Türkçemizi koruyalım!

Feyk
26-12-2010, 00:27   |  #1  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,269 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Kas 2009

Hepinizin bildiği gibi güzel Türkçemiz giderek yozlaşmaya başladı.Dilimizde bir çok yabancı kelime bulunuyor,bu bir yozlaşmamıdır yoksa bir zenginlikmidir orası tartışılır ancak benim düşüncem bunun bir yozlaşma olduğudur.Her yıl Dünyada ortalama 6 adet dil ölüyor.Bu çok üzücü bir durum sanırım.Türkçemizin bu dillere katılmasını istemeyiz herhalde;işte bu yüzden bu konuyu açma gereği duydum.Aşağıya günümüzde Türkçemizde bulunan yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını vereceğim.Günlük hayatımızda elimizden geldiğince bu kelimeleri kullanmaya çalışalım.

anekdot : hikayecik veya fıkra 
anestezi: uyuşturmak 
amblem: belirtke 
akustik: yankı bilimi, yankılanım 
adaptasyon: uyum 
activite: etkinlik 
absürt:saçma 
abone: üye 
aksiyon: hareket 
adaptör : uyarlayıcı 
agresif : sinirli 
ambiyans: ortam 
analiz: çözümleme 
animasyon : canlanma, çizgi film 
animatör : canlandırıcı, sunucu, çizgi film yapımcısı 
ankesörlü telefon: kutulu telefon 
anons etmek: duyurmak 
antipati : sevimsizlik, soğukluk, ısınamama 
antre : giriş 
aperitif : ön içki 
aranjman : düzenleme 
argüman : kanıt, delil 
arkeolog : kazı bilimci. 
arkeoloji : kazı bilimi 
aroma : hoş koku 
arometrapi : koku tedavisi 
asist : yardım , yardımcı 
asparagas : şişirme haber 
aşağılık kompleksi : aşağılık duygusu. 
aut :dış 
avans : öndelik 
bandrol : Denetim pulu veya denetim bağı 
bariyer : engel 
barkod : Çizgi im 
baz : temel, taban 
blender : karıştırıcı 
blokaj : tutmak, durdurmak 
bodyguard :koruma. 
branş : dal, şube, kol 
bungee-jumping :zıp zıp atlama. 
by-pass : İngilizce 
damar aktarma 
center: merkez 
chat : sohbet etmek 
check-up : tam bakım. 
clip, clip kart : varlık kartı 
cv: özgeçmiş 
çip :. yonga 
data: veri 
dart : oklama 
deep-freeze : derin dondurucu 
defans : savunma 
dejenerasyon : yozlaşma 
dekolte : açık veya açık giysi 
dekont: hesap belgesi 
departman : bölüm; eyalet; bakanlık 
deplâsman : yer 
deplâsmana çıkmak : yabancı sahaya çıkmak 
depresyon:ruh çöküntüsü 
detone (olmak) :perdesizleşmek, perdesi bozulmak(müzik) 
devalüasyon : değer düşürme 
dijital : sayısal 
dinamo: sürükleyici,güç kaynağı 
disk : teker 
disket : tekercik 
diskjokey : teker çalarlık 
disk-player : teker çalar 
distribütör : dağıtıcı 
diyetisyen :beslenme uzmanı 
dizayn : tasarım 
doping :uyarıcı 
döküman: belge 
dsiver: sürücü 
dublâj : seslendirme 
duble : çift 
dubleks : iki katlı 
editör : yayımcı 
efekt : sesleme, etkileme 
efor: çaba 
ekarte etmek : elemek, saf dışı bırakmak 
ekipman : takım, donanım 
ekoloji : çevre bilimi 
eksantrik : tuhaf 
ekstre : hesap özeti 
ekstrem : aşırı, uç
e-mail : ileti 
emisyon : sürüm 
empati : duygudaşlık 
empoze etmek: dayatmak 
empoze etmek :dayatmak 
endeksli : ayarlı, bağlı 
endoskop : içgörür 
endoskopi : iç görüm. 
enfeksiyon : iltihap 
enflâsyon : para şişkinliği 
enformasyon: bilgilendirme 
enjeksiyon : iğne vurma 
enstrüman : çalıgı aleti 
enstrümantal : sözsüz. 
entegrasyon : bütünleşme, uyum 
entegre olmak: bütünleşmek 
etap : basamak 
euro : avro 
eyeliner : göz kalemi 
faks : belgegeçer. (kısaltması: belgeç) 
fantom: karıştırıcı 
farmakoloji : ilâç bilimi 
fastfood : hızlı yemek 
faul : hata. 
feedback: geri bildirim 
fenomen: görüngü (şaşılacak şey,olay) 
figürasyon : biçimleme
filtre : süzek 
final : sonuç, sonuç karşılaşması 
finansman : para desteği 
finansal : malî. 
finansör : para destekçisi, malî destekçi. 
first lady: başhanımefendi. 
fitness center : sağlıklı yaşam merkezi 
fizibilite : uygulanabilirlik. 
fizyoterapi : fizik tedavi 
fizyoterapist : fizik tedavi uzmanı. 
flâş : çakıntı. 
formasyon : biçimlenme. 
format : boyut bilgisaya için biçim, biçimlemek 
formel-enformel :resmi-resmi olmayan; biçimsel - biçimsel olmayan 
fotokopi : tıpkıçekim 
fragman : parça 
frikik : serbest vuruş. 
gala : ön gösterim 
garnitür : yanlık (yiyecekte), bezenti (giyecekte) 
gastroskop : midegörür 
gastroskopi : mide görüm. 
global : küresel, dünya çapında 
go-kart : sürsür 
grup: kurul
guard : oyun kurucu 
hacker : kırıcı 
hakem triosu : hakem ve yardımcı hakemler 
halüsinasyon : sanrı, varsanım 
happy-hour : indirim saatleri 
hat-trick : üçleme 
hidrolog : su bilimci. 
hidroloji : su bilimi 
hijyen : sağlık bilgisi, sağlığa uygunluk 
hijyenik : sağlığa uygun, sağlıklı, sıhhî. 
hit : gözde 
hiperaktif: çok hareketli 
holigan : serseri, hayta. 
IQ : zekâ düzeyi (kısaltması: ZD) 
ıskonto : indirim 
ice-tea : buzlu çay 
idol : put, mini put 
illegal: yasadışı 
illüstrasyon : bezeme, resimleme 
illüstratör: bezeyici, resimleyici 
illüzyon : göz bağcılık, yanılsama, yanılmaca 
imitasyon: taklit 
in (olmak) : tutulmak 
indikatör : gösterge 
inisiyatif : öncelik, üstünlük. 
interaktif: etkileşimli 

internet : genel ağ 

italik : eğik (yazı), yatık (yazı) 

izolâsyon : yalıtma, yalıtım 

jakoben : tepeden inmeci. 

jakuzi : sağlık havuzu 

jenerasyon : kuşak, nesil 

jenerik : tanıtımlık, tanıtma yazısı 

jeolog : yer bilimci. 

jeoloji :yer bilimi 

jeomorfolog : yüzey bilimci. 

jet-ski : su kızağı 

jogging : koşmaca. 

kampus : yerleşke 

kamuflâj : gizleme. 

kaos : kargaşa, karışıklık. 

karambol karmaşa. 

kariyer: meslek, uzmanlaşma. 

kariyer yapmak: meslekte yükselmek, uzmanlaşmak. 

karizma : büyüleyici özellik 

karting : sürsürcülük, sürsür yarışı 

kartvizit : tanıtma kartı 

kemoterapi : kimyasal (kimyevî) tedavi 

kliklemek : tıklamak 

klip : görüntüleme, görümsetme 

klonlamak : tıpkılamak 

koç : çalıştırıcı. 

kodifikasyon : düzenleme 

kokpit : pilot köşkü 

kolâj : kesyap 

kombinasyon : birleşim 

kombine : birleşik, toplu 

kompakt disk (kısaltması: CD) : yoğun teker (kısaltması: YT). 

kompleks : karmaşık. Ruh bilimi dalı için ruh karmaşası. 

komplikasyon : karışıklık. Tıp için yan etki, karmaşa, istenmeyen durum. 

komplo : tuzak 

komünikasyon: iletişim 

konfigürasyon : yapılandırma 

kongre : kurultay. 

konsantrasyon : yoğunlaşma 

konsept : kavram 

konteyner : taşımalık 

kornere çıkmak : Futbol, hentbol, su topu vb. köşeye çıkmak. 

kod : im 

kota : (ayrılan pay, kontenjan). ülüş. 

kreasyon : yaratım. 

kreatif - kreatör : yaratımcı. 

kriter :: ölçüt, kıstas 

kronometre : süreölçer 

kulvar : spor için şerit, mecaz için yol, çizgi 

kupür : kesik 

kümülâtif : katlanmış, birikmiş 

lâbirent : dolambaç mecazlı kullanımlarda karmaşık 

laptop : dizüstü bilgisayarı. kısaltılmışı: dizüstü 

laser-disc : ışıklı teker 

lânse etmek : öne sürmek 

laptop: diz üstü 

liberasyon : serbestlik 

Light: hafif, yağsız 

light erkek : Kılıbık. 

likit :sıvı. 

limit : sınır 

link : ilişim 

lisans : yetki belgesi Ticaret ve spor alanında izin belgesi, eğitimde ise yetkinlik 

lisans tezi: bitirme tezi 

ön lisans: ön yetkinlik 

yüksek lisans: üst yetkinlik 

literatür : edebiyat 

lobi : dalan. (Azerice) 

logo : ayırmaç. 

lojistik : donanım 

Genelkurmay Lojistik Dairesi Başkanlığı: Ge-nelkurmay 
Donanım Dairesi Başkanlığı. 

Lojistik Komutanlık: Donanım Komutanlığı. 

lokal : yerel, mahallî 

lokal anestezi:sınırlı uyuşturma 

maç : karşılaşma 

makro geniş, büyük. 

makro açı : geniş açı. 

maksimum (maksimal) : doruk, doruk noktası, en çok, en üst, en yüksek. 

maraton : uzun koşu 

marjinal : sıra dışı 

markaj : (sporda)(adam) tutma, gölgeleme. 

market : satış merkezi. 

masaj : ovma, gevşetme 

maskot : uğur, uğurluk 

masör : ovucu, gevşetici. 

matine : gündüzlük 

meditasyon : derin düşünme 

medya : iletişim araçları, iletişim ortamı. 

mega : dev, devasa, muazzam 

menajer : yürütücü. 

metamorfoz : başkalaşma veya değişme. 

metraj : uzunluk 

kısa metrajlı film: kısa süreli film 

metro : yeraltı (treni) 

metropol : ana kent 

mikro : dar, küçük. 

mikser : çırpıcı 

milenyum : binyıl 

minimal seviye : en küçük seviye. 

minimize etmek: en aza indirmek 

minimum (minimal) : en az, en alt, en düşük, en küçük 

misyon : (özel) görev, amaç 

modem : çevirge 

modül : parça 

modüler sistem : parçalı sistem. 

monitör : ekran, spor alanında yetiştirici 

monopol: tekel 

monoton: tekdüze 

montaj : takyap , kurgu 

motivasyon : istek, isteklendirme 

mouse : fare 

mönü : yemek listesi 

multimedya : çoklu ortam 

network : bilişim ağı 

no-frost : karlanmaz. 

nostalji : sıla özlemi. 

nostaljik : özlemli. 

notebook : el bilgisayarı 

nötr : yansız, tarafsız. 

nüans : çalar, ince ayrım. 

obsesif : takıntılılı. 

obsesyon : takıntı 

ofsayt : açığa düşme. 

on-line : çevrim içi. 

Optimum: en uygun, en iyi 

oryantasyon : alıştırma, uyum 

otomasyon :, kendiişlerlik 

otomatik: kendiişler 

out (olmak) : tutulmamak, tutulmaz olmak. 

outlet center : fabrika satış merkezi 

ötanazi: ölme hakkı 

panel :: açık oturum. 

Pankart: uranlık. 

panorama : genel görünüm. 

panoramik : genel görünümlü. 

paparazzi : olay fotocu. 

paradigma değerler dizisi 

paradoks : çelişki, aykırılık, saçmalık. 

parametre : değişken (sayı). 

parkur : koşu yolu , koşmalık 

partikül :parçacık 

partner : eş, ortak, arkadaş. 

part-time: yarım gün. 

pasör : pasçı 
paten : kaymalık 
patnt : buluş belgesi 
patentine almak : tekeline almak. 
patentli : buluşlu. 
pedal : ayakça 
peeling : Soyum, deri soyma. 
penaltı : ceza vuruşu. 
performans : başarım. 
periyodik : devirli, dönemli 
periyot : dönem, devir 
perspektif : bakış açısı. 
Resimdeki anlamı için derinlik 
plâket : onurluk 
plâse : yerinde (vuruş) 
plâsman : yatırım 
plâtform :alan. 
play-back : söylemseme 
polemik : söz dalaşı, dalaşma. 
popülâsyon : nüfus 
popüler : tutulan, (halkça) tutulmuş. 
popülist : halkçı 
popülizm : halkçılık 
portföy : cüzdan, para cüzdanı, para çantası. 
poşet : torba 
pozison : durum. 
pragmatik: faydacı, yararcı. 
pragmatizm: faydacılık, yararcılık. 
pratisyen : düz hekim 
prefabrik : kurma 
prefabrik ev : kurma ev. 
pres : baskı. 
prestij : saygınlık, itibar 
prezantabl : eli yüzü düzgün, gösterişli. 
printer : yazıcı 
prodüksiyon : yapım 
prodüktör : yapımcı. 
profil : görüntü, görünüş, yandan görünüş 
projeksiyon : matematikte iz düşümü, ekonomide kestirim, fizikte ve sahnede yansıtım 
projektör : ışıldak 
promosyon : ilerleme, yükselme; artırma, çoğaltma. "gazetelerin satışlarını artırmak üzere başvurdukları armağan kampanyaları" anlamı için özendirme. 
prosedür : izlek. 
prospektüs : tanıtmalık, tarife 
protez : takmalık 
protokol: tören düzeni, öncelik sırası. 
provokasyon : kışkırtma. 
provokatör : kışkırtıcı. 
provoke etmek : kışkırtmak. 
puzzle : yapboz. 
radikal : köklü, kökten, köktenci 
radikalizm : köktencilik 
radyoterap : ışın tedavisi 
radyoterapist : ışın tedavi uzmanı. 
rafting : salcılık, sal yarışı. 
rant : getirim. 
rantabl : verimli, getirimli. 
rating : değerlendirme, takdir. 
reel : gerçek 
reenkarnasyon :ruh göçü 
referandum : halk oylaması 
referans : gönderme, kaynak, yeterlik belgesi" referans mektubu için tavsiye mektubu; ilim alanı için kaynak, kaynak gösterme; borsadaki referans çizgisi için gösterge çizgisi 
refüj : orta kaldırım 
rehabilitasyon : iyileştirme 
rekreasyon : eğlendinlen alanı 
remix : bindirim 
resepsiyon : kabul yeri. 
restorasyon : yenileme ,onarım 
revize etmek : düzeltmek, yenilemek. 
rezidans : konut 
rezonans : tınlaşım 
ribaunda çıkmak : dönen topa çıkmak. 
ribaunt : dönen top 
ribaunt almak : dönen topu kapmak. 
rölantide : askıda, yavaşlatılmış. 
rölanti oynamak : (oyunu) ağırdan almak. 
rövanş : ikinci karşılaşma. 
sabotaj : baltalama 
sansasyon: dalgalanma 
sansasyonel: dalgalandırıcı. 
santrifüj : merkezkaç 
sauna  buharlı hamam 
seans  oturum 
self-srvis : seçal. 
seminer : toplu çalışma. 
sempati : yakınlık, cana yakınlık, sevimlilik. 
sempati duymak : kanı kaynamak. 
sempatik : sevimli, cana yakın. 
sempozyum : bilgi şöleni.
sendrom: hastalık tablosu. Mecaz anlamı için “sıkıntı” 
sensor : duyar 
sezon : mevsim. 
Sinerji: görevdeşlik 
single : tekli. 
sit-com : durum güldürüsü (kısaltması: durgül). 
skeç : oyunca 
skor : durum, sonuç 
slogan : uran 
smaç : çivileme, küt inme 
sofistike : Felsefe için “yanıltıcı.” Teknoloji için “karmaşık” 
Aşağılayıcı, kötüleyici anlam için: “bilmiş” 
solâryum : güneş odası 
spekülâsyon : düşüntü 
spekülâtif : Ticarî anlam için: havadan, açıktan. 
Soyut anlamı için “düşüntülü” 
sponsor : destekleyici. 
spot : peşin. 
spot lâmbası : ışıntı lâmbası. 
stabil : oturmuş, istikrarlı, sabit.
stabilize : oturtulmuş, sabitleştirilmiş. 
stand-up : sözçatar 
stant : sergilik 
steril : arınık 
stilist: giyimçizer 
strapless : askısız 
stres : gerginlik 
süpermarket, hipermarket, grosmarket : satış sarayı, ulu pazar. 
süpervizör : üst denetçi 
şov : gösteri 
şovmen : gösteri adamı 
tabldot : seçmesiz yemek. 
taca çıkmak : yana çıkmak. 
taç : yan. 
taç atmak (atışı yapmak) : yan atışı yapmak. 
taç çizgisi : yan çizgisi. 
talk şov : söz gösterisi. 
tempo : gidiş, hız. Müzikteki tempo için “vuruş” 
terapi : tedavi 
test etmek : denemek, ölçmek. 
tiraj : baskı sayısı 
tomografi : kesityazar (belgesi) ve bilgisayarlı kesityazar (kısaltması BK) 
transparan : saydam , şeffaf 
travma : tıp için “vuruk, incinme” psikoloji için “sarsıntı” 
trend : eğilim. 
tripleks : üç katlı. 
türbülâns : hava burgacı . 
üniversite: evrenkent 
ütopya : hayal 
vantilâtör : havalandırıcı 
VCD (Video Compakt Disk) : görüntülü yoğun disk (kısaltması : GYD) 
versiyon : biçimleme, sürüm 
viraj : dönemeç 
viyadük : köprü yol. 
vize sınavı: ara sınav 
vizyon : gösterim; mecaz anlam için “geniş görüşlülük” 
vokal : seslik 
vokalist : seslikçi 
walkman : gezerçalar, yürürçalar 
web : ağ 
workshop: fikir üretme toplantısı 
zaping : geçgeç. 
monitör:göstergeç

Yazı bana aittir.Kelimeler internetten kopyala-yapıştır yöntemiyle alınmıştır.

Konuyu açabileceğim bir bölüm bulamadığımdan konu dışına açtım.

NOT:KONUYA SİYASİ BİR YÖN VERMEYE ÇALIŞMAYINIZ.

Mert_06
26-12-2010, 00:50   |  #2  
Mert_06 avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 2
1,082 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Mar 2010

Önemli bir konuya değinmişsiniz, teşekkürler...

Karub
26-12-2010, 00:52   |  #3  
Karub avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
2,652 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2009

Herkes şu iki konuyu karıştırıyor..
 
1) Dil içine dil sıkıştırma> Senin dediğin gibi Türkçe'ye İnglizce diller katıyorlar. Günlük konuşma haline geldi denilebilir. Örneğin ben sana gelip "What's up moruk oku oku nereye kadar !?" dediğim zaman dediğin hususa sonuna kadar katılırım. Aynı şekilde bir alış veriş mağazası açılıyor ismi Türkçe... Müşteri az.. Bir ay sonra ismini yabancı bir dil ile değiştriyor müşteri kaynıyor içi..
İster özenti diyin isterse dilin yozlaşması
 
2) Evrensellik> İnglizce nasıl olmuşsa dünyaca evrensel dil kabul edilmekte olup artık bilmeyeni işe bile almıyorlar. Aslında bakarsanız dil yapısı fakir ve devrik. Nasıl olmuşta böyle olmuş tam bilemiyorum sanırım İnglizlerin zamanında yaptığı sömürgecilikler üzünden neyse..
Adam iş için İnglizce bilmesi gerekir. Veyahut kendi alanınca gelişmek isterse ve İnglizce öğreniyorsa bu dili yozlaştırmaz.
 
Kısacası demek istediğim: Dil içinde farklı bir dil ile birleştirilip kullanılmıyorsa sorun yok. Fakat günümüzde bu durum nedense böyle değil.. Bunun sorunuda bana kalırsa gençlerin sık sık zaman geçirdiği araç-gereçlerin İnglizce olması ve anlayamadıkları için öğrenmem şart diyor arkadaşlarına hava atmak için Türkçe ile yabancı bir dili birleştiriyor vs...
Örneğin bütün oyunlar Crysis serisi gibi Türkçe olsa :)
Bak oyunlar bile Türkçe falan diyip Türkçe'ye daha çok sarılabilirdi belki halkımız.

hamann7725
26-12-2010, 00:56   |  #4  
hamann7725 avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 3
1,837 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Eyl 2007
Alıntı: Davut Ümit Çelik  
Hepinizin bildiği gibi güzel Türkçemiz giderek yozlaşmaya başladı.Dilimizde bir çok yabancı kelime bulunuyor,bu bir yozlaşmamıdır yoksa bir zenginlikmidir orası tartışılır ancak benim düşüncem bunun bir yozlaşma olduğudur.Her yıl Dünyada ortalama 6 adet dil ölüyor.Bu çok üzücü bir durum sanırım.Türkçemizin bu dillere katılmasını istemeyiz herhalde;işte bu yüzden bu konuyu açma gereği duydum.Aşağıya günümüzde Türkçemizde bulunan yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını vereceğim.Günlük hayatımızda elimizden geldiğince bu kelimeleri kullanmaya çalışalım.

anekdot : hikayecik veya fıkra 
anestezi: uyuşturmak 
amblem: belirtke 
akustik: yankı bilimi, yankılanım 
adaptasyon: uyum 
activite: etkinlik 
absürt:saçma 
abone: üye 
aksiyon: hareket 
adaptör : uyarlayıcı 
agresif : sinirli 
ambiyans: ortam 
analiz: çözümleme 
animasyon : canlanma, çizgi film 
animatör : canlandırıcı, sunucu, çizgi film yapımcısı 
ankesörlü telefon: kutulu telefon 
anons etmek: duyurmak 
antipati : sevimsizlik, soğukluk, ısınamama 
antre : giriş 
aperitif : ön içki 
aranjman : düzenleme 
argüman : kanıt, delil 
arkeolog : kazı bilimci. 
arkeoloji : kazı bilimi 
aroma : hoş koku 
arometrapi : koku tedavisi 
asist : yardım , yardımcı 
asparagas : şişirme haber 
aşağılık kompleksi : aşağılık duygusu. 
aut :dış 
avans : öndelik 
bandrol : Denetim pulu veya denetim bağı 
bariyer : engel 
barkod : Çizgi im 
baz : temel, taban 
blender : karıştırıcı 
blokaj : tutmak, durdurmak 
bodyguard :koruma. 
branş : dal, şube, kol 
bungee-jumping :zıp zıp atlama. 
by-pass : İngilizce 
damar aktarma 
center: merkez 
chat : sohbet etmek 
check-up : tam bakım. 
clip, clip kart : varlık kartı 
cv: özgeçmiş 
çip :. yonga 
data: veri 
dart : oklama 
deep-freeze : derin dondurucu 
defans : savunma 
dejenerasyon : yozlaşma 
dekolte : açık veya açık giysi 
dekont: hesap belgesi 
departman : bölüm; eyalet; bakanlık 
deplâsman : yer 
deplâsmana çıkmak : yabancı sahaya çıkmak 
depresyon:ruh çöküntüsü 
detone (olmak) :perdesizleşmek, perdesi bozulmak(müzik) 
devalüasyon : değer düşürme 
dijital : sayısal 
dinamo: sürükleyici,güç kaynağı 
disk : teker 
disket : tekercik 
diskjokey : teker çalarlık 
disk-player : teker çalar 
distribütör : dağıtıcı 
diyetisyen :beslenme uzmanı 
dizayn : tasarım 
doping :uyarıcı 
döküman: belge 
dsiver: sürücü 
dublâj : seslendirme 
duble : çift 
dubleks : iki katlı 
editör : yayımcı 
efekt : sesleme, etkileme 
efor: çaba 
ekarte etmek : elemek, saf dışı bırakmak 
ekipman : takım, donanım 
ekoloji : çevre bilimi 
eksantrik : tuhaf 
ekstre : hesap özeti 
ekstrem : aşırı, uç
e-mail : ileti 
emisyon : sürüm 
empati : duygudaşlık 
empoze etmek: dayatmak 
empoze etmek :dayatmak 
endeksli : ayarlı, bağlı 
endoskop : içgörür 
endoskopi : iç görüm. 
enfeksiyon : iltihap 
enflâsyon : para şişkinliği 
enformasyon: bilgilendirme 
enjeksiyon : iğne vurma 
enstrüman : çalıgı aleti 
enstrümantal : sözsüz. 
entegrasyon : bütünleşme, uyum 
entegre olmak: bütünleşmek 
etap : basamak 
euro : avro 
eyeliner : göz kalemi 
faks : belgegeçer. (kısaltması: belgeç) 
fantom: karıştırıcı 
farmakoloji : ilâç bilimi 
fastfood : hızlı yemek 
faul : hata. 
feedback: geri bildirim 
fenomen: görüngü (şaşılacak şey,olay) 
figürasyon : biçimleme
filtre : süzek 
final : sonuç, sonuç karşılaşması 
finansman : para desteği 
finansal : malî. 
finansör : para destekçisi, malî destekçi. 
first lady: başhanımefendi. 
fitness center : sağlıklı yaşam merkezi 
fizibilite : uygulanabilirlik. 
fizyoterapi : fizik tedavi 
fizyoterapist : fizik tedavi uzmanı. 
flâş : çakıntı. 
formasyon : biçimlenme. 
format : boyut bilgisaya için biçim, biçimlemek 
formel-enformel :resmi-resmi olmayan; biçimsel - biçimsel olmayan 
fotokopi : tıpkıçekim 
fragman : parça 
frikik : serbest vuruş. 
gala : ön gösterim 
garnitür : yanlık (yiyecekte), bezenti (giyecekte) 
gastroskop : midegörür 
gastroskopi : mide görüm. 
global : küresel, dünya çapında 
go-kart : sürsür 
grup: kurul
guard : oyun kurucu 
hacker : kırıcı 
hakem triosu : hakem ve yardımcı hakemler 
halüsinasyon : sanrı, varsanım 
happy-hour : indirim saatleri 
hat-trick : üçleme 
hidrolog : su bilimci. 
hidroloji : su bilimi 
hijyen : sağlık bilgisi, sağlığa uygunluk 
hijyenik : sağlığa uygun, sağlıklı, sıhhî. 
hit : gözde 
hiperaktif: çok hareketli 
holigan : serseri, hayta. 
IQ : zekâ düzeyi (kısaltması: ZD) 
ıskonto : indirim 
ice-tea : buzlu çay 
idol : put, mini put 
illegal: yasadışı 
illüstrasyon : bezeme, resimleme 
illüstratör: bezeyici, resimleyici 
illüzyon : göz bağcılık, yanılsama, yanılmaca 
imitasyon: taklit 
in (olmak) : tutulmak 
indikatör : gösterge 
inisiyatif : öncelik, üstünlük. 
interaktif: etkileşimli 

internet : genel ağ 

italik : eğik (yazı), yatık (yazı) 

izolâsyon : yalıtma, yalıtım 

jakoben : tepeden inmeci. 

jakuzi : sağlık havuzu 

jenerasyon : kuşak, nesil 

jenerik : tanıtımlık, tanıtma yazısı 

jeolog : yer bilimci. 

jeoloji :yer bilimi 

jeomorfolog : yüzey bilimci. 

jet-ski : su kızağı 

jogging : koşmaca. 

kampus : yerleşke 

kamuflâj : gizleme. 

kaos : kargaşa, karışıklık. 

karambol karmaşa. 

kariyer: meslek, uzmanlaşma. 

kariyer yapmak: meslekte yükselmek, uzmanlaşmak. 

karizma : büyüleyici özellik 

karting : sürsürcülük, sürsür yarışı 

kartvizit : tanıtma kartı 

kemoterapi : kimyasal (kimyevî) tedavi 

kliklemek : tıklamak 

klip : görüntüleme, görümsetme 

klonlamak : tıpkılamak 

koç : çalıştırıcı. 

kodifikasyon : düzenleme 

kokpit : pilot köşkü 

kolâj : kesyap 

kombinasyon : birleşim 

kombine : birleşik, toplu 

kompakt disk (kısaltması: CD) : yoğun teker (kısaltması: YT). 

kompleks : karmaşık. Ruh bilimi dalı için ruh karmaşası. 

komplikasyon : karışıklık. Tıp için yan etki, karmaşa, istenmeyen durum. 

komplo : tuzak 

komünikasyon: iletişim 

konfigürasyon : yapılandırma 

kongre : kurultay. 

konsantrasyon : yoğunlaşma 

konsept : kavram 

konteyner : taşımalık 

kornere çıkmak : Futbol, hentbol, su topu vb. köşeye çıkmak. 

kod : im 

kota : (ayrılan pay, kontenjan). ülüş. 

kreasyon : yaratım. 

kreatif - kreatör : yaratımcı. 

kriter :: ölçüt, kıstas 

kronometre : süreölçer 

kulvar : spor için şerit, mecaz için yol, çizgi 

kupür : kesik 

kümülâtif : katlanmış, birikmiş 

lâbirent : dolambaç mecazlı kullanımlarda karmaşık 

laptop : dizüstü bilgisayarı. kısaltılmışı: dizüstü 

laser-disc : ışıklı teker 

lânse etmek : öne sürmek 

laptop: diz üstü 

liberasyon : serbestlik 

Light: hafif, yağsız 

light erkek : Kılıbık. 

likit :sıvı. 

limit : sınır 

link : ilişim 

lisans : yetki belgesi Ticaret ve spor alanında izin belgesi, eğitimde ise yetkinlik 

lisans tezi: bitirme tezi 

ön lisans: ön yetkinlik 

yüksek lisans: üst yetkinlik 

literatür : edebiyat 

lobi : dalan. (Azerice) 

logo : ayırmaç. 

lojistik : donanım 

Genelkurmay Lojistik Dairesi Başkanlığı: Ge-nelkurmay 
Donanım Dairesi Başkanlığı. 

Lojistik Komutanlık: Donanım Komutanlığı. 

lokal : yerel, mahallî 

lokal anestezi:sınırlı uyuşturma 

maç : karşılaşma 

makro geniş, büyük. 

makro açı : geniş açı. 

maksimum (maksimal) : doruk, doruk noktası, en çok, en üst, en yüksek. 

maraton : uzun koşu 

marjinal : sıra dışı 

markaj : (sporda)(adam) tutma, gölgeleme. 

market : satış merkezi. 

masaj : ovma, gevşetme 

maskot : uğur, uğurluk 

masör : ovucu, gevşetici. 

matine : gündüzlük 

meditasyon : derin düşünme 

medya : iletişim araçları, iletişim ortamı. 

mega : dev, devasa, muazzam 

menajer : yürütücü. 

metamorfoz : başkalaşma veya değişme. 

metraj : uzunluk 

kısa metrajlı film: kısa süreli film 

metro : yeraltı (treni) 

metropol : ana kent 

mikro : dar, küçük. 

mikser : çırpıcı 

milenyum : binyıl 

minimal seviye : en küçük seviye. 

minimize etmek: en aza indirmek 

minimum (minimal) : en az, en alt, en düşük, en küçük 

misyon : (özel) görev, amaç 

modem : çevirge 

modül : parça 

modüler sistem : parçalı sistem. 

monitör : ekran, spor alanında yetiştirici 

monopol: tekel 

monoton: tekdüze 

montaj : takyap , kurgu 

motivasyon : istek, isteklendirme 

mouse : fare 

mönü : yemek listesi 

multimedya : çoklu ortam 

network : bilişim ağı 

no-frost : karlanmaz. 

nostalji : sıla özlemi. 

nostaljik : özlemli. 

notebook : el bilgisayarı 

nötr : yansız, tarafsız. 

nüans : çalar, ince ayrım. 

obsesif : takıntılılı. 

obsesyon : takıntı 

ofsayt : açığa düşme. 

on-line : çevrim içi. 

Optimum: en uygun, en iyi 

oryantasyon : alıştırma, uyum 

otomasyon :, kendiişlerlik 

otomatik: kendiişler 

out (olmak) : tutulmamak, tutulmaz olmak. 

outlet center : fabrika satış merkezi 

ötanazi: ölme hakkı 

panel :: açık oturum. 

Pankart: uranlık. 

panorama : genel görünüm. 

panoramik : genel görünümlü. 

paparazzi : olay fotocu. 

paradigma değerler dizisi 

paradoks : çelişki, aykırılık, saçmalık. 

parametre : değişken (sayı). 

parkur : koşu yolu , koşmalık 

partikül :parçacık 

partner : eş, ortak, arkadaş. 

part-time: yarım gün. 

pasör : pasçı 
paten : kaymalık 
patnt : buluş belgesi 
patentine almak : tekeline almak. 
patentli : buluşlu. 
pedal : ayakça 
peeling : Soyum, deri soyma. 
penaltı : ceza vuruşu. 
performans : başarım. 
periyodik : devirli, dönemli 
periyot : dönem, devir 
perspektif : bakış açısı. 
Resimdeki anlamı için derinlik 
plâket : onurluk 
plâse : yerinde (vuruş) 
plâsman : yatırım 
plâtform :alan. 
play-back : söylemseme 
polemik : söz dalaşı, dalaşma. 
popülâsyon : nüfus 
popüler : tutulan, (halkça) tutulmuş. 
popülist : halkçı 
popülizm : halkçılık 
portföy : cüzdan, para cüzdanı, para çantası. 
poşet : torba 
pozison : durum. 
pragmatik: faydacı, yararcı. 
pragmatizm: faydacılık, yararcılık. 
pratisyen : düz hekim 
prefabrik : kurma 
prefabrik ev : kurma ev. 
pres : baskı. 
prestij : saygınlık, itibar 
prezantabl : eli yüzü düzgün, gösterişli. 
printer : yazıcı 
prodüksiyon : yapım 
prodüktör : yapımcı. 
profil : görüntü, görünüş, yandan görünüş 
projeksiyon : matematikte iz düşümü, ekonomide kestirim, fizikte ve sahnede yansıtım 
projektör : ışıldak 
promosyon : ilerleme, yükselme; artırma, çoğaltma. "gazetelerin satışlarını artırmak üzere başvurdukları armağan kampanyaları" anlamı için özendirme. 
prosedür : izlek. 
prospektüs : tanıtmalık, tarife 
protez : takmalık 
protokol: tören düzeni, öncelik sırası. 
provokasyon : kışkırtma. 
provokatör : kışkırtıcı. 
provoke etmek : kışkırtmak. 
puzzle : yapboz. 
radikal : köklü, kökten, köktenci 
radikalizm : köktencilik 
radyoterap : ışın tedavisi 
radyoterapist : ışın tedavi uzmanı. 
rafting : salcılık, sal yarışı. 
rant : getirim. 
rantabl : verimli, getirimli. 
rating : değerlendirme, takdir. 
reel : gerçek 
reenkarnasyon :ruh göçü 
referandum : halk oylaması 
referans : gönderme, kaynak, yeterlik belgesi" referans mektubu için tavsiye mektubu; ilim alanı için kaynak, kaynak gösterme; borsadaki referans çizgisi için gösterge çizgisi 
refüj : orta kaldırım 
rehabilitasyon : iyileştirme 
rekreasyon : eğlendinlen alanı 
remix : bindirim 
resepsiyon : kabul yeri. 
restorasyon : yenileme ,onarım 
revize etmek : düzeltmek, yenilemek. 
rezidans : konut 
rezonans : tınlaşım 
ribaunda çıkmak : dönen topa çıkmak. 
ribaunt : dönen top 
ribaunt almak : dönen topu kapmak. 
rölantide : askıda, yavaşlatılmış. 
rölanti oynamak : (oyunu) ağırdan almak. 
rövanş : ikinci karşılaşma. 
sabotaj : baltalama 
sansasyon: dalgalanma 
sansasyonel: dalgalandırıcı. 
santrifüj : merkezkaç 
sauna  buharlı hamam 
seans  oturum 
self-srvis : seçal. 
seminer : toplu çalışma. 
sempati : yakınlık, cana yakınlık, sevimlilik. 
sempati duymak : kanı kaynamak. 
sempatik : sevimli, cana yakın. 
sempozyum : bilgi şöleni.
sendrom: hastalık tablosu. Mecaz anlamı için “sıkıntı” 
sensor : duyar 
sezon : mevsim. 
Sinerji: görevdeşlik 
single : tekli. 
sit-com : durum güldürüsü (kısaltması: durgül). 
skeç : oyunca 
skor : durum, sonuç 
slogan : uran 
smaç : çivileme, küt inme 
sofistike : Felsefe için “yanıltıcı.” Teknoloji için “karmaşık” 
Aşağılayıcı, kötüleyici anlam için: “bilmiş” 
solâryum : güneş odası 
spekülâsyon : düşüntü 
spekülâtif : Ticarî anlam için: havadan, açıktan. 
Soyut anlamı için “düşüntülü” 
sponsor : destekleyici. 
spot : peşin. 
spot lâmbası : ışıntı lâmbası. 
stabil : oturmuş, istikrarlı, sabit.
stabilize : oturtulmuş, sabitleştirilmiş. 
stand-up : sözçatar 
stant : sergilik 
steril : arınık 
stilist: giyimçizer 
strapless : askısız 
stres : gerginlik 
süpermarket, hipermarket, grosmarket : satış sarayı, ulu pazar. 
süpervizör : üst denetçi 
şov : gösteri 
şovmen : gösteri adamı 
tabldot : seçmesiz yemek. 
taca çıkmak : yana çıkmak. 
taç : yan. 
taç atmak (atışı yapmak) : yan atışı yapmak. 
taç çizgisi : yan çizgisi. 
talk şov : söz gösterisi. 
tempo : gidiş, hız. Müzikteki tempo için “vuruş” 
terapi : tedavi 
test etmek : denemek, ölçmek. 
tiraj : baskı sayısı 
tomografi : kesityazar (belgesi) ve bilgisayarlı kesityazar (kısaltması BK) 
transparan : saydam , şeffaf 
travma : tıp için “vuruk, incinme” psikoloji için “sarsıntı” 
trend : eğilim. 
tripleks : üç katlı. 
türbülâns : hava burgacı . 
üniversite: evrenkent 
ütopya : hayal 
vantilâtör : havalandırıcı 
VCD (Video Compakt Disk) : görüntülü yoğun disk (kısaltması : GYD) 
versiyon : biçimleme, sürüm 
viraj : dönemeç 
viyadük : köprü yol. 
vize sınavı: ara sınav 
vizyon : gösterim; mecaz anlam için “geniş görüşlülük” 
vokal : seslik 
vokalist : seslikçi 
walkman : gezerçalar, yürürçalar 
web : ağ 
workshop: fikir üretme toplantısı 
zaping : geçgeç. 
monitör:göstergeç

Yazı bana aittir.Kelimeler internetten kopyala-yapıştır yöntemiyle alınmıştır.

Konuyu açabileceğim bir bölüm bulamadığımdan konu dışına açtım.

NOT:KONUYA SİYASİ BİR YÖN VERMEYE ÇALIŞMAYINIZ.

AlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkışAlkış

Feyk
26-12-2010, 00:56   |  #5  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,269 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Kas 2009
Alıntı: Karub  
Herkes şu iki konuyu karıştırıyor..
 
1) Dil içine dil sıkıştırma> Senin dediğin gibi Türkçe'ye İnglizce diller katıyorlar. Günlük konuşma haline geldi denilebilir. Örneğin ben sana gelip "What's up moruk oku oku nereye kadar !?" dediğim zaman dediğin hususa sonuna kadar katılırım. Aynı şekilde bir alış veriş mağazası açılıyor ismi Türkçe... Müşteri az.. Bir ay sonra ismini yabancı bir dil ile değiştriyor müşteri kaynıyor içi..
İster özenti diyin isterse dilin yozlaşması
 
2) Evrensellik> İnglizce nasıl olmuşsa dünyaca evrensel dil kabul edilmekte olup artık bilmeyeni işe bile almıyorlar. Aslında bakarsanız dil yapısı fakir ve devrik. Nasıl olmuşta böyle olmuş tam bilemiyorum sanırım İnglizlerin zamanında yaptığı sömürgecilikler üzünden neyse..
Adam iş için İnglizce bilmesi gerekir. Veyahut kendi alanınca gelişmek isterse ve İnglizce öğreniyorsa bu dili yozlaştırmaz.
 
Kısacası demek istediğim: Dil içinde farklı bir dil ile birleştirilip kullanılmıyorsa sorun yok. Fakat günümüzde bu durum nedense böyle değil.. Bunun sorunuda bana kalırsa gençlerin sık sık zaman geçirdiği araç-gereçlerin İnglizce olması ve anlayamadıkları için öğrenmem şart diyor arkadaşlarına hava atmak için Türkçe ile yabancı bir dili birleştiriyor vs...
Örneğin bütün oyunlar Crysis serisi gibi Türkçe olsa :)
Bak oyunlar bile Türkçe falan diyip Türkçe'ye daha çok sarılabilirdi belki halkımız.
Söylediklerinize katılıyorum.Özellikle 2. maddenin son cümlesine atfen bir şey söylemek istiyorum:gerektiği yerde tabiki İngilizce kullanmamız şart ama bunu halk arasına yayıp halk dili haline getirmenin yanlış olduğunu söylemeye çalışıyorum.

mcafee23 ayrılmıştır
26-12-2010, 01:00   |  #6  
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 7
3,717 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: May 2008

konuya siyasi yön vermeye çalışmayın derken sen tehlikeyi farketmişsin zaten
meydanlara çıkın forumlarda türkçeyi korusanız ne olur ki

Feyk
26-12-2010, 01:03   |  #7  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,269 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Kas 2009
Alıntı: mcafee23  
konuya siyasi yön vermeye çalışmayın derken sen tehlikeyi farketmişsin zaten
meydanlara çıkın forumlarda türkçeyi korusanız ne olur
Ben daha 16 yaşındayım ve meydanlara çıkmak için yeterli bilgi ve becerim,çevrem yok.Hem bir yerden başlamak gerekiyor.

Son Düzenleme: Feyk ~ 26 Aralık 2010 01:05
Karub
26-12-2010, 01:04   |  #8  
Karub avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
2,652 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ağu 2009

Her milletin kendine has bir anlaşma aracı vardır. Yani "dil"
Fakat sadece Türkiye olmaksızın genellikle dünya'nın %85'i bizdede olduğu gibi kendi dilleri ile İngilizceyi harmanlayıp konuşuyor. Özentilik. Öyle görüyorlar. Her şeyi Amerikalılar yapıyor. Bakınız bütün oyunlar, programlar vs.. İngilizce Türkçe bulmak çok zor.
Hoş bütün ülkeler Türkiyeye düşman şimdi o onulara girersek hem konu konusunu yitirir hemde tatsızlık çıkar.
Ama bunun tek açıklaması özentilik.
 

Son Düzenleme: Karub ~ 26 Aralık 2010 01:06
orhantatar
26-12-2010, 20:12   |  #9  
orhantatar avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 58
902 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Ara 2008
Alıntı: Karub  
Her milletin kendine has bir anlaşma aracı vardır. Yani "dil"
Fakat sadece Türkiye olmaksızın genellikle dünya'nın %85'i bizdede olduğu gibi kendi dilleri ile İngilizceyi harmanlayıp konuşuyor. Özentilik. Öyle görüyorlar. Her şeyi Amerikalılar yapıyor. Bakınız bütün oyunlar, programlar vs.. İngilizce Türkçe bulmak çok zor.
Hoş bütün ülkeler Türkiyeye düşman şimdi o onulara girersek hem konu konusunu yitirir hemde tatsızlık çıkar.
Ama bunun tek açıklaması özentilik.
 
İngilizce elbette tüm dünyada geçerli bir dil ama , en azından kendi aramızda anlaşırken Türkçe kelimeleri seçmeye özen göstermenin kime ne zararı olabilir. 

UNUTMAYIN TÜRKÇE BİTERSE TÜRKİYE BİTER

bosluk
26-12-2010, 22:06   |  #10  
bosluk avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 39
1,894 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Nis 2006

Yazılan kelimelerin çoğu dilimize yerleşmiş ve bir anlamda da çok güzel Türkçeleşmiş kelimeler yanlız. Şimdi Antestezi Uzmanı yerine Uyuşturma Uzmanı demek benim kulağıma garip geliyor en azından. Çoğu yazılan kelime de aslında teknik olarak kısaltmalar ve zaten çok uzun senelerdir dilimize; oldukça da güzel biçimde geçtiklerinden eş anlamlılarını bulmak bence gereksiz (IQ, Santrifüj - ki merkezkaç ile alakası bile yok anlamının, internet - bunun da genel ağ ile alakası yok; ağ kelimesi network kelimesinin çevirisi, plaket - onurluk diyen bir insanı 30 yaşındaki ben anlamam, 65 yaşındaki babam da anlamıyor, belki 90 yaşında olmak gerekli o zamanki Türkçe'de böyle birşey varsa, vb..).

Daha önceki bir konuda da yazmıştım. Ağdalı Türkçe olarak konuşma dilini Saraylaştırmanın ve gereksiz eş anlamlar türetmek yerine; kullanılması gerekenleri kullanmak çok daha önemli olmalı; abartmadan, cılkını çıkartmadan.

Misal : CPU'ya işlemci demek, RAM'i hafıza modülü olarak kullanmak, HDD'ye sabit sürücü, Mouse'ye fare, Network'e ağ, LCD'yi elsidi şeklinde ecnebi özentisi biçiminde vurgu yapa yapa kullanmamak, Laptop'a dizüstü demek, Alt Chip Online çubuğunda da yazan o abuk Digicam kelimesi yerine kısaca Kameralar diyebilmek, Software yerine yazılım ya da program, Power supply yerine kasa içi güç kaynağı, gpu yerine ekran kartı diyebilmek bence çok çok daha önemli ve gerekli.

Aslında bundan 10-15 sene önce, Pentium MMX'ler ile gerçek biçimde teknolojik patlama yaşayan ülkemizde yukarıdaki doğru düzgün kelimeler kullanılıyordu. Ancak, o dönemdeki cahilliğin dibine vuran sözde teknik servis yetkilileri, yabancı site kopyası internet dergileri, 3-5 jelibon gencin oradan buradan öğrendikleri bilgilerle yaptıkları tv/radyo programları, yabancı hocalarca mezun edilip düşünceye dair kırıntı beslemeyen reklam yapımcıları ve lol'ü slm'yi mrb'yi monitörde bırakmayı bilemeyip evinde bile kullanan bir tuhaf ara neslin sayesinde işler karmakarışık bir hale geldi.

Bu da değiştirilemez. Şu foruma bir bakın. Açılan konulara gözatın. Ben edebiyat öğretmeni olsam, burada yazı yazanların; çoğu da direkt olarak dergi editörü olmalarına rağmen %90'ını hayatta mezun ettirmem okuldan. Hayır, Amerika olarak düşünsek olayı, ancak Harlem'de yaşayan en alt tabaka zenciler böylesine düşük ve yanlış dolu cümleler kurup yazabilirler. Adam bir sorununu yazacak; öyle bir yazıyor ki kendisinin bile haberi yok neden bahsettiğinden. Yazdığını okuma yok, okuduğunu anlatabilme; hatta anlayabilme yok, kafa çalıştırma yok, denileni anlama hiç mi hiç yok. Türkçemizi konumak açılan konu, kesinlikle farkındayım ama bizim çoğumuzun sorunumuz, malesef daha kelime ağızdan çıkmadan başlıyor; that's the problem ;)

Feyk
26-12-2010, 23:20   |  #11  
OP Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 0
1,269 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Kas 2009
Alıntı: bosluk  
Yazılan kelimelerin çoğu dilimize yerleşmiş ve bir anlamda da çok güzel Türkçeleşmiş kelimeler yanlız. Şimdi Antestezi Uzmanı yerine Uyuşturma Uzmanı demek benim kulağıma garip geliyor en azından. Çoğu yazılan kelime de aslında teknik olarak kısaltmalar ve zaten çok uzun senelerdir dilimize; oldukça da güzel biçimde geçtiklerinden eş anlamlılarını bulmak bence gereksiz (IQ, Santrifüj - ki merkezkaç ile alakası bile yok anlamının, internet - bunun da genel ağ ile alakası yok; ağ kelimesi network kelimesinin çevirisi, plaket - onurluk diyen bir insanı 30 yaşındaki ben anlamam, 65 yaşındaki babam da anlamıyor, belki 90 yaşında olmak gerekli o zamanki Türkçe'de böyle birşey varsa, vb..).
Bu kelimelerin Türkçe karşılıkları insanlar tarafından uydurulan şeyler değil.Hepsi TDK'nun bulduğu kelimeler.Siz RAM,HDD,PSU gibi kelimeleri söylediniz ancak bunlar sadece teknoloji alanında kullanılan terimler,yalnız bunları Türkçeleştirmenin yeterli olacağını zannetmiyorum.Hayatımızı genel olarak Türkçeleştirmeliyiz.

bosluk
28-12-2010, 02:07   |  #12  
bosluk avatarı
Yıllanmış Üye
Teşekkür Sayısı: 39
1,894 mesaj
Kayıt Tarihi:Kayıt: Nis 2006

Kelimelerin bazılarına katılmıyor değilim, ancak zaten TDK'nın işini layığıyla yapan bir kurum olmadığından dolayı böyle bir konu açıp tartışma gereği duyduğumuz da aşikar ;)

Bazı şeyler değişmemeli. Daha doğrusu değiştirmek için gereksiz işlere kalkışılmamalı; dilin anlamı anlaşılabilir olmasıysa eğer, bir VCD'ye görüntülü birşey disk (ki disk Türkçe de değil), strese eş anlamlısı haline gelen gerginlik (ki stres'in anlamı sadece gerginlik değildir, sıkıntı, asabiyet, huzursuzluk gibi birden çok duyguyu belirttiği için stres olarak bırakılmış), kokpite pilot köşkü, idol'e put (aslında bu kelimeye baktığımızda TDK'nın düşünce mantığını da görüyor gibi hissediyorum kendimi. Pop idol'ünü pop putu olarak çeviriyor TDK'daki arkadaşlar), skeçe oyunca (sokunca, ellerce, kokarca, bu nedir Allah aşkına :P) demek Türkçemizi korumaktan ziyade güzel Türkçemizin içine etmek gibi geliyor bana şahsen.

Bence yapabildiğimizi yapmak, ama işin clkını çıkartmadan ve anlaşılabilir haliyle yapmak en doğrusu. Zaten TDK ne kadar uğraşırsa uğraşsın kimse oyunca, görüntülü hödö diski, sıla özlemi (nostalji'yi böyle çevirmişler ya birkaç yaş birden atlar insan) şeklindeki kelimelere rağbet etmeyecek. O bakımdan zaten Türkçede çok daha güzel şekliyle yer alan kelimeleri kullandırsak ve üzerlerine yabancı özentisi şeylerin moda olarak eklenmemesini sağlasak çok daha yararlı olacağı kanısındayım. Ha benim kanım ne değiştiriyor; bir tane Chip editörünün bile ekranda bir kamera tanıtırken handy cam dememesini başaramıyorsa hiçbirşey........