Domingo: ''Mükemmel sesine her zaman hayran oldum''
Dün gece kaldırıldığı hastanede durumu ağırlaşan, dünyaca ünlü İtalyan opera sanatçısı Luciano Pavarotti hayatını kaybetti.
Pavarotti'nin menajeri Terri Robson, geçtiğimiz yıl pankreas kanseri olduğu anlaşılan ünlü sanatçının bugün erken saatlerde yaşamını yitirdiğini açıkladı. Böbrekleri işlevini kaybeden Pavarotti'nin dün gece bilinci de kapanmıştı.
Bazı çevreler tarafından kuşağının en büyük opera sanatçısı olarak gösterilen Pavarotti, 71 yaşındaydı.
Ünlü sanatçının, İtalya'nın Modena kentindeki evinde bu sabah erken saatlerde öldüğünü duyuran Robson, "Maestro, ölümüne neden olan pankreas kanserine karşı uzun ve zorlu bir savaş verdi" dedi.
Cenaze töreni cumartesi günü
Pavarotti'nin naaşının bugün sevenlerinin ziyaretine açılacağı, cenaze töreninin ise Cumartesi günü Modena Katedralinde yapılacağı açıklandı.
İtalya Başbakan Yardımcısı ve Kültür Bakanı Francesco Rutelli, bugün yayımladığı taziye mesajında, "Pavarotti, 20. yüzyılın dev şahsiyetlerinden biriydi. İtalyan müziğini sevenler açısından, onun vefatıyla oluşan boşluk asla doldurulamayacaktır" dedi.
İspanyol tenor Placido Domingo ise 1990'daki '3 Tenor' konseri kapsamında birlikte sahne aldığı Pavorotti için, "Mükemmel sesine her zaman hayran oldum. Hatasız ses rengi vardı. Espiri anlayışını çok severdim. Jose Carreras ve onla çıktığımız konserlerden önce o kadar çok eğlenirdik ki, sahne alacağımızı unuturduk" dedi.
Pavarotti ile 1965'te sahne alan soprano Joan Sutherland da Pavarotti'nin sesini överek, "Sesinin kalitesi çok farklıydı. Duyduğunuzda, 'Bu kesinlikle Pavorotti' derdiniz" ifadesini kullandı.
Londra'daki Covent Garden Royal Opera House'dan yapılan açıklamada, "Sesinin duygulu ve mükemmel kalitesiyle insanlara temas edebilen eşsiz bir yeteneği vardı" denildi.
Sarkozy'den tenore övgü
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, "Pavarotti, en tanınmış opera sanatçısıydı. Sanat kalitesi, sıcaklığı ve karizması dünyayı baştan çıkarmıştır" diyerek ünlü tenoru överken, İtalyan film direktörü Franco Zeffirelli, Pavorotti'yi diğer meslektaşlarından ayrı tuttu.
Zeffirelli, "Pavarotti bir yana, diğer tenorlar bir yana" diye konuştu.
İngiliz tenor Russell Watson da, "Pavarotti'nin inanılmaz bir ses gücü ve kontrolü bulunduğunu, hayatı da dolu dolu yaşadığını" söyledi.
Dikkatleri Covent Garden'da çekti
Sesinin yanı sıra dünya genelindeki stadyumlarda onbinlerce kişiye verdiği konserler ve düet albümleriyle iz bırakan 'Büyük Luciano' Pavarotti, sanat çevrelerinin dikkatini ilk kez sahne aldığı Covent Garden'da 1963 yılında çekti.
Pavarotti, İtalyan lirik repertuvarının gerçek yorumcusu olmasını sağlayan ince sesi ve karizmatik sahne performansıyla 1960 ve 1970'li yıllarda şöhret basamaklarını çıktı ve kendisine gerçek bir hayran kitlesi oluşturdu.
"Sanatsal yönü daha gelişmiş"
Ünlü tenor, Placido Domingo ve Jose Carreras ile düzenlediği 'Üç Tenor' konserleriyle, birçok şarkıcıyla ortak söylediği düetleriyle ve hayır konserleriyle hayranlarının kalbinde taht kurdu.
Eleştirmenler tarafından sanatsal yönü daha gelişmiş olarak gösterilen Domingo dahil bazı tenorların erişemediği doğal yeteneğe ve sempatikliğe sahip olan Pavarotti, Enrico Caruso ile başlayan 20'inci yüzyıl opera tarihinin en büyük yıldızlarından biri olarak göze çarptı.
Sanat kariyerini, 'Evet Giorgio' ile 'Rigoletto' filmlerinde rol alarak süsleyen, ancak beyaz perdede istediğini bulamayan Pavarotti, 'Ben, Luciano Pavarotti' adlı otobiyogrofisini de kaleme aldı.
Dünya genelinde hayran kitlesi oluşturan Pavarotti, sıcak gülümsemesiyle, Neapolitan folk şarkılarını söylediği sırada terini sildiği beyaz mendiliyle, pop şarkıcılarıyla yaptığı düetlerle, onbinlerce kişiye hitap ettiği stadyum konserleriyle, Bosna savaşı sırasında U2'nun solisti Bono'yla düzenlediği konserle ve neşeli Noel şarkılarıyla Pekin'den Buenos Aires'e tüm sevenlerinin kalbinde iz bıraktı.
71 yaşında pankreas kanserine yenik düşen Pavarotti, 46 yıllık sanat kariyeri boyunca iki kez evlenmişti.
Pavarotti'nin ilk eşi Adua Veroni'den Lorenza (44), Cristina (42), Giuliana (39) adlı üç kızı var. Pavarotti'nin 2003'te evlendiği, kendisinden 34 yaş küçük eşi Nicoletta Mantovani'den ise Alice adlı 4 yaşında bir kızı bulunuyor.
Pavarotti'nin yolu Türkiye'den de geçmişti
Yolu Türkiye'den de geçen Pavarotti, 28 yaşındayken geldiği Türkiye'de 'La Boheme'adlı operada 'Rodolfo' rolü için seçilmiş, ancak sadece bir temsilde görev aldıktan sonra ülkesine dönmüştü.
Pavarotti'nin 'konuk sanatçı' olarak Türkiye'ye gelişi, 1963-1964 sanat sezonunda gerçekleşti. O sezon başkent sahnelerinde seyirciyle buluşan, Giacomo Puccini'nin ünlü yapıtı 'La Boheme'in rol dağıtımında başrol Rodolfo için öncelikli sahneye çıkacak birinci kast olarak odönemin ünlü sanatçısı İsmet Kurt seçildi.
Rıdvan Yücel'in ikinci kastolduğu eserde, o zamanlar 28 yaşında olan Luciano Pavarotti de üçüncü kast olarak yerini aldı.
Rodolfo'nun sevgilisi Mimi'yi ünlü sanatçı Sevda Aydan'ın canlandırdığı eserde, Pavarotti, sadece bir kez sahneye çıkabildi ve birkaç hafta içinde de eşyalarını toplayarak ülkesi İtalya'ya döndü.
Ünlü tenorun öğrencisi olan opera sanatçısı Hakan Aysev, "Bunu müzik dünyasının bir kaybı olarak düşünmüyorum. İnsanlığın kaybı bu..." sözleriyle duygularını ifade etti.
PAVAROTTI'NIN ÖZGEÇMİŞİ
Modern (Opera) dönemindeki en önemli ses sanatçılarından Pavarotti, 1935'te İtalya, Modena'da doğdu.
İlk müzik deneyimini şehrindeki koroda, babası Fernando ile yaşadı.
Delikanlıyken, babasıyla Gioachino Rossiniadlı koroyla Galler'e gitti. Llangollen uluslararası şarkı söyleme yarışmasında birinci oldu ve bu onu bir tenor olmak konusunda hırslandırdı.
Aslında bir öğretmen olmak için yetiştirilen Pavarotti, Arrgio Pola ve Ettore Campogallianni tarafından aldığı derslerle Concorso İnternazionale adlı ödülü 1961 yılında kazandı ve opera dalındaki başlangıcını bir tiyatro salonunda La Boheme eseri ile aynı yılın 29 Nisanında yaptı.
Bundan sonra Güney ve Kuzey Amerika, Asya, Afrika, Avrupa ve Avustralya'da birçok kez konser verdi.
Ayrıca bu ona dünyanın birçok yerinde konser veren 3 tenordan biri olma gibi bir mevki sağladı. Ardından Modena'da genç şarkıcıları eğitecek bir okul açtı.
"Şu zamana kadar gelmiş geçmiş şüphesiz en önemli tenor" olarak nitelendirilen Pavarotti, pankreas kanseri nedeniyle yaklaşık bir yıl önce ABD'de ameliyat edilmişti.
Pavarotti, bir süre önce de Modena'da hastaneye kaldırılmıştı.
Pavarotti, son olarak da 'dini klasik müzik' ağırlıklı bir albümün çalışmalarına başlamıştı.
Öğrencilerine ders vermeyi de sürdüren Pavarotti, albümü 2008'in başlarında çıkarmayı planlıyordu..
İtalyan tenor, 2006'daki ameliyattan bu yana, zamanının büyük bölümünü 34 yaşındaki ikinci eşi Nicoletta ve 4 yaşındaki kızı Alice ile geçirmeye özen gösteriyordu.
----------
alıntı: CNNTurk.com
----------
Başarılı bir sanatçı olan Pavarotti hayatını kaybetti. Acı verici bir olay.