bikaç senedir bu işin içinde olan biri olarak katıldığım önermedir. o yüzden bağırıyoruz hatta böğürüyoruz-- speaking, speaking, speaking yapıyoruz, tahtaya dönüp ahanda rölativ kılauğz budur demiyoruz.
yurt dışında gidin efenim üniversitedeyken hazırda, erasmus vs kasın ama gidin bi çıkın konuşun pratik yapın. mezun musun, azıcık para biriktir, amcanın dayının yanına git, orda sosyalleş azıcık.
bizim memleketimizden dil, yer, yön bilmeden amerikalara giden, döner satışından köşeyi dönen adamlar var. azıcık özgüven piliiz. devlet okullarında öğretilemiyor aşikar, ne hocayı ne de öğrenciyi motive edecek yenilikler,aktiviteler, kişisel ve prof gelişim destekleyecek vizyon yok ya da herhangi birşey yok. 50 senedir aynı sistem aynı terane. o yüzden ne yapıyosan kendi kendine yapıcan. devlette öğrenciysen de, eve gelicen ekstra çalışcan, aynanın karşısına geçcen konuşcan, yabancı kanal dinlicen, o akıllı telefonların var ya, bi podcast indircen ingilizce, dolmuşta dinlicen vs vs. bu böyle gider.
türkiye'de ingilizce öğretilemiyor olması
ingilizce öğretmenlerinin bir çoğu cnbc-e(artık tlc oldu falan neyse...) seyrederken bile altyazı takip ediyor.
cnbc-e yahu! cern'de atom parçacığı deneylerinden bahsetmiyorlar dizilerde.
öğretmensin!
ingilizce öğretmenisin!
o kadar da değil!
bi çoğunun kütüphanesinde ders kitapları dışında ingiliz dilinde yazılmış kitap da yoktur. okudukları türkçe kitaplar da ya "secret"(!) ya da daha abuk popüler sıçmasyonlardır... elif şafak okuyup sufi olduklarını bile düşünebilcek kadar da sığdırlar...
daha fenası dinledikleri müzik türü...
murat boz, hande yener, demet akalın, murat dalkılıç gibi isimlerdir.
asla ingilizce sözlü şarkı yoktur arşivlerinde...