyla ilgili bilgi edinmek istiyorum. yardım edebilir misiniz?

m.u
15-10-2007, 11:14   |  #2  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2007

Telif hakkı başkalarının uyarlayıp  uyarlıyanın dışında başkalarının o insandan izinsiz kullanmasını engelleyen bir haktır.Örneğin cem yılmazın oynadığı hokkabaz film i buna örnektir.

aslan67
15-10-2007, 17:05   |  #3  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
6 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2007

bilgim yok

aslan6781
21-10-2007, 22:43   |  #4  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2007

Uluslararası Sözleşmeler
FİKRİ HAKLARIN KORUNMASI İÇİN YAPILAN ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER

- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
- Bern Sözleşmesi
- Roma Sözleşmesi
- Cenevre Sözleşmesi (Plakların Yetkisiz Çoğaltılmasına Karşı Plak Yapımcılarının Korunmasına İlişkin Sözleşme)
- Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS)
- WIPO Eser Sahibinin Hakları Sözleşmesi (WCT)
- WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi (WPPT)

--------------------------------------------------------------------------------

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmiş bulunan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 27'inci maddesi “fikri haklar” konusunda temel bir hüküm içermektedir.

Bu maddeye göre, ilk olarak eser sahiplerinin mali ve manevi hakları, “temel insan hakları” olarak tescil edilmiştir. İkinci olarak, eser sahiplerinin mali ve manevi hakları yanında, toplumun tüm üyelerinin bu eserlerden yararlanma haklarının da temel bir hak olduğu belirtilmiştir.

Aslında Fikri haklar alanında (ülkesel ya da uluslararası) tüm düzenlemelerde, hak sahiplerine tanınacak hakların sınırları ile kamu menfaati arasındaki hassas denge kurulmaya çalışılmaktadır.

BERN SÖZLEŞMESİ

1886 tarihli Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi, eser sahiplerinin haklarının korunmasında uluslararası bir standardın tespiti amacıyla yapılmış olup, zaman içinde çeşitli kereler revize edilerek bugünkü halini almıştır.

Sözleşme ile, “edebiyat ve sanat eserleri”nin neler olduğu oldukça geniş olarak tanımlanmış, eser sahiplerinin mali ve manevi hakları ile bu hakların süreleri ve kullanım koşulları belirlenmiştir.

Türkiye, 1995 yılında, 4117 sayılı Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına Dair İlişkin Bern Sözleşmesi'nin Kabulüne Dair Kanun ile, Bern Sözleşmesi'nin 1971'de Paris'te revize edilmiş metninin 1979 Paris Değişikliğini kabul etmiştir. ( RG. 12.07.1995 tarih ve 22341 sayılı)

ROMA SÖZLEŞMESİ

1961 tarihli Roma Sözleşmesi, uluslararası alanda bağlantılı haklarla ilgili asgari standartların tanındığı ilk sözleşme olup, bir çok ülke düzenlemesine yön vermiştir.

Sözleşmede, icracı sanatçıların, fonogram yapımcılarının ve radyo/televizyon yayıncılarının haklarına yer verilmiştir. Ancak, anılan tarihte film yapımcıları henüz hak sahibi olarak kabul edilmediğinden, sözleşmede yer almamıştır.

Sözleşme ile bağlantılı hak sahiplerinin tanımı yapılmış, haklar ve kullanım koşulları ayrıntılı olarak belirtilmiş, hakların koruma süreleri, uygulama koşulları gibi konular tespit edilmiştir.

Türkiye 1995 yılında, 4116 sayılı kanun ile Roma Sözleşmesi'ni kabul etmiştir. ( RG. 12.07.1995 tarih ve 22341 sayılı)

CENEVRE SÖZLEŞMESİ (Plakların Yetkisiz Çoğaltılmasına Karşı Plak Yapımcılarının Korunmasına İlişkin Sözleşme)

1971 tarihli Cenevre Sözleşmesi, gelişen teknolojik gelişmelerin etkisiyle gittikçe artan ve yaygınlaşan yetkisiz çoğaltmaları önleme gayesiyle tanzim olunmuştur. (Halen 67 ülkenin taraf olduğu bu sözleşmeye Türkiye katılmamıştır.)

TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI ANLAŞMASI (TRIPS)

Uruguay Round sonucu ortaya çıkan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kuruluş Anlaşması'nın IC sayılı eki olan TRIPS ( Agreement on Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights - Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması ) fikri haklar alanında uluslararası bir standart sağlama amacını taşımaktadır.

TRIPS, mevcut sözleşmeleri ortadan kaldırmamakta ancak onlara ek düzenlemeler getirmektedir. Sistem ile, üye devletlere, Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde kurulan serbest ticaret sisteminin dışında kalmamak için fikri hakların korunmasıyla ilgili minimum düzeydeki standartlara uyum mecburiyeti getirilmektedir.

Anlaşmanın iki önemli amacı bulunmaktadır : Bunlar, bir yandan asgari standartları belirleyerek fikri mülkiyet haklarının korunmasında yeterliliği ve etkinliği arttırmak diğer yandan fikri mülkiyet haklarının uygulanmasına ilişkin usul ve önlemlerin bizzat yasal ticaret için bir engel oluşturmamasını sağlamaktır. Türkiye TRIPS'i (Dünya Ticaret Örgütü Sözleşmesi'ni) 1995 yılında kabul etmiştir. (RG.25.02.1995 tarih ve 22213 sayılı)

WIPO Eser Sahibinin Hakları Sözleşmesi (WCT)

WIPO Eser Sahibinin Hakları Sözleşmesi, uluslararası standartları Bern Sözleşmesi ile belirlenen eser sahiplerinin haklarıyla ilgili yeni ortaya çıkan gelişmeleri yansıtmaktadır. Sözleşme 1996 tarihinde tanzim ile imzaya açılmış ise de 2002 yılında yürürlüğe girebilmiştir.

Sözleşme, bilgisayar programları ile veri tabanlarının tanımı yapılarak koruma altında olduğu belirtilmiş ; eser sahiplerinin yayma hakkı, kiralama hakkı, topluma iletim hakkı düzenlenmiş ; eser sahibinin haklarına getirilebilecek istisnalar sıralanmış ; son derece önemli olan teknolojik yöntemlere ilişkin yükümlülükler ve hak yönetim bilgilerine ilişkin yükümlülükler düzenlemiş ; tecavüz halleriyle ilgili yaptırımlar belirlenmiştir.

WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi (WPPT)

WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi (WIPO Performances and Phonograms Treaty - WPPT) 1996 yılında, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin yarattığı değişimi karşılamayan Roma Sözleşmesi hükümlerini icracı sanatçılar ve fonogram yapımcıları hakkında yeni koşullara uyarlama ve daha etkin bir koruma sağlama amacıyla yapılmıştır.

Sözleşme 1996 yılında imzalanmasına rağmen, 2002 yılında yürürlüğe girebilmiştir.

Sözleşmenin giriş kısmında belirtildiği gibi, toplumsal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler karşısında - 1961 tarihli Roma Sözleşmesi maddeleri yetersiz kaldığı için - yeni uluslararası kurallar konulması gerekmektedir. Sözleşmenin hazırlık çalışmaları sırasında Roma Sözleşmesi içinde yer alan tüm hak grupları için düzenlenme yapılması amaçlanmış ise de sadece icracı sanatçılar ve fonogram yapımcılarının hakları konusunda anlaşma sağlanabilmiştir.

Sözleşmede, icracı sanatçılar ile fonogram yapımcılarının tanımı, sözleşmenin sağladığı korumadan yararlanacaklar, icracı sanatçıların manevi ve mali hakları, fonogram yapımcılarının mali hakları, radyo-televizyon yayınlarına ilişkin hükümler, hakların internet ortamında kullanımı, teknolojik yöntemlere ve hak yönetim bilgilerine ilişkin yükümlülükler, sözleşmeyle tanınan hakların istisnaları gibi hükümler yer almaktadır.


--------------------------------------------------------------------------------

NOT:Genel Müdürlüğümüzce Bastırılan "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir Haklarının Korunması ile ilgili Temel Bilgiler-Av.Erdem TÜRKEKUL, Av.Murat TURHAN, Av.M.Fatih GÜÇLÜ" isimli kitaptan faydalanılmıştır.

Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO)
DÜNYA FİKRİ MÜLKİYET TEŞKİLATI (WIPO)

Daha önce Bern ve Paris Anlaşması’na imza koyan ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyada fikri mülkiyetin korunmasını sağlamak amacıyla  bir örgüt kurulması için girişimlerde bulunulmuş ve bu amaçla  14 Temmuz 1967 yılında Stockholm'de imzalanan bir Sözleşme ile Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) kurulmuştur.

Bugün merkezi İsviçre’nin Cenevre kentindedir. Halen 183 ülkenin taraf olduğu Sözleşmeye Türkiye, 1976'da üye olmuştur.

1. Fikri mülkiyetin tüm dünyada korunmasını,
2. Ülkeler arasında ve gerektiğinde diğer uluslararası teşkilatlarla işbirliği yapılmasını ve geliştirilmesini,
3. Fikri Mülkiyet Birlikleri arasında idari işbirliğinin sağlanmasını,
4. Uluslararası sözleşmelerin ve anlaşmaların düzenlenmesini,
5. Ulusal düzenlemelerin çağdaş hale getirilmesini,
6. Gelişmekte olan ülkelere teknik yardım sağlanmasını,
7. Konuyla ilgili bilgi derlenmesi ve dağıtılmasını,
8. Buluşlar, markalar ve endüstriyel tasarımların değişik ülkelerde korunmasını kolaylaştıran hizmetlerin verilmesini,
9. Üye ülkeler arasında idari işbirliğinin teşvik edilmesini,
üstlenmiş bulunmaktadır.

WIPO ‘nun sorumluluğu altındaki sözleşmeler şunlardır:

1. Bern Sözleşmesi
2. Roma Sözleşmesi
3. WIPO Eser Sahibinin Hakları Sözleşmesi
4. WIPO İcracı Sanatçılar ve Fonogram Yapımcılarının Hakları Sözleşmesi
5. Paris Sözleşmesi
6. Sahte Mahreç İşaretleri Hakkında Madrid Sözleşmesi
7. Markaların Milletlerarası tesciline ilişkin Madrid Sözleşmesi
8. Tasarımların Milletlerarası tesciline ilişkin La Haye  Sözleşmesi
9 Markaların tescili Amacıyla Markaların Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Sözleşmesi
10. Tasarımların Milletlerarası Sınıflandırılmasına İlişkin Locarno S.
11. Patent İşbirliği Sözleşmesi
12. Patentlerin Milletlerarası Sınıflandırılması Sözleşmesi
13. Mikroorganizmalar Hakkında Budapeşte Sözleşmesi
14. Viyana Sözleşmesi
15. Nairobi Sözleşmesi

Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Haklar alanında WIPO tarafından atılan en önemli adımların başında, 1996 tarihli WIPO Eser Sahibinin Hakları Sözleşmesi (WCT – WIPO Copyright Treaty ) ile aynı tarihli WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi ( WPPT – WIPO Performances and Phonograms Treaty ) gelmektedir.
Uzun tartışmaların sonucunda kabul edilen bu sözleşmeler, uluslararası alandaki gelişmelerin de itici gücü olmuştur. Bu sözleşmelerin imzasını müteakip hem ABD’de ( Digital Millennium Copyright Act ) hem AB’de ( 2001/29/EC Direktif ) Sözleşmeler doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Anılan Sözleşmeler, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar alanında mevcut olan uluslararası kabullerin, yeni teknolojik gelişmeler sonucu yetersiz kaldığı uluslararası alanda yeni standartlar kabul edilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

WIPO, halen görsel-işitsel eserlerdeki icracı sanatçıların hakları, radyo-televizyon kuruluşlarının hakları, veri tabanları ve folklor eserlerinin korunması konusunda uluslararası standartların sağlanması için çalışmaktadır.


--------------------------------------------------------------------------------

NOT:Genel Müdürlüğümüzce Bastırılan "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir Haklarının Korunması ile ilgili Temel Bilgiler-Av. Erdem TÜRKEKUL, Av. Murat TURHAN, Av. M.Fatih GÜÇLÜ" isimli kitaptan faydalanılmıştır.


Eser, Eser Çeşitleri
ESER NEDİR ?

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzun 1/B maddesine göre eser ; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir”.

Kanunumuza göre bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi için ;

a. Sahibinin hususiyetini taşıması,
b. Şekillenmiş olması,
c. Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi,
d. Fikri bir çabanın sonucu olması,
gerekmektedir.

Hukukumuzda eser sahipliği, eserin yaratılması ile kazanılmış bulunmaktadır. Yani, hakkın kazanılması için, ( sınai haklarda olduğu gibi ) herhangi bir makama tescil zorunluluğu bulunmamaktadır. Bununla beraber, 5846 sayılı Kanunun 13 cü maddesinde bir kayıt ve tescil sistemi yer almaktadır. Maddeye göre; filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcılarış, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. Aynı maksatla, eser sahiplerinin talebi üzerine, bu Kanun kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilir, mali haklara ilişkin yararlanma yetkileri de kayıt altına alınabilir.

Bugünkü uygulamada, müzik ve sinema eserleriyle bilgisayar oyunları için ticari dolaşıma sunulmadan önce kayıt ve tescili yapılmaktadır. Ancak yeni değişiklikten sonra, ilgili Yönetmeliğin de bir an önce yürürlüğe girmesinden sonra diğer eserlerin de tescil edilmesi beklenmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tescil, başvuru sahibinin beyanına müstenit yapıldığından, Bakanlığın tescil işlemlerinden doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak, kayıt ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek işlemlerde, mevcut olmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği veya kendisine ait olmayan mali ve manevi haklara ilişkin yanlış beyanda bulunanlar, 5846 sayılı Yasadaki hukuki ve cezai müeyyidelere tabidirler.

ESER ÇEŞİTLERİ NELERDİR ?

Kanunumuzda belirlenmiş olan eser kategorileri şunlardır:
§ İlim ve Edebiyat Eserleri
§ Güzel Sanat Eserleri
§ Musiki Eserleri
§ Sinema Eserleri
§ Veri Tabanları

İLİM VE EDEBİYAT ESERLERİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre aşağıdaki özelliklere sahip eserler ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilmiştir.

· Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler,
· Her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları; (Ara yüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir öğesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.)
· Her nevi rakıslar, yazılı koreografi eserleri, Pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri;
· Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topografya'ya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri,

GÜZEL SANAT ESERLERİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre aşağıdaki özelliklere sahip eserler güzel sanat eseri olarak kabul edilmiştir.

· Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzda, estetik değere sahip olan;
· Yağlı ve sulu boya tablolar,
· Her türlü resimler, desenler, pasteller,
· Gravürler, güzel yazılar ve tezhipler,
· Kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler kaligrafi, serigrafi.
· Heykeller, kabartmalar ve oymalar.
· Mimarlık eserleri.
· El işleri ve küçük sanat eserleri,
· Minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri,
· Tekstil, moda tasarımları.
· Fotografik eserler ve slaytlar,
· Grafik eserler,
· Karikatür eserleri,
· Her türlü tiplemeler,

MUSİKİ ESERLERİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunda, her nevi sözlü ve sözsüz besteler, musiki eseri olarak kabul edilmiştir.

SİNEMA ESERLERİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisi, sinema eseri olarak kabul edilmiştir.

İŞLENMELER ve DERLEMELER

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre aşağıdaki özelliklere sahip eserler işlenme ve derleme eser olarak kabul edilmiştir.
· Tercümeler,
· Roman, hikaye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin bu sayılan nevilerden bir başkasına çevrilmesi,
· Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin film haline sokulması veya filme alınmaya ve radyo ve televizyon ile yayıma müsait bir şekle sokulması,
· Musiki aranjman ve tertipleri,
· Güzel sanat eserlerinin bir şekilden diğer şekillere sokulması,
· Bir eser sahibinin bütün veya aynı cinsten olan eserlerinin külliyat haline konulması,
· Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi,
· Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hala getirilmesi (ilmi bir araştırma ve çalışma mahsulü olmayan alelade transkripsiyonlarla faksimileler bundan müstesnadır.),
· Başkasına ait bir eserin izah veya şerhi yahut kısaltılması,
· Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya her hangi bir değişim yapılması,
· Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanlarıdır. (Ancak, burada sağlanan koruma, veri tabanı içinde bulunan veri ve materyalin korunması için genişletilemez)
· İstifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve işleyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler


--------------------------------------------------------------------------------

NOT: Genel Müdürlüğümüzce Bastırılan "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir Haklarının Korunması ile ilgili Temel Bilgiler-Av.Erdem TÜRKEKUL, Av.Murat TURHAN, Av.M.Fatih GÜÇLÜ" isimli kitaptan faydalanılmıştır.

Eser Sahibi, Eser Sahibinin Hakları
ESER SAHİBİ KİMDİR?

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre eser sahibi, eseri meydana getiren kişidir. Örneğin, bir müzik eserinin sahibi, onu meydana getiren, yani bestesini ve güftesini yaratan kişidir.
İşlenme Eserlerde Eser Sahipliği : Bir işlenmenin ve derlemenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyendir. Örneğin, İngilizce bir romanı Türkçe'ye çeviren kişi, çeviri eserin sahibidir.
Sinema Eserlerinde Eser Sahipliği : Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde; animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.
(!Ancak, 1995 öncesi sinema eserlerinde, eser sahibi Yapımcıdır)
Eser Sahiplerinin Birden Fazla Oluşu : Birden fazla kimselerin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, eseri birlikte vücuda getirenlerden her biri bütün eserin değiştirilmesi veya yayımlanması için diğerlerinin iştirakini isteyebilir. Diğer taraf muhik bir sebep olmaksızın iştirak etmezse, mahkemece müsaade verilebilir. Aynı hüküm mali hakların kullanılmasında da uygulanır.
Eser Sahipleri Arasındaki Birlik : Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi onu vücuda getirenlerin birliğidir. Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir.
(! Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez.
! Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır)
ESER SAHİPLİĞİ HAKKINDA KARİNELER
Karine kavramı “aksi sabit oluncaya kadar geçerli kalacak hukuki statü” anlamına gelmektedir. Kanunumuz, eserlerle ilgili olarak bazı hususların mevcudiyetini eser sahipliğine yönelik karine olarak kabul etmiştir. Ancak bu karinenin her zaman aksinin ispatı mümkündür. Yasamız, karineleri sahibinin adı belirtilen ve belirtilmeyen eserler olarak ikiye ayırarak incelemiştir :
Sahibinin Adı Belirtilen Eserlerde :Eğer, yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak ismi (veya bunun yerine tanınmış müstear adı) bulunan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Yine, umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır.
Sahibinin Adı Belirtilmeyen Eserlerde : Yayımlanmış olan bir eserin sahibinin belli olmaması yani bir karine ile tespit edilebilmesi mümkün değilse, o eseri yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.
ESER SAHİBİNİN HAKLARI
1- MANEVİ HAKLAR

Umuma Arz Yetkisi : Eser sahibinin manevi haklarının başında, eserin, umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını tespit gelir. Hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilen bir eser alenileşmiş sayılır. Bununla beraber, bir eserin aslından çoğaltmayla elde edilen nüshaları hak sahibinin rızasıyla satışa çıkarılma veya dağıtılma yahut diğer bir şekilde ticaret mevkiine konulma suretiyle umuma arz edilirse o eser yayımlanmış sayılır.
Örneğin, bir eserin, eser sahibinin yazılı izni bulunmadan umuma arz edilmesi ya da izin verdiğinden farklı bir şekilde umuma arz edilmesi hali manevi haklara açık bir tecavüz durumudur.

Adın Belirtilmesi Yetkisi Eser sahibi, eserini adıyla (veya müstear adıyla) ya da adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususuna münhasır bir hakka sahiptir.


Örneğin, eserinde müstear ad kullanan bir yazara ait eserin, yazarın gerçek adıyla basılması durumunda, esere ait manevi hakkı ihlal edilmiş olacaktır.
Eserde Değişiklik Yapılmasını Menetme Yetkisi : Eser sahibinin en önemli manevi haklarından biri, açık izni bulunmaksızın eserde (veyahut eser sahibinin adında) kısaltma, ekleme veya herhangi bir değiştirme yapılamamasıdır.

Örneğin, bir resmin mülkiyetini alan kişinin bu resim üzerinde değişiklik yapması ya da bir müzik eserinin mali haklarını devralmış kişinin eser üzerinde değişiklikler yapabilmesi mümkün değildir.
Eser Sahibinin Zilyed ve Malike Karşı Hakları : Eser sahibi, gerekli durumlarda; eserin aslının malikinden (yani bir eser üzerinde cismani olarak mülkiyet hakkı sahibi olmuş kişiden - mesela bir tabloyu satın almış kişiden) veya zilyedinden (yani bir eser üzerinde cismani olarak mülkiyet hakkı bulunmamakla birlikte o eseri elinde bulunduran kişiden - mesela bir tabloyu yeniden satım amacıyla aslın malikinden alarak satılmak üzere elinde bulunduran galeri sahibinden) haklı bir sebep ile geçici olarak yararlanmayı talep edebilir. Bu hak sadece, bir kısım güzel sanat eserleri (yağlı ve sulu boya tablolar, her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler kaligrafi, serigrafi, heykeller, kabartmalar ve oymalar) ve İlim ve edebiyat eseri niteliği bulunan elyazısıyla yazılmış eser asılları için tanınmış olan bir haktır.  


Ayrıca eser sahibi, eserin tek ve özgün olması durumunda, kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere eseri isteyebilir.


Örneğin, bir ressamın, tüm çalışmaların yer alacağı bir katalog çekimi sırasında elinde fotoğrafı bulunmayan bir tablosunun malikinden çekim için geçici olarak yararlanmayı talep edebilmesi mümkündür.


Manevi Haklarla İlgili Bazı Önemli Bilgiler

#61473;Manevi haklar eser sahipliğinden doğan bazı mutlak ve münhasır yetkiler oldukları için miras yolu ile geçmedikleri gibi, devir yönünden ölüme bağlı tasarruflara konu olmazlar ve sağlar arası işlemlerde de devir edilemezler. Ancak manevi hakların kullanılma yetkisi devredilebilir. Manevi hakların ihlali halinde eser sahibinin müdahale etme yetkisi bulunmaktadır.#61473;

Bir esere malik olan, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir, fakat eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez, eseri değiştiremez. Aksi durumun varlığı manevi hakların ihlali anlamına gelir.


Bir eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, veya eser üzerinde yapılan değişiklikler eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozmakta ve sahibinin şeref ve itibarını zedelemekte ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılması veya yayımlanmasını veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan şeref ve itibarına aykırı tüm değiştirmeleri men edebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklıdır.
Kanunun 18. maddesine göre, aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. #61473;

Kanunun 19. maddesine göre 18 inci madde ile sayılan salahiyetli kimselerden hiç biri bulunmaz veya bulunup da salahiyetlerini kullanmazlarsa veya 19. maddenin ikinci fıkrasında belirlenen süre (70 Yıl) bitmişse, eser memleketin kültürü bakımından önemli görüldüğü takdirde Kültür Bakanlığı 14, 15, 16 nci maddelerin üçüncü fıkralarında eser sahibine tanınan manevi hakları kendi namına kullanabilir.

2- MALİ HAKLAR
İşleme Hakkı :
Bir eserden, onu işleme suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Bir eserin, eser sahibinin izni dışında işlenebilmesi mümkün olmamakla beraber, asıl eser sahibinin izni ile meydana getirilen işlenme eser de başlı başına bir eserdir ve yaratanı eser sahibi sayılmaktadır.  

Örneğin, bir eserin izinsiz tercümesini yapmak eser sahibinin işleme hakkını ihlal edecektir. Bir eserin sahibinin izni ile tercümesinin yapılması halinde, tercüme eden de işlenme eser sahibi olarak kabul edilecek ve kanunda tanınan haklardan faydalanabilecektir.


Çoğaltma Hakkı :

Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.


Örneğin bir müzik eserinin veya bilgisayar programının çoğaltılması ve kopyalanması hakkı münhasıran eser sahibine ait bulunmaktadır. Herhangi bir kimse veya yapımcı bir şirket bu hakkı devralmaksızın bir eserin aslını veya kopyalarını herhangi bir şekil veya yöntemle çoğaltamaz. Aksi durum hakka tecavüz sayılır.  


Bugün bir çok yerde “korsan” olarak ifade olunan ürünler hak sahibinin izni alınmaksızın çoğaltılmış ürünlerdir. Eser sahibinin en başta çoğaltma ve yayma hakkına tecavüz fiilini oluştururlar.


Örneğin; bir müzik CD’sinin (CD writer/yazıcı vasıtasıyla) kopyasının yapılması ya da bir kitabın (aynen kopyalanarak) basılması çoğaltma sayılmakta olup eser sahibinin izninin alınmaması halinde çoğaltma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Piyasada “korsan” olarak anılan tüm ürünler, eser sahibinin çoğaltma hakkını ihlal etmektedir.  


Mimari projelerin uygulanması da çoğaltma sayılmaktadır.

Yayma Hakkı
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez.


Yayıma hazır hale getirilen bir eserin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının, eser sahibinin izni olmaksızın herhangi bir şahıs tarafından satılması, kiralanması veya ödünç verilmesi hakkın ihlali anlamına gelir. Ayrıca, herhangi bir eserin yurt dışında çoğaltılmış nüshaları, eser sahibinin izni ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez. İthal olunan ürünün orijinal olmasının 23/II maddesine göre bir farkı bulunmamaktadır. İthali yasaklanmıştır.


Örneğin, bir film CD’sinin kopyalarının satışı, eser sahibinin yayma hakkı içinde değerlendirilmektedir. Piyasadaki korsan eserlerde, eser sahibinin hem çoğaltma hakkı hem de yayma hakkı ihlal edilmektedir.

Temsil Hakkı
Bir eserden , doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

Örneğin, bir tiyatro eserinin eser sahibinin izini bulunmadan umumi mahalde oynanması halinde, temsil hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

İşaret, Ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma iletim Hakkı
Bir eserin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir.


Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir. Maddenin bu kısmına Internet ortamında yapılan satışlar ve Internet ortamında eserin yayımı ve eserden yararlanılması kavramları da girmektedir. Internet ortamında eserin yayımı ve eserden faydalanma hakkı yine münhasıran eser sahibine aittir.
Örneğin, bir müzik eserinin bir internet sitesinde izinsiz kullanımı halinde, eser sahibinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ihlal edilmiş olacaktır.
Pay ve takip hakkı
Yasamız, bazı güzel sanat eserlerinin asılları ile eser sahibinin kendisinin sınırlı sayıda meydana getirdiği veya eser sahibinin kontrolünde ve izniyle meydana getirilmiş ve eser sahibi tarafından imzalanmış veya başka bir şekilde işaretlenmiş olmaları nedeniyle özgün eser olduğu kabul edilen kopyaları ile ilim ve edebiyat eserlerinden, yazarlarla bestecilerin el yazısıyla yazılmış eserlerinin asıllarından birinin, eser sahibi veya mirasçıları tarafından bir defa satıldıktan sonra, koruma süresi içinde, bir sergide veya açık artırmada yahut bu gibi eşyayı satan bir mağazada veya başka şekillerde satış konusu olarak el değiştirdikçe, bu satış bedeli ile bir önceki satış bedeli arasında açık bir nispetsizlik bulunması halinde, her satışta, satışı gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişinin, bedel farkından münasip bir payı eser sahibine, o ölmüşse miras hükümlerine göre ikinci dereceye kadar (ve bu derece dahil) yasal mirasçılarına ve eşine, bunlar da yoksa ilgili alan meslek birliğine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir kararname ile belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğunu kabul etmiştir.

Örneğin, eserleri ölümünden sonra kıymetlenen bir ressamın, bir yağlı boya resminin açık arttırmada satılması halinde, mirasçılarının bu satışından pay isteme hakkı söz konusu olabilecektir.

Mali Haklarla İlgili Önemli Bilgi

Eser sahibi (veya mirasçıları) kendilerine kanunen tanınan mali hakları; süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebileceği gibi sadece kullanma salahiyetini de başkasına bırakılabilir. Ancak Kanunen tasarruf muameleleri (devir / lisans) henüz vücuda getirilmemiş veya tamamlanacak olan bir eserle ilgili ise geçersizdir.


--------------------------------------------------------------------------------

NOT: Genel Müdürlüğümüzce Bastırılan "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir Haklarının Korunması ile ilgili Temel Bilgiler-Av.Erdem TÜRKEKUL, Av.Murat TURHAN, Av.M.Fatih GÜÇLÜ" isimli kitaptan faydalanılmıştır.

Bağlantılı Hak Sahipleri, Bağlantılı Hak Sahiplerinin Hakları
BAĞLANTILI HAK SAHİPLERİ KİMLERDİR

“Eser Sahibinin Haklarıyla Bağlantılı Haklar” kavramı, uluslararası alanda da yeni ortaya çıkmış bir kavram olup, icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcılarının, radyo ve televizyon kuruluşlarının ve filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının haklarını ifade etmektedir.

Bağlantılı hakları, tanınma sebebine göre iki gruba ayırabiliriz :

Birinci grupta, eseri yorumlayan, kamuya duyuran, bir anlamda ona hayat veren icracı sanatçılar yer almaktadır. İcracı sanatçıların yaptığı, bir eser yaratmak olarak kabul edilemese de yaratıcı bir faaliyet olarak görülmekte ve bu sebeple eser sahibinin korumasına benzer bir korumaya tabi olmaları gerektiği kabul edilmektedir.

İkinci grupta ise, fonogram yapımcıları, radyo televizyon kuruluşları ve film yapımcıları bulunmaktadır. Bunlara böyle bir hakkın tanınma sebebi ise eserin ortaya çıkışındaki organizasyonları ve finansal katkılarıdır.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuza göre “bağlantılı haklar”, eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla komşu hak sahipleri (icracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve radyo/televizyon kuruluşları) ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip oldukları hakları ifade eder.

BAĞLANTILI HAK SAHİPLERİNİN HAKLARI NELERDİR

İcracı sanatçılar

Fonogram yapımcıları

Radyo-televizyon kuruluşları

Film yapımcıları

Bağlantılı hak sahiplerinin yazılı iznine gerek bulunmayan konular

İCRACI SANATÇILARIN HAKLARI

·         İcracı sanatçılar, mali haklardan bağımsız olarak ve bu hakları devretmelerinden sonra dahi, tespit edilmiş icraları ile ilgili olarak uygulama şartlarının gerektirdiği durumlar hariç, icralarının sahibi olarak tanıtılmalarını ve icralarının kendi itibarlarını zedeleyebilecek şekilde tahrif edilmesi ve bozulmasının önlenmesini talep etme hakkına sahiptirler.

·         Bir eseri, sahibinin izniyle özgün bir biçimde yorumlayan icracı sanatçı, bu icranın;  

o        tespit edilmesine,

o        bu tespitin çoğaltılmasına,

o        satılmasına, dağıtılmasına, kiralanmasına ve ödünç verilmesine,

o        işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine ve

o        temsiline

o        izin verme veya yasaklama hususunda münhasıran hak sahibidir.

·         İcracı sanatçı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespit edilmiş icralarının, aslı veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme veya yasaklama hakkına sahiptir.

·         İcracı sanatçı, tespit edilmiş icrasının veya çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtımına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda icrasına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. (Umuma iletim yoluyla, icraların dağıtım ve sunulması icracı sanatçının yayma hakkını ihlal etmez.)

#61473;İcranın, bir orkestra, koro veya tiyatro gurubu tarafından gerçekleştirilmesi halinde, orkestra veya koroda yalnız şefin, tiyatro grubunda ise yalnız yönetmenin izni yeterlidir.

#61473;Bir müteşebbisin girişimi ile ve bir sözleşmeye dayanılarak gerçekleştirilen icralar için müteşebbisin de izninin alınması gereklidir.

FONOGRAM YAPIMCILARININ HAKLARI

Bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, aşağıda belirtilen haklara sahiptir.

·         Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran fonogram yapımcısına aittir.

·         Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir.

·         Fonogram yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir.

·         Fonogram yapımcısı, icraların tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. (Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez.)

#61473;Fonogram yapımcısının yukarıda yazılı hakları kullanabilmesi için, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devralması gerekmektedir.

#61473;Fonogramlara  tespit  edilmiş  icraların, her ne suretle olursa olsun umuma iletilmesi halinde, bunları kullananlar, eser sahiplerinin yanısıra, icracı sanatçılara ve yapımcılara veya ilgili alan meslek birliklerine de bu kullanımlara ilişkin uygun bir bedeli ödemekle yükümlüdürler.

RADYO-TELEVİZYON KURULUŞLARININ HAKLARI

Radyo-televizyon kuruluşları, gerçekleştirdikleri yayınlar üzerinde; aşağıdaki hususlarda münhasıran hak sahibidirler.

Yayınlarının tespit edilmesine, diğer yayın kuruluşlarınca eş zamanlı iletimine,  gecikmeli iletimine, yeniden iletimine, uydu veya kablo ile dağıtımına izin verme veya yasaklama,
Özel kullanımlar hariç olmak üzere, yayınlarının herhangi bir teknik veya yöntemle, doğrudan veya dolaylı bir şekilde çoğaltılmasına ve dağıtımına izin verme veya yasaklama,  
Yayınlarının umuma açık mahallerde iletiminin sağlanmasına izin verme veya yasaklama,
Tespit edilmiş yayınlarının, gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda yayınlarına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin verme,
Haberleşme uyduları üzerindeki veya kendilerine yöneltilmiş olan yayın sinyallerinin diğer bir yayın kuruluşu veya kablo operatörü veya diğer üçüncü kişiler tarafından umuma iletilmesi ve şifreli yayınlarının çözülmesine ilişkin izin verme veya yasaklama.
FİLM YAPIMCISININ HAKLARI

Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, aşağıda belirtilen haklara sahiptir :

Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran film yapımcısına aittir.
Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir.
Film yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış film tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir.
Film yapımcısı, film tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. (Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez.)
#61473;Film yapımcısının yukarıda yazılı hakları kullanabilmesi için, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devralması gerekmektedir.

#61473;Bir sinema eserinde, olağan şekilde adı bulunan gerçek veya tüzel kişi aksine bir kanıt bulunmadıkça filmin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcı olarak kabul edilir.

#61473;Sinema eserlerinin birlikte sahipleri filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıya mali haklarını devrettikten sonra, sözleşmelerinde aksine veya özel bir hüküm bulunmadığı takdirde filmin dublajına veya alt yazı yazılmasına itiraz edemezler.

#61473;Müzik eseri sahibi, filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcı ile yaptığı sözleşmedeki hükümler saklı olmak kaydıyla eserini yayımlama ve icra hakkını muhafaza eder.

Bağlantılı Hak Sahiplerinin Yazılı İznine Gerek Bulunmayan Konular

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, aynı eser sahipleri gibi, bazı durumlarda bağlantılı hak sahiplerinin haklarına da toplumsal sebeplerle istisnalar tanımıştır. Bu istisnalar şöyledir :

Fikir ve sanat eserlerinin kamu düzeni, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma veya haber amacıyla ve kazanç amacı güdülmeksizin icra edilmesi ve kamuya  arzı,
Fikir ve sanat eserlerinin kar amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması,
Radyo-Televizyon kuruluşlarının kendi olanaklarıyla kendi yayınları için yaptıkları kısa süreli geçici tespitler,
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 30 uncu, 32 nci, 34 üncü, 35 inci, 43 üncü, 46 ncı ve 47 nci maddelerinde belirtilen haller
Ancak bu istisnai uygulamanın, bağlantılı hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep dışında zarar vermemesi ve eserden normal yararlanmaya aykırı olmaması gerekir.


--------------------------------------------------------------------------------

NOT:Genel Müdürlüğümüzce Bastırılan "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir Haklarının Korunması ile ilgili Temel Bilgiler-Av.Erdem TÜRKEKUL, Av.Murat TURHAN, Av.M.Fatih GÜÇLÜ" isimli kitaptan faydalanılmıştır.

Hakka Tecavüz Halinde Hukuki ve Cezai Prosedür
HAKLARA TECAVÜZ HALİNDE HUKUKİ VE CEZAİ PROSEDÜR
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuz, eser sahibinin manevi ve mali haklarına karşı tecavüzlerde, Hukuk Davaları ve Ceza Davaları olmak üzere temel olarak iki farklı başvuru yolu öngörmüştür.


--------------------------------------------------------------------------------
HUKUK DAVALARI

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yer alan hukuk davalarını üçe ayrılabilir:
-tecavüzün ref’i (giderimi) davası,
-tecavüzün meni (önlenmesi) davası ve
-(maddi ve manevi) tazminat davasıdır.

Tecavüzün ref’i davası, varolan ve halen devam etmekte olan bir tecavüze karşı, tecavüzün sona erdirilmesi talebiyle açılan davadır.

Tecavüzün meni davasında ise henüz gerçekleşmemiş fakat gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel bir tecavüzün önlenmesi talep edilmektedir.

Bu davalar yanında hak sahibi tecavüz sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararın giderimi için tecavüz edene karşı maddi ve manevi tazminat davası ikame edebilir. Tecavüzün devamı halinde zamanaşımı uygulanmayacağı gibi hak sahibi tecavüzün ref’i davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat davası da ikame edebilir.  

Bunlarla beraber, FSEK, mali haklara tecavüzle ilgili olarak hak sahipleri lehine özel bir hüküm getirmiştir. Bu hükme göre ; Eser, eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış, diğer biçimde işlenmiş veya radyo-televizyon gibi araçlarla yayınlanmış veya temsil edilmiş ise; izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibarıyla uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Yasaya göre, bu bedelin tespitinde öncelikle ilgili meslek birliklerinin görüşü esas alınacaktır.

Ayrıca, bir eserden izinsiz çoğaltma yolu ile yarar sağlanıyorsa ve çoğaltılan kopyaları satışa çıkarılmamışsa, eser sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya maliyet fiyatını aşmamak üzere çoğaltılmış kopyaların ve çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri gereçlerin uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını   talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltma yoluna giden kısmın yasal sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bir eserin izinsiz çoğaltılan kopyaları satışa çıkarılmışsa veya satış haksız bir tecavüz oluşturuyorsa eser sahibi tecavüz edenin elinde bulunan nüshaları hakkında yukarıdaki fıkradaki şıklardan birini seçebilir. Hak sahibinin bu maddeden yararlanarak bedel talebinde bulunması, tecavüz edene karsı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürmesine de engel değildir.

Hukuk davalarıyla ilgili önemli bir konu da ihtiyati tedbirler dir. Yasamız, fikri hukukta son derece önemli olan ihtiyati tedbir konusunu özel olarak düzenlemiştir. Çünkü uygulamada çoğu olayda, Yasanın amaçladığı korumanın sağlanması, tecavüzün önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine bağlı bulunmaktadır.  Yasamıza göre ; esaslı bir zararın veya ani bir tehlikenin veya emrivakilerin önlenmesi için veya diğer herhangi bir sebepten dolayı zaruri ve bu hususta ileri sürülen iddialar kuvvetle muhtemel görülürse Mahkeme, 5846 sayılı Kanunla tanınmış olan hakları ihlal veya tehdide maruz kalanların veya şikayete selahiyetli olanların talebi üzerine, davanın açılmasından önce veya sonra diğer tarafa bir işin yapılmasını veya yapılmamasını, işin yapıldığı yerin kapatılmasını veya açılmasını emredebileceği gibi, bir eserin çoğaltılmış nüshalarının veya hasren onu imale yarayan kalıp ve buna benzer sair çoğaltma vasıtalarının ihtiyati tedbir yolu ile geçici olarak zaptına karar verebilir.  

Görüleceği gibi, Hakime ihtiyati tedbir kararının şekli konusunda oldukça geniş bir takdir yetkisi tanınmış bulunmaktadır. Ayrıca ihtiyati tedbir kararına muhalefet, İcra ve İflas Kanununun 343 üncü maddesinde yer alan cezai neticeleri doğurmaktadır.

Hukuk davalarında önemli bir talep de hükmün ilanını isteyebilmektir. Haklarına tecavüz edildiği Mahkeme kararıyla kesinleşen hak sahibi, masrafı tecavüzü ait olmak üzere kararın, gazete veya buna benzer vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek hakkına haizdir.  

Tecavüz son bulmuş ise zamanaşımı konusunda Borçlar Kanunu’nun 60.maddesi uygulama alanı bulacaktır. Buna göre fiilin öğrenilmesinden itibaren hak sahibi 1 yıl ve her halükarda 10 yıl içersinde tecavüz fiilini işleyen şahıs veya şahıslara karşı burada sayılan davaları ikame etmelidir. Ancak tecavüz teşkil eden fiil, aynı zamanda suç teşkil eden bir fiil ise, hukuk davasına uygulanacak zamanaşımı süresi de ceza zamanaşımına bağlı olarak uzayacaktır.


CEZAİ PROSEDÜR
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71,72,73 ve 80 inci maddelerinde hak sahiplerinin mali ve manevi haklara karşı yapılmış tecavüzler ile ilgili ceza maddeleri yer almaktadır. Bu maddelerden 71. madde eser sahiplerinin manevi haklarının ihlali, 72. madde ise hak sahiplerinin mali haklarının ihlali ile ilgili suçları düzenlemektedir. 80 inci maddede de bağlantılı hak sahiplerinin haklarına tecavüz hallerinin müeyyideleri düzenlenmiştir. 73. madde ise Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 71, 72, 80 ve 81. (bandrolsüz nüshaların satımı ve ilgili suçlar) maddelerinde belirtilen suçlar dışında kalan suçları kapsamaktadır.

Ayrıca Kanunun Ek.10 maddesinde, idari para cezaları düzenlenmiştir.

74. maddede failin tanımı yapılmış olup, 75. madde de kovuşturma ve tekerrür kavramları düzenlenmiştir.  

81. madde (ve Ek.10) hariç 5846 sayılı Kanunda sayılı suçlar şikayete bağlı suçlardır. Şikayete bağlı suçlarda  savcı veya kolluk makamları resen harekete geçememekte sadece şikayet hakkına sahip hak sahibinin şikayet dilekçesi ile gerekli işlemler yapılmaya başlanılmaktadır.

Fakat şu husus da belirtilmelidir ki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda 5101 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle kanunun 71,72, 73, ve 80.  maddelerinin kapsamına giren suçlar şikayete tabi olmaya devam etmekte ve fakat şikayet üzerine kamu davası ikame olunmaktadır.

5846 sayılı Kanunda Cumhuriyet Savcısının ve genel kolluğun resen harekete geçeceği haller ise 81’inci maddede yer almaktadır.  

Yasamıza göre, müzik ve sinema eserleri ile süreli olmayan yayınların çoğaltılmış nüshalarının bandrollenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bandrol, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü tarafından verilmektedir. Ancak 5101 değişikliği ile meslek birliklerine de bandrol verebilme yetkisinin tanınabileceği kabul edilmiştir.  

Sinema ve müzik eserlerinin çoğaltılmış nüshalarının ve süreli olmayan yayınların bandrolsüz olarak satılmaları 81. maddede yer alan suç tipini ihlal etmekte olup genel kolluk ve zabıta tarafından resen takip edilecektir. Bu nedenle, bandrol zorunluluğu olan eser nüshalarının (sinema eseri, müzik eseri ve kitap nüshalarının) bandrolsüz olarak satılması FSEK 81. maddesinin ihlali anlamına gelmektedir. Bununla birlikte 5101 sayılı kanunla yapılan değişiklikle yol, meydan sokak ve caddelerde 5846 sayılı Kanunla korunan eser nüshalarının bandrollü olsa dahi satışı yasaklanmış bulunmaktadır. Ancak, bandrollü olarak bu tip mahallerde satış yapan kişiler için hapis cezası değil idari para cezası getirilmiştir.  (Ek.madde 10)

Cezai Prosedüre Göre Açılacak Davalar

Mali ve Manevi Haklara tecavüz halinde FSEK 71, 72,73 ve 80 Maddelerine göre açılacak takibi şikayete bağlı suçlar. (Şikayet sonucunda kamu davası açılır.)
Bandrolsüz nüsha satma ve bandrol ihlalleri sebebiyle  FSEK 81. maddesine göre takibi resen yapılacak suçlar. (İşlem sonucunda kamu davası açılır.)
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Yer Alan Suçların Tasnifi
Madd e
Manevi Haklara Tecavüz
Halinde Suçlar
Ceza Miktarı

  
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırı olarak kasten
2 yıldan 4 yıla kadar hapis veya  50 Milyar liradan 150 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

  

71
Alenileşmiş olsun veya olmasın, eser sahibi veya halefinin yazılı izni olmadan bir eseri umuma arz eden veya yayımlayan kişiler hakkında

71
Sahip veya halefinin yazılı izni olmadan, bir esere veya çoğaltılmış nüshalarına ad koyan kişiler hakkında

71
Başkasının eserini kendi eseri veya kendisinin eserini başkasının eseri olarak gösteren veya 15 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı hareket eden kişiler hakkında

71
FSEK 32, 33, 34, 35, 36, 37, 39 ve 40 inci maddelerdeki hallerde kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak gösteren kişiler hakkında

71
Eser sahibinin yazılı izni olmaksızın bir eseri değiştiren kişiler hakkında

  

Madde
Mali Haklara Tecavüz
Halinde Suçlar
Ceza Miktarı

72
Aralarında mevcut bir sözleşme olmasına rağmen bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak bir eser veya işlenmelerinin kendi tarafından çoğaltılmış nüshalarını satan veya dağıtan kişiler hakkında
3 aydan 2 yıla kadar hapis veya  10 Milyar liradan  50 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur

  

72
Hak sahibinin izni olmaksızın bir eseri ve çoğaltılmış nüshalarını, 5846 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde (yani yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde) satan kişiler hakkında

72
Hak sahibinin izni olmaksızın; Bir eseri herhangi bir şekilde işleyen kişiler hakkında
2  yıldan 4 yıla kadar hapis veya 50 Milyar liradan 150 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya  zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.   

72
Hak sahibinin izni olmaksızın; Bir eseri herhangi bir şekilde çoğaltan kişiler hakkında

72
Hak sahibinin izni olmaksızın; Bir eseri herhangi bir şekilde yayan kişiler hakkında

72
Hak sahibinin izni olmaksızın; Bir eserin nüshalarını yasal veya yasal olmayan yollardan ülkeye sokan ve her ne şekilde olursa olsun ticaret konusu yapan kişiler hakkında

72
Hak sahibinin izni olmaksızın; Bir eseri topluma açık yerlerde gösteren veya temsil eden, bu gösterimi düzenleyen veya dijital iletim de dahil olmak üzere her nevi işaret, ses ve/veya görüntü iletimine yarayan araçlarla yayan veya yayımına aracılık eden kişiler hakkında

  

Madde
FSEK 71, 72, 80 ve 81 inci maddelerinde belirtilen suçlar dışında kalan diğer suçlar
Ceza Miktarı

  
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırı olarak kasten,
   

  

2 yıldan 4 yıla kadar hapis veya 50 Milyar liradan 150 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya  zararın ağırlığı dikkate alınarak her
ikisine birden hük-molunur.

  

73
Çoğaltıldığını bildiği veya bilmesi icap ettiği bir eserin nüshalarını ticarî amaçla elinde bulunduran kişiler hakkında

73
Mevcut olmadığını veya üzerinde tasarruf salahiyeti bulunmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği malî hakkı veya ruhsatı başkasına devreden veya veren yahut rehneden veyahut herhangi bir tasarrufun konusu yapan kişiler hakkında

73
Yegâne amacı bir bilgisayar programını korumak için uygulanan bir teknik aygıtın geçersiz kılınmasına veya izinsiz ortadan kaldırılmasına yarayan herhangi bir teknik aracı, ticarî amaç için elinde bulunduran veya dağıtan kişiler hakkında

73
FSEK hükümlerine uygun olarak çoğaltılmış ve yayılmış eser nüshalarının, yapımların ve fonog-ramların, çoğaltma ve yayma hakkı sahiplerinin ayırt edici unvan, marka ve künye bilgileriyle birlikte tıpkı basım ve yapım yoluyla, işaret, yazı, ses, hareketli veya hareketsiz görüntü ya da veri tekrarına yarayan alet veya yöntemlerle çoğaltan veya bu şekilde çoğaltılmış nüshaları yayan, kişiler hakkında
3 yıldan 6 yıla kadar hapis veya 20 Milyar liradan 200 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dik-kate alınarak her ikisine birden hük-molunur.

  

Madde
Bağlantılı Haklara Tecavüz Halinde Suçlar
Ceza Miktarı

80
Bir icra, fonogram veya yapımın izinsiz çoğaltılmış nüshalarının bu Kanunun 81 inci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde satışı ile ilgili ihlal edenler hakkında
3 aydan 2 yıla kadar hapis veya 5 Milyar liradan 50 milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden

80
80. Madde ile belirlenen diğer hakları ihlal eden kişiler hakkında
2 yıldan 4 yıla kadar hapis veya 50 Milyar liradan 150 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hük-molunur.

  

Madde
81 inci Maddede Yer Alan Suçlar
Ceza Miktarı

  
81. Madde hükümlerine aykırı olarak kasten
   

81
Sinema ve müzik eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınları, bandrol almadan, 5846 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde
(yani yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde) satan kişiler hakkında
3 aydan 2 yıla kadar hapis veya 5 Milyar liradan  50 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

81
Sinema ve müzik eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınları, bandrol almaksızın çoğaltan ve yayan veya eser sahibinin ve bağlantılı hak sahibinin haklarını ihlâl edecek şekilde bedelsiz yayan veya bu  5846 sayılı Kanuna ve ilgili mevzuata uygun alınmış bandrolleri mevzuatta belirlenen şekilde yapıştırmadan bedelli ve bedelsiz yayan kişiler hakkında.  
2 yıldan 4  yıla kadar hapis veya 50 Milyar liradan 150 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

81
Bu  Kanun  ve  ilgili  mevzuata  göre bandrol alma hakkı olmadığı halde, sahte evrak veya dokümanlarla veya herhangi bir biçimde Bakanlık veya yetkilendirdiği kuruluşları yanıltarak bandrol alan veya münhasıran bandrol alınması gereken eser, icra ve yapımların tespit edildiği kaset, CD, VCD ve DVD gibi taşıyıcı materyaller ile süreli olmayan yayınlar için verilen bandrolleri amacı dışında kullanan kişiler hakkında
2 yıldan 4 yıla kadar hapis veya  20 Milyar liradan  200 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

81
Sahte bandrol imal eden,
kullanan ve/veya sahte bandrolden her ne şekilde olursa olsun ticarî menfaat sağlayan kişiler hakkında
3 yıldan 6 yıla kadar hapis veya 50 Milyar liradan 250 Milyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

Genel Kolluk ve Zabıtanın Yasa Dışı Olarak Çoğaltılmış ve Yayımlanmış Nüshalarla Mücadele Görevi ve Hukuki Durum
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunda değişiklik yapan 03.03.2004 tarih ve 5101 sayılı Kanunun mevzuatımıza getirmiş olduğu en önemli yeniliklerden biri Korsanla  Mücadele konusunda Genel Kolluk ve Zabıtaya RESEN TAKİP görev ve yetkisini vermesidir.

5101 Sayılı Kanun ile 5846 sayılı Kanunun 81. maddesi değiştirilmiş ve 81. maddede sayılan   hallerde Genel Kolluk ve Zabıtaya Resen takip yetkisi vermiştir.

81. maddedeki ihlal hallerini resen veya başvuru üzerine kovuşturmakla görevli olan Genel Kolluktan anlaşılması gereken Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 3. maddesine göre (genel olarak) Polis ve Jandarmadır, Zabıtadan anlaşılması gereken ise Belediye’nin ve Köylerin Zabıta görevlileridir.

  Bandrolle İlgili Suçlar Hakkında Bazı Pratik Bilgiler

1.   Bandrol Yapıştırılması zorunlu olan Müzik ve
Sinema Eserleri ile süreli olmayan yayınların   bandrolsüz satımı
Bandrol, süreli olmayan yayınlara, ses ve/veya görüntü taşıyıcıları ile disk ve disketlere alınmış fikir ve sanat eserleri nüshalarının üzerine yapıştırılan, sökülmesi halinde parçalanan veya yapıştırıldığı malzemenin özelliğini kaybettiren nitelikte bir etikettir.   

Bandrol, üç boyutlu hologram özelliği taşımaktadır. (1. boyutunda seri no ve rumuz, 2. boyutunda bakanlık amblemi, 3. boyutunda T.C. Kültür Bakanlığı yazısı mevcuttur.)

2.   Bandrol yapıştırılması zorunlu eserleri üreten veya çoğaltan yerler ile bu türden eserlerin  dolum tesislerinin;  Bakanlıktan bandrol almaksızın veya Bakanlığa sunmaları gereken belge ve taahhütleri sunmaksızın veya  bulundurmaksızın veya istendiğinde ibraz etmeksizin “Bandrol yapıştırılması zorunlu eserleri çoğaltmaları”  ve/veya aynı zamanda satmaları,
Bir eserin üretilmesi için öncelikle ÜRETİM YERİNİN Bakanlıktan Dolum Tesis Belgesi alması zorunludur. Bu belgeye sahip yerin bir eseri çoğaltabilmesi için hak sahibinin hak sahipliği belge ve sözleşmeleri ile Bakanlığa müracaat etmesi ve bandrol alımına ilişkin taahhütnameyi doldurarak bandrol alım belgesi ile taahhütname örneğini dolum tesisine vermesi gerekmektedir. Üretimin yapıldığı yerlerde Dolum Tesis Belgesi’nin olup olmadığı hususu sorulmalı, varsa ayrıca üretim için hak sahibi ile yapılan sözleşme ve Bakanlıktan alınması gerekli bandroller ve bandrol tutanakları incelenmelidir. (Bu inceleme yetkisi genel kollukta olup, zabıtanın bu yönde bir görevi ve yetkisi bulunmamaktadır)

3.   Yasal olarak çoğaltılmış bandrollü nüshaların;   yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışının yapılması
Bu tip yerlerde hem genel kolluk hem de zabıta yetkili olarak gerekli önlemleri almalıdır.

4.   Bir eser için alınan bandrolün başka bir esere yapıştırılması
Örneğin kitap bandrolünün bir VCD veya DVD’ye yapıştırılması veya A VCD filmi için alınan bandrolün B VCD filminin üzerine yapıştırılması veya ucuz seri olarak piyasaya sürülen kasetlerin içinin silinerek, kartonetinin değiştirilmesi suretiyle piyasaya tekrar sürülmesi halleri gibi. Bu yönde işlem yapmak için, denetleme yapan birim, bandrol numaralarından  şüphe duyması halinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bilgi alınabilecektir.

5.   Sahte Bandrol İmal Edilmesi
Bu güne kadar görülen sahte bandroller orijinalleri ile kıyaslandığın da rahatlıkla anlaşılan şekildedir. Ancak şüphe duyulan hallerde Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bilgi alınabilecektir.

NOT : Bilgisayar Oyunlarını içeren CD’ler, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından (VCD olarak) tescil edilmekte olduğundan, uygulamada 81 inci madde kapsamında değerlendirilecektir.

Genel Kolluk ve Zabıtanın Önleme Görevi
Özellikle yoğun veya yan yana birden çok tezgahın üzerinde bandrolsüz film ve Müzik CD’si satışının yapıldığı bölgeler bulunmaktadır. 2559 Sayılı PVSK’nun 2. maddesinin (a) bendi gereği Polisin birincil görevi suçların işlenmesinin engellenmesidir. Bu sebeple özellikle tezgahlarda yoğun bandrolsüz eser satışının yapıldığı sokaklarda Genel Kolluk ve Zabıtanın gerekli önlemleri kararlılık ve süreklilikle alarak yoğun bandrolsüz eser satışı suçlarını henüz işlenmeden engellemesi mümkündür.

Cezai Prosedürde Kovuşturma Usulü
Şikayete Bağlı Suçlar:
1.       Ortada şikayete bağlı bir suç olmalıdır.

2.       Şikayet etmesi gereken kişi bu fiilden zarar görmüş olmalıdır.

3.       Şikayet, faili ve fiili öğrendikten itibaren 6 ay içerisinde yapılmalıdır. (TCK 108) Bu süre hak düşürücü süredir.

4.       Şikayet yazılı olarak veya tutanağa geçirilerek bir beyan ile yapılabilir.

5.       Şikayetin yapılabileceği makamlar mahkeme, Cumhuriyet Savcılığı, zabıta makam ve memurları, sulh hakimleri ve nihayet kanuni merciilere tevdi edilmek üzere vali, kaymakam ve nahiye müdürleridir. (CMUK 154/1-2 ) (Ancak uygulamada, şikayetler Cumhuriyet Savcılıklarına yapılmaktadır.)

6.       Şikayetten vazgeçme ve şikayetin geri alınması mümkündür.

7.       Şikayet üzerine, hak sahiplerinin haklarını kanıtlayan belge ve/veya nüshaları Cumhuriyet Savcılığına sunmaları halinde kamu davası açılır. Altı ay içinde bu belge ve/veya nüshaların sunulmaması halinde takipsizlik kararı verilir. (FSEK 75/I Md.)

Şikayette Bulunmaya Hakkı Olanlar
·          Hak Sahipleri (eser sahipleri, bağlantılı hak sahipleri, mali hak sahipleri, mirasçılar)

·          Meslek Birlikleri (faaliyet gösterdikleri alanlarda)

·          Milli Eğitim ile Kültür ve Turizm Bakanlıkları (5846 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin dört numaralı bendinde belirtilen hallerde 35 inci madde gereğince kaynak gösterme mükellefiyetine aykırı fiiller söz konusu ise)

·          Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Basın-Yayın Genel Müdürlüğü ve Türk Basınını temsil eden kurumlar,

·          (5846 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin dört numaralı bendinde belirtilen hallerde 36 ncı madde gereğince kaynak gösterme mükellefiyetine aykırı fiiller söz konusu ise)

·         Kültür ve Turizm Bakanlığı (5846 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin son fıkrası çerçevesinde 14 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında belirtilen hallerde)

Şikayete Bağlı Suçlarda Kovuşturma Prosedürü  
1.Şikayet dilekçesinin verilmesi:

Hak sahibinin ilgili makama hak sahipliğini kanıtlayan belgelerle beraber, fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayet dilekçesini vermesi gerekmektedir. Sanığın isminin belli olmadığı veya tespitinin mümkün olmadığı hallerde tecavüzün gerçekleştiği veya sonuçlarının meydana geldiği mahalin açık tanımı ve sınırlarının belirlenmesi yapıldığında şikayet dilekçesini geçerli kabul etmek gerekir. (Şikayet dilekçesi, Kanunen Cumhuriyet Savcılıklarına, Genel Kolluğun ilgili birimlerine ve Vali ile Kaymakam’a verilebilecek olmakla beraber, uygulamada şikayet, sadece Cumhuriyet Savcılıklarına yapılmaktadır)

Şikayet dilekçesi, tecavüzün gerçekleştiği veya sonuçlarının meydana geldiği yer Cumhuriyet Savcılığı’na verilir. Hak sahibi dilerse tecavüzün gerçekleştiği veya sonuçlarının meydana geldiği yer Sulh Ceza Mahkemesine de arama ve el koyma kararı vermesi için başvurabilir.

  2.Şikayet Dilekçesini Alan Cumhuriyet Savcılığı ;

  A. Ya (FSEK’te düzenlenmiş suçların kovuşturması acil işlerden sayıldığından) 3 gün içerisinde yetkili mahkemeye sunulmak üzere, suça konu eşyanın aranması ve bulunduğunda el konulması için arama emri ya da söz konusu eşyayı üreten araçların mühürlenmesi emri vererek arama  ve mühürleme emrini ilgili bölgedeki kolluk kuvvetlerine gönderir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcının direkt olarak arama emri vermesi daha doğru bir yoldur. Mahkeme de savcının diğer talepleri ile birlikte aynı yönde karar verebilir. Savcı dilerse soruşturmaya bizzat kendisi de katılabilir.

B. Ya da  yetkili mahkemeden;

1.         Usulsüz çoğaltılmış nüsha veya yayınlara el konulmasını,
2.         Bunların imha edilmesini,
3.         Bu konuda kullanılan teknik araçların mühürlenmesini,
4.         Satışını ve
5.         Usulsüz çoğaltımın  gerçekleştirildiği yerin kapatılmasını,

talep edebilir.

3.Savcılık Talimatı üzerine Kolluk Birimlerince Yapılacaklar

A. Hakimin vermiş olduğu arama kararı, savcı veya kolluk amirinin verdiği yazılı emri müteakip arama, ihtiyaca göre en kısa süre içerisinde yerine getirilmelidir. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 20.) Kolluk birimlerinden yardım talep edilmesi halinde, kolluk ile birlikte arama yapılması ve diğer tedbirlerin uygulanması istenilen yere gidilir. Aramanın, arama ve el koyma kararı veya emrinde belirtilen esaslara göre yapılması gerekmektedir.

B. Arama yapılacak yer umuma açık bir mahal ise ayrıca herhangi bir prosedüre gerek kalınmaksızın arama işlemine geçilir ve fakat arama yapılacak yer konut, işyeri, yerleşim yeri veya eklentileri ise;

a.         Kolluk, arama yapılacak konut, işyeri, yerleşim yeri ve eklentilerinde gerekli güvenlik önlemlerini alarak kapıyı çalar.
b.         Gerek hâkim kararı ile, gerek kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri ile ve gerekse kendiliğinden yapılan aramalarda, mümkünse, o yere girme izni verme yetkisine sahip kişilerle iletişim kurulmasına çalışılır, kolaylık gösterilmesi istenir.

Aşağıdaki hâllerde iletişim kurmadan konuta, işyerine, yerleşim yerine ve eklentilerine girilir:

-           Arama yapılacak olan yerin konut veya yerleşim yeri olarak kullanılmadığının bilinmesi,
-           Arama esnasında bu yerlerde kimsenin olmadığının anlaşılması,
-           Bu yerlerde oturan veya izin vermeye yetkili kişinin arama öncesinde bilgilendirilmesinin, delil karartmasına yol açarak aramanın amacını tehlikeye sokacak veya kolluk memurlarını veya diğer bireyleri tehlikeye düşürebilmesi.

c.         Diğer hâllerde, kolluk memurları mümkünse arama kararını gösterirler.

d.         Aramayla görevlendirilenler, aramaya karşı çıkılması hâlinde, durumun haklı kıldığı ölçüde güç kullanarak direnci ortadan kaldırabilirler. Bilgilendirme yapıldıktan sonra, kapı açılmadığı takdirde güç kullanılacağı ihtar edilir ve akabinde zorla içeri girilir ve arama gerçekleştirilir. Güç, kademeli bir şekilde artarak kullanılabilir.

e.         Gecikmesinde sakınca veya tehlike bulunması hâlinde, bilgilendirme içeri girdikten sonra da yapılabilir. Bulundurulması suç teşkil eden eşyanın arandığı yerde bulunan kişilerin üstü, güvenlik veya suç eşyasının elde edilmesi amacıyla aranır.

f.          Arama, bulunması istenen şeyin boyutu ve niteliği göz önüne alınarak, amaca ulaşmak için gerekli olan ölçüde gerçekleştirilir.

g.         Aranacak yerde bulunan kişilerin özel hayatlarına ve mallarına gereken azamî özen gösterilir.

h.         Arama işlemine tâbi tutulan yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi, aramada hazır bulunabilir. Kendisi bulunmazsa mümessili veya mümeyyiz hısımlarından biri yahut kendisiyle birlikte oturan bir kimse veya komşusu veya diğer bir kimse, arama tanığı olarak bulundurulur. Ancak, tanık sağlanması amacıyla, arama, gereksiz bir biçimde geciktirilemez.

i.          Konutta aramanın yapılmasına izin verme yetkisine sahip kişi veya zilyet ve bulunmadığında yerine çağrılacak kişi, işleme girişilmeden önce aramanın amacından bilgilendirilir.

Geceleyin herkesin girip çıkabileceği lokanta, bar, pavyon, gazino, meyhane gibi yerler ile kıraathane ve  oyun oynatılan benzeri yerlerin aranmasında tanık bulundurulması gerekmez. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 20/4)

C. Aramanın sonunda aramaya maruz kalan kimseye talebi üzerine aramanın CMUK 94. ve 95 inci maddelere uyan sebeplerini ve 94 üncü maddede gösterilen halde cezalandırılması mümkün olan fiilin mahiyetini içeren bir varaka verilir. Yine talebi üzerine zaptolunan veya emniyet altına alınan eşyanın içeriğini havi bir defter ve şayet şüphe sonucu yapılan arama sonunda bir şey elde edilmemiş ise bu hususu belirten bir vesika verilir. (CMUK Md. 99)

D. Yukarıda anlatılan husustan ayrı olarak adlî arama işlemi bir tutanağa bağlanır. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 11) Tutanakta;

a.         Arama kararının tarih ve sayısı, hâkim kararı yoksa verilmiş olan yazılı emrin tarihi, emri veren merci, bunun da yokluğu hâlinde gecikmede sakınca bulunan hâlin dayandığı sebeplere ilişkin açıklama,
b.         Aramanın yapıldığı yer, tarih ve saat,
c.         Aramanın konusu,
d.         Aramanın makul şüphe sebebi,
e.         Aranan kişinin kimlik bilgileri, adını söylemediği takdirde eşkâl bilgileri,
f.          Araçta, konutta, işyeri ve eklentilerinde arama yapılmışsa, aracın plaka numarası, markası, konutun, işyerinin ve eklentilerinin açık adresi, deniz aracının aranması hâlinde ise deniz aracının cinsi, ismi, donatanı, bağlama limanı, tonajı, acentası, kaptanı ve arama mevkii,
g.         Aramanın sonuçları, el konulan suç eşyasına ilişkin belirleyici bilgiler,
h.         Aramada yakalanan kişiler varsa kimlikleri,
i.          Arama sonucunda yaralanma veya maddî bir zarar meydana gelip gelmediği, hususları yer alır.

Tutanak arama işlemine katılmış olanlar ve hazır bulunanlarca imzalanır. Tutanağın bir sureti ilgiliye verilir. Uygulamada CMUK 99. maddesinde belirtilen varaka yerine içermesi gerekli hususların yukarıda belirtildiği tutanağın bir örneği arama yapılan yerin zilyedine verilmektedir.

E. Şayet aramada suça konu eşya bulunmuş ve el konulmuşsa soruşturmayı yapan görevlilerce suç eşyasına el konulduğuna adli arama tutanağına el konulan eşyanın cins, tür, marka, model, numara ve ölçü gibi benzerinden ayırmaya yeterli bütün nitelikleri, bilirkişiye takdir ettirilen değeri,hangi suçtan dolayı, kimden nereden ve ne suretle alınmış olduğu, (belli ise davacı ve mağdur ile sanığın açık kimlikleri) el koyma gecikmesinde sakınca bulunan hal sebebi ile hakim kararına dayanmaksızın yapılmış ise el koyma işlemine maruz alakadar veya bunun mümeyyiz hısımlarından birinin bulunup bulunmadığı, hazır bulunmuş ise el koyma işlemine açıkça itiraz edip etmediği ve itiraz sebepleri yazılır.(CMUK- Md.101, Suç Eşyası Yönetmeliği Md.4/2) Eğer şikayet konusu ürünler orijinallerinin her türlü özellik itibarıyla bire bir aynısı olarak ele geçirilmiş ise bu tür ürünlerinde bulunduğu ayrıca belirtilmedir.

Daha sonra suç eşyası bozulmayacak, değiştirilmeyecek, mümkün ise gözle görülecek şekilde mumlanıp bağlanacak ve mum üzerine dairenin resmi mührü basılacaktır. Ayrıca suç eşyasına bağlanan etiket üzerine eşyanın cinsi, kimden alındığı ve soruşturma evrakının numarası yazılmak sureti ile cumhuriyet başsavcılığına teslim edilir. Soruşturma Cumhuriyet Savcıları tarafından bizzat yapılmış ise yukarıdaki işlemler aynen yerine getirilir. (CMUK-Md.101 , Suç Eşyası Yönetmeliği 4. Md.)

F. Cumhuriyet Savcılığınca teslim alınan suç eşyası zaptolunan eşya defterine kayıt ve emanet makbuzu tanzim edildikten sonra etiketi üzerine zaptolunan eşya defteri ile hazırlık veya esas defterinin sıra numaraları yazılmak suretiyle emanet memuruna imza mukabilinde teslim olunur. Elkonulan suç eşyasına mahsus makbuz 4 nüsha olarak tanzim edilir. Bir nüshası soruşturma evrakına bağlanır, ikinci nüshası eşya ile birlikte emanet memurluğuna verilir ve diğer nüsha Cumhuriyet Savcılığında özel bir kartonda saklanır. (Suç Eşyası Yönetmeliği 4. Md.) Suça konu eşya adli emanet memurluğunun deposunda saklanmalıdır.

4.Sulh Ceza Mahkemesi

Sulh Ceza Mahkemesi, şikayetin Cumhuriyet Savcılığına yapıldığı hallerde, Cumhuriyet Savcılığının talebi ile arama ve el koyma kararı verir.

Eğer Cumhuriyet Savcılığı veya Cumhuriyet Savcısının yazılı emrinin alınamadığı hallerde kolluk amiri, mahkeme kararı olmaksızın arama emri vermişse iş bu emrin en geç 24 saat içerisinde görevli hakimin (Sulh Ceza Mahkemesi Hakiminin) onayına sunulması gerekmektedir. Hakim kararını el koymadan itibaren 48 saat içerisinde açıklamak zorundadır. Aksi takdirde el koyma kendiliğinden kalkar. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md.7) Sayılan yetkili makamların anılan süreler içerisinde görevlerini yerine getirmemeleri halinde zarar görenin ihbarı ile haklarında görevi ihmalden kamu davası açılabilmesi mümkündür. Bu nedenle iş bu sürelere uyulması önem arz etmektedir. Mahkeme yapılan işlemlerin uygunluğunu ve sürelere riayet olunup olunmadığını denetler vereceği karara göre el konulan nüshalar emanet memurluğuna gönderilir veya gönderilmeyip sahibine iade edilir.

Ele Geçirilen Nüshaların Tıpkı Basım Olup Olmadığının Dikkate Alınması   

Yasanın 73. maddesinin 2. bendi ile yeni bir suç tipi düzenlenmiştir. Buna göre yasal olarak piyasaya çıkmış bir eseri marka ve künye bilgileri ile birlikte aynen çoğaltan ve yayanlar (satanlar) hakkında çok daha ağır bir müeyyide getirilmektedir (üç yıldan altı yıla kadar hapis veya yirmimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden).

Madde şikayete tabi olduğundan şikayet hallerinde elde edilen ürünler içinde hak sahibinin unvan, marka ve künyeleri ile birlikte çoğaltım yapılmış (örneğin bir film yapımcısının yasal VCD filmi veya müzik yapımcısının yasal CD’si veya bir yayıncının yasal kitabında hak sahipleri olan yapımcının unvan ve markalarına kadar taklit edilmiş ise) bu türden ürünlerin bulunduğu hazırlık evrakında mutlaka belirtilmelidir. Cumhuriyet Savcılığı bu türden ürünler bulunması hallerinde  73. maddesinin 2. bendi daha ağır cezai müeyyide belirlediğinden sanıklar hakkında 73. maddenin 2. bendini uygulayacaktır.

Şikayete Bağlı Olmayan Suçlar
Bu prosedür şikayet prosedürüne bağlı olmayan FSEK 81. maddesinde düzenlenmiş bandrolsüz olarak satılan nüshalarla ve diğer bandrol ihlal halleri ile ilgili işlemleri kapsamaktadır. Bakanlık ile mülkî idare amirleri,  bandrollenmesi zorunlu olan nüshaların ve süreli olmayan yayınların, bandrollü olup olmadıklarını her zaman denetleyebilir. Gerekli görüldüğünde, mülkî idare amirleri re'sen veya Bakanlığın talebi ile bu denetimi gerçekleştirmek üzere illerde denetim komisyonu oluşturabilir. İhtiyaç halinde; bu komisyonlarda Bakanlık ve ilgili alan meslek birlikleri temsilcileri de görev alabilirler. (81. Md.)

Uygulama Prosedürleri

1.Genel Kolluk / Zabıta

A. Hak sahipleri, komisyon, meslek birlikleri, Bakanlık veya ilgili diğer kanunlarla kendisine yetki ve görev verilmiş olanların ihbarı ya da gerekli gördükleri hallerde resen ( herhangi bir kurum, birlik ya da hak sahibinin ihbarı olmadan ) harekete geçebilirler.

B. Genel Kolluk/Zabıta yaptıkları denetimlerde usulsüz ve izinsiz olarak çoğaltılmış ve yayılmış nüsha ve yayınlar ile bunları çoğaltmaya yarayan her türlü aracı ve diğer delilleri toplayarak, taşınmaz olanlarını emanet altına aldıktan sonra; toplanan delilleri Cumhuriyet savcısına suç duyurusu ile birlikte sevk eder.

C. 81. maddenin işlendiği mahal şayet konut veya işyeri değil örneğin sokak, kaldırım   veya benzeri umumi çarşılarda yol üstü  türü yerlerden (örneğin kaldırımda tezgah üstünde) ise  Polis, Jandarma ve Zabıta 81. madde ile alakalı olarak her hangi bir Arama ve El Koyma Kararı veya savcılık talimatı aramaksızın  işlem yapabilecektir. (Bu konuda genel kolluğun ayrıca Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin önleme araması ile ilgili 13/b ve Polis Vazife ve Salahiyeti Kanunu’nun 2/a Maddesi’ne göre de hak ve yetkisi olduğu söylenebilir.)

D. Şayet eserler bandrollü olmakla birlikte bu tip nüshalar “yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde” satılmakta ise bandrollü  bu ürünler ilgilisinin kimlik ve adres bilgileri ile birlikte  idari para cezası kesmek üzere Mülki Amire (Kaymakamlık veya Valiliğe) teslim edilir. Fakat her ne kadar bandrole haiz olsalar da her bandrolün ve bandrolün yapıştırıldığı ürünün orijinal olmaması mümkündür. Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak “Korsan Ürünler” ile ilgili bölümde her ne kadar ürün bandrollü ise de korsan olduğuna dair ibareler varsa, idari para cezası ile ilgili işlem değil 81. madde babında işlem yapılmalıdır. Yine aynı şekilde bandrolün sahteliği konusunda şüphe varsa nüshalar mülki amire teslim olunmadan evvel Kültür Bakanlığından yakalanan nüshalar ile ilgili görüşünün alınması uygun olur. Mülki Amirler bandrollü ürünlerin belirtilen yerlerde satımı ile ilgili olarak ilgilisine 5846 sayılı Yasanın Ek10 maddesi uyarınca idari para cezası kesmek zorundadırlar. Toplanan  bandrollü ürünlerin nasıl değerlendirileceğine Bakanlık karar vermekle birlikte Mülki İdare Amirleri kendi bölgesindeki kütüphane veya benzeri ihtiyaç yerlerinde bu tür ürünlerin değerlendirilmesini Bakanlıktan talep edebilirler.

E. Ev ve İş Yerlerinde Arama yapılabilmesi için; Anayasa’nın 20 ve 21. maddeleri ile CMUK’un 97/1 delaletiyle  Polis ve Jandarma  “gecikmesinde sakınca umulan hallerde” Cumhuriyet Savcısının veya Savcıların muavini sıfatı ile savcıların emirlerini icraya memur genel kolluk memurlarının yazılı emri ile arama faaliyeti gerçekleştirilebilecektir.  Bu duruma göre ev ve işyerlerinde aramanın gerçekleşmesi için;

-       gecikmesinde sakınca bulunan bir hal (Derhal işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hali)

-       ve aramayı gerçekleştirecek memurun amirinin vereceği yazılı emrinin olması gerekmektedir. (amir Cumhuriyet Savcıları veya kolluk kuvvetlerinin şube müdürleri veya müdür yardımcıları veya  karakol amirleri veya bölük komutanları veya karakol komutanları ile grup amirleridir) Şayet gecikmesinde sakınca bulunan bir hal yok ise Polis ve Jandarmanın   Cumhuriyet Savcılıklarına müracaat ederek ilgili Mahkemeden  arama kararı talep etmeleri gerekmektedir.

Ancak İşyerlerinde herkesin mutad bir şekilde görebileceği yerlerde (örneğin vitrin ve raflarında) suç delillerinin bulunması hallerinde  Polis ve Jandarma her hangi bir arama kararına veya yazılı emre gerek olmaksızın işlem yapabilecektir. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Madde 13/C) İşyerinin vitrin ve raflarında suç delillerine rastlanmış ise aynı işyerinde gizli bölmelerinin aranması da Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Madde 8/E maddesine hakim kararına gerek olmaksızın (ve her halükarda 24 saat içinde Hakimin onayına sunulmak üzere)  mümkün olacaktır.  

F. Sanık mevcutlu olarak Cumhuriyet Savcılığına teslim edilmelidir.

Gerek Sokaklarda bulunan tezgahlarda veya gerekse işyerlerinin vitrin veya raflarında suç delillerinin görülmesi halinde suçüstü/meşhud durum sebebiyle 5846 sayılı Yasanın 81. maddesinin göndermesi sebebiyle 3005 sayılı MEŞHUD SUÇLARIN MUHAKEME USULÜ KANUNU  hükümleri uygulanacaktır. (5846 sayılı yasanın 81. maddesine göre 81. maddenin ihlali hallerinde 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu, 1 inci maddesinin (A) bendindeki mahal ve 4 üncü maddesindeki yazılı zaman kaydına bakılmaksızın uygulanır) Aynı Kanunun 4. maddesi sebebiyle 81. maddeyi ihlal eden sanıkların mevcutlu olarak Cumhuriyet Savcılığı’na teslim edilmeleri gerekmektedir.

G. 1580 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin (11) numaralı fıkrasına yapılan ek sebebiyle Belediye Görevlileri; yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde,  5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunan eser, icra ve yapımların tespit edildiği kitap, kaset, CD, VCD ve DVD gibi taşıyıcı materyallerin, bu fıkrada bahsi geçen yerlerde satışına izin vermemek ve bunların satışını engellemek, satışına teşebbüs edilen materyalleri toplayarak yetkili makamlara teslim etmekle görevlendirilmişlerdir.

Aynı şekilde Belediye Görevlilerinin de tezgahlarda yoğun bandrolsüz eser satışının yapıldığı sokaklarda gerekli önlemleri kararlılık ve süreklilikle alarak yoğun bandrolsüz eser satışı suçlarının  “henüz işlenmeden engellemesi” için gerekli önlemleri ve tedbirleri alması gerekmektedir.  

2.Cumhuriyet Savcılığı

Savcılığa direkt olarak yapılan ihbar ile veya kolluk birimlerinin işyeri, konut, yerleşim yeri ve eklentilerinde arama yapılabilmesi için yaptıkları başvuruları müteakip cumhuriyet savcısı üç gün içinde yetkili ve görevli mahkemeden (Sulh Ceza Mahkemesi) usulsüz çoğaltılmış nüsha veya yayınlara el konulmasını, imhasını, bu konuda kullanılan teknik araçların mühürlenmesini ve satışını ve usulsüz çoğaltımın  gerçekleştirildiği yerin kapatılmasını talep eder. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı veya cumhuriyet savcısı ile irtibat kurulamaması halinde onun emirlerini yerine getirmekle yükümlü kolluk amirinin yazılı emri ile direkt olarak, konut iş yeri, yerleşim yeri ve eklentilerinde arama yapılabilir fakat iş bu emrin en geç 24 saat içerisinde görevli hakimimin (Sulh Ceza Mahkemesi Hakiminin) onayına sunulması gerekmektedir. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 7)

3.Sulh Ceza Mahkemesi

Sulh Ceza Mahkemesi savcılığın Başvurusu ile arama ve el koyma kararı verebilir.

Kendi kararı olmaksızın cumhuriyet savcısı veya onun emirlerini yerine getirmekle yükümlü kolluk amirinin yazılı emri ile bir arama ve el koyma işlemi yapılmışsa iş bu işlemi ve süresinde kendisine sunulup sunulmadığını denetler. Hakim kararını el koymadan itibaren 48 saat içerisinde açıklamak zorundadır. Aksi takdirde el koyma kendiliğinden kalkar. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 7) Sayılan yetkili makamların anılan süreler içerisinde görevlerini yerine getirmemeleri halinde zarar görenin ihbarı ile haklarında görevi ihmalden kamu davası açılabilmesi mümkündür. Bu nedenle iş bu sürelere uyulması önem arz etmektedir. Mahkeme yapılan işlemleri uygun gördüğü takdirde malın adli emanete gönderilmesine aksi kanaat hasıl olduğu takdirde malın sahibine iadesine karar verir.

#61473;FSEK 81. Maddeye göre konut ve iş yeri aramasında ve suça konu malın ele geçirilmesinde uyulması gereken usul ve işlemler hakkında  yukarıda (6.3.7.1.3 nolu bölümde) yapılan açıklamalar burada da geçerlidir.

Ürünlerin Yargılama Başında İmhası ve Değerlendirilmesi
Nüsha ve yayınların el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içerisinde, eser veya hak sahipleri ( Burada “Hak Sahipleri” kavramından anlaşılması gereken zaptolunan eşyanın alakadarıdır. ) tarafından yetkili mahkemeye herhangi bir şikâyet veya başvuruda bulunulmaz ise, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine yetkili mahkeme, davaya esas olacak sayıda nüshanın muhafaza edilerek, diğerlerinin imhasına veya bunların hammadde olarak yeniden kullanımlarına dair imkânların olması halinde, mevcut halleriyle veya bir daha kullanılmayacak derecede vasıfları bozulmak suretiyle, hammadde olarak satışına karar verir. Belirtilen süre içinde eser veya hak sahipleri tarafından bir şikâyet veya başvuru yapılması halinde bu Kanunun 68 inci maddesi hükümleri uygulanır.

Sertifika Kontrolü
5846 Sayılı Yasanın 44. maddesine göre;  fikir ve sanat eserlerinin tespit edildiği;

§          materyalleri üreten,

§          ve/veya bu materyallerin dolum, çoğaltım,

§          ve satışını yapan veya herhangi bir şekilde yayan

§          ve umuma arz eden yerler,

Bakanlıkça ücret mukabili sertifikalandırılır.

Bu konu ile ilgili Yönetmelik 6 ay içinde çıkacaktır. Bu maddenin ceza maddesi olan Ek-10’nun ilgili cümlesi 13 Eylül 2004 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu tarihten sonra  Polis ve Jandarma (ve o ilde komisyon varsa komisyonun) yapacağı işlemlerde bu maddeye uygun şekilde alınmış sertifika olup olmadığını da incelemeleri ve bulunmaması halinde ayrıca bir tutanak tutarak idari para cezasını kesilecek olması sebebiyle işlem yapmak üzere Mülki Amirliğe (Kaymakamlık veya Valiliğe) bu tutanağı ulaştırmaları gerekmektedir.

(Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 13/C maddesine göre genel kolluğun, iş yerlerinin FSEK’de belirtilen sertifikaya haiz olup olmadıklarını, 81. Maddeye göre bandrol alınması zorunlu nüshaların bandrollerinin olup olmadığını denetleme yetkisi bulunmaktadır.)

Tekerrür Hali   
5846 sayılı Kanunda yer alan suçlarla ilgili olarak, tekerrür halinde, verilen hapis cezası ertelenemeyecek  ve para cezasına veya tedbire çevrilmeyecektir. (FSEK.m.75)

5846 sayılı Kanun’da düzenlenen tekerrür halinde, TCK’nın 81. maddesinden farklı olarak, cezanın  infaz edilme şartı da aranmayacaktır.

Kaçakçılık Hali
Bazı hallerde, bandrolsüz ürünler aynı zamanda Kaçakçılık Kanuna tabi ürünler olabilmektedir. Örneğin bandrolsüz VCD’ler ülkemizde üretilmekte ancak bandrolsüz DVD’ler Ukrayna ve Uzak doğudan çeşitli vasıtalarla ülkeye kaçak olarak girmektedir. Bu sebeple bandrolsüz DVD filmlerin kaçak olma ihtimallerine karşılık bunların kimlerden alındıkları sorulmalı ve duruma göre Cumhuriyet Savcılığının yapacağı hazırlık soruşturulmasına yardımcı olunmalıdır.

Gümrükte Alınacak Tedbirler
Hak sahibinin izni alınmaksızın üretilen eserlerin (korsan eserlerin) gümrüklerden ithali veya ihracı sırasında muayene memurları tarafından tespit edilmeleri halinde Gümrük Kanunun 57. maddesine göre gümrük işlemlerinin durdurulması ve hak sahiplerine dava açmaları için 10 günlük süre verilmesi gerekmektedir. Hak sahiplerinin 10 gün içinde dava açmaları halinde  (ve tedbir talepleri reddedilmemiş ise) korsan ürünler mahkeme kararı bitinceye kadar gümrükte bekletilmelidir. Mahkeme sonunda eserlerin korsan olması halinde masrafı karşı yandan alınmak üzere ürünlerin imhası gerekmektedir.

Gümrüğün Posta veya Yolcu Salonu olması durumu değiştirmeyecektir. İlgili hakkında Kaçakçılık Kanunu uyarınca işlem yapılsa dahi ayrıca Gümrük Kanunun  57. maddesi uyarınca işlem ayrıca yapılmalıdır aksi halde sanığın beraat etmesi veya para cezası ödemesi hallerinde sanık korsan nüshaları geri alabilecektir.

Para Cezaları
Para Cezaları, her yıl sonunda o yıl için belirlenecek yeniden değerleme oranı ile arttırılarak bir sonraki yıl uygulanacaktır.

Görevli Mahkeme
5846 Sayılı Yasada düzenlenen suçlarla ilgili görevli ve Yetkili Mahkeme Adalet Bakanlığınca Kurulacak İhtisas Mahkemeleridir (madde 76).

Henüz İhtisas Mahkemeleri bulunmayan yerlerde görevli mahkeme 2 Asliye Ceza Mahkemesi Bulunan Yerlerde 1 Nolu Asliye Ceza Mahkemesi 2 den fazla Asliye Ceza Mahkemesi olan yerlerde 3 Nolu Asliye Ceza Mahkemesi Yetkili ve Görevli olacaktır. (HSYK 26.03.2001 tarih ve 335 sayılı kararı)

Suç Faili
5846 sayılı Yasanın 71, 72, 73 ve 80 inci maddelerde sayılan suçlar, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından işlenmiş ise, suçun işlenmesine mani olmayan işletme sahibi veya müdürü yahut herhangi bir nam ve sıfatla olsun işletmeyi fiilen idare eden kimse de fail gibi cezalandırılır. Cezayı mucip fiil işletme sahibi veya müdürü yahut işletmeyi fiilen idare eden kimse tarafından emredilmiş ise bunlar fail gibi; temsilci veya müstahdem ise, yardımcı gibi cezalandırılır. (Suç şayet bir işletmede işlenmiş ise)

Temsil edilmesinin kanuna aykırılığını bildiği bir eserin umuma gösterilmesi için karşılıklı veya karşılıksız olarak bir mahalli tahsis eden veya böyle bir eserin temsilinde vazife veya rol alan kimse de yardımcı olarak cezalandırılır.

Bir tüzel kişinin işleri çevrilirken 71, 72 ve 73 üncü maddelerde sayılan suçlardan biri işlenirse masraf veya para cezasından tüzel kişi diğer suçlularla birlikte müteselsilen mesuldür.

Dava Zamanaşımı
Dava Zamanaşımı TCK 102 ve devamına göre belirlenecektir. Buna göre üst sınır hapis cezası 5 yılı aşan 5846 sayılı Yasadaki (73, 2. bent tıpkı basım ve 81 sahte bandrol halleri) hapis cezalarında dava zamanaşımı 10 yıl, aşmayan hallerde ise 5 yıllık dava zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

Diğer Önemli Bilgiler
1. FSEK kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış, (bandrollü nüshaların da) yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı yasaktır.

2. Bu nüshalara da genel kolluk veya zabıta gördüğü yerde el koymak ve topladığı nüsha ve yayınları yetkili mercilere (mülki amirlere) göndermek zorundadır.

3. Genel kolluğun kapalı, kilitli, alan ve yerlerde konutta arama yapabilmeleri ve burada buldukları suç eşyasına el koyabilmeleri için mahkemenin arama ve el koyma kararı vermiş olması veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde (Cumhuriyet Savcısı ile irtibat kurulamıyorsa) kolluk amirlerinin ya da Cumhuriyet Savcılığının yazılı bir arama emri vermiş olması gerekmektedir. Arama yapılan yerin sahibinin muvafakati olsa bile arama emri mutlaka yazılı olarak verilmelidir.

4. Bir koruma tedbirine başvurulabilmesi için gecikmede tehlike bulunması gerek denilince, o tedbire başvurulmadığında ceza muhakemesinin gerektiği gibi, amacına uygun olarak yapılamayacağı tehlikesi ile karşı karşıya kalınması ve muhakemesinin de bundan zarar görmesi anlaşılır. Tedbire derhal başvurmak, zamanın geçmesi ile oluşabilecek tehlikelerden, delillerin değişmesi ve kaybolması olasılığından korumayı bağlayacaktır. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 4. maddesinde gecikmesinde sakınca bulunan hal ile derhal işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması halinin anlaşılması gerektiği açık olarak belirtilmektedir. (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Md. 4)

5. Talep halinde suça konu eşyayı vermeyenler hakkında CMUK 87. maddesi hükmü tatbik olunur. 87. maddeye göre “........ bir eşyayı yanında bulunduran şahıs talep üzerine bu eşyayı göstermek ve teslim etmekle mükelleftir. Kaçınma halinde bu eşyanın zilyedi hakkında 63 üncü maddenin cebre mütallik hapis hükmü tatbik edilir. Buna mukabil şahitlikten çekinme hakkı olanlar hakkında bu hüküm uygulanamaz.               

6. Şikayete tabi suçlar ile ilgili olarak (FSEK Md. 71,72,73. ve 80) yapılacak prosedürde şikayet konusu ürünler dışında, bandrolsüz başka hak sahibine ait ürünlerin de ele geçirilmesi halinde CMUK 100. maddesi uygulanmalıdır. Maddeye göre;

“Arama neticesinde yapılmakta olan tahkikatla alakası bulunmayan ve fakat diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek olan eşya bulunursa bu eşya muvakkat olarak zaptolunur ve keyfiyet Cumhuriyet Savcılığına bildirilir.”  

7. Kolluk ve zabıtanın resen veya ihbarla yapmış oldukları arama sonucu ele geçirdikleri suç eşyası yukarıda şikayete bağlı suçların kovuşturulması prosedüründe bahsolunduğu gibi Suç Eşyası Yönetmeliğinin 4. maddesine göre Cumhuriyet Savcılığına teslim edilir.

8. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğine göre, Adlî arama, bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek makul şüphesi altında bulunan kimsenin, saklananın, şüphelinin, sanığın veya hükümlünün yakalanması ve suçun iz, eser, emare veya delillerinin elde edilmesi için bir kimsenin, özel hayatının ve aile hayatının gizliliğinin sınırlandırılarak konutunda, etrafı çevrili diğer mahallerinde, üzerinde, özel kâğıtlarında, eşyasında, aracında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlara göre yapılan araştırma işlemidir.

9 . Arama esnasında aramaya maruz kalan kişi ile 47 ve 48 inci maddeler mucibince şahitlikten çekinme hakkı olan kimseler arasında teati olunan mektuplar bu kimseler yanında bulundukça ve bunlar tahkikatın mevzuu olan vakıalara iştirak etmiş olmak veya yataklık etmek şüphesi altında olmadıkça zaptedilemez.  Anayasanın 30. maddesine göre de  usulune uygun olarak kurulmuş basımevlerinin baskı yapılmasını sağlayıcı araçlarına el konulamaz ve mühürlenemez.

10. Arama kural olarak gündüz yapılır. Fakat gündüz başlanan bir aramanın geceye sarkmaması için engelleyici bir sebep bulunmamaktadır. TCK’na göre gece vakti güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar devam eder. Bununla birlikte gece arama yapılmasının CMUK anlamında bir takım istisnaları bulunmaktadır.

Bunlar kısaca şunlardır;

Meşhut bir cürümün işlenmesi halinde: Bu durumda gece arama yapılabilir. Meşhut cürümlerle ilgili olarak 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanununa göre işlem yapılır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun da fikir ve sanat eserlerine yapılan tecavüzlerde cezai açıdan bu kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. O halde bu kanuna muhalefet eden bir cürümün varlığı halinde gece arama yapılabilmesi mümkün olmaktadır. Aynı hususun diğer sınai haklara tecavüz durumlarında da geçerli olması gerekir.
Gecikmede Tehlike bulunan hallerde
Firar eden bir tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması halinde
Geceleyin herkesin girip çıkabileceği yerlerde
Mahkumların toplanma veya sığınma veya suçla elde edilen eşyayı saklama yerlerinde:  Bu noktada bizim konumuz için önemli olan husus fikri ve sınai haklara aykırı olarak üretilmiş ürünlerin bulunduğu yerlerin bu istisna kapsamına girip girmeyeceğidir. Söz konusu ürünler (FSEK kapsamında eser vasfına havi ürün içeren yasadışı üretilmiş nüshalar) iş bu haklara tecavüz oluşturan ve suç vasfı içeren fillerle üretilmiş olduklarından bunların depolandıkları mahallere gece arama yapılabilecektir. Önemli olan bu şeylerin bulunduğu yerlerin öteden beri kesin olarak suç dolayısıyla ele geçirilmiş şeylerin konulduğu yerlerden olduğunun bilinmesidir.
Gizli kumar yerlerinde
Genelevlerde
11. Arama eğer hakim veya Savcı tarafından yapılabiliyorsa zabıt katibinden başka bir kimsenin bulunmasına gerek yoktur. Ama arama 96/1’de belirtilen yerlerde (konut, işyeri ve sair kapalı yerler) kolluk kuvvetleri veya onlar olmaksızın yapılıyorsa; kolluk kuvvetinin yanında aramanın yapıldığı yerin ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin bulunması gereklidir. (CMUK 97) Fakat CMUK 96/2’ye giren mahallerin aranmasında bu şartın uygulanmayacağı CMUK 97/3’de belirtilmektedir. Yani geceleyin herkesin girip çıkabileceği yerlerde, mahkumların toplanma sığınma veya suçla elde edilen eşyayı saklama yerlerinde gizli kumar yerleri veya genelevler gibi yerlerde hakim veya savcı bulunmaksızın arama yapılıyorsa, arama yapılan yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin bulunması şartı aranmaz.

Bununla birlikte arama 96/1’de belirtilen yerlerde (konut, işyeri ve sair kapalı yerlerde) kolluk kuvvetleri ve onlar olmaksızın yapılıyorsa CMUK 98’de arama esnasında bir takım kişilerin bulunması gerektiğinden bahsetmektedir. Bu bakımdan CMUK 98. maddesi 97. maddesi ile beraber nazarı itibara alınmalıdır. CMUK 98/1’in ilk cümlesinde kanun koyucu aramaya tabi yerlerin sahibinin veya eşyanın zilyedinin arama sırasında hazır bulunabileceğinden söz ederken ikinci cümlesinde söz konusu yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi bulunmaz ise temsilcileri, temyiz kudretine sahip hısımlarından biri veya kendisi ile birlikte oturan bir kimse yada komşusunun bulundurulacağından bahsetmektedir. Bu şart CMUK 96/2. maddesinde sayılan mahaller için geçerli değildir. Müşteki, müşteki vekili ve (suç konusu eşyanın bulunması ve miktarının fazla olması halinde) taşımaya yardım edecek kişilerinde arama yapılan yere girmelerine izin verilmelidir.

12. Unsurları varsa 5846 sayılı Yasanın ceza maddeleri ile ilgili olarak (sadece 81. maddesi ile ilgili değil diğer şikayete bağlı suçlarda da)  4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununu uygulanacaktır.

Belirtilen kanun uyarınca Korsan nüshalar şayet şartları varsa son derece geniş araştırma yetkileri ile donatılan kolluk ve zabıta birimlerince takibe alınacaklar,  özellikle üretim ve dağıtım şekilleri tespit edilebilecektir. Korsan Eserlerin ticaretini yapan ve bunun için örgüt kuran ve bu örgüte çeşitli şekillerde katılanların anlaşılması halinde  Genel Kolluğun  derhal elde ettiği delillerle Cumhuriyet Başsavcılığına  müracaat ederek tespit ettiği kişiler hakkında 4422 Sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu uyarınca dinleme, gizli izlemeye alınma gibi önemli takip hususlarını talep etmesi gerekmektedir. Savcılık Makamı, delilleri yerinde görmesi halinde ilgili Hakimden belirtilen örgüt üyeleri hakkında 4422 sayılı Kanun uyarınca belirtilen hususlar için karar talep edecektir.

4422 Sayılı Kanun 5846 sayılı Kanunun şikayete tabi olmayan 81. madde yanında şikayete tabi olan diğer suçlar hakkında da uygulanabileceğinden, Genel Kolluğun yukarıda belirtilen şikayete tabi olan diğer suçlarda da 4422 sayılı Kanunun şartlarının olup olmadığını değerlendirmesi gerekmektedir.

13. Bandrolsüz ürünleri satanlar hakkında bundan böyle 3257 sayılı Yasa Uygulanmayacaktır.

Öncelikle 5101 Sayılı Yasa ile 3257 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve ardından 3257 sayılı Kanunun 5224 sayılı Sinema Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış olması sebebiyle, pratikte yaşanan karışıklıkların önüne geçilmiş olup “bandrolsüz ürün satanlar hakkında” 5846 sayılı kanun uygulanacaktır.


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Yeni değişiklikle Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344. maddesinin 8. maddesinin uygulanma ihtimali yani bu maddeler mucibince açılacak davanın şahsi dava olarak yürütülmesi imkanı da ortadan kalkmış bulunmaktadır. Zaten yeni Ceza Muhakemesi Usul Kanunu Tasarısında da şahsi dava prosedürü ortadan kaldırılmış bulunmaktadır.

Avrupa Birliğinde Fikri Haklar
AVRUPA BİRLİĞİNDE FİKRİ HAKLAR
1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı
Avrupa Birliği’nin Fikri Haklar ile ilgili direktifleri

--------------------------------------------------------------------------------

1/95 SAYILI ORTAKLIK KONSEYİ KARARI

AT - Türkiye Ortaklık Konseyi'nin Gümrük Birliği'nin Son Dönemi'nin Uygulamaya Konmasına İlişkin 22 Aralık 1995 tarihli 1/95 sayılı Kararı, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar konusunda 1995 yılında yapılan mevzuat değişikliğinin asıl sebebi olduğundan ayrıntılı olarak incelenmelidir.

Kararın, “Yasaların Yakınlaştırılması” başlıklı IV ncü kısmının ilk bölümünü “Fikri, Sınai ve Ticari Mülkiyetin Korunması” başlıklı 31 inci maddesi oluşturmaktadır.

Maddenin ilk bendinde, tarafların, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının yeterli ve etkili biçimde korunması ve uygulanması konusuna verdikleri önem vurgulanmış, ikinci bendinde ise, Gümrük Birliğinin, ancak fikri mülkiyet haklarının Gümrük Birliği'ni oluşturan iki tarafta da eş düzeyde etkili olarak korunması şartıyla işleyebileceği kabul edilmiştir.

Maddenin son cümlesinde, yukarıdaki kabuller doğrultusunda 8 nolu Ek’in kabul edildiği ve tarafların bu ekte öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyi taahhüt ettikleri belirtilmektedir.

Topluluk, aynı Karar’da, Ek 8’de sözü edilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Türkiye’ye yeterli teknik yardımı sağlamayı kabul etmiştir.

8 nolu Ek’in başlığı Fikri, Sınai ve Ticari Mülkiyetin Korunması’dır.

Birinci madde, Uruguay Konferansı Çok Taraflı Ticaret Görüşmelerinde akdedilen Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşmasıyla (TRIPS) ilgilidir. Türkiye, 1/95 sayılı kararın yürürlük tarihinden üç yıl içinde TRIPS Anlaşmasını uygulamaya koymayı taahhüt etmiştir.

Birinci maddenin bir diğer önemli hükmü, 1/95 sayılı kararda hüküm bulunmayan hallerde, iki taraf arasında fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının kapsamı, koruma düzeyi ve uygulanması ile ilgili olarak TRIPS Anlaşması hükümlerinin, her iki taraf bakımından yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yönündeki hükümdür.

Kararın ikinci maddesi ile Türkiye, Avrupa Topluluğunda yürürlükte bulunan koruma düzeylerine eşit koruma düzeylerini sağlamak üzere fikri hakların etkin bir şekilde korunması konusunda gerekli tedbirleri alacağını kabul etmiştir.

Kararın ikinci maddesi, hakların korunması konusunda genel bir hüküm olmakla beraber, Türkiye’nin AB içindeki fikri haklarla ilgili her türlü gelişmeyi iç mevzuatında uygulayacağı hususunda geleceğe yönelik bir taahhüdü niteliğindedir.

Üçüncü madde ile Türkiye, ikinci maddedeki kabulüne uygun olarak, Kararın yürürlüğe girmesinden önce fikri haklar alanında imzalanmış olan – ancak taraf olmadığı– bir çok sözleşmeye katılmayı kabul etmiştir.

Türkiye, Kararın 4’üncü maddesi ile, AB ülkelerinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler yanında, AB mevzuatında yer alan hangi düzenlemelere uyacağını da açıkça kabul etmiştir.

Bu maddeye göre Türkiye, AT içindeki maddede anılan mevzuata aynen uyacak ve bunları yürürlüğe koyacaktır. Maddede eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar alanında uyulacak mevzuat şöyledir :


* 93/98/EEC sayılı Konsey Direktifi'ne (OJ, L 290, 24.11.1993) uygun koruma kuralları;
* 92/100/EEC sayılı Konsey Direktifi'ne (OJ L 346, 27.11.1992) uygun olarak komşu hakların korunması;
* 92/100/EEC sayılı Konsey Direktifi'ne (OJ L 346, 27.11.1992) uygun olarak kiralama ve ödünç verme hakları;
* (EEC) 3842/86 sayılı Konsey Yönetmeliği'ne (OJ L 357, 18.12.1986) uygun olarak (en azından markalar, telif hakları ve komşu haklar ile tasarım hakları dahil) fikri mülkiyet hakları ihlallerine karşı sınırda koruma mevzuatı.

8’inci maddede ise Ortaklık Konseyi’nin yukarıda anılanlar dışındaki mevzuatın uygulanmasını kararlaştırabileceği kabul edilmiştir.

Kararın dokuzuncu maddesinde, Gümrük Birliği Ortak Komitesi’nin, fikri mülkiyet hakları konusundaki gelişmeleri izleyeceği kabul edilmiştir. Nitekim Türkiye, 1/95 sayılı Ortaklık Konsey Kararından sonra kabul edilmiş olan direktifleri de mevzuatına almış bulunmaktadır.

Ayrıca Türkiye, 1. maddenin 1. fıkrasının ikinci bendi hükümlerine bakılmaksızın, bu Kararın yürürlüğe girmesinden önce, fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde idaresi ve uygulanması amacıyla, TRIPS Anlaşmasının III. Kısmı çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerin gereğini yerine getirmek üzere gerekli tüm tedbirleri almayı ve yine TRIPS Anlaşmasının II. Kısmının 4. Bölümü (madde 25 ve 26) çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerin gereğini yerine getirmek üzere gerekli tüm tedbirleri almayı taahhüt etmiştir.

AVRUPA BİRLİĞİNİN FİKRİ HAKLAR İLE İLGİLİ DİREKTİFLERİ
Avrupa Birliği’nin kuruluşunda ülkelerin fikri haklarla ilgili ulusal düzenlemelerini koruyan bir sistem kabul edilmiş, hatta ulusal fikri mülkiyet kanunlarının Toplulukla ilgili düzenlemelerden etkilenmeyeceği açıkça kabul olunmuştur. Başka bir deyişle, başlangıçta Topluluk Hukukunun fikri hakları kapsamaması düşüncesi benimsenmiştir. Hatta fikri hakların, topluluğun temel amacı olan malların serbest dolaşımına engel olabileceği kabul edilmiştir.

Ancak zaman içinde, uluslararası anlaşmalar yoluyla sağlanan uyumun yetersizliği, fikri haklarla ilgili farklı düzenlemelerin malların serbest dolaşımı ve rekabet konusunda doğurduğu sorunlar ve en önemlisi de yaratıcılığa dayalı yeni ekonominin şekillenmeye başlaması, fikri haklarla ilgili sorunları öncelikli bir mesele olarak Birlik gündemine taşımıştır.

Topluluk Hukukuna, fikri mülkiyet hakları kapsamında baktığımızda, bazı sorunlar kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır. Fikri mülkiyet haklarının ülkeselliği ya da inhisari nitelikleri ile Topluluk hukukunun malların serbest dolaşımı ya da rekabetle ilgili hükümleri karşı karşıya geldiği açıkça görülmektedir.

Uygulamada ortaya çıkan sorunlara, bir yandan Avrupa Topluluk Mahkemesi’nin çeşitli kararlarıyla çözüm bulunmaya çalışılmakta diğer yandan da üye ülke mevzuatlarını uyumlaştırma yönelik Direktifler hazırlanmaktadır.

91/250 sayılı ve 14 Mayıs 1991 Tarihli Bilgisayar Programlarının Hukuki Korunmasına Dair Konsey Direktifi
Bilgisayar teknolojisinde meydana gelen hızlı gelişim neticesi, bilgisayar programlarının korunması öncelikli bir sorun olarak ortaya çıkmış ve Avrupa Birliği, fikir ve sanat eserleri alanıyla ilgili ilk Direktifi, 1991 tarihinde kabul etmiştir.

Direktifte, teknolojik gelişmeler göz önünde tutularak, bilgisayar yazılımlarının tanımı yapılmamış ancak hakların kime, hangi koşullar altında ait olacağı düzenlenmiş ve fikri hukukun temel ilkelerinden olan eserin eser sahibinin hususiyetini taşıması, başka bir deyişle orijinallik, özgünlük ilkesi korunmuştur. Direktifte, her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları korumadan yararlandırılırken, bilgisayar programının temelinde yatan fikirler ve prensipler koruma kapsamı dışında bırakılmıştır.

92/100 sayılı ve 19 Kasım 1992 Tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Haklarının Kiralanması, Ödünç Verilmesi ve Bağlantılı Haklara Dair Konsey Direktifi
Direktifte iki konu beraber düzenlenmiştir. Birinci konu, eserlerin kiralanması ve ödünç verilmesi konusundaki hakların belirlenmesidir. İkinci konu ise bağlantılı hak sahiplerinin haklarıdır.

Direktif, hem eser sahipleri hem de bağlantılı hak sahipleri için geçerli olacak şekilde kiralama ve ödünç verilmesi hakkının tanımını yapmış ve kullanım koşullarını belirlemiş ayrıca kiralama ve ödünç verilmesi hakkının, eserler satıldıktan veya dağıtıldıktan sonra dahi devam edeceğini belirtmiştir. Diğer yandan Direktifte, bağlantılı hak sahiplerinin hakları, kullanım koşulları ve istisnaları ayrıntılı olarak düzenlemiştir.

93/83 sayılı ve 27 Eylül 1993 Tarihli Uydu Yayınlarında ve Kablolu Yayınlarda Uygulanan Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Haklara İlişkin Kuralların Koordinasyonu Hakkında Konsey Direktifi
Direktifte, yayıncılığın tanımı yapılmamış ancak yayıncıların sorumluluğunu belirlenmeye çalışılmıştır.

Uydu yayıncılığında sadece yayının yapılmakta olduğu yani program taşıyıcı sinyallerin uyduya gönderildiği ülkenin hukuku uygulanacağı kabul edilmiştir.Direktif, diğer ülkelerden yapılan yeniden iletim için kablo yayıncıları ile eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin kişisel ya da toplu sözleşme yapma ilkesini getirirken, bu sözleşme serbestisi ilkesini aynı ülke içinde yapılan kablo ile yeniden iletim bakımından korumamıştır. Ayrıca Direktifte, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin bu haklarını ancak meslek birlikleri aracılığıyla kullanabilecekleri ve sözleşme yapılamayan hallerde ise arabuluculuk sisteminin uygulanacağı öngörülmüştür.

93/98 sayılı ve 29 Ekim 1993 Tarihli Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Hakların Koruma Sürelerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Konsey Direktifi
Eserlerle ilgili koruma sürelerinin birbirinden farklı olması malların serbest dolaşımını engelleyen önemli bir olgu olduğu için, bu konuda da bir uyumlaştırmaya gerek duyulmuş ve kabul edilen Direktifle, eser sahibi bakımından koruma süresi, yaşam boyu ve ölüm tarihinden itibaren en az 70 yıl,  bağlantılı hak sahipleri için ise en az 50 yıl olarak kabul edilmiştir.

96/9 sayılı ve 11 Mart 1996 Tarihli Veri Tabanlarının Hukuki Korunmasına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi
Direktif ile içeriklerinin seçimi veya düzenlenmesi itibariyle, yaratıcısının kendi fikri yaratımını taşıyan veri tabanları korumadan yararlandığı gibi önemli bir yenilik olarak, özgünlük kriterine uymayan veri tabanları da yapılan hazırlık aşamasının zorluğu ve yüksek maliyeti sebebiyle kendine özgü bir fikri mülkiyet şekli olarak koruma altına alınmıştır.

Direktif ile  ayrıca, veri tabanı yapımcısına, onbeş yıllık koruma süresince (Sui Generis Koruma), veri tabanının esaslı bir bölümünün veya tamamının izinsiz olarak alınmasını veya o şekliyle kullanılmasını önleme yetkisini tanımaktadır.

2001/29 sayılı ve 22 Mayıs 2001 Tarihli Bilgi Toplumunda Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Hakların Uyumlaştırılması Hakkında Parlamento ve Konsey Direktifi
Avrupa Birliğinde fikri haklarla ilgili yapılan uyum yönergelerinden en kapsamlı ve önemlisi olarak kabul edilen Direktif ile Birlik tarafından kabul olunan WIPO Sözleşmeleri (WCT ve WPPT) doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmış ve gerek eser sahiplerinin ve gerekse bağlantılı hak sahiplerinin haklarının yeni teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan ortamlarda (internet vs.) korunabilmesi imkanı sağlanmıştır.

Ayrıca, Direktifte, eser sahiplerine ve bağlantılı hak sahiplerine tanınan hakların istisnaları son derece ayrıntılı olarak belirtilmiş ve üye ülkelere bunların bir kısmını ya da tamamını seçme konusunda serbesti tanınmıştır.

2001/84 sayılı ve 27 Eylül 2001 tarihli Orijinal Sanat Eseri Sahibi Lehine Yeniden Satış Hakkına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi
Direktif ile, eserin orijinal nüshasını elinden çıkarmış olan eser sahibine eserin daha sonraki el değiştirmelerinin Direktifte belirlenen fiyatlara ulaşması halinde bu bedelin belirli bir yüzdesinin ödenmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Korsan ve Taklitle Mücadele Direktifi
Direktif, fikri haklar alanında en önemli sorunların başında gelen korsan ve taklit ürünlerle mücadele amacıyla kabul edilmiş olup, hem eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin hem de sınai hak sahiplerinin haklarını koruma amacını taşımaktadır.

Direktif, bir yandan korsan ve taklit ürünlerle mücadele için asgari koruma sınırları getirirken diğer yandan da mücadelenin amacına ulaşabilmesi için ülkeler arasında işbirliği ve bilgi paylaşımının ilkelerini belirlemektedir. Direktif, aynı zamanda delillerin toplanması ve korunması, ihtiyati tedbirler ile ilgili yeni düzenlemeleri de içinde barındırmakta, hakimlere yasadışı üretilmiş kopya nüshalar satanların isim ve kimlik bilgilerinin, adreslerinin, sattıkları toplam nüsha ve sattıkları fiyat bilgileri ile birlikte ifşa edilmesine karar verebilme yetkisi  getirmektedir. Bununla birlikte direktif eser sahibi olunduğunun tespiti için mahkemeye başvurulması konusunda da yeni düzenlemeler getirmekte, illegal kullanımdan iyi niyetli olarak haberi ve bilgisi olmayanlar ile ilgili olarak koruyucu hükümler içermektedir.
Eser Sahiplerinin Yapacağı Sözleşmeler
Eser sahiplerinin yapacağı sözleşmelerin şartları nelerdir?,

Eser sahibi (veya mirasçıları) kendisine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilir.

Mali hakları sadece kullanma yetkisi de diğer bir kimseye bırakılabilir (Ruhsat). Manevi haklar yukarıda da değinildiği gibi eser sahipliğinden doğan bazı mutlak ve münhasır yetkiler oldukları için miras yolu ile geçmedikleri gibi, devir yönünden ölüme bağlı tasarruflara konu olmazlar ve sağlar arası işlemlerde de devir edilemezler. Ancak manevi hakların kullanılma yetkisi devredilebilir.

q       Hakkın Devrine Dair Sözleşmeler

q       Kullanım Hakkının Devrine Dair Sözleşmeler

Özelliklerine göre de sözleşmeler basit olarak şu şekilde açıklanabilir.

Hakkın ve Kullanım Hakkının Devrine İlişkin Sözleşmeler

Mali haklar açısından;

1-Süre,

2-Yer ve

3-Muhteva itibariyle sınırlı veya sınırsız  Olarak yapılabilirler.
Karşılıklı Olarak yapılabilirler
Karşılıksız  Olarak yapılabilirler.

Hakkın veya kullanımının devrine dair sözleşmelerin belli bir süre için geçerli olacağı taraflar arasında kararlaştırılabilir. Süre sonunda eser üzerindeki fikri hak eser sahibine geri döner. Eser sahibi eser üzerindeki mali haktan faydalanma salahiyetini sadece bir bölge ile sınırlı tutabilir. O bölge dışında hakkın kullanımına izin vermeyebilir. Yine eser sahibi, eserin muhtevası (içeriği) ile ilgili devralan veya kullanım hakkını alanı sınırlandırabilir. Eserin belli bir şekil veya form içerisinde yayımlanmasını talep edebilir. Bu sınırlamalardan hiçbirine başvurmayarak da anlaşma akdetme yolunu tercih edebilir. Seçim tamamıyla eser sahibinindir.
Eser sahibi yapacağı devir sonrası, devir yaptığı kişiden iş bu devrine dair bir karşılık isteyebilir. Örneğin eserin kullanım hakkının devri karşılığında, belirli bir ücretin kendisine ödenmesini talep edebilir.
Veya hiçbir karşılık beklemeksizin bu devri yapabilir. Seçim yine tamamıyla hak sahibine aittir.



Örnek
Örnek
Örnek

Bir kitap yazarının 1 yıl süre ile yalnızca Türkiye bölgesi sınırları içerisinde kullanılmak üzere hakkını, kitabın 1. hamur kağıda ve en üst kalitede basılması, ciltlenmesi ve en uygun dağıtım kanalıyla yurdun tüm şehirlerine dağıtılması şartıyla devretmesi.
Aynı kitap yazarının yaptığı devir başta telif hakkı karşılığnda 3.000.000.000.TL avans olmak üzere yapılacak her basımdan elde edilecek gelirin %15’nin kendisine telif ücreti olarak ödenmesini ve bu ödemelerinde ödenecek avanstan düşülmesini talep etmesi.
Kitap yazarının devir dolayısıyla hakkı devrettiği şahıstan yapılacak basımlardan elde edilecek gelirden telif hakkı olarak bir ödeme talep etmemesi.

Devralan hakkı asıl sahibinden veya o hakkı daha önce devralmış hak sahibinden devralabilir. Bunlardan ilkine asli iktisap, diğerine devren iktisap denilmektedir. Herhangi bir şahsın iyi niyetli olsa dahi hak sahibi olmayan birinden hak devralması halinde, bu devir bir sonuç doğurmayacak olup devralan şahıs hak sahibi sıfatını kazanamayacaktır.  

Eser üzerindeki mali hakların kullanım hakkını devreden anlaşmalara kanun lafzında ruhsat uygulamada lisans denilmektedir. Hakkın devri anlaşmaları ile lisans anlaşmaları arasındaki fark, hakkın devri anlaşmalarında o hak, hak sahibinin mal varlığından çıkmakta ve devralanın mal varlığına girmektedir. Lisans (kullanım) anlaşmalarında ise hak hak sahibinin mal varlığından çıkmamakta ve fakat devralan, devralmış olduğu hakkın sınırlı veya sınırsız olarak kullanımını elde etmektedir. Lisans anlaşmaları da ikiye ayrılmaktadır.

LİSANS (İZİN) ANLAŞMALARI

MÜNHASIR (İNHİSARİ) OLMAYAN
MÜNHASIR (İNHİSARİ) OLAN

Bu tip anlaşmalarda hak sahibi genelde belli bir süre için sınırlı olarak hakkın kullanımının devrini yapmış olup, devralanın devralmış olduğu hakkı bir başkasına devir hakkı, tecavüzlere karşı gerekli önlemleri alma yetkisi gibi hak ve yetkileri  bulunmamaktadır. Hak sahibi bir başka üçüncü şahısa da aynı hakkı devredebilir.
Bu tip anlaşmalarda ise hak sahibi yine genelde belli bir süre için sınırlı olarak hakkın kullanımının devrini yapmış olup, devralanın devralmış olduğu hakkı bir başkasına devir hakkı, tecavüzlere karşı gerekli önlemleri alma yetkisi gibi hak ve yetkileri  bulunmaktadır. Hak sahibi bir başka üçüncü şahısa  aynı hakkı devredemez.

Örnek
Örnek

Bir müzik eseri sahibinin eseri üzerindeki yayma ve çoğaltma hakkının kullanımını 3 yıl süre ile, Türkiye bölgesi içerisinde sınırlı olmak kaydıyla belli bir karışık toplama albümde kullanılmak ve başkasına devrolunmamak üzere devralmak.
Bir müzik eseri sahibinin eserleri üzerindeki yayma, çoğaltma, ses ve görüntü iletimine yarayan aletlerle yayma haklarının kullanımını albüm yapmak amacıyla 3 yıl süre ile, tecavüzlere karşı koruma yetkisi ve tüm dünyada başka şahıslara devretme hakkıyla birlikte, eser sahibinin aynı eserler üzerindeki aynı hakları üçüncü bir kişiye devretme hakkını kısıtlar şekilde devralmak.


yunus emre        sarıtaş ve    samet       duman

umut6767
25-10-2007, 19:28   |  #5  
Taze Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eki 2007

İnternet, iletişim, bilgiye erişim ve yayımında sağladığı avantajlar dolayısıyla, bütün dünyada olağanüstü bir hızda yaygınlaşmakta ve bütün diğer iletişim, basım ve dağıtım teknolojilerini bünyesinde bütünleştiren geleceğin medyası olma yönünde bir gelişme göstermektedir. İnternet, telif haklarının korunması gibi son derece önemli bir problemi de beraberinde getirmiştir. Kolay çoğaltma ve dağıtım, teknik bakımdan eser türlerinin eşitliği, bilgisayar oyunları ve sanal gerçeklik uygulamaları gibi tamamen yeni eser türleri, etkileşimlilik ve değişkenlik, ve doğrusal olmama gibi özellikler İnternet’i telif hukuku açısından problematik hale getirmektedir. O kadar ki, ABD’li bir grup entelektüel, basım teknolojisinden kaynaklanan telif hakları rejimlerinin İnternet çağında tamamen geçersiz hale geldiğini ileri sürmüşlerdir. Çoğunlukta olan grup ise, bazı yeni düzenlemeler yapmak kaydıyla, telif hakları rejimlerinin İnternet çağında da geçerliğini koruduğuna inanmaktadır. Nitekim, gelişmiş ülkelerde bu yönde yeni düzenlemeler yapılmış veya yapılmaktadır.