Arkadaşlar aşağıdaki yazıyı konunun sağlıklı olarak ilerlemesi için okumanızı rica ediyorum.
Hoşgörü
`Hoş` ve `görmek` sözcüklerinden oluşan hoşgörü kavramı, her şeyi anlayışla karşılayarak hoş görme, müsamaha, tolerans, insanlar arası ilişkilerde orta yolu takip etme, dengeli olma, farklı olan bir şeye sabır gösterip katlanma, benimsenmeyen bir davranış ve düşünceye bile tahammül edebilme anlamlarına gelmektedir.
Diğer insanlarla iletişim kurma sırasında ortaya çıkan ve psiko-sosyal boyutlu bir kavram olan hoşgörünün affetme, kusura bakmama, farklılıkları anlayışla karşılama, bireyi daraltıp sıkıştırıcı yaklaşımlardan uzak durarak dengeyi koruma, medenî olma ve düşünceleri karşılıklı anlayış içerisinde tartışabilme gibi anlamları içerdiği söylenebilir. Yani hoşgörü, karşılaşılan olayların ve düşüncelerin çeşitli yönleriyle ele alınarak kuralların daha esnek ve toleranslı bir biçimde uygulanmasını ifade eder. Hoşgörüde temel ilke, karşımızdakini istediğimiz gibi olmaya zorlamak değil; ona kendi istediği gibi olma imkânı vermektir.
İnsanlar arası ilişkilerde dengeyi koruyan ve onları birbirlerine yakınlaştıran hoşgörü, duygusal bir tavır olarak öğrencinin her konuda hemfikir olması, aldırış etmemesi, olaylara kayıtsız kalması veya kendi inançlarından ve öz benliğinden taviz vermesi değil; farklılıkların bilincine varması, değişik düşünce ve kimliklere anlayışla bakabilmesidir] Bir başka ifadeyle hoşgörü, başkalarından nefret etmeme bilincini kazandıran bir erdemdir, ahlâkî sistemlerin en temel unsuru ve diğer unsurlara da kaynaklık edebilecek önemli bir ruh disiplinidir.
Hoşgörünün temelinde, doğruluk değerlerini dikkate almadan, toplumda farklı inanç ve düşüncelerin de bulunabileceğini kabul etme duygusu yatmaktadır. Ancak bu farklılıklar çekici, ilginç ya da sevimli göründüğü sürece hoşgörüye ihtiyaç duyulmaz. Hoşgörü, bizim uygun görmediğimiz bir durumla karşılaştığımızda söz konusu olur ve asıl bu yüzden önemlidir. Öyleyse, tek taraflı bir yaklaşım tarzı olmayan hoşgörüde herhangi bir haksızlığa yol açılmaması, bir kişinin sürekli hoşgörü bekleyen, diğerinin ise hoşgörü göstermek zorunda kalan durumuna düşmemesi önemlidir.
Herhangi bir nedenden ya da kişisel yetenek ve özelliklerden kaynaklanan farklı düşünce ve davranışlara hoşgörüyle bakmak, değişik fikirlere değer vermek ve onları toleransla karşılamak toplum bireylerinin birbirleriyle yakınlaşmalarını sağlamaktadır. Bencillik, düşüncelerde taassup ve katılık ise, ayrımcılığa ve toplumsal huzursuzluklara neden olmaktadır. Öyleyse hoşgörü, dinler, kültürler ve gelenekler arasında barış fikrinin gelişmesini sağlayan en temel unsurdur. İnsanların bakış açıları ve kültür dünyaları aynı olmayabilir. Ancak hoşgörü ve saygı kurallarına herkes uymak durumundadır. Çünkü hoşgörünün bulunmadığı yerde taassup; taassubun olduğu yerde de barış ihlâlleri kaçınılmazdır...
ALINTIDIR